Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Titanik battı

“Batmaz” denilen gemi 15 Nisan 1912’de batıverdi. Bu gemi İngiltere’den yola çıkmış ve ABD’ye gidiyordu. 2 Nisan’da tamamlandı, 10 Nisan’da yola çıktı ve 15 Nisan’da battı.

Allah’tan başka ezeli ve ebedi olan kimse yoktur. Kim ki ezel ve ebede davasına kalkışırsa sonu hüsran olacaktır.

Ve her nefis ölümü tadacaktır. Bugün birileri ölümsüzlükten söz ediyor. Allah’ın yarattıklarının fıtratına el uzatıyor ve ölümsüzlükten söz ediyor. Allah’ın cennetini reddedip “yeryüzünde bir cennet” anlamına gelen “öteki bir dünya”yı inşa etmeye çalışıyor. Bu onların zevaline işarettir.

Hac 40’ta buyurulur ki; “Onlar, haksız yere, sırf, “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.”

ABD, dün Afganistan’ı kendi haline bırakırken(!?), bugün Pakistan’a el attı. Türkiye; neden ABD, NATO, AB, İngiltere ile ittifak ötesi stratejik işbirliği içinde ise, Pakistan da aynı sebeple Çin’le benzer bir ilişki içindeydi. Aklı ile Çin’le beraberdi ama kalbi ile Türkiye’den yana idi. Rusya siyasi dostunun dostu idi bugün. Dün Afganistan’ın işgalinde Rusya’ya karşı idi, soğuk savaştan sonra Çin-Rusya yakınlaşmasına bağlı olarak Rusya ile yakınlaştı. Hem zaten Türkiye de Rusya ile yakın ilişkiler kurmuyor mu idi.

Zülfikar Ali Butto, Hindistan’dan gelen tehdide karşı Çin’e yakınlaştı. Ziya ül Hak dindar bir generaldi ama darbenin arkasında ABD’nin de desteği vardı. Suya düşen yılana sarılır hesabı olan oldu. Ama Pakistan’daki İslami uyanış ABD’yi tedirgin etti. Tekrar Butto’nun kızı geldi. Gel-gitler hiç bitmedi.

Daha önce “İslam” adına Hindistan’dan ayrılmışlardı, sonra Bangladeş, Pakistan’dan ayrıldı ve Laikçi bir rejim iktidara geldi.

İmran Han’ın gidişini çok yönlü okumak gerek.

Türkiye’nin Pakistan’la politikası değişmez. Pakistan’da yönetime kim gelirse gelsin, gelen yönetim Türkiye’ye yakın duracaktır. Çin’e yakın İmran Han gitti, o zaman da Türkiye-Pakistan ilişkisi iyi idi. Çünkü Türkiye’nin Çin ve Rusya ile ilişkisi iyi idi. Yeni gelecek olan ABD’ye, İngiltere’ye yakın olacaksa, sorun yok, Türkiye’nin de ABD ve İngiltere ile ilişkisi iyi.

Pakistan’da rejim değişikliğinin arkasında Anayasa Mahkemesi ve askerler var. Toplum bir süreden beri medya ve STK üzerinden hazırlanıyordu.

İmran’ın düşürülmesi, Çin için önemli bir kayıp, Afganistan için ise hayati bir önem taşıyor. İran ile Pakistan arasına sıkışmış bir ülkeden söz ediyoruz. Tepesinde Fergana var!

Pakistan’a operasyonun arkası gelecek. ASEAN ve Hind bölgesine ve Türkiye’ye dikkat. Tabi Türk dünyası ve Balkanlar’a da dikkat etmek gerek. Çin ve Rusya etrafındaki çember daralıyor.

Türkiye’nin nasıl bir tehdit ve kuşatma ile karşı karşıya olduğunu dün yazdım.

Gel gör ki, siyasiler, medya ve kalabalıklar küçük siyasi hesaplaşmalarla akılsızca zaman kaybediyorlar.

Küçük bir hatırlatma; bugünkü Hindistan eski bir Türki devletti. D8 ülkeleri Endonezya’dan başlar, Malezya, Bangladeş, Pakistan, İran, Türkiye, Mısır üzerinden Nijerya’ya kadar devam eder. Göreceksiniz, Pakistan’ın 28 Şubat’ı, bırakın İslam konferansını, D8’de bile yeteri kadar gündem olmayacak! Siyasiler olayı beylik laflarla geçiştirecekler. Söylüyorum, bu daha başlangıç, bu olay burada bitmeyecek, bunun bölgede etkileri, yansımaları olacak, tetikleyeceği yeni süreçler söz konusu olacak.

Pakistan’da yaşananlar sürpriz değil. Daha önce Derin Gerçekler’de söylemiş ve yazmıştım; Ramazan’da boş durmayacaklar diye. Ramazan’ın 2. yarısına ilk yarısından daha hızlı ve sıcak gireceğiz gibi sanki.

Yakın plandan bakınca işler sanıldığından da kötü. Domates soğan, patates fiyatları işin garnitürü. Daha derin sıkıntılar var. Maalesef çözüm üretemiyoruz. Çünkü gerçeklerin farkında değiliz. Kimse gerçekleri konuşmuyor. Herkes “Mucize” çözümler peşinde. İsrailoğullarının yaptığı gibi “Ya peygamber soyundan keramet gösterecek bir önder, ya da zafer kazanmış, namağlup bir kurmay komutan” bekliyor. Ve fakat kendini değiştirmeyi, kafirlerden medet ummaktan vazgeçmeyi düşünemiyor. Allah cahil ve kafir bir topluluğa yardım etmez. Oysa biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdakini değiştirmeyecek. Biz hep ötekileri değiştirmek istiyoruz. “Zalimlere yardım ederseniz, Allah o zalimleri başımıza musallat eder, ateş bize de dokunur” diye uyarıldık ama dinleyen kim!

Evet, sonuçta işte yaşanan bu, kim hangi kafirin peşine takıldı ise Allah onları, onların eline bırakır. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden hepimiz ağır bir bedel öderiz, haksızlığa hayır diyenler, Allah’ın ipine tutunanlar müstesna. Kafirlerin merhametine ve gücüne sığınanlara gelince, onlar kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar.

İmran Han da aslında bu anlamda aynı yanlışın bir parçası idi. O da ABD’nin zulmünden Çin’e yakın duruyordu. Bir başkası da Çin’in zulmünden ABD’ye yakın durmuyor mu! Bu bir soğuk savaş taktiği değil mi idi.

Biz zalimlerden zalim beğenmekten vazgeçsek, Allah (cc) onları birbirinin başına musallat edecek. Yukarıdaki ayet bize bunu haber veriyor.

Biz de hâlâ, Sağ-Sol, Kürt-Türk kavgası ile aynı yanlışı tekrarlamış olmuyor muyuz? Bir türlü, şeytani oyundaki Şeyh ve Fahişe rolü üstlenmiş kişilerin aynı kumpanyanın piyonları olduğunu görmek istemiyoruz sanki.

Evet, Allah, cahil, kafir, zalim, müstekbir, münafık, mürtefinler topluluğuna yardım etmez. Sonunda zulüm kemale erdiğinde zeval vakti başlayacak. Ama korkarım bu şeytani düzen yıkılırken, aşı rezaletinde olduğu gibi, NeuraLink, Starlink, 5G, Trans Humanizm, Toplumsal Cinsiyet, MetaVerse gibi çağın büyük fitnelerine doğru doludizgin koşanların üzerine çökecek.

İnsanlık çok büyük bir kayıp verecek, “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden.”

Neyse, bugünlük de bu kadar. Allah encamımızı hayreyleye. Bakalım ne zaman, övünmeyi, dövünmeyi bırakır aklımızı başımıza toplarız.

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 301 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar