Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Obez bir toplum olduk

DSÖ raporuna göre, dünyada 2., Avrupa’da birinciyiz.

Daha sırada tansiyon hastalığında patlama var. Domino etkisi ile hepsi birbirini etkileyecek.

Bu durum gençlerin aileleri ile çatışması, evli ailelerin boşanması, ekonomideki krizin toplum psikolojisine yansıması birkaç yıl içinde kendini gösterecek. Bakın daha erken alzaymır, daha ağır tablolar göreceğiz.

Kız evlat sayısında artış bekleniyor. Kısırlık ve düşük artacak. Sakat doğum patlayacak. Olumsuzlukların birçoğu zaman içinde kendini gösterecek.

Bunlar kehanet değil. Bunu birileri bilerek yaptı. Bütün bunlar, onların Şeytani emellerine hizmet ediyor çünkü. Bu obezite konusu bunların en basiti. Kanser de patlayacak daha, bilmediğimiz birçok hastalıkla tanışacağız. Çünkü bu tehlikeli, akılsız süreç tam gaz devam ediyor. DSÖ, FDA gibi örgütler, “ıslah edici” maskeleri ile “bozgunculuk”larına devam ediyorlar. Bizler ise cellatlarımızın bıçaklarını bileylemeye devam ediyoruz.

Bakın çocuklarınızın 10’da biri obez. Kadın-erkek %65’in üstünde obez var.

Karaciğer hastalığı artacak. Siroz bunların başında, şeker, tansiyon, kalp hastaları patlayacak.

Daha az ve kaliteli besleneceksiniz ve daha fazla hareket edeceksiniz. Spor yapın demiyorum, idman yapın. Aradaki fark şu; sporlar genelde yüksek performans gerektiriyor. Koşmayın tempolu yürüyün.

Doğru olan şu; bütün eklem ve kaslarınızı hareket ettireceksiniz. Kan dolaşımınız düzenli olacak, daha fazla su tüketeceksiniz. İdrarınızın kokusu ve rengi olmayacak. Daha fazla su içmemiz gerek ama, musluktan akan da, paketli su da sağlıklı bir su değil.

Su kaynaklarımız da ciddi bir risk altında. Daha fazla oksijene ihtiyacınız var. Ama her yere 5G istasyonu kuruyoruz. Tepemizde Starlink’ler. Bunlar oksijen atomunun frekansını değiştiriyor. Bundan bütün canlılar etkileniyor.

Bu arada en fazla oksijen üreten bitkilerin başında olan kenevir ekimi hâlâ engellenme anlamına gelecek şekilde, ciddi anlamda sınırlandırılıyor.. Solunum yolları sağlığı önemli, sindirim sistemi önemli.

Şişmanlığınızın asıl sebebi, hava, su, toprakla ilgili, yediğiniz, içtikleriniz, hayat tarzınız, kozmetikleriniz, kimyasallar…

3 öğün değil, 2 öğün yiyeceksiniz. İyi bir Müslümansanız, bir gün oruç tutacak, bir gün yiyeceksiniz. Oruç tutacaksanız, gün doğmadan ve gün batımında yiyecek, içeceksiniz, diğer zamanlarda ise gün doğduktan sonra ve gün batmadan önce. Tatlı ve meyveyi yemekten önce yiyeceksiniz. Günlük ibadetlerinizi, tam, erkana göre yapacaksınız. Katı bir kural olmasa da, mümkünse iki hayvansal gıdayı aynı öğünde yemeyeceksiniz. Sucuklu yumurtayı, tereyağda yumurtayı, koyun etinden kebab yanında inek sütünden ayranı, dönerin üzerinde tereyağlı yoğurtlu sosu unutun. Tabii önce yediğiniz içtiğiniz haram olmayacak.

Sofranızda rafine tuz-şeker, yağ bulundurmayın. Hele margarin türü yağları asla. Tereyağa, ete süte gelince hayvana aşı yapmışlar mı, antibiyotik kullanmışlar mı? Geni ile oynamışlar mı? Yediği yem de hormon var mı? Artık sentetik et de var, Kimera da. Domuz olmasa bile domuzluklara da dikkat etmek gerek. Hayvana verilen aynen ete-süte de geçiyor.

Paketlenmiş, geni değiştirmiş, koruyuculu, riskli katkılar içeren, renklendirici bulunan gıdalardan uzak durun. O fast food denilen gıdaların hemen hepsi bu grubta. Cola-gazoz türü içeceklerden, enerji içeceklerinden uzak durun. Şekeri unutun. O şeker dedikleri beyaz bir zehir. Sigaradan daha zararlı. Tatlı bir şey yemek istiyorsanız, pekmez, bal türü, tabii gıdalar. Artık piyasadaki buğdaylar buğday değil, Mısır mısır değil, patates patates değil, soya soya değil, domates domates değil. Endüstriyel tip ürünlerin hemen hemen hepsinin tohumları ile oynanmış. Zirai ilaçlar ve fenni gübreler toprağı da bitkiyi de zehirliyor. Tükettimiz yağların çoğu sağlıklı değil. Gıda ambalajları da riskli. Alüminyum, plastik gibi maddeler sağlıksız. Dahası gıdaların raf ömrünü uzatmak için koruyucu kimyasallar kullanılıyor. Bunlardan uzak durun. Size ayran diye içirilen o beyaz içecekler bile artık riskli. Bu konuda her markaya güvenmeyin. Uyku düzenine dikkat.

Bakın, bir yandan obeziteyi konuşuyoruz, öte yandan sıfır beden hastalığı almış başına gidiyor. “Fit” olacaklar ya. Manken kız gibi olacaklar.

O daracık streçlerin vücudlarında kan dolaşımını nasıl etkilediklerinden habersiz çoğu, o tekstillerin ipi, boyası, tekstil kimyasalları, hatta deterjanı ayrı bir sorun. Tene dokunan her şey vücuda nüfuz eder. Dokunduğunuz her şeyde iz bırakırsanız, o her şey sizde de iz bırakır. O giyeceklerin etiketlerindeki poliamidler bile alerjiye sebeb olabilir. Her türlü kozmetik de sağlığınız açısından risk oluşturabilir. O piercingler, tattoolar da öyle, sinir uçlarınız, akapunktur noktalarına yapılan o dokunuşlar, sağlığınızı ve hatta psikolojik dengelerinizi altüst edebilir.

Obezlerin obez olmasına sebeb olan aşırı ve sağlıksız tüketime harcadıkları para, dünyadaki bütün açları doyuracak kadar çok. Dahası, obeziteden kurtulmak için harcanan para da bir o kadar fazla. Yani sadece obezlik, dünyadaki tüm açları iki kere doyuracak kadar büyük bir gider kapısı.

“Yaşam tarzı”nızı değiştirin. Tek tip yiyin, daha az yiyin, daha çok su için, alkolün her çeşidinden, tütünün her çeşidinden, aklı zail eden her şeyden uzak durun. Hem daha sağlıklı beslenirsiniz, hem de piyasaya mal yetiştirmek için, rekabet etmek için bu kadar çok geni ile oynanmış gıda, bu kadar hormon, bu kadar zirai ilaç kullanılmaz. Yani ürün kalitesi en az %30 artar, fiyatlar da bir o kadar düşer. Refah ve mutluluğunuz, sağlığınız da o ölçüde katlanır.

İsraf etmeyin. Gıda etkileşimine, gıda-ilaç ve çevre etkileşimine dikkat edin, kendinizi keşfedin, neye zaafınız var, ne alerji yapıyor, vücudunuz da fazla olan ne, az olan ne? Kendinizi tanıyın ve zaaflarınızın kontrolü konusunda aile fertlerinden destek alın. Kendinizi kendinize bırakmayın.

Şimdi, bio ritim, bio resonance, hormonlar, mineral dengesi, vitaminler, hayvansal gıdalar, zirai ilaçlar, deterjanlar, fenni gübre, radyasyon, 5G, Starlink, RF, akıllı evler, arabalar, bilgisayar, GSM hava ve kan dolaşımı, idman diyeceğim, bu yazı bitmeyecek.

Son söz: Nefsinize hakim olun. Hayat bir oyun ve eğlence değil, heva ve heveslerinizi frenlemeyi bilin. İhtirasla hiçbir şey istemeyin. Sinirli, agresif insanlardan uzak durun, o hal bulaşıcıdır. Merhametli olan, tebessüm etmeyi öğrenelim. Kıskançlık, dedikodu, gıybet gibi ahlaki zaaf alameti hallerden uzaklaşalım. Asude bir hayata yönelelim.

Merhametli, şefkatli, sabırlı olalım, aşk ve öfkeden uzak duralım. İkisi aynı damardan beslenen hastalıktır. Her ikisi de aklı zail eder. Aklı zail eden her şey tehlikelidir. İnsan kendine yetmez, düşünelim, istişare ve şûradan ayrılmayalım. İnsan için nefsi, heva ve hevesleri düşman olarak yeter. Allah hiç kimseyi, nefsi, heva ve hevesleri ile yalnız başına bırakmasın. Maddi hastalıkların sonunda manevi hastalıklar, manevi hastalıkların sonunda maddi hastalıklar ortaya çıkar.

Tüm kardeşlerime Allah’tan sağlıklı, şerefli ve hayırlı bir ömür, hayırlı bir ölüm diliyorum. Yaratanın yaratılana vahyettiği gibi bir hayat ve “veresetül enbiya” karakterlerinin örnek şahsiyetlerimiz olduğu bir ömür. Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 326 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar