Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Öfke baldan tatlıdır

Böyle zamanlarda “İman edenler (Allah’a, resulüne, meleklerine, kitaba, hayır ve şerrin Allah’ın iradesi içinde olduğuna, ahiret gününe ve öldükten sonra dirileceğine) iyi işler yapıp iyi sözler söyleyen, hakkı tavsiye edenler, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna herkes hüsrandadır”.

Haksızlıklara, zulme, sömürüye karşı direnenlerden ve direnişte sabır gösterenlerden misiniz, yoksa zulme ve zalimlere boyun eğenlerden misiniz, daha da kötüsü onlarla işbirliği yapanlardan mısınız.

O zaman “ağlayın su yükselsin, belki kurtulur gemi”.

Bugün eğer tevbe etme zamanını kaçırmış, geri dönülmez vakte gelmişseniz “dövünme günü” o zaman.

Kafirlere yardım edenler için, onları yakacak ateşin kendilerine de dokunacağı günlere doğru gidiyoruz.

Kitap “Öfkeni yut” der. Atalarımız “Öfkeyle kalkan zararla oturur der”. Şeytan öfke zehrini bala karıştırıp altın tas içre sunar. Onun içindir ki “öfke baldan tatlıdır” denmiştir. Öfkelenen sabır zırhını parçalamıştır, öfkelenen kibrinin esiri olmuştur, öfkelenen rakibini haddinden fazla küçümsemiştir. Öfkelenince insanın dili yılandiline dönüşür. Öfkelenince o dil, karşısındakileri zehirlerken, sahibini de zehirler. Öfke bulaşıcıdır. Sosyal medya örgütlerin suladığı mikrop dolu bir bataklığa dönüştü bu anlamda, şimdi daha beteri geliyor. İçine çektiği insanları nesneleştiren, onların beynini okuyan ve beynini yönlendirecek olan MetaVerse geliyor. TransHumanizm sonrası tanrılaşma yolunda Chiplendikten sonra Siborg’a dönüşecek olan GENOM’lar, Şeytanın “Cennet” diye tanımladığı Siber Cehenneminde, bu bireyleri GENESİS’de takdis ettikten sonra onları birer MetaHuman’a dönüştürüp Şeytana azadlık kabul etmez köleleri haline dönüştürmeye çalışıyorlar. Unutmayalım ki, biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Fitne zamanıdır. Öfkemizi yutalım ve sabrımızı kuşanalım.

Allah; resulüne, firavuna bile “güzel söz ve hikmetle hakkı tebliğ et“ buyurmuştur.

Ali İmran 159’da ne deniyordu: “Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi” demedi mi. Ayağına taş atılıp yoluna diken dökülen, arkasından küfredilen Taif’e giden peygamber, Taif halkına nasıl davranmıştı?

Bugün “Siyaset meydanı” Şeytanın suladığı bataklığa döndü. “Keskin sirke küpüne zarar verir.” O “Siyaset meydanı” bu şekilde, adam asılan yere, adam öldürmeye, idam gömleği giyilen yer anlamına gelir. Oysa “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” demiştir. Memlekette siyasetçi geçinenlerin çoğu devlet ile hükümet arasındaki farkı bile bilmez. Demokrasi ile Cumhuriyeti, Laiklik ile Sekülerizmi bilmedikleri gibi. Seveni de söveni de çoğunlukla Şeriat nedir onu da bilmezler. Bilmediklerini de bilmez çoğu insan ve birçoğu öğrenmek de istemez. Bazıları akıl vermeye de kalkar.

Sonuçta biz cahillerden ve zalimlerden olduk ve Allah ise cahiller ve zalimlere yardım etmez. Tamam, Şeytan bizi sapıttı da, Şeytanın varlığı günah işlememizin gerekçesi olamaz.

Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” denmedi mi? Şeytan Demokrasi ile de aldatır, Grip19 ile de. Partinizle, ideolojinizle de, liderinizle de sizi sapıtabilir.

İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım” diye düşünelim. O “bozguncular” hâlâ aranızda “biz ıslah edicileriz” diye dolaşıyorlar ve insanlar da düşünmeden onların peşinden gitmeye devam ediyorlar. Grip19 sürecini ve buraya nasıl geldiğimizi hatırlayın.

Ve düşünün bu iklim, digital dönüşüm senaryoları ile sizi kim nereye götürmeye çalışıyor. Sonunda iktidar muhalefet tarafları yuvarlanmış birbirini bulmuş. Taraflar taraftarlıklarını sürdürürken aslında karşı taraflarını da üretmiş oluyorlar. Kendi Matrix çöplüklerinde boğuluyorlar.

Ali İmran 134: O takvâ sahipleri, bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcar, öfkelerini yutar ve insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyilik ve ihsân sahiplerini sever.

Biz hepimiz için kural şu: Merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük olacak. Affedilmeyi umanlardan olmak için affedici olacağız.

Tevbe 15: Hem mü’minlerin kalplerindeki kin ve öfkeyi gidersin! Allah, dilediği kimselere tevbe ve hidâyet nasip eder. Allah her şeyi bilendir, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır.

Fetih 29: Muhammed Allah’ın Resûlü’dür. Beraberinde bulunan mü’-minler kâfirlere karşı çok sert ve tavizsiz, kendi aralarında gâyet merhametlidirler. (…) İşte Allah, her devirde böylesine güçlü ve dirençli mü’minler yetiştirerek, onlar sâyesinde, mazlumlara kan kusturan kâfirleri öfkelendirip çileden çıkarır. Allah, bunlar arasından iman edip sâlih ameller yapanlara bağışlanma ve büyük bir mükâfat va‘detmektedir.

Bizim hilm ve direncimiz kafirleri öfkelendirip çileden çıkartır!

Onlardan bazıları da tevbe eder ve aramıza katılır.

Halid b. Velid onlardan değil mi idi!?

Sert ve tavizsiz olmak, öfkelenmekle aynı anlama gelmez. Saldırının şiddeti neyse misli ile mukabele edilecektir. Yoksa taş atana kurşun sıkarak değil, İsrail askerlerinin Filistinlilere yaptığı gibi. Zalimlerle zulüm olan bir işte söz ve işbirliğine gitmeyeceğiz. Yoksa biz de onlardan oluruz!

Bana kalırsa bu konuda büyük bir zaaf sergiliyoruz, her yerde her anlamda kişi ve toplum, siyaset ve icraat olarak.

Hiçbir konuda anlaşamayan iktidar ve muhalefet çevrelerinin çok büyük bir oranda, istisna kabilinden olanlar hariç İstanbul Sözleşmesi, Lanzarote, iklim fitnesi konusunda, uluslararası sistemle işbirliği gibi.

Şimdi yeniden vahye, yaşadığımız zamana ve mekana şahidlik etme zamanıdır.

Resulün hayatını kendimize rehber edinme zamanıdır.

Sakın işinize gelmediği için ya da halimize uymadığı için Allah’ın ayetlerini görmezden gelmeyelim.

Haddinizi bilin!

Eğer imanımızın gereği gibi yaşamıyorsak, bir süre sonra yaşadığımız gibi inanmaya başlarız, Allah korusun!

Değişmesi gereken biziz. Biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmedikçe, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 358 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar