Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Siyasi taassub

Aydınlanma da, taassub da aynı yanlışın iki ucu..

Farkında mısınız, CoVID plandemisinde, iki kanat bir noktada buluştu, geleneği din zanneden “mutaassıb dinciler”le, CHP’nin mutaassıbları. Bunlar inkılabçı muhafazakarlar.

Olmaz olmaz demeyin olmaz olmaz, oldu işte. “Kuvâ-yi milliye” rozeti taşımakla kuvâ-yi milliyeci olunmuyor.

Gidip DSÖ’nün kuyruğuna takılıp, emperyalizmin misyonerliğine soyunmakla olmuyor bu işler.

Bizim halimize bakar mısınız, “Ne sağdayız, ne solda, Hak yoldayız Hak yolda” diye yola çıkanlar, sonunda dümeni nereye kırdılar..

Taassup ne demek?

TDK bunu “Bağnazlık” olarak tercüme etmiş.

Diyanet ansiklopedisi sözlükte “yakalamak, kuşatmak, sarmak, bağlamak” anlamındaki asb (usûb) kökünden türeyen ve “kendi soyuna yardım etmek, körü körüne bağlanmak” mânasına gelen ‘taassub’ genelde ‘asabiyyet’le eş anlamlı kabul edilir (…) “kabile taassubu” anlamında kullanılan ‘asabiyet’ zamanla daha geniş bir etnik ve siyasal içerik kazanırken Batı dillerinde fanatizm Türkçe’de bağnazlık kelimesiyle karşılanan taassup din, düşünce, siyaset, milliyet gibi birçok alanda ‘koyu bir muhafazakârlığı’, değişik anlayışları aşağılayıp yok etme eğilimini, farklılıklara karşı katı bir hoşgörüsüzlüğü ifade eden bir terim haline gelmiştir. Tehânevî’nin ‘herhangi bir tarafa bağlılıktan dolayı delili apaçık ortaya konduğunda bile gerçeği kabul etmeme’ şeklindeki tanımı terimin belirtilen geniş kapsamına uygundur.

Bu anlayışa sahip olan kimseye ‘mutaassıb’ denir.

Taassubun karşıtı ‘müsâmaha’ ve ‘tesâhül’dür.

Bağnaz Türkçe’de “bir inanca, bir düşünceye, herhangi bir şeye aşırı ölçüde bağlanıp ondan başkasını düşünemeyen, ondan başka her öğretiye, her inanışa karşı olan (kimse)” denmektedir..

Öte yandan, “Çıkarcı bağnaz, dar kafalı bağnaz olduğu gibi saf bağnaz da vardır”..

Dogmatik, fanatik, gibi kelimeler de bu kavram ile ilişkilendirilebilir.

Siyaset bugün, futbol gibi aslında kendi mutaassıb kitlesini üretmiştir. “Körü körüne inanmak” İslam’da yoktur ama artık İslam toplumunda da bir sosyal realite olarak, diğer topluluklar da olduğu gibi vardır. Çağdaş, ilerici, inkılapçı, hatta devrimci geçinen birçok kişi de bu anlamda muhafazakar ve mutaassıb bir kişilik sergileyebilmektedir. Bu anlamda bugün ülkemizdeki en muhafazakar ve hatta mutaassıb partilerin başında CHP gelir. Değişime direnmek de, değişimden yana olmak da, her zaman doğru bir tercih olmayabilir elbette.

Tabularınız, idolleriniz varsa, taassubunuz da vardır.

Bugün siyasi partilerin çok büyük bir kısmı mutaasıbtır. Liderlerine, örgütlerine, programlarına, söylenenlere körü körüne inanırlar. O şey üzerinde düşünme ya da soru sorma gereği de duymazlar. Zaten onlardan da “işittik, itaat ettik” demeleri beklenir. “Unzurna” demezler, “Raina” derler. Bu aslında İlahlık ve Rablik gibi bir şey. Zaten partileri ve kanaat önderleri onların “idolleri” yani “putçuk”larıdır.

Bu hep önde gidenler, hem de arkadan gelenler için bir felaketin başlangıcıdır. “Öl de ölelim, vur de vuralım” sloganı da atarlar. Bunlar; partilerin, ideolojilerin dinleşmesi anlamına gelir.

Asabiyye” ya da “Asabiyyetİbn-i Haldun’a göre “toplumların ilkellikten uygarlığa doğru ilerlemesini sağlayan temel toplumsal bağ” demektir.

Burada rekabet, bir geleneğin tevarüs ederek tekamülü de sözkonusudur. Ancak geleneğin mutlaklaştırılması da aynı şekilde ırkçılığa kapı aralayan bir bakış açısıdır. Gerçek bir tekamül için hikmet temelli her güzelliğe sahip çıkmak gerekir.

Yoksa bu süreç ayrışma, rekabet ve çatışmayı beraberinde getirecektir.

Siyaset aslında bir vekalet müessesesidir. Oysa her topluluk layık olduğu gibi idare olunacaktır.

Ancak herkes değişim için yöneticilerin değişmesi yetermiş gibi bir anlayışa sahip. Oysa başlarında 3 peygamber de olsa sonunda neye layıksalar o olacak.

Sadece zengin olmak istiyorsanız; fuhuş, uyuşturucu, kumar yeter de artar bile.

Çıplaklar kampı açın, çalın çırpın, en kolay kazanç yolu bu.

Her şey para ise, kolay yoldan para kazanmanın birçok yolu var. Dini, ahlakı, hukuku unutun. Birçok ülkenin zenginleri bunlardan oluşuyor büyük ölçüde. Acımasız olun, tehdit edin, şantaj yapın, rüşvet alın ve verin, bak nasıl köşe oluyorsunuz!? Güçlüden yana olursanız onlar sizi görüp gözetecektir.

Önümüzde seçim var. Lütfen bu kez takım tutar gibi parti tutmayın. Hemşehricilik yapmayın. Adil şahidlerden olun. Ehliyet ve liyakatı esas alın. Partiniz aşağılık bir kişiyi aday göstermişse, ona oy vermeyin. Tek partiye oy vermek zorunda değilsiniz. Pazar yerinde bir pazarcının tablasından domates alırken bile seçiyorsunuz, ezik-bozuk olanı almıyorsunuz, domates aldığınız yerden salatalık, fasulye almak zorunda da değilsiniz. Bakın en iyi aday, hangi aday. Yani pazar yerinde domates alırken gösterdiğiniz titizliği aday seçerken de gösterin. Cumhurbaşkanlığı ayrı, milletvekili seçimi ayrı, büyük şehir belediye başkanı ayrı, il belediye başkanı, ilçe belediye başkanı ayrı, belediye meclisi üye seçimleri ayrı.

Seçilecek sıradaki adaylara bakın, yani pazar yerinde iyi domatesleri öne, çürükleri arkaya koyan pazarcılar gibi davranan partilere dikkat edin. Aday listesinde, meydana kazanamayacak dürüstleri çıkarıp, onları gösterip, çürükleri seçtirmesinler. Akıllı ve bilgili mi, tecrübeli mi, dürüst mü, cesur mu bakın bakalım. Parti listelerine de bakın, bağımsızlar listesine de.

Bugünkü mecliste pandemi sürecinde özgür iradesi ile hakikati söyleyecek neredeyse kimse çıkmadı. Bize aklını kiraya vermeyecek birileri lazım. Kalemini kiraya vermeyecek yazarlar lazım, media tetikçileri ya da sahibinin, efendilerinin sesi yalakalar değil.

Bakın, seçtiklerinizin yaptıklarından sorumlu olacaksınız. Onlar sizin adınıza yapıyorlar yaptıklarını ve yapacaklarını. Eğer seçtiğiniz, çizgisinden sapar, verdiği sözde durmazsa bunu hemen anında söylemeniz gerek. Yoksa mes’ul olursunuz.

Seçimin namusu da, ahlakı da burada gizlidir. Eğer işi ehline vermezseniz, bunun bedelini ödemek zorunda kalırsınız ve son pişmanlık fayda sağlamaz.

Ha! Eğer sizin böyle bir derdiniz yoksa, ne yaparsanız yapın. Siz de kendinize uygun birini seçeceksiniz demektir. Siz de o zaman onlarla birlikte haşrolursunuz. Sonuçta tencere yuvarlanır, kapağını bulur ve herkes layık olduğu gibi yönetilir. Allah’ın ipine tutunanlar, Allah’ın rızasını gözeterek nebevi gelenek için bir çıkış yolu arayanlara gelince, o istişare eden, insanlarla konuşan, bu işi ciddiye alan, Allah’tan korkarak hareket edenlere gelince, onlar mahzun olmayacaklar.

Seçimde içimizden birini seçeceğiz, bizim seçtiğimiz, bizi temsil edecek olan ve bize hesap veren biri olmalı bu seçeceğimiz kişi. Bilgili, akıllı, dürüst ve cesur biri..

Ya Rab! Bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hak da toplanmamızı nasib et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil.

Bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl. Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 431 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar