Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Şimdi bekle İsrail!

Derin Gerçekler

Aslında dün de bu konuyu yazdım, te’kiden ve teyiden aynı konuyu yeniden dikkatlerinize sunmak istiyorum. Gazze direnişi, sadece kendi sınırları içinde değil, tüm dünyada, geri dönüşü mümkün olmayan yeni bir milad başlattı. 2024 bu açıdan sadece Miladi takvim olarak değil, tarihin bir kırma noktası olarak çok yönlü bir milat olarak anılacaktır.

Gazeteler, “Cenin'de, İsrail ile Savaşmaya Hazır, Binlerce Mücahit Görüntülendi...” diye haberler geçmeye başladılar. FKÖ den ayrılıp, Gazze’de HAMAS’ın safında savaşmak isteyenlerin sayısında da büyük bir artış var. Evet, evet, Doğudan, batıdan, kuzeyden ve güneyden, karadan ve denizden binlerce paramiliter mücahid Gazze’ye gidiyor.

Filistin’de bunlar olurken Suudi Arabistan baş müftüsü HAMAS’ın İran yanlışı olduğunu ve Terör örgütü olduğunu iddia etmiş. Efendisi öyle buyurmuştur. Arab yarımadasındaki devletlerin sınırlarını ve yöneticilerini kim belirledi! Bu ülke İngiltere değil mi? Bunların efendileri de, büyük efendiye hizmet ediyor. Kimi emir, kimi sultan, kimi kral, bunu tayin eden de İngiltere. Bunların Vehhabiliği’ni de efendileri belirledi. V e Mekke bunların işgali altında. Bakın Bu Suudi Arabistan İİT’in Filistin sorununun çözümü içindeki en has (!?) üye. Dikkat; Şimdi, Yemen’de Husi’ler Kızıldenizi İsrail’e giden gemilere kapatınca, söz konusu gemiler, Basra körfezine yöneldi. Buradan BAE ve Bahreyn üzerinden, kara yolu ile Suudi Arabistan topraklarında, Ürdün üzerinden Kudüs’e gidiyorlar. Suudi Arabistan’la birlikte Ürdün ve BAE de İİK Temas grubundaydı. Ötekiler, Türkiye, Mısır ve Arap Birliği genel sekreteri. Türkiye’nin hali malum, ötekiler de Dahlan çetesinde. Netanyahu’nun kankası bunlar.

Basında bir ara şöyle bir haber çıkartmışlardı: “Temas grubunun temasları sonuç vermiş de BM genel kurulunda İsrail yalnız kalmış”. Komik! Dünya ayağa kalkınca, hükümetler kendi geleceklerinden korktular. Çünkü Gazze’nin. Gölgesi seçim sandıklarının üzerine düştü.

Temas grubu dedikleriniz kimlerdi: Hadi kendimizden başlayalım, heyette Türkiye, Filistin, Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün ve Katar. Bu da İİK ve Arap Birliği koalisyonu, niye zaten Arap Birliği üyeleri İslam konferansı içinde mevcut. Peki niye ayrıca Arapçılık yapıyorlar. O zaman Afrika Birliği de dahil olsaydı. Kuzey Afrika ve Doğu Afrika ülkelerinin tamamı Arap.. Arap yarımadasında 8 Arap ülkesi var, Sadece Kuzey Afrika’da 5 Arap ülkesi var. Bakın 57 İslam ülkesinin 26'i Asya, 24'ü Afrika, 2'si Avrupa, 2'si Asya-Afrika, 1'i Asya-Avrupa, 1'i Asya Okyanusu kıtaları üzerindedir. Arab Birliğinin 22 üyesi var. Mısır’ın nüfusu 110 milyon Arap yarımadasındaki ülkelerin nüfusu 90 milyonu bulmaz. Hadi buna Mezepotamya’yı da ekleyin çok olsa 50 milyon daha eklersiniz. Hepsi bir Mısır+Sudan etmez.

Tabi, Arab yarımadasındakiler petrol zengini değil mi? Nüfusun ne önemi var, mühim olan mangırlar. Heyette Afrika’dan sadece Mısır var. Peki, Filistin topraklarına komşu olan neden Lübnan ve Suriye yok. Lübnan diye bir devlet mi kaldı, değil mi? Suriye desen Rusya ve İran’la iş tutuyor, Türkiye ile aralarında sorun var.

Yani heyette “Dahlan çetesi”nden 3 ülke var: FKÖ (HAMAS yok tabi), Suudi Arabistan ve Mısır. Aslında Ürdün de Dahlan grubuna artı olarak eklenmiş vaziyette. Ürdün İngiltere tarafında, Mısır ve Suud ABD kanadını temsil ediyor. Türkiye, ABD-AB-İngiltere, Batı kanadında yer alıyor, mevcud haliyle. Biz İslam İşbirliği Konferansının LAİK kanadında yer alıyoruz aslında. Katar Türkiye var diye var ve Körfezi temsil ediyor. Bu çetenin “suç ortağı” olarak, Batı kampı içindeki bir İslam ülkesi olarak, Rusya’ya filan yakınlaşmasın diye, bizi Garantör yapmak istiyorlar. Garantör olunca, Filistin’in garantörü değil, sözleşme hükümlerinin garantörü olacağız. Zaten Filistin diye, İsrail’in istediği Dahlan çetesinin kendileri ile birlikte Müslüman Filistin halkının kontrol altına alınması, dönüştürülmesi, sorunlu (!?) unsurların tahliyesi projesi değil mi? Türkiye bu projenin mi garantörü olacak. Filistin’in yanındayız derken, HAMAS’a karşı Dahlan’ı mı koruyacağız!.

Daha iki gün önce FKÖ, İsrail yönetimi ile, vergi pazarlığı yaptı. İsrail Gazze’yi FKÖ’ye devrederek oradaki güvenlik sorununu FKÖ milislerinin çözmesini istiyor da, onlara da çok güvenemiyor. FKÖ kendi milislerini ne kadar kontrol edebilir.

Tüm dünyada İsrail’e yönelik öfke ve Filistin halkı ile yakınlaşmayı, Temas grubunun temasları ile açıklamak doğru bir yaklaşım değil. Temas heyetinin hiç biri, dünyadaki bu uyanış ve direnişin, boykotun destekçisi, çağrıcısı değil. Türkiye bile, aylardır, Laikçi muhalefetin cinayetler karşısındaki sessizliğini ve gümrüklerimizden Gazze’ye giden gemiler konusunu konuşuyor. Neyse ki, gemiler Türk limanlarından kalksa da, İsrail’e resmi kuruluşlardan bir emtia ihracı söz konusu olmamış. Gönderilen mallar da özel şirketlere ait. Bunu da bakan Ömer Bolat açıkladı.

Bakın bundan sonra Siyonistler dünyanın hiçbir yerinde rahat olmayacak. İsrail bu süreçte insanlık vicdanında meşruiyetini kaybetti. Bugün dünyadaki algı Netenyahu=Hitler. Siyonizm=Faşizm. Mısır tarafından ortaya koyulan ve Türkiye de dahil yaklaşık 100 ülkenin eş sunucusu olduğu karar tasarısı, 193 üyeli BM Genel Kurulunun Özel Acil Filistin oturumunda oylandı. Karar tasarısı, 23 "çekimser" ve 10 "hayır" oyuna karşı 153 oyla kabul edildi. "Hayır" oyu kullanan ülkeler Avusturya, Çekya, Guatemala, İsrail, Liberya, Mikronezya, Nauru, Papua Yeni Gine, Paraguay ve ABD oldu. Kararda, BM Şartı ile BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi'nin Filistin konusunda kabul ettiği tüm kararlara atıfta bulunuldu. Acilen insani ateşkes çağrısı yapılan kararda, tüm taraflara özellikle sivilleri koruma konusunda uluslararası hukuk uyarınca yükümlülüklerini yerine getirme çağrısı yapıldı. Kararda, tüm esirlerin acilen ve koşulsuz serbest bırakılması ve insani yardıma erişim sağlanması talep edildi.

BM Genel Kurulu'nda 27 Ekim'de Gazze'de insani ateşkes talebinin yer aldığı karar 121 oyla kabul edilmişti. Mevcut karar için evet oyu kullanan ülke sayısının 153'e yükselmesi dikkati çekti. Bu son oylama Mısır’ın da beklediği bir sonuç değildi. İngiltere’nin çekimser kaldığı oylama, İngiliz parlamentosunda bile tartışma konusu oldu.

ABD’nin derdine bakın: BM Genel Kurumu oturumunda, ABD ve Avusturya'nın karar tasarısına ilişkin değişiklik talepleri ise üye ülkelerce reddedildi. ABD, karar tasarısına Hamas tarafından gerçekleştirilen "terör saldırılarının" ve rehin almanın kınanması maddesinin eklenmesini isterken, Avusturya da tüm esirlerin serbest bırakılması maddesine, "Hamas ve başka gruplar tarafından alıkonan" ifadesini eklemek istemişti. Biden bu çabaları ile kendini tüketti. Temsilciler meclisindeki oylamada Biden’in görevini yapacak akıl sahibine sahip olmadığını ima eden bir karar kabul edildi. Gazze direnişi sadece İsrail’i değil, ABD’yi, İngiltere’yi de sallıyor.

BM Genel Kurulu'nun 27 Ekim'de kabul ettiği kararda ise Gazze'de "acil, kalıcı ve sürekli bir insani ateşkes çağrısında bulunarak çatışmaların durdurulması" istenilmişti. Karar, 44 "çekimser" ve 14 "hayır" oyuna karşı 121 oyla kabul edilmişti.

Bakın, Filistin cephesinde yeni bir durum var. Asya’dan, Avrupa’dan, Afrika’dan bütün Cihad grublarından Filistin’e doğru bir hareketlilik var. Dahasını da söyleyeyim, tüm dünyadan, Latin Amerika’dan, Asya’dan, gayri Müslim devrimci, Anti Siyonist, anti emperyalist unsurlar da doğrudan gelerek ya da kendi ülkelerindeki Siyonist İsrail’e ve onların dostlarına onlara yardım eden siyasilere ve sermaye gruplarına karşı eylem hazırlığına girmiş gözüküyorlar. Gelecekte Siyonist İsrail’in yok olacağına dair kadim bilgiler ışığında yaşanan sürece bakınca, dünyanın neresinde olursa olsun, hangi taşın arkasına saklanırsa saklansın her Siyonist ve onların işbirlikçileri, bu durum karşısında tehdit altında. Tam anlamı ile Siyonistler döktükleri kan, gözyaşı ve çaldıkları alın terinin karşılığı olan o kanlı servetleri içinde boğuluyorlar. “Mazlumların ahı, işte böyle devirir şahı”. Artık, bugün gelinen noktada GlobalReset, ne TransHumanizm, ne İklim yalanı, ne aşı kampanyası toplumlara dayatılamaz. Artık o Pedefolik Satanist HABAT’çılar, AGARTHAcılar deşifre oldular. O HAZARA DEVLETİ senaryoları, NUHİ YASALAR çöp oldu. Onlar gerekli hazırlıkları yapmadan tabi afetler arkası arkasına gelecek. Ne TEK PARA’ya geçebildiler, ne de PERFORMANS PASS.’a, KARBON AYAK İZİ Komplosu da ellerinde patladı. TEK DEVLETe giden yolda bundan sonraki süreci yönetmesi için 2045 Haziranında kurulması gerek YENİ DÜNYA ASAMBLESİ de artık hayal.

“Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; / Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? / Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!”

İnsin yiğitleri değil gelenler sadece, sanki, melekler inmekte göklerden Allahu Ekber.

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 261 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar