Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Türkiye Mescidi Aksa için ne yapabilir?

GOOGLE’a “Osmanlı Endülüs’e neden yardım etmedi – edemedi?” diye bir soru sorarsanız önünüze sayfalar dolusu makale çıkar. Hemen hepsi de “güç” ile bağlantılı değerlendirmeler içerir. Endülüs ismiyle birlikte Avrupa’yı Batıdan kuşatan ve İstanbul’un Fethi’nden sonra tüm Avrupa kıtasının iki ucunu birleştirme ümidi doğuran 500 yıllık İslam hakimiyeti Müslümanların hüzün tarihine intikal etmiş olur.

Bu soru bugün, pandemi ile birlikte bütün evlerin “Bayram gündemi” olan “Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa için Türkiye ne yapabilir?” sorusunun nerede ise birebir aynıdır. Aynı soru bir başka “hüzün gündemi” olan Doğu Türkistan için sorulabilir. Evet, soralım “Doğu Türkitsanda bunca acıyı dindirmek için Türkiye ne yapabilir?”

Merhum İsa Yusuf Alptekin, Doğu Türkistan’ın son başbakanı idi ve Türkiye’de geride bıraktığı vatanını kurtarmak için canını dişine takarak çırpındı. Kapıları çaldı, çaldı, çaldı. Ana söylemi şuydu: Türkiye’nin ayağına taş değmesini istemeyiz. Türkiye’yi zora sokacak hiçbir talebin arkasında durmayız. Ama “orada yok olma tehdidine maruz kalan bir yurt var, acı çeken kardeşler var” şeklindeki çığlığımıza sahip çıkabilir, bu çığlığı dünyaya taşıyabilir.-

Türkiye bugün Kudüs için, Mescid-i Aksa için ne yapsın?

Israrla dünyanın kalp kapısını çalsın. “Burada bir insanlık dramı yaşanıyor” diye seslensin.

Sonra güçlensin. İslam dünyası diye bir varlık varsa dünyada, onun kalbinin dirilmesi ve güç haline gelmesi için çaba sarf etsin.

Endülüs’ün kaybedildiği dönemde Osmanlı’nın yanında bir de Memlüklüler var yine bir İslam devleti olarak. O da bir şey yapamamış.

Görüldüğü üzere, bir Müslüman topluluk mazlumiyetle yüz yüze geldiğinde diğer Müslümanların bir şey yapamamış olması, tarihin altını çizdiği mesele haline geliyor.

İşte bugünlerde Mescid-i Aksa yakılıp yıkılırken İslam dünyasının bir şey yapamıyor olması da kayda geçiyor. Bundan 5 yıl sonra İslam nesilleri “Müslümanlar neden Mescid-i Aksa için bir şey yapamadı? “yı konuşacaklar.

Muhasebe yapıyoruz ya, hamasete veya boş boş ağıtlara yönelmeden işin gereğini ifade etmek lazım.

Sünnetullah” diye bir mesele var. Evet, Allah’ın yardımı da var ama, Allah da “Güç hazırlayın” diyor. Akıl gücü, silah gücü, güç adına ne gerekiyorsa. “Bilenlerle bilmeyenler hiçbir olur mu?” diyor. “Çalışmanın dışında bir karşılık yok” diyor.

Ağlamak faide verseydi babam kalkardı” diyor ya Mehmet Akif.

Alınız ilmini garbın alınız sanatını veriniz hem de mesainize son süratini” diyerek “ideal genç” niteliğindeki Asım’ı ilimle donatmak istiyordu ya. Okuyun bakın, yüz yıl önce Mehmet Akif, o günler de Osmanlı’nın çözülüş günleri, İslam dünyasının perişan günleri olduğu için bugün bizim içimizi kavuran dertleri dile getiriyordu.

Biz, yani Türkiye, yani İslam dünyası, ilim ve güç açığını kapatamadık 100 yıldır. Belki birbirimizle rasyonel ilişki açığını kapatamadık.

Bakın, bir İHA – SİHA ürettik, bir merhale kat ettik. Orada ilim vardı. İlme yatırım yaparsanız, insanların ilim koşusuna katkıda bulunursanız, birim insanın özgül ağırlığını artırırsanız, Allah’ın bir lütfu niteliğindeki “genç nüfusunuz”u heba etmezseniz, bunun için eğitim düzeniniz sağlıklı işlerse, bunun için ülkeniz, siyaseten birbirini yemek yerine, sürekli insan azaltma uygulamaları yerine geleceği inşa heyecanında bütünleşen gönül kervanları oluşturursa Allah da yolunuzu açar. Onura koşarsınız.

Her mazlumiyet size “çaresizlik yıkımı” değil, daha çok tırmanma azmi verir.

Akif’in o “Bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?” isimli şiirini okuyunca içim yanar benim. Bazı mısralarını okumaktan korkarım. O şiir Akif’in içindeki yangının eseridir zaten. “Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar. Bir giryede bin ailenin matemi sızlar. “ En hafif kırbaçın sesidir bu.

Açıklar kapanmaz değil. İşe koyulalım yeter ki. Birbirimizle boğuşmak yerine bir çocuğumuzun daha katma değerini artırmak için yarışalım birbirimizle. Yarınları hazırlayalım. Zaman çok çok süratli akıyor. Geciktikçe mesafeleri kapatmak zorlaşıyor. -Çağı kaybetme- diye bir söylem var ya. Bu şu sıralarda en çok bizim de içinde yer aldığımız İslam dünyası için kullanılıyor.

Çocuklarımıza bir kere daha bakalım bu bayram günü. Onlarda onurlu bir gelecek inşasının umudunu görebiliyor muyuz? Onlar Mescid-i Aksa için ağlamasınlar diye bir oyun kurmak lazım bugün.

Bayramınız mübarek olsun. Filistin’i, Mescidi Aksa’yı, Doğu Türkistan’ı unutmayalım.

Bu yazı toplam 540 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar