Şimdi mi Kürtçe'ye Özgürlük Mahsun?

Şimdi mi Kürtçe'ye Özgürlük Mahsun?

Mahsun Kırmızıgül, "Güneşi Gördüm" filmiyle Kürt sorunu üzerine cesur söylem geliştirdiğini söylüyor ama bu sorunun içinde kocaman utanç vesikası var.

Radikal'den Ersin Tokgöz'ün "Suçlusun Mahsun... Güneşi göremezsin!" başlıklı yazısının ilgili bölümü:

Nereyi açsanız, hangi sayfayı çevirseniz karşınızda aynı koro: "Mahsun Kırmızıgül Güneşi Gördüm filmi ile Kürt sorunu ve kimliği ile ilgili tabuları yıkıyor..."muş. Hem kendisi hem tüm yazar-çizer takımı öyle diyor. Kırmızıgül bu filmiyle "Her türlü ayrımcılığa ve ötekileştirmeye karşı duran, kavganın, kendine benzemeyeni hor görmenin sorunun ta kendisi olduğunu anlatıyor..."muş. Bakar mısınız iddiaya? Görüyor musunuz misyonu?

Peki, o misyonun kahramanını tanıyor musunuz?

Unutanlara tekrar anımsatayım...

Vaktiyle sadece Kürtçe şarkı söylemek istediğini ifade etmek gibi affedilmez bir suç işleyen Ahmet Kaya'ya giyotin olan ötekileştirici koronun baş aktörlerinden biri. Ama böyle bir lekenin damgası nal gibi dururken ortada, kimse, ama hiç kimse, "Ey övgü korosu... Böyle bir şey de vardı, durun hele!" demiyor. Öyle ya, küçücük bir detay, ne olacak ki?
Oysa bazen detay, aslolanı yer bitirir. 

Aslolan, Mahsun'un Güneşi Gördüm'de cesur bir çıkış yaptığıymış ya... Kürtçe mevlitlerin okunduğu, Kürtçe kanalın yayın hayatına geçtiği, Kürtçe Kuran meali için hazırlıkların yapıldığı, Kürdoloji bölümlerinin açılmaya hazırlanıldığı ve bunların hepsinin devlet eliyle yapıldığı bir ortamdaki sözüm ona cesurluk...
Detay da şu: Tüm bunların konuşulmasının bile tabu olduğu bir dönemde sadece ve sadece anadili olan Kürtçeyle şarkı söylemek istediği için linç edilen bir sanatçının infaz memurları arasında bulunmanın korkaklığı. 

Hangisini seçeceğiz şimdi? Bu detayı nasıl atlayacağız? Gerçi âlem bu kral o, kimse detay peşine düşecek durumda değil... Ama o âlem karıncanın buzağı doğurduğu, tavukların horozları döllediği ve arabanın öküzlerin önüne koşulduğu ters-dünya tasavvurundan daha ümitsiz bir savrulmuşluğun resmi değil mi? 
Bu sorunun cevabını, devlet Kürtçe'yi sevmezken Kaya'ya Kürtçe isteğinden dolayı nefret kusan, ama bugün Güldünya hoşluklarıyla "Sevgimiz resmi aklın sevdiklerine, duruşumuz konjonktürün varlığına armağan olsun" diyen korodan işittiği övgülerle şişinen Mahsun veriyor...

Diyormuş ki: "Bu filmle herkes bana saygı duyacak." Oldu. Buyurun, duyun! Böyle camiaya böyle etnisite kurtarıcısı. Tepe tepe kullanın. Çıkarsa, günahınızı çıkarın. Ama biz almayalım, lütfen.