Su-i Hatime(Kötü Son)

Su-i Hatime(Kötü Son)

Su-i hatime, kişinin akibetinin kötü bir sonla neticelenmesidir

Su-i hatime, kişinin akibetinin kötü bir sonla neticelenmesidir. Muttaki kulların en çok korkup sakındıkları şey budur. Su-i hatime iki şekilde gerçekleşir. Kişi ölüm esnasında ya dünya işlerine bağlı olduğu, emellerini düşündüğü bir sırada ya da sekerat halindeyken kalbi şüphe veya inkârın bastırmasıyla, ruhun inkâr ve şüphenin baskın olduğu bir haldeyken alınmasıdır. Böyle bir akibet, Allahu Teâlâ'dan uzaklığı ve ebedi azabı gerektirir.
"Su-i hatime denilen son nefeslerin Allah'ın (cc) hoşnut olmayacağı şekilde noktalamanın ölümden önce beliren birçok belirtileri vardır. Bid'at, nifak, küfür ve yerilmiş birçok sıfatları taşıyarak ölmek bunlardandır. Hasan-ı Basri şöyle diyordu: "Münafıklıktan uzak olduğumu bilmeyi, tüm dünya nimetlerine tercih ederim."(İmam Gazali)

Kötü son, ömrün ortasında da olabilir. Kişi bunun için ömrünün son anını beklememiş olur. Burada kişinin işlediği bir günah, kötü sonun sebebi olarak ortaya çıkar ve onun sonu hükmüne girer." (Ebu Talib el-Mekki)

Sahabeden bazıları su-i hatime endişesiyle insan olarak yaratılmamış olmayı temenni etmişlerdir. Hz. Ebu Bekir (ra) bu korkuyla bir kuş olarak, Hz. Ömer (ra) ise boğazlanacak olan bir keçi olarak yaratılmış olmayı dilemişlerdir. Tabiinin önde gelenlerinde de aynı korku ve hal mevcuttu. Hasan-ı Basri'nin bir dostu şöyle anlatır: "Onu otururken gördüğümde, sanki boynu uçurulacak bir köle gibiydi. Konuşurken, sanki ahireti görür gibiydi ve onun müşahedesinden haber verirdi. Sûkut anlarında, gözleri ateşte yanıyormuş gibi dururdu. O şöyle derdi: 'Allahu Teala'nın bende hoş görmediği bir takım amellerime muttali olarak bana hiddetlenmesi ve 'Git! Seni bağışlamadım' buyurmasından asla emin olamam. Çünkü ben yerli yerinde amel etmiyorumdur."

Rabbim akibetimizi hayırlı kılsın. Cümlemizi su-i hatimeden muhafaza buyursun. Amin

Kutu".

• Ben helak olanın nasıl helak olduğuna değil. Kurtulanın nasıl kurtulduğuna hayret ediyorum. (Mutarrıf b. Abdullah)

• Melekler, hayır ve İslam üzere ölmüş mü'min kulun ruhunu göklere çıkardıklarında hayretlerini gizleyemezler ve: "Bizim seçkinlerimizin bile bozulduğu bir dünyadan bozulmadan nasıl kurtulmuş?" derler. (Hamid el-Leffaf)

• Bir zamanlar günahlarım için ağlıyordum, şimdi Müslümanlığım için ağlıyorum. (Süfyan-i Sevri)

doğruhaber