Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yasaklar - Gençleri ne yapmalı?

"Gençler 20 yıl öncesini bilmiyorlar ki…”

Bu cümleyi genelde iktidar cenahı “Gençlere ulaşamama” noktasında kuruyor. Bütün kamuoyu yoklamalarında iktidar cenahının gençlerdeki oyu, genel oy ortalamasının bir hayli altında.

“Neden böyle?” diye sorulduğunda da “bugün yirmi yaşında olanların bile Ak Parti iktidarı döneminde doğduğu, 30 yaş grubunun bile Ak Parti iktidara geldiğinde çocuk yaşta olduğu, dolayısıyla önceki dönemlerde Türkiye’nin neler yaşadığını bilmediği, bu yüzden de Ak Parti’nin kıymetini anlayamadığı, anlatmakta da zorlanıldığı” cevapları veriliyor.

Oysa Ak Parti liderliği “imanlı gençlik yetiştirme”yi hedeflemişti. “İmam Hatiplere verilen ağırlık” bu sebeptendi. Ağırlık “Orta öğretimde İmam Hatipleşme” boyutunda yürümüştü.

İşte 20 yıl geçti. Başlangıçta kimi dirençler olsa bile ilerleyen zamanlarda Ak Parti’nin tek başına ve etkin bir iktidar dönemi yaşadığı açık.

Peki bugün neden Ak Parti masasında bir “Gençlik problemi” var.

Burada iptal edilen konserlere ve festivallere gelelim. Sayısı 14’ü bulmuş. Valiler, Kaymakamlar, iktidarın tavrından bağımsız olması ihtimali bulunmayan şekilde konser ve festival iptali yapıyorlar. Gerekçe “güvenlik, kamu düzeni…” İptal kararı verenler ve verdirenler de gerekçenin “zevahiri kurtarma” amaçlı olduğundan emin. Gönlünüz olsa, hatta demokratik standartları dikkate alsanız, gerekli güvenlik tedbirlerini alır böyle bir etkinliğin gerçekleşmesini sağlarsınız.

Ama bilinir ki, bir işe gönlü yoksa kamu otoritesi gerekçe bulur.

İptallerin gerekçesi belli ki “gençliği korumak!” Bu konuda iktidarın muhafazakâr stk’larla iletişim halinde bulunduğu da görülüyor. Söz konusu stk’larımız, bu tür festivallerle pek çok günahın işlendiğini, gençlerin tuzağa düşürüldüğünü vs… ileri sürerek harekete geçiyor, mülki amirleri yasak kararı almaya zorluyor, iktidar da bu “muhafazakâr stk duyarlılğı”na cevap verme gereği duyuyor olabilir.

Ve yasaklar üst üste denecek yoğunlukta geliyor.

Hatırlamalı ki Ak parti yola çıkarken toplum önüne koyduğu ve mücçadele etmeyi vadettiği “3 Y” den birisi “Yasaklar” idi. Diğer ikisini oluşturan “Yolsuzluk ve Yoksullluk” da 20 yıl sonunda iktidarın boynuna dolanmış durumda. İktidar “Başörtüsü yasağı”nı kaldırdı elhak doğru. Büyük zulümdü, ülke onun günahından kurtuldu.

Ama bugün başka toplum kesimleri hayat alanlarının daraldığından şikâyet ediyor. Onların içinde de gençler çok çok önemli bir yekün tutuyor.

Gençlerin yaşadıkları ve gözlemledikleri Türkiye’ye bakarak değerlendirme yapmaları tabii değil mi? Öncesini hatırlamak gençlerin yaklaşımını neden etkilesin ki? Ya da siz, biz, hepimiz, gençlerimizi, çocuklarımızı yaşadıkları hayattan mutlu kılmak zorunda değil miyiz?

Diyelim bugün başörtüsü yasağı diye bir zulümle boğuşmayan genç kızımız, herhangi bir şarkıcıyı dinlemekten alıkonuyorsa, buna itiraz etme hakkı olmamalı mı?

Tamam, anlatırsınız, o şarkıcının tavrında, sözlerinde yadırgadığınız hususları ortaya koyarsınız, ama “Onu zinhar dinlemelisin” tarzında bir yaklaşımın en muhafazakâr ailelerde bile gençlerle ebeveynlerin arasını açacağı, gençlerin kaçak yollar üreteceği kesindir. Kamu otoritesi kimi şarkıcı ya da şarkılara bu tarzda yasak çemberi koyuyorsa, gençliğin bu yaklaşımdan rahatsız olacağı da kesindir.

Şu an şarkı – festival yasağı böyle bir Türkiye atmosferi oluşturmuş durumda. Yasakların “muhafazakâr değerler” adına yapıldığı gibi bir intiba da söz konusu.

Bu tavrın gençleri müzik hassasiyetinin dışına taşıdığını ve politize ettiğini görmemek hadi bir siyasi basiretsizlik eseri diyelim. Onun faturasının siyasete kesilmesi de siyasetçilerin kafa yoracağı bir mesele olsun.

Peki ama “İslam’ın gençlerle sağlıklı buluşması” diye bir meselesi olan “muhafazakâr camia”nın festival ya da konser yasaklamak dışında gençlerle diyalog zemini kalmamış mıdır? Ya da şöyle sorayım: Evlerimizde çocuklarımızla iletişim kurarken, tüm davranışlarımız “Yasaklar” etrafında mı şekilleniyor ve biz burada çocuklarımıza ulaşmayı başarabiliyor muyuz?

Sakın çocuklarımız İslam’la müzik arasında tercih yapmak zorunda kalmasınlar.

Bu yazı toplam 293 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar