Muhammed (A.S) ve Muhammediler

Muhammed (A.S) ve Muhammediler

Büyük Toprak parçası Dünya, Hz. Muhammed'i(s.a.v) üzerinde taşıkmakla şereflendi. Küçük toprak parçası insan...

Büyük toprak parçası Dünya, Hz. Muhammed'i(s.a.v)üzerinde taşıkmakla şereflendi. Küçük toprak parçası olan insan da ne zaman ki Hz. Muhammed(s.a.v.)'in sünnetini ve ahlakını bedeninde ve ruhunda taşırsa o zaman eşref-i mahlukatın önderi ile aynı zeminde var olabilmenin izzetini tadacaktır. Eğer bu izzetten mahrum kalınırsa büyük toprak da küçük toprak da hakkını alana kadar beşeriyetin yakasını bırakmayacaktır.

Mutlak tanımlamasıyla Resulullah(s.a.v)'i anlatmayanlar hem Resulullah(s.a.v)'e iftira atmıştır hem de kendisini dinleyen insanları kandırmıştır.Temizlik imandandır diyen Muhammed(s.a.v)'i temizlik sağlamak için, çimleri çiğnetmemek için kullananlar bilsin ki Resulullah(s.a.v) sadece belediyecilik için gelmemiştir. Yetimin başını okşayan Hz. Muhammed (s.a.v) yetimin hakkını yiyeninde başını almıştır.

                                 "RABBİN SENİ TERKETMEDİ"

Resulullah (s.a.v)'in gerçek takipçileri, önderlerini sadece gül koktuğu için değil, sadece gül yüzlü olduğu için değil aynı zamanda dikenli yollarda gül ahkamıyla nasıl yürüyeceğini öğrettiği için, Nemrud'a kıyam edip Hz. İbrahim(a.s) gibi olmadan ateşin gül bahçesine dönüşemeyeceğini öğrettiği için takip ederler.

Bu günlerde öyle garip peygamber tariflerine şahit olduk ki; (Haşa ve Kella!) Noel Baba kimliğine sokulmak istenen bir peygamber tanıtımını andıran sahneler vizyona girdi. Sanki herkese mavi boncuk dağıtan, herkesle iyi geçinen, kimseyi kırmayan bir peygamber! Bu gerçekten böyle midir? Neyi ispat etmeye çalışıyorlar?

 

İslam'ın ilk emri "Oku" gerekçesi ile olmadık şeylere fetva verenler. Kimseyi kırmadan iyi adam olma bahanesi ile sözde peygamber varisi olanlar, acaba, kızını zifaf odasına perukla gönderip göndermeyeceğini soran anneye peruk takan da, taktıran da mel'undur. deyip kadının değil dışarıda, kocasının yanında dahi perukla durmasına fetva vermeyen Müftü Muhammed(s.a.v)'i nasıl izah edecek.

Hadi Resulullah(s.a.v)'in iyi bir insan olduğunu ispatladınız ki bundan kimsenin şüphesi yoktur sonrası ne olacak? İnsan peygamberi anlattınız, peki Bedir'in komutanı Hz. Muhammed(s.a.v)'i ne yapacaksınız. Taif'te, kendisine zulmedenlere dua eden Resulullah'ı anlattınız, Hendek'te, savaş meşakkatinden dolayı namazını kazaya bırakmak zorunda kalıp da bu ızdıraptan dolayı kafirlere beddua eden Ya Rabbi onların evlerini ateşle doldur, onların evlerini başlarına yık diyen peygamber nasıl izah edilecek. Yahudiyle münafığın mahkemesinde yahudinin lehine hükmeden Kadı Muhammed(s.a.v)'i kolayca anlatıyorken hain Medine yahudilerini muhasara edip yahudi erkeklerin tümünün boynunu vurdurtan peygamber nasıl anlatılacak veyahut mü'min kadının tesettürüne el uzatılmasını savaş sebebi sayan Devlet Reisi Peygamber nasıl izah edilecek.

İşte; Peygamberi zatı ve sıfatıyla tanımlayabilen iman sahibi ile Peygamberi eksik tanımlayan sadece zatıyla ilgilenen günümüz mü'minlerinin imanı avamiyesi arasındaki fark budur. Resulullah(s.a.v)'i zatı doğmuş, yaşamış ve vefat etmiştir. Ancak sıfatı kıyamete kadar devam edecektir. Resulullah(s.a.v) sadece insanlarla iyi geçinmeyi öğretmek için değil kafirlerle de dost olmamayı öğretmek için gönderilmiştir. Peygamberin zatını anlatmaya ve dinlemeye halk coşkuyla katılmakta, ama haydi peygamberin zatını ve sıfatını yaşamaya diyelim, bakalım kimler bu davete iştirak edecektir. Kur'an ziyafetini dinlemek için salonlar doluyor. Binlerce Kur'an ayetleri güzel sesli hafızlardan dinleniyor. Kur'an'ın bir ayetinin ahkamını yaşamaya pratik hayata geçirmeye davet edince neden kimse kıpırdamıyor. Boyalı basında bir kaç yıldır, Kur'an'ın mucizevi bir kitap olduğu anlatılıyor. Resulullah(s.a.v)'in gerçek bir Nebi olduğu anlatılıyor. O halde haydi Kitabın ve Sünnetin ahkamından bahsedelim.

Hannâne direği, Peygamberin ayrılığı yüzünden akıl sahipleri gibi ağlayıp inliyordu.

Peygamber, "Ey sütun, ne istersin?" dedi. O da "Canım, ayrılığından kan kesildi. Bana dayanıyordun, şimdi beni bıraktın. Minberin üstüne çıktın" dedi. Bunun üzerine Peygamber ona dedi ki: "Ey iyi ağaç, ey sırrı bahta yoldaş olan! Ne istersin? Seni yemişlerle dolu bir hurma fidanı yapayım da doğudakiler de, batıdakiler de senin hurmanı yesinler. Yahut Allah, seni o âlemde bir servi yapsın da ebediyen taptaze kal" dedi. Bunu diler misin? Sütun "Daim ve baki olanı isterim" dedi. Ey gafil, dinle de bir ağaçtan aşağı kalma.
(Mevlana)

Muhammed(as):"Ister zalim, ister mazlum olsun kardeşine yardım et."

Sahabe-i kiram soruyor:

- Ya Resulullah, mazlum olduğu halde kardeşimize yardım edeceğimizi bildik, fakat zalim olduğu halde ona nasıl yardım edeceğiz?

Allah Resul'ü:
- Onu zulümden alıkoyarsın, bu ona yardımdır.

 

Mevlana'dan Peygamber İncileri

Doğsun Ama Yaşamasın...

 

 

WWW.TEVHİDHABER.COM