Müslüman aileyle bakışını değiştirdi

Müslüman aileyle bakışını değiştirdi

İngiltere'de geleceğin Başbakanı olarak görülen Muhafazakar Parti'nin genç başkanı David Cameron, Müslüman bir aileyle yaşadığı iki günden sonra kaleme aldığı yazıda “Müslümanlar entegrasyona hazır” dedi

İngiltere'de Muhafazakar Parti'nin genç lideri David Cameron, AB ülkelerinde 11 Eylül sonrası Müslümanların topluma entegrasyonuyla ilgili karşılaştıkları sorunları yerinde görmek için ilginç bir yöneteme başvurdu. Cameron, Birmingham kentinde 37 yaşındaki Abdullah ile eşi Şahide ve üç çocuklarıyla tam iki gün aynı evi paylaştı. Sabah birlikte kahvaltı yaptı. Çocuklarla birlikte servise binip okula gitti. Onlar namazları kıldı Cameron, onlarla geç saatlere kadar konuştu ve hislerini paylaştı. İngiliz lider iki gün yaşadığı bu tecrübeyi Observer gazetesine yazdığı makalede değerlendirdi. Cameron İngiltere'de Müslümanların entegrasyonu için önemli noktala değindi.
'İSLAMCI TERÖR' TANIMI YANLIŞ

"Müslüman bir aileyle geçirdiğim iki günlük tecrübe, benim İngiltere'nin birliği konusunda doğru yolda olduğumu ispatladı" diye yazısına başlayan Muhafazakar Parti lideri Cameron sözlerini şöyle sürdürdü "Entegrasyon için başlangıçta ırkçılığa ve bağnazlığa karşı güçlü bir şekilde karşı koymalıyız. İnsanlar ülkemizde hemen her gün ırkçı saldırıların acısını çekerken, gerçekten entegre bir toplum hakkında konuşamayız. Kullandığımız dile dikkat etmeliyiz. Ben Noel'den rahatsız olan bir Müslüman, görmedim. Ancak onları bir teröristle ilgili olarak İslamcı, kelimesinin kullanılması daha çok rahatsız ediyor.

YAŞANTIMIZ KORKUTUYOR

Muhafazakar Parti lideri Cameron, bugünkü Britanya'nın Müslümanlar açısından örnek değil korkutucu olduğunu söyledi. "Elimizde modern Britanya'nın, içinde aile çöküşlerinin, uyuşturucunun, suçun ve kabalığın olduğu soğuk bir resmi var. Birçok Asyalı İngiliz için, bu resim yüzünden topluma entegre olabilecek hiç bir neden yok. Onlar daha çok İngiltere'nin bu durumunun kendi değerlerine zarar vereceğini düşüyor. Asyalı aileler ve toplumlar inanılmaz güçlü ve bağlı. Birçoklarımızı utandıracak derecede kentli sorumluluğu taşıyorlar."

Abdullah için dini eğitim pozitif avantaj

Bana göre 'inanç temelli okullar entegrasyonu engelliyor' iddiası doğru değil. Benim kaldığım evdeki üç Müslüman çocuk, inanç temelli bir okula gidiyorlar. (Bir Yahudi okulu. Karma öğrencilerden ve yüzde 60'ı Müslüman öğrencilerden oluşuyor. Üçte biri Yahudi öğrenciler, Aralarında Hrıstiyan ve Sihler de var.) Ben babaları Abdullah'a neden çocuklarını bu okula gönderdiğini sorduğumda açık bir cevap veremedi. Sadece iyi bir disiplin ve başarı gördüğü için gönderdiğini söyledi. Bunun da ötesinde Abdullah ve ailesi için okulun inanç temelli olması çocukları için güçlü bir karaktere yol açacak pozitif bir avantaj olarak görülüyor.

Değerlerimizi bize onlar hatırlattı

Abdullah'a elveda derken bana bazı hediyeler sundu. Bunlar tişörtler, ayakkabılar ve bir gün Pakistan'ı ziyaret edersem kullanabileceğim geleneksel elbiselerdi. Bir şeyi daha hatırlatmakta fayda var. Entegrasyon çift şeritli bir yoldur. Eğer biz İngiliz değerlerini (konukseverlik, hoşgörü ve cömertlik) bilelim ki bunların gerçekte ne olduğunu bize gösterecek bir çok İngiliz Müslüman var.



yenişafak