Veli Küçük'e Nazi Yardımı... Niye tekzip etmediniz?

 
Önceki gece Beyaz TV'yi izleyenler, bizim nasıl bir "gazetecilik" yaptığımızı görmüşlerdir... Moderatörlüğünü Latif Şimşek'in yaptığı "Med-Cezir" programında, hemen hemen programın başından sonuna kadar "Vakit" konuşuldu...

Hem de, Vakit'in "3 yıl önceki" haberi!

Programın konuklarından Talip Doğan Karlıbel, 19-20 Ocak tarihlerinde, Silivri'deki mahkemede "tanık" olarak ifade verdiğini ve duruşmada, kendisine şu sorunun sorulduğunu söyledi:

"Vakit gazetesinde; Ergenekon sanıklarından Veli Küçük'e Almanya'dan para yardımı yapıldığına dair bir haber ve bu paranın dekontu yayınlandı... Sizin, bundan haberiniz var mı?"

"Hayır, bilgim yok" demiş Karlıbel...

Ama, bu "para transferi"nden, sonradan haberi olduğunu söylemiş...

Salondan "tepki"ler ve "saldırı"ya varan "sataşma"lar olunca da, demiş ki;

"Haberi Vakit gazetesi yayınladı... Madem bu haber yalandır, o halde niye tekzip etmediniz?"

Konuşmalar bu minvalde devam ederken, Talip Doğan Karlıbel, elindeki "banka dekontları"nı gösteriyor ve "işte belgeler" diyordu...

O HABER NEYDİ?

Peki, olay neydi?..

Efendim, olay şuydu:

Ankara Temsilcimiz Yener Dönmez, bundan 3 yıl önce, yani 24 Temmuz 2009 tarihinde, sürmanşetten verdiğimiz "Küçük Paşa'ya Nazi Yardımı" başlıklı haberinde diyordu ki;

"Vakit, Ergenekon savcılarının Alman resmi makamlarından talep ettiği ve 3. iddianameye de giren ırkçı Alman DVU Partisi lideri Gerhard Frey'in Almanya'daki Azerbaycan Alman Dostluk Derneği üzerinden Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Veli Küçük'e gönderdiği paraların dekontunu ele geçirdi.

Dekontlarda, DVU Partisi lideri Gerhard Frey'in Almanya'daki Ergenekoncu oluşumun ismi olan Azerbaycan-Alman Dostluk Derneği üzerinden Veli Küçük'e, 2, 17 ve 25 Şubat 2004 tarihlerinde sırasıyla 4 bin 500, 8 bin ve 7 bin 600 Avro para gönderdiği belirlendi.

Ergenekon savcılarının yakın takibe aldığı Ergenekoncuların Almanya bağlantısı, gazetemizin Alman Gerhard Frey'den Veli Küçük'e gönderilen paraların dekontunu ele geçirmesi ile yeni bir boyut kazanırken, Küçük'le ilgili Almanya'daki ırkçılarla yaptığı görüşmelere dair daha önce de şok eden bilgiler ortaya çıkmıştı.

Veli Küçük'ün, 2003 yılında Almanya'nın en ünlü faşistlerinden Gerhard Frey'in sahip olduğu Alman National Zeitung gazetesine verdiği demeçte "Türkiye uzun yıllardır askeri darbe görmemiştir. Bunu bir eksiklik olarak görüyorum" dediği ve Ergenekoncuların 2001'den 2007 yılına kadar Almanya'daki oluşumlardan 1 milyon Avro para yardımı aldığı iddia edilmişti.

Ergenekon tutukluları Veli Küçük ve Kemal Kerinçsiz'in Almanya'daki Türk düşmanı Nazilerle kurduğu yakın ilişkiler neticesinde, Ergenekoncuların en önemli merkezlerinden Türk Ortodoks Kilisesi'ne 380 bin, Noel Baba Derneği'ne 90 bin, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Genel Başkanı Taner Ünal'a 15 bin Avro yardımın yanı sıra, Veli Küçük'e de Hollanda ve Almanya gezileri için para ödendiği bildirilmişti.

Vakit'in, Veli Küçük'e ödenen paraların dekontunu ele geçirmesiyle Ergenekoncuların Almanya'dan para aldığına dair iddialar doğruluk kazanırken, Azerbaycan-Alman Dostluk Derneği çatısı altında bir araya gelen Almanya'daki oluşumun, Köln şehrindeki Kürt Kültür Merkezi'ni havaya uçurarak olayı Türk istihbarat birimlerinin üzerine yıkmak ve İstanbul Ermeni Patrikhanesi'ne canlı bomba göndererek kaos çıkarmak istedikleri ifade ediliyor."

Evet, Yener Dönmez'in haberi buydu.

Haberde de görüldüğü gibi; Yener Dönmez, bu bilgi ve belgeleri "üçüncü iddianame"de bulup çıkarmıştı...

Talip Doğan Karlıbel de, herhalde bu "belge"leri oradan almıştır...

Zaten, "banka dekontları"nı da ekranda gösterdi.

NİYE TEKZİP ETMEMİŞLER?

Latif Şimşek, haklı olarak, "cevap hakkı" doğduğunu ve Veli Küçük'ün hem kızı, hem de avukatı olan Zeynep Küçük'ün eğer isterse yayına bağlanarak cevap verebileceğini söyledi.

Biraz sonra, Zeynep Küçük bağlandı yayına ve "yalan" dedi; "Vakit'in haberi de yalan, Talip Doğan Karlıbel'in iddiaları da!.. Müvekkilim Veli Küçük, Almanya'dan para almadığı gibi, adı geçen Alman gazetesine de böyle bir demeç vermemiştir... Zaten, adı geçen Alman gazetesinin haberinde de, Veli Küçük'le ilgili bir bölüm yoktur!"

İlk soruyu Talip Doğan Karlıbel sordu Zeynep Küçük hanımefendiye;

"Vakit'in haberi yalansa, niye tekzip etmediniz?.. Yoksa tekzip gönderdiniz de, Vakit mi yayınlamadı?"

Zeynep Hanım dedi ki;

"Bizimle ilgili, her gün gazetelerde onlarca haber yayınlanıyor... Hangi birini tekzip edelim... Hepsine cevap yetiştirmeye vaktimiz yok!.. Ayrıca, tekzip etmemiş olmamız, o haberin doğru olduğu anlamına gelmez!..

Kaldı ki; tekzip etsek haberi tekrar etmiş olacağız... O zaman, duymayanlar da duymuş olacak!!!"

Karlıbel, "ironik" bir söz söyledi:

"Hakkınızdaki iddialarla ilgili dâvâ açmaya vakit buluyorsunuz da, tekzip göndermeye mi vakit bulamıyorsunuz?..

Meselâ, benim hakkımda da bir sürü dâvâ açtınız!.. Buna vakit var da, tekzibe mi vakit yok?.."

BÖYLE BİR TALEP YOK!

Zeynep dedi ki;

"Biz, o banka dekontlarının Vakit'ten istenmesini talep ettik...

Mahkeme de Vakit'e yazı yazıp, o dekontların gönderilmesini istedi ama hâlâ göndermediler!..

O an, "hukukçularımıza" ulaşıp, kendilerine, mahkemeden böyle bir "talep" gelip-gelmediğini sormak istedim ama ulaşamadım..

Dün sabah gazeteye gelince sorunca öğrendim ki; hayır, bize "mahkemeden böyle bir yazı" gelmemiş...

Hukukçularımız;

"Zaten gelmez de" dediler;

"Mahkeme bize yazı yazıp, niye banka dekontunu istesin ki!...

O dekont, zaten iddianamenin ek klasörlerinde...

Yani, ellerinin altındaki bir belgeyi, bizden istemelerine gerek yok!..

Kaldı ki;

Mahkeme bu belgelerin orijinal olup olmadığını Alman resmi makamlarına veya paranın gönderildiği bankalara sorar!..

Bizim haberimizde de belirtildiği üzere, öyle anlaşılıyor ki; Ergenekon savcıları, bu belgeleri Almanya'dan talep etmiş ve gelen belgeleri de dosyaya koymuşlar!...

Zeynep Hanım, daha neyin tartışmasını yapıyor ki?..

Bize saldıracağına, gitsin dosyaya baksın!.. Zira, belgeler orada!"

Gördüğünüz gibi, Zeynep Küçük'ün savunması, burada çöktü...

Yani kendisi hem "tekzip" göndermemiş, hem de bize mahkemeden böyle bir talepte bulunulmamış!...

VELİ KÜÇÜK'ÜN DARBE ÖZLEMİ!

Tartışma devam ediyordu... Zeynep Küçük'ün iddiasına göre; "Almanya'nın en ünlü faşistleri"nden Gerhard Frey'in sahibi olduğu National Zeitung gazetesinde; "Veli Küçük'ün Türkiye'de darbe istediği" şeklinde bir haber "yok"tu!..

Yani Talip Doğan Karlıbel'in iddiaları "yalan"dı!..

Karlıbel, "o gazetenin kupürü"nü çıkardı ve Nagehan Alçı'ya verdi...

Nagehan Alçı, gazete kupürünü kameralara gösterip; önce "Almanca metni"ni okudu, sonra da "tercüme"sini yaptı!..

Evet, Vakit'in 24 Temmuz 2009 tarihli haberi doğruydu...

Veli Küçük, gerçekten de 2003 yılında "Alman gazetesi"ne demeç vermiş ve "darbe özlemi"ni dile getirmiştir...

Nagehan Alçı, beklemediğim bir "refleks" gösterip, sordu Zeynep Küçük'e;

"Yok dediğiniz kupür, işte elimde... Daha neyi savunuyorsunuz?"

BU NASIL AVUKATLIK?

Zeynep Küçük'ün;

"Almanya'daki Azerbaycan-Alman Dostluk Derneği üzerinden Veli Küçük'e para gönderildiği" iddiasına getirdiği "savunma"da hayli ilginçti?..

"Kem-küm"den sonra dedi ki;

"Böyle bir derneğin olduğu ne malûm?.. Bu derneğin yönetiminde Veli Küçük'ün olduğu ne malûm?!?

Hayret bir şey!..

Şu hale bakın.

Hanımefendi, güya "babasını savunmak" için ekranlara çıkıyor ama olayın üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen, böyle bir "dernek" var mıdır, babası o dernekte "başkan"' veya "yönetici" midir, hiç sormamış, hiç araştırmamış!..

Bu nasıl "avukat"tır, bu nasıl "avukatlık"tır ki, "savunma"sını üstlendiği babası hakkında hiçbir şey bilmiyor

Bildiği tek şey;

"Külliyen yalan" demek!..

İyi ama;

Bütün iddialar "külliyen yalan" ise, Talip Doğan Karlıbel'in "ekranda salladığı belgeler" ne oluyor?..

Bana öyle geliyor ki;

Zeynep Hanım, eğer biraz daha sıkıştırılmış olsaydı, herhalde; "National Zeitung diye bir gazete yok... Hatta, yeryüzünde Almanya diye bir ülke de yok!!!" diyecekti!..

Deseydi de, şaşmazdım!..

Zira, "panik"teler!..

ERGENEKON PANİKTE!

Öyle anlaşılıyor ki;

Sadece "Ergenekon sanıkları" değil, "avukatları" da büyük bir panik içinde!..

Öyle dedi Talip Doğan Karlıbel;

"Tanık olarak ifade verdiğim duruşmada gördüm ki; Ergenekon sanıklarının hemen hepsi, herhalde uzun süre içeride kalmış olmaktan dolayı, büyük bir moral çöküntüsü içinde!.. Çoğu son derece agresif ve saldırgan!.. Zaten, duruşma salonu da İşçi Partisi'nin üssü olmuş!.. Herkesi taciz ediyorlar!

Ha çözüldüler, ha çözülecekler!..

Eğer bir süre daha içeride kalırlarsa, herhalde birbirlerini ele vermeye başlarlar!"

Programın konuklarından AK Parti Gaziantep Milletvekili ve aynı zamanda meslektaşımız Şamil Tayyar, İtalya'daki "Gladio Dâvâsı"nın "7 yıl" sürdüğünü ve binlerce insanın ifade verdiğini, Veli Küçük'ün de "önemli bir aktör" olduğunu söyledi.

Demek oluyor ki;

Bizdeki "Gladyo"cular "2 yıl" daha içeride kalsalar, tek tek "çözülmeye" ve "örgütü ele vermeye" başlayacaklar!..

Ve elbette, Türkiye de; "Derin Devlet"ten kurtulmuş olacak!..

Şahsen ben, gazetem Vakit'in, bu süreçte izlediği "maskeleri düşürme" amaçlı "yayın çizgisi"nden son derece mutlu oldum.

Baksanıza;

Yener Dönmez'in 3 yıl önce verdiği haber; 3 yıl sonra, hem "mahkeme"lerde konuşuluyor, hem "ekran"larda tartışılıyor...

İşte bu, "gazetecilik"tir!..

Yener Dönmez'i, bu haberinden dolayı bir defa daha tebrik ediyorum...

Durmak yok, "belge"lere devam!..

 

Evren... Başbuğ... Büyükanıt!

"12 Eylül Darbesi"ni yapan Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın 4 Nisan'da, "sanık" olarak hakim huzuruna çıkacak olmaları, elbette çok önemli... Ama, "dün" meydana gelen bir gelişme; en az bu olay kadar önemli...

Malûm; "Hükümet'i karalamak" için "İnternet Andıcı" hazırlatmakla suçlanan ve mahkemece tutuklanan Genelkurmay eski Başkanı Emekli Org. İlker Başbuğ hakkında hazırlanan "iddianame" dün "mahkeme"ye sunuldu. İddianamede, İlker Başbuğ, "örgüt yöneticiliği ve darbeye teşebbüs"ten "müebbet hapis" talebiyle yargılanacak... Yani, o da "Hükümet aleyhinde kara ve kirli propaganda yapmanın hesabını verecek!.." Derken, dün, bir önemli haber daha düştü ajanslara... Adeta; "Tek kişilik sivil toplum örgütü" gibi çalışan ve sürekli "darbecilerin ensesinde" olan Adem Çevik'in yaptığı "suç duyurusu" üzerine; Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt hakkında da "soruşturma" açılmış, iyi mi?..

Bu "soruşturma"nın sonunda eğer bir "iddianame" hazırlanırsa, bu da demektir ki; Yaşar Büyükanıt da, 27 Nisan'da Hükümet"e verdiği "e-muhtıra"nın hesabını verecek!.. Kimbilir, bu soruşturmanın sonunda, belki Büyükanıt da "gözaltına" alınabilir ve tutuklanabilir...

Zaten, "beklenti"ler de o yönde!..

Görüyorsunuz ya; "darbe" yapanlar ve "darbeye teşebbüs" edenler tek tek hesap veriyorlar, verecekler...

Herhalde bir gün, 28 Şubat Darbesi'ne de sıra gelir!..

yeniakit

Bu yazı toplam 929 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar