Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

O da Kürt bu da Kürt ama...

Neçirvan Barzani'nin sözlerindeki vurgu güvenlik ve yatırım çağrısı üzerineydi.

 Şöyle diyordu:

"-Sizleri üzmek istemem ama Erbil, İstanbul'dan daha güvenli. 11 yıldır burada iş yapıyorum. Bu dönemde Erbil'de iki kez bomba patladıysa, İstanbul'da 22 kez patlamıştır.
Türkiye'nin en büyük grubu Koç topluluğunun Erbil'e iş yapmaya gelmesi bizim için büyük önem taşıyor. Türkiye'deki diğer grupların da Erbil'e, bölgemize yatırım yapmalarını bekliyoruz."
Bu sözleri okuyunca, benim dudaklarımda acılı bir gülümseme belirdi. Eminim Cumhurbaşkanı Gül'ün ve Başbakan Erdoğan'ın dudaklarında da aynı acılı gülümseme oluşmuştur.

Neden?

Çünkü onlar da, Kürt vatandaşlarımızın yoğunlukla yaşadığı Doğu-Güneydoğu'ya yatırım çekebilmek için çırpınıyor ancak önlerine çıkan "güvenlik sorunu" sebebiyle, bir türlü o yatırım hamlesini gerçekleştiremiyorlar.
İşin ilginci, Kuzey Irak'ı güvenli ilan edip yatırımı çekmeye çalışanlar da Kürt, Türkiye tarafında, yatırımı engelleyen güvenlik sorununu oluşturanlar da Kürt.

Ama bir fark var demek ki...

Birisi güvenlik sorunu oluşturuyor, diğeri güvenlik ortamı sağlamak için çaba sarf ediyor.
Neçirvan Barzani'nin kendi vatanını ve insanını sevdiğinden kuşku yok. Çünkü kendi vatanının gelişmesi, insanının ekmeğinin büyümesi için çarpınıyor.

Bizdekilerin gündeminde neden güvenlik yok?

Peki ya bizde güvenlik sorununu büyütüp, iklimi zehirleyip, bütün yatırım imkânlarını ortadan kaldıranlar?
Kuzey Irak Kürt bölgesinde, iş makineleri yakılmıyor herhalde.
İşadamları, gerekli salmayı şu veya bu örgüte vermedikleri takdirde çocuklarını kaçırma tehdidi ile karşılaşmıyor herhalde.

Siz, PKK'nın, BDP'nin, KCK'nın Kürtler'i ve "Kürt coğrafyası" diye niteledikleri bölgeleri sevdiğine inanıyor musunuz?

O bölgenin ciddi ekonomik sorunları var. İşsizlik var. Bunlar, insanları ümitsizliğe sevk ediyor vs.
Peki PKK'nın, BDP veya KCK'nın, bölgenin gelişmesine ilişkin herhangi bir projesi var mı ya da siz böyle bir projenin varlığını duydunuz mu?

Yoksa ekonomik problemlerin getirdiği işsizlik, gelir düşüklüğü ve bunların doğurduğu ümitsizlik ortamı, daha kolay militanlaşma ve dağa çıkma zemini mi hazırlıyor ve şu anda böyle bir zemin Kürtler'in mutluluğundan çok daha önemli mi görülüyor?

Hatta böyle bir problemli zemin tercih mi ediliyor?

Hatta AK Parti'nin bölgeye yaptığı hastane, yol, eğitim vs. gibi yatırımlar, dağa adam götürme zeminini ortadan kaldırır, gençlere umut ve ufuk sağlar düşüncesiyle tepki ile mi karşılanıyor?

Sizce bu durumda AK Parti mi Kürtler'i daha çok düşünüyor, BDP-PKK-KCK cenahı mı?

Fark nerede?

Fark, işin sahibi olma farkı.

Belki, bizimkiler Kuzey Irak'ta yönetimde olsalardı onlar da güvenli bir bölge oluşturup, yatırımı oraya çekmeye çalışacaklardı.

Acaba yatırım kaygısına düşmek için, Türkiye'de bir bölgede iktidar olmaları mı gerekiyor?
Ama garip değil mi, yerel yönetimlerde iktidar oldukları halde hâlâ yatırım ve kentleri imar kaygısına düşmüş değiller.

Belki de CHP gibi sol gelenekten geliyor olmalarının etkisi vardır bu işte.
Barzani yönetimi ne de olsa muhafazakâr gelenekten geliyor ve bakın, Türkiye'de, kalkınma hamleleri genelde muhafazakâr iktidarlar döneminde gerçekleşiyor.

Özetle, Kuzey Irak'la Türkiye'nin Doğu-Güneydoğu'su arasında, aklıselimle bakıldığında Kürtler açısından çok ilgi çekici bir farklılık yaşanıyor.

 

bugün

Bu yazı toplam 875 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar