ORDUEVİ ÖNÜNDE KATLİAM SENARYOSU

ORDUEVİ ÖNÜNDE KATLİAM SENARYOSU

Kenan Evren'in, hatıralarında anlattığı Konya’da yaşadığı korkunç olay. Daha doğrusu bir toplu katliam planının itirafı...

Evren Türkiye'sinden Manzaralar...

Evren'den emir: Yürüyüş sırasında orduevine karşı çirkin hareketler yapılırsa; Geçen sene cereyan eden olayları bildiğimizden Ordu Karargâhı ve Orduevi'nde geniş güvenlik önlemleri aldık. Asker getirdik ve askere mermi verdik. Ayrıca bir helikopter havadan yürüyüşü takip etmekle görevlendirildi. Yürüyüşe katılanlara da şu haberi yaydık: "Eğer bu yürüyüş esnasında geçen seneki gibi tecavüze varan olaylar görülecek olursa helikopterden bomba ve makineli tüfekle müdahale edilecek. Karadaki askerlerde de mermi vardır. Ona göre hareket edilsin."
Hatıralarında 1917 yılı Temmuzunun 17'sinde, Ramazan ayında ve üstelik de Kadir Gecesi dünyaya geldiğini söylüyordu. Yani son Osmanlılardan. Manisa'nın Alaşehir nüfusuna kayıtlı. Sonra İstanbul'a avdet edip, önce Kadıköy Lisesi ve ardından Askeri Lise'ye geçerek subaylık hayatına ilk adımını atacaktı. Sinema ve radyoyu ilk defa Manisa'da tanımıştı. O zamanlar radyo her evde olmayan lüks bir eşya, sinema da her şehirde birer ikişer açılan salonlarda herkesin hayranlıkla izlediği bir eğlence idi. Sinemalarda sadece sessiz filmler oynamaktadır. Etrafının sessiz-sedasız olması merakı Evren'de taa çocukluğundan tevarüs. 12 Eylül'de de herkesi susturup, yıllarca kendisi konuşmamış mıydı? Tüm siyasi parti liderleri kötüydü. Evren ve arkadaşları iyi idi. Dini konularda Diyanet İşleri Başkanı da cahildi(!) fetvayı yıllarca Evren verecekti. İslâm'da başörtüsü var mı, yok mu, diğer helâller ve haramlar konusunda da ehil bir fetva makamı olarak ahkâm kesip, fetva vermemiş miydi?

Hatıralarında çok önemli şeyler de açıklamıştı Evren. Ama millet ciddiye alıp okumadığı için bu önemli yerleri kaçırmıştı:
"Birinci sınıfın sonunda, okulda bir müsamere verildi. Ben de o müsamerede kırmızı vahşiler rondunda rol almıştım. Üzerimize giydiğimiz elbiseler krepon kâğıtlardan yapılmış, vahşilerin elbiseleri idi. Giyinip soyunmamız sahnenin gerisindeki odada yapılıyordu. Tabii rol alanlar arasında kızlar da vardı. İçlerinde Semiha isminde bir kız arkadaş müsamere sonunda bana bir kartpostal verdi. Kartpostalda, ilkokul çağında bir erkek ve bir kız çocuk çeşme başına oturmuşlar, dudaklarından öpüşüyorlardı. O tarihte ben öpüşmenin dudaktan olduğunu bile bilmiyor ve dolayısıyla bu resme bir mânâ da veremiyordum. Fakat kartpostalı uzun seneler sakladım. Bir hayli sene sonra, ancak aşk öpüşmesinin dudaktan olduğunu öğrendim."

İHTİLALİN EMRİNDE BİR TÜRK SUBAYI...
Sonra subaylığa ilk adım... 2. Dünya Savaşı yılları. Ardından Demokrat Parti dönemi. Kore'de askerlik ve 27 Mayıs'ta Ankara'da ihtilalin emrinde bir Türk subayı ilk ihtilâlcilik aşkı, işte o zaman içinde yeşermeye başlamıştı. Sonra Konya 2. Ordu'da görev alır Evren. Muş'ta Alay Komutanlığı, Isparta ve tekrar Konya'ya İkinci Ordu Kurmay Başkanlığı görevi ile tekrar gelir. Tarih 4 Eylül 1968. O yıllar Adalet Partisi'nin ve dolayısıyle Süleyman Demirel'in tek başına iktidar olduğu yıllar. Konya nerede ise tüm milletvekillerini Adalet Partisi'ne çıkarıyor ve siyasette ağırlığı var. Kabineye de sürekli iki bakan veriyor. İçişleri Bakanı Faruk Sükan ve Tarım Bakanı Bahri Dağdaş.

ORDUEVİ ÖNÜNDE KATLİAM SENARYOSU
Evren, hatıralarında Konya'da yaşadığı ilginç bir olayı anlatır. Daha doğrusu bir toplu katliam planını itiraf etmektedir. Sonra 12 Eylül'de de hapishanelerdeki tüm ülkücülerin öldürülmesi için şarta muallak bir ölüm emrini verdiğini de itiraf edecektir utanmadan, sıkılmadan!
"Ben gelmeden evvelki sene Mevlana'dan başlayıp Atatürk heykelinin bulunduğu meydanda son bulan gericilerin, yobazların çoğunlukta bulunduğu bir yürüyüş düzenlenmiş ve Orduevi önünden geçerken buraya karşı çirkin gösterilerde bulunulmuş. Bunu üzülerek Ordu Komutanı bana anlatmıştı. Bu sene de yine solculara karşı sağcılar tarafından bir miting ve yürüyüş düzenleneceği haberini aldık. Geçen sene cereyan eden olayları bildiğimizden Ordu Karargâhı ve Orduevi'nde geniş güvenlik önlemleri aldık. Asker getirdik ve askere mermi verdik. Ayrıca bir helikopter havadan yürüyüşü takip etmekle görevlendirildi. Yürüyüşe katılanlara da şu haberi yaydık: "Eğer bu yürüyüş esnasında geçen seneki gibi tecavüze varan olaylar görülecek olursa, helikopterden bomba ve makineli tüfekle müdahale edilecek. Karadaki askerlerde de mermi vardır. Ona göre hareket edilsin."
Bunun etkisi görüldü ve yürüyüş hiçbir olay cereyan etmeden sona erdi."
Bu itiraf bile sivillere nasıl bakıldığını göstermesi açısından dehşetengizdir. Yani bir serseri çıkıp da, şaşıp yanılıp, orduevine karşı çirkin bir hareket yapsa; oradaki binlerce insan bombalar ve makineli tüfekle imha edilecek! Bu olay, hukuk fakültelerinde enine-boyuna hukuk tarihi derslerinde okutulmalıdır, incelenmelidir. Kenan Evren'e fahri hukuk doktorası veren üniversite yöneticilerine de kocaman bir aferin (!) denilmelidir.
Yıl 1970. Kenan Evren, Korgeneral oluyor ve Trabzon'da II. Kolordu Komutanlığı'na tayin ediliyor, sonra Ege Ordu Komutanlığı. İşte bundan sonrası enteresan bir süreç. Doğrusu Evren, şanslı insandı. Hayatı boyunca hep iki ayak üstüne düşmüştür. Bu olayda da öyle zuhuratlar oluyor ki, tam devlet kuşu başına kondu diyebilirsiniz.
Süleyman Demirel Başbakan, Fahri Korutürk Cumhurbaşkanı. Siyasi iktidar, Kara Kuvvetleri Komutanı tayin edecek. Üç aday var, Adnan Ersöz, Şükrü Olcay ve Ali Fethi Esener. Bundan sonrasını Evren anlatıyor:
"Kara Kuvvetleri Komutanı olabilecek üç aday vardı. Bunlar sırası ile 1. Ordu Komutanı Orgeneral Adnan Ersöz, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Şükrü Olcay ve son sırada da 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ali Fethi Esener idi.
Normal olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na en kıdemli olan Orgeneral Adnan Ersöz'ün getirilmesi gerekirken, Cumhurbaşkanlığı'na Orgeneral Ali Fethi Esener'in kararnamesi gönderiliyordu.
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, orduda bir hiyerarşik düzen vardır, bu düzeni bozdurmam diyerek, Ali Fethi Esener'in kararnamesini imzalamıyor. Sonradan aldığım bilgilerden öğreniyorum ki, Başbakan Demirel, uzun süre kararname imzalanmayınca Başbakanlıktan istifa edeceği tehdidi ile Cumhurbaşkanını zorlamış ise de, Cumhurbaşkanı kararını değiştirmemiş.
Bu konu hakkında rahmetli Ferit Melen bana şunları anlatmıştı. Özet olarak buraya almakta yarar gördüm. Demirel, A. Fethi Esener'in Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na tayin kararnamesini Cumhurbaşkanı F. Korutürk imzalamayınca; Demirel istifa edeceği tehdidini sayın Korutürk'e yapmış; Korutürk, yeniden bir hükümet krizi yaşanmasını arzu etmemiş ve düşünmeye başlamış. Konuyu F. Melen'e açmış ve 'Demirel istifa edeceğini söylüyor, ne dersiniz' diye sormuş. Ferit Melen, 'Benim bildiğim Demirel bundan dolayı istifa etmez' karşılığı vermiş. Bu cevap karşısında Korutürk, kararnameyi imzalamamakta direnmiş.

3 GENERAL EMEKLİ OLUNCA EVREN KUVVET KOMUTANI
30 Ağustos gelince dört senelerini doldurduklarından dolayı her üç general otomatikman emekli oluyor ve onlardan sonra en kıdemli olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na benim tayinim yapılıyor.
Bu konuda hiçbir girişimim olmadı. Hiç kimseye ne telefon ettim, ne de sordum. Arada sırada o zaman Deniz Kuvvetleri Komutanı olan Oramiral Bülend Ulusu telefon edip kısa bazı bilgiler veriyor, fakat ben, 'Bülent Paşa, bu işlere karışmak istemiyorum. Her şey olacağına varır. Hakkımda ne hayırlı ise o olsun' diyordum."
Ve böylece 12 Eylül askeri darbesinin tabii lideri olarak arz-ı endam edecek olan Kenan Evren'in önü açılmış oluyordu.

Kenan Evren, Manisa'nın Alaşehir ilçesinde pembe, iki katlı bir evde dünyaya geldi. Çocukluğu dayısının mısır tarlasında karga kovalayarak geçti. Bir gün sınıfta öğretmen;
- Bak Kenan, benim adım da Kenan, seninki de Kenan" Bundan böyle seninki Kenan Evren olsun. İnşallah büyüyünce bir Eylül ayında darbe yapar, büyük adam olursun, deyiverdi. Evren de öğretmeninin kerametini boşa çıkarmamak için çok çalıştı ve bir gün büyük adam olup, 12 Eylül'de darbe yaptı!
Doğrusu tam Kenan Evren'e göre bir girizgâh oldu. Cenazesi imamın önüne geldiğinde, cemaat olarak binlerce sağcı-solcu işkence tezgâhından geçmiş, hayatı kararmış, hatta yuvası yıkılmış olanlar tabutunun arkasına geçseler ve imam sorsa;
"Ey Cemaat-i Müslimîn merhumu nasıl bilirdiniz?"
Ne derlerdi acaba?
Yıllar önce Üsküdar FM'de "SON NEFES" adlı konusu "ölüm" olan bir program yapıyorum. Konuğum AK Parti Genel Başkan Yardımcılarından Prof. Dr. İrfan Gündüz. Aynen böyle bir olaya şahit olduğunu söylemişti. İmam üç defa arka arkaya sormuş ve her defasında cemaatten tek kelime cevap alamamış ve dönüp, namazı kıldırmış. Demek ki, merhum pek makbul bir adam değilmiş.
Sayın Evren de 12 Eylül darbesini yaptığı için yargılanmaya kalkılırsa intihar edeceğini söylemiş. Onu da bir gün öbür dünyaya, tankların, topların, ihtilallerin hükümferma olmadığı bir dünyaya uğurlayacağız. Orada; uğradığı haksızlıklar yüzünden hapishanelerde çıldıranlar, intihar edenlerle, haksız yere astıkları kendisini bekliyor olacaklar.
Bu yazı serisini Kenan Evren öldüğü zaman yayınlanması kaydı ile hazırlamış ve gazete yönetimine teslim etmiştim. Bugün 12 Eylülcülerin yargılanması gündeme gelince Evren Paşa'ya, yaptıklarından, yaşattıklarından bir kesit sunmak istediğim bu seriyi "tam zamanıdır" deyip tedavüle çıkardım. Tabii "Netekim ölüm ona da geldi" başlığını bugüne göre değiştirmek zorunda kaldım.
İnananların da, inanmayanların da haklarını alacakları Mahkeme-i Kübra'ya merhaba"
İyi ki yerin altı var!
İyi ki hesap günü var...

ETRAFININ sessiz-sedasız olması merakı, Evren'de taa çocukluğundan tevarüs. 12 Eylül'de de herkesi susturup, yıllarca kendisi konuşmamış mıydı? Tüm siyasi parti liderleri kötüydü. Evren ve arkadaşları iyi idi. Dini konularda Diyanet İşleri Başkanı da cahildi(!) fetvayı yıllarca Evren verecekti. İslâm'da başörtüsü var mı, yok mu, diğer helâller ve haramlar konusunda da ehil bir fetva makamı olarak ahkâm kesip, fetva vermemiş miydi?
Hazret, 7 rakamının
uğuruna inanır!...
"Şimdiki nesiller buna akıl erdiremezler ama o tarihte çocukların doğum tarihleri babaları veya anneleri tarafından Kur'an-ı Kerim'in baştaki sahifesine yazılır, nüfus kâğıdı sonradan ne zaman istenirse o zaman çıkartılırmış. Benim esas doğum tarihim de babam tarafından Kur'an-ı Kerim'e kaydedilmiş. Ancak bir müddet sonra o Kur'an-ı Kerim'i bir arkadaşına hediye edince benim hakiki doğum tarihim de unutulmuş gitmiş. Bilinen bir gerçek var ki, esas doğumum 1 Ocak 1918'den altı ay önce ve Kadir Gecesi oluşudur.
İşte buradan hareketle, 1917 senesi Temmuz ayının 17. günü doğduğumu buldum. Doğumumla başlayan bu 7 rakamları hayatım boyunca birçok acı ve tatlı tarihleri oluşturacaktır.
İŞTE 7 RAKAMININ KRONOLOJİK TABLOSU
Doğum yılı: 1917
Ayı: 7. ay (Temmuz)
Günü: 17. gece Ramazan'ın 27. gecesi
Okula Başlama: 7 yaş (1924)
Askeri Liseye Giriş Yaşım: 17 yaş (1934)
Evlenme Tarihi: 27 Mayıs 1944
Evlenme Yaşım: 27 Yaş
K.K.K. Olduğum Yıl: 1977
Genelkurmay Başkanlığına Başlama Tarihi: 7 Mart 1978
Kaçıncı Genelkurmay Başkanı Oluşum: 17.
Tandoğan'daki Evimin Numarası: 17
Babamın Ölüm Tarihi: 7 Mayıs 1957
Ağabeyimin Ölümü: 27 Ağustos 1979
Tk. K.lığı Yaptığım Bt.lar: 57. ve 7. Batarya
Bt. K.lığı Yaptığım Bt.: 7. Bt.
Alay K.lığı Yaptığım Alay: 227. Alay
Kızım Şenay'ın Evlenme Tarihi: 17 Ekim 1971
11. Kolordu K.'lığına Başladığım Tarih: 7 Eylül 1970
Cumhurbaşkanına Verdiğim Uyarı Mektubu Tarihi: 27 Aralık 1979
12 Eylül Harekâtı Cumhuriyet'in 57. yılında gerçekleştirildi.
1982 Anayasası'nın Halk Oylamasına Sunulması: 7 Kasım
Kaçıncı Cumhurbaşkanı Olduğum: 7.
Kaç Sene Süre İle Cumhurbaşkanlığı Yapacağım: 7 sene
1983 Seçimlerinden Sonra Teşekkül Eden TBMM'de ilk Açılış Konuşmam: 7 Aralık
Yeni Hükümeti Kurma Görevini Turgut Özal'a Verdiğim Tarih: 7 Aralık 1983
1983 Seçimlerinden Sonra Kurulan TBMM, 17. Dönem Millet Meclisi oluyor.
Bunlar tespit edebildiğim tarihler."
Kenan Evren
Hatıralar/Cilt: 1

KORUTÜRK İMZALAMAYINCA EVREN KK KOMUTANI
Kara Kuvvetleri Komutanı olabilecek üç aday vardı. Bunlar sırası ile 1. Ordu Komutanı Orgeneral Adnan Ersöz, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Şükrü Olcay ve son sırada da 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ali Fethi Esener idi. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, Demirel'in Esener kararnamesini imzalamayınca 30 Ağustos'ta 3 general emekli olur ve Kenan Evren'in Kara Kuvvetleri Komutanı olma yolu açılır.

FATİH UĞURLU - VAKİT