Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Zor masa

Anlaşılan o ki, “masa tarifleri” yeniden yeniden yapılacak.

En son Meral Akşener yaptı: “Masa noter masası değil” diyerek. Bana göre Masa ile ilgili en keskin ve doğru ve masa paydaşlarının asla unutmaması gereken tarif bu.

Masa hassas bir yapı. “Tek adam yönetimi”ne ve o eksende ortaya çıkan toplumsal kamplaşmaya karşı ülkedeki tüm damarların iletişimini ve “ortak aklı” amaçlayan bir düşünsel alt yapısı var. Masayı o damarlardan birisi bürüdüğünde, yani Masa’nın ana rengi haline geldiğinde tılsım bozuluyor. Dışarda bir ağırlık oluşturup Masa’yı onun onay yeri haline getirmek istediğinizde tılsım bozuluyor. Tılsımın halk nezdinde bozulmasından söz ediyorum. Yani yola çıkış hassasiyetiniz yaralanıyor.

“Noter değil” sözünü Meral Hanım, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı tartışmaları ekseninde söyledi. Bu da önemli. İyi Parti’nin Kılıçdaroğlu’na “Diyet borcu” olduğu ve onun adaylığına kesinlikle onay vereceği, o onay verdiği takdirde de Masa’nın başka türlü davranamayacağı varsayımları dikkate alındığında Meral Hanım’ın sözü, Masa’nın bugünü için de yarınları için de ve Masa’nın diğer paydaşlarının hukukunu da hatırlatan altı çizilecek bir tavır niteliğine bürünüyor.

Evet, “Noter olmama” hali, Masanın bugünü için de yarınları için de önemli. Masa bir ortak akıl demekse, bugün ortak akıl noktasında göstereceği performans, muhtemel bir iktidar dönemi için de emsal teşkil edecek. Bu, “koalisyonlar” konusunda pek olumlu hafızası bulunmayan seçmenin not edeceği bir husus.

Meral Hanım, Fatih Altaylı ile yaptığı mülakatta “Bir kısım insan var, diyor. CHP’de ve dışarıda. Zaman zaman parmak sallama hali var. Bu arkadaşlarımızı rencide ediyor. Arkadaşlarımız bazen ‘Ömer Seyfettin’in diyetine döndü bu iş, istemeseydin mi acaba’.”

İşte bu iklim. “Kılıçdaroğlu aday gösterilmezse masa dağılır” sözleri. “Bu iş bitti, artık Kılıçdaroğlu kesinlikle aday” yaklaşımları. CHP yandaşlığı ile bilinen medya aktörlerinin Masa’nın CHP ve İyi Parti dışındaki paydaşlarını küçümseyen tavırları…

Belli ki Meral Hanım, “Kılıçdaroğlu’na her zaman şükran duyacağım” diyor olmasına rağmen, kendi partisinde oluşan hassasiyetlerin diğer partilerin dünyasında çok daha sert biçimde oluşacağını gördü ve “Herkes”i uyarma ihtiyacı duydu. “Tamam, dedi bir bıkama, kuruluş sırasında bir borcumuz oluştu, ama ödedik biz onu İstanbul’u Ankara’yı CHP adayları kazanırken verdiğimiz destekle….” “Hatta alacaklı hale geldik” bile dedi.

Meral Hanım’ın uyarmak istediği “Herkes”in içinde Kılıçdaroğlu var mıdır? Bence vardır.

Kılıçdaroğlu, bütün liderler “Adayı henüz konuşmadık” derken kendi ismi ve adaylığı etrafında oluşan - oluşturulan siyasi iklimi görmemiş olabilir mi?

Meral Hanım diyor ki, “Adayın Masa’da belirleneceğini söyleyen Kemal Beyin kendisi.” Öyleyse Masa’da konuşulmadan dışarda oluşan “Aday Kılıçdaroğlu” atmosferinin Masa’ya dayatma gibi algılanacağını göremez miydi? Görürdü tabii. Ama sanki bir emr-i vaki zemini oluşmasına mani olmadı, hatta belki bundan memnun oldu.

Masa hassas bir yapı. Bu “Noter değil” yaklaşımı, diyelim bir iktidar durumunda da hep akılda tutulması gereken bir husus. Ya da şöyle söylenmeli: Paydaşlardan her birinin içselleştirmesi gereken bir husus.

Belli ki yaşanan süreçlerde her partinin dünyasında oluşan öncelikler olacak, o öncelikler kimi zaman medya ortamında destekler bulacak, -bunlar hep olmuştur Türkiye siyasetinde- ve ortak irade sürüklenmek istenecek.

Babacan’nın ortak protokol hassasiyeti ve Davutoğlu’nun geçiş döneminde Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ortak imza ile çıkması önerisi, sonraki süreçlerde her partinin ihtiyaç duyacağı bir supap niteliği kazanacaktır.

Masa, Türkiye siyasetinde farklı bir tecrübedir. Bir anlamda her paydaşın, diğer partilerin -halen iktidarı paylaşan partiler dahil- toplumsal tabanlarının hassasiyetini görmesi ve saygı duyması gereği vardır.

Masa’nın insicamı halen “Adaylık” meselesi ile ilgili olarak konuşuluyor. Ama o mesele yarın her adımda gündeme gelecek. İşin Masa buluşmalarında bitmediğini de görmek gerekiyor. Medya var, kamuoyu var, her partinin tabanı var, ulaşılmak istenen kitleler var, rekabet edilen siyasi yapılar var, dünyadan gelen yankılar var… Her bakımdan zor bir yolculuk söz konusu. Meral Akşener, “Masa noter masası değil” diyerek çıplak gerçeği ifade etmiş oldu. Muhalefet kazanmak için Masa’da buluştu, o zaman tek tek her paydaşın Masayı içselleştirmekten başka çaresi yok. Değilse söylenecek olan şey, “Herkes kendi yoluna” olacaktır. Tabii iktidar hesaplarını da terkederek…

Bu yazı toplam 377 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar