Yahudi Bayrağına Bile Sahip Çıkmıyor !

Yahudi Bayrağına Bile Sahip Çıkmıyor !

Bayrak satışlarının düşmesinin en büyük nedeni olaraksa ikinci Lübnan Savaşı'nı gösteriyor.

Livni'nin çağrısı, Olmert'in geçen yaz Lübnan Savaşı'nı idare ediş tarzına yönelik eleştirel bir raporun yayımlanmasını izliyor.

Tüm bu gelişmelerse, İsraillilerin ülkelerine yönelik şüphelerinin arttığı yolunda net sinyallerin olduğu bir dönemde meydana geliyor.

Ki, İsrailliler genelde vatansever kişiler olarak bilinirler.

Ara Kaduri, tüm bayrak ihtiyaçlarınızı giderebilecek bir kişi.

Bana, İsrail'in en büyük bayrak üreticisi olduğunu söylüyor.

Tamamen vatanseverlik üzerine kurulu bir ülkede Kaduri'nin işini akıllıca seçtiğini düşünebilirsiniz.

Ancak Kaduri şimdi, ülkesinin yurttaşlarının kendisini hayalkırıklığına uğrattığını belirtiyor.

Bana bayrak satışlarının bu yıl yüzde 20-25 civarında düştüğünü söylüyor Kaduri...

İşgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bazı yerleşimcilerin İsrail hükümetine öfkeli olmasının bunda etkili olduğunu vurguluyor.

Bayrak satışlarının düşmesinin en büyük nedeni olaraksa ikinci Lübnan Savaşı'nı gösteriyor.


İsrail bayrakları artık daha az rağbet görüyor

İnsanlar bayraklarını çıkarmıyor çünkü hükümetten nefret ediyorlar.

Benim kafam da tam bu noktada karışıyor.

"Politikacıların sevilmemesi bir olgudur, tamam" deyip ekliyorum:

"Ancak bayrak hükümetin değil, devletin sembolüdür".

Ara Kaduri bu noktada içini döküyor bana...

"Bunları biliyorum" diyor, "Bayrak üretmeye başlamadan önce 28 yıl orduda görev yaptım. Bayrağın ne olduğunu bilirim. Bu bayrak için üç kez yaralandım".

İsraillilerin büyük çoğunluğu, bayraklarının neyi simgelediği üzerinde hemfikirdir.

Bayrak onlar için, bir yurda duyulan ihtiyacın, Yahudilerin sığınacakları bir yerin sembolüdür.

Kısa bir süre önce İsrail'in Bağımsızlık Günü'nde, beni bir mangal partisine davet etmişlerdi.

Etler pişirilmeden önce, hepimiz Kudüs'te bir evde televizyon başında töreni takip ediyorduk.

Tören, 'Siyonizmin babası' Thodor Herzl'in mezarı başında başlamıştı ve askeri geçit töreni, siyasi içerikli konuşmalar ve çeşitli gösterilerden oluşuyordu.

Geçit törenine katılan çocuklar günlerce hazırlık yapmışlardı.

Dışardan bakıldığında bazen bir tank, bazen bir savaş uçağı, bazen de Davud Yıldızı şeklini alıyorlardı.


Lübnan Savaşı, bayrak satışlarının düşmesinin nedenleri arasında gösteriliyor

Töreni birlikte izlediğim gruptakilerin hepsi göçmendi.

Çoğu siyasi görüşleri açısından merkez solda sayılırdı.

Törenin sonunda hep bir ağızdan İsrail'in milli marşı Hatikva söylendi.

Üzerinde anlaşılamayan tek konu milli marşın otururken mi, yoksa ayaktayken mi söylenmesi gerektiğiydi.

Milli marşı oturarak söyleyen Amerika Birleşik Devletleri doğumlu bir haham, marşı ayakta söyleyen yine Amerika doğumlu bir avukatla tartıştı.

Avukata dönerek "Oysa, eğer Amerikan marşı çalınsaydı ayağa kalkmayacaktın" dedi haham...

Avukatın yanıtı ise net oldu: "Ben doğduğumda Amerikalıyım. Ama İsraill' olmayı seçtim".

Bu tartışma yaşanırken, gruptakilerin hepsinin farkında oldukları husus, bu yıl evlere, sokaklara çok daha az sayıda İsrail bayrağının asılmış olmasıydı.

Ben de o sırada üst düzey bir hükümet yetkilisiyle konuşuyordum.

Konuştuğumuz sırada bu yetkili de, otomobiline yapıştıracağı bir bayrak çıkartması almadığını fark etti.

"Neden?" diye sordum.

"Belki sokak satıcılarının beni kazıkladıklarını düşündüm" yanıtını verdi ancak bu cümlesinin ardından bir soruyu da ekledi:

"Peki niçin geçen yıl bunu düşünmedim ki?"

Sonuçta, İsrail'de resmi görüş de, bayrak satışlarının azalmasında, hükümete olan inancın azalmasının da rol oynadığı şeklinde.

Geçtiğimiz yaz Lübnan Savaşı'ndaki başarısızlıklar, hala tazeliğini koruyan skandallar...

Tüm bunlar bir şekilde bayrak satışlarının körelmesine neden oldu.

Kendisiyle konuştuğum sırada, bayrak üreticisi Ara Kaduri'yi de, İsrailliler de sık gözlenen bir harekete teşvik etti.

Soğukkanlılığını muhafaza ederek omuzlarını silkti Kaduri...

Kendisine soruyorum, "İnsanların yeniden bayrak satın almalarını ne sağlayabilir?

"Ah" eşliğinde iç çekiyor önce Kaduri ve ekliyor:

"Belki hükümeti değiştirecekler. Ya da belki de, sadece zihniyetlerini değiştirecekler".
BBC
Editörün Notu:
Habrin orjınal sunumunu bozmama adına aynen alıntıladık.