Moro Müslümanları Bağımsızlığa Koşuyor

Moro Müslümanları Bağımsızlığa Koşuyor

Dünyada her şey değişiyor, ancak değişmeyen bir şey var ki Müslümanlar her yerde mücadele içinde.

O yerlerden biri de Filipinler. Yaklaşık 40 yıldır bölgede hükümet güçleri ile Müslüman savaşçılar arasında çatışmalar yaşanıyor. Moro Müslümanları bağımsızlık için MILF (Moro Islamf Özgürlük Cephesi) öncülüğünde mücadele veriyorlar. Filipinler devletiyle Müslümanlar arasında bugünlerde barış görüşmeleri sürüyor. Biz de Moro'lu Müslümanların yıllardır sürdürdüğü mücadelenin geldiği noktayı okuyucularımıza aktarmak üzere gittiğimiz Moro'da, "Barış için her yolu deneyeceğiz, barış hiç gelmese de genç savaşçılarımız hazır bekliyor" diyen MILF'nin siyasi ilişkilerden sorumlu başkan yardımcısı Gazali Cafer ile bağımsızlık mücadelelerini ve barış görüşmelerini konuştuk.

Moro Müslümanlarının yaşadığı
şartlan, karşılaştıkları güçlükleri bizimle paylaşır mısınız?

Moro'da yaklaşık 11 milyon Müslüman yaşıyor. Bu nüfus Mindenao nüfusunun yüzde 90'ını oluşturuyor. Bölgeye İslam 14. yüzyılda tüccarlar aracılığıyla girdi. Moro halkı dört yüz sene İspanya işgali altında yaşadı. İnanç ve değerlerini korumak ve bağımsızlığa kavuşmak için uzun bir dönem İspanyol işgalcilerine karşı mücadele verdi. On altıncı yüzyılda bölgeye giren işgalcilerin ilk yapmak istedikleri şey, Müslüman olan bölge insanlarını Hıristiyanlaştırmaktı. Bu gergin dönemi, ABD ve Japonya'nın bölge Müslümanlan üzerine benzer saldırı hamleleri izledi. Aralannda rekabet içinde oldukları bölgeye yönelik çirkin müdahaleleri de bölge halkının amansız bir direnişiyle karşılaştı. Bunun üzerine ABD 1945 yılında Hıristiyanlaşan Filipinler adasını bağımsızlığına kavuşturarak, Moro topraklanın da yeni Filipinler Cumhuriyeti sınırlan içine dâhil etti. Bu duruma bölge halkı büyük tepki ve direniş göstermesine rağmen, ağır baskılar nedeniyle Filipinler yönetimine boyun eğmek zorunda kaldı. Tevhid Haber

Bu mücadele ne zaman ve neden başladı?

Moro Müslümanlarının Filipinler yönetimine karşı cihadı 70'li yılların başlarında, yani toplu katliam ve soykırımlann başlamasından sonra oldu. Yine bu dönemde Filipinlere bağlı askeri teşkilatların yardımıyla Müslüman bölgelere Hıristiyanlar yerleştirilmeye başlandı. Bu, Moro Müslümanlarının direnişe başlamalarının ardındaki en büyük nedenlerden biri. Moro Müslümanları, İspanyalıların işgaliyle başlayan ve bu güne kadar süren işgal atmosferi akında yaşamlarını sürdürdü. Bu nedenle ekonomik sorunlarını çözecek, siyasi ve eğitim problemlerini halledecek olumlu şartları bulamadı. Bundan dolayı biz kendi ülkemizde azınlık konumunda olduk. Ve topraklarımız Hıristiyanlaşan Filipinlilere peşkeş çekildi, toplu göçler yapıldı.

Bölgede direniş hareketi olarak özel bir gayrete dayanan tam teşekküllü bir toplum oluşturdunuz. Bunu nasıl başardınız?

Cephemiz Moro Milliyetçi Özgürlük Cephesinden 80'li yıllarda görüş ayrılıkları nedeniyle yollarını ayırdı. Aramızda en temel görüş ayrılığı bağımsız bir devlet için doğan fırsatları değerlendirme konusuydu. Bu ayrılıştan sonra her şeye sıfırdan başladık. Cephemiz kısıtlı kaynaklarına rağmen Allah'ın lütfuyla dört temel programını uygulamayı başardı. Bunlar başlıca, İslamî eğitim, kurumların güçlendirilmesi, özgüveni sağlayacak yeterli düzeyde askeri güç oluşturmak. İslam Konferansı Teşkilatı ve İslam ülkelerinin Filipinli Müslümanlar için yaptığı yardımlara rağmen umulan düzeyde işler yapılamadı. 1999 yılına gelindiğinde yeni bir teşkilat kurduk. Bu sayede İslamî eğitim programını başarıyla uyguladık. Kısa bir zaman içinde de Moro Müslüman halkın yüzde 70'ini teşkilatımızın içine katmayı başardık. Cephemizin üye sayısını ülke genelinde altı milyona ulaştırdık. Direniş gücümüze yoğun katılım sağlandı. İyi eğitilmiş savaşçı sayısı yüz binin üzerine çıktı. Kendi ürettiklerimiz, çeşidi kaynaklardan edindiğimiz silahlarla yüzde atmışlık bir silahlanmayı gerçekleştirdik. Ekonomik program çerçevesinde de kişisel ve gruplar halinde özel teşebbüsü teşvik ettik. Bu alanda da yürüttüğümüz mücadelenin adını 'Yoksullukla Mücadele İçin İslam Adaleti' koyduk. Allah'ın izni ve yardımıyla toplumumuzu kalkınmasını sağlayan politikalar üretmeye devam edeceğiz.

Uzun zamandır sûren bu mücadele halkınızı yorgun düşürmedi mi? Azminizi, umudunuzu kırmadı mı?

Hayır. Moro halkı mücadelesine ilk günkü heyecanıyla devam ediyor çok şükür. Ancak askeri ve siyasi anlamda bizi tam olarak boyunduruk altına alamayacağına kanaat getiren Filipinler hükümeti son zamanlarda gençlerimizi uyuşturucu ile zehirlemeye çalışıyor. Halkımızı bir anlamda içerden çökerterek bizi kendi şartlarına zorlamaya çalışıyorlar. Fakat biz bu durumun farkındayız ve kurduğumuz eğitim ve rehabilitasyon merkezleri ile inşallah bu durumun üstesinden geliyoruz. Burada gençlerimizi hem mesleki kurslar veriyoruz hem de onların eğitimi ile ilgileniyoruz. Peki, bölgedeki Amerikan varlığı mücadelenizi nasıl etkiliyor? Onlar da barışa katkıda bulunmak istediklerini söylüyor. Biz bağımsız bir devlet kurma amacında olduğumuz için diğer devletlerden gelecek diplomatik taleplere ve onların barış görüşmelerine katkılarına açığız. ABD de buna dahil. Yani ABD ile resmi düzeyde ilişkilerimizin olduğunu söylememde sakınca yok. Mindenao yönetimine bölgenin kalkındırılması için on milyon dolar yardım sözü verdiler. Ancak Ebu Seyyaf gibi gurupların varlığı gerekçe gösterilerek bu yardımlar yapılmıyor. Bölge terör yuvası olarak gösteriliyor.

Dünya mücadelenizi nasıl algılıyor?

Ebu Seyyaf grubunun gerçekleştirdiği birtakım rehin alma olaylarıyla bağlantılı olarak oluşan olumsuz hava, Moro cephesinin prestijine dünya kamuoyu nezdinde zarar verdi. Çünkü çağdaş sömürgeci güçlerin hizmetindeki basın yayın organları Ebu Seyyaf grubunu terörle, daha kötüsü de Moro'daki mücadelenin tümünü bu grubun yöntemleriyle özdeşleştiriyor. Bu yüzden maalesef insanların zihinlerinde Moro'da bir bağımsızlık mücadelesi değil, terör olduğu kanaati oluşturuluyor. Tabii dünya kamuoyunda oluşturulan bu olumsuz kanaat, Filipinler hükümetinin Moro'daki Müslüman varlığının tümüyle yok edilmesi için yürüttüğü devlet terörünün işini de kolaylaştırıyor. Ancak Ebu Seyyaf grubu Moro halkının teveccüh ettiği bir oluşum değil. Moro'da en güçlü hareket bizim cephemizin hareketi. Milliyetçi Özgürlük Cephesi (MNLF) ise küçük de olsa hala varlığını sürdürüyor.

Filipinler hükümetinden ne istiyorsunuz, tam olarak talebiniz ne?

İdeallerimizle beraber realitenin de farkındayız. Amacımız insanlarımızın huzur içinde yaşayabilecekleri koşulları sağlayacak bir barış düzeni. Biz eşit haklar, demokrasi ve özgürlük istiyoruz. Tam otonomiye de razı olabiliriz esasen. Ancak Filipin yönetimi bizi dinlemek yerine, üzerimize ordularını gönderiyor.

Peki, bugünlerde Filipinler hükümetiyle yaptığınız barış görüşmeleri hangi aşamada?

Evet barış görüşmeleri devam ediyor. Ev sahipliğini Malezya yapıyor. Endonezya, Bruney, Japonya, Kanada ve Libya gözlemci statüsünde masada yer alıyor. Biz kendimizi her türlü gelişmeye hazırlıklı tutuyoruz. Geçen 14 Aralıktaki görüşmeler Filipin hükümetinin olumsuz tavrı ve önceki kararlara aykırı gelecek şekilde şartlar ileri sürmesinden dolayı Moro Islamî Özgürlük Cephesi'nin masadan çekilmesiyle sonuçlandı. Tabii yılların getirdiği tecrübe var. Barış görüşmeleri birkaç sene önce başlamıştı aslında. Geçtiğimiz sene Filipin ordusu masadan çekilip askeri mücadeleye girmek istedi. Fakat AB, Japonya, Dünya Bankası ve İMF bu duruma sert tepki verdi. Uluslararası yaptırım uygulayacaklarını, destek vaatlerini gözden geçireceklerini söylediler. Bir şekilde barış görüşmelerinden yana olduklarını gösterdiler. Uluslararası bu tavır zaten borç batağına batmış olan Filipinler devletini barış masasına oturtmaya zorunlu kıldı.

Bundan sonraki stratejiniz ne olacak?

Filipin devleti tavrını nedeştirinceye kadar bekleyeceğiz. Amacımız barışçıl bir şekilde sorunun çözülmesi. Şimdi ülkenin pek çok tarafında askeri birliklerimizi hazır tutuyoruz. Olası bir Filipin askeri müdahalesine cevap verebilmek ve halkımızı koruyabilmek için. Son gelişmeyi de sizinle paylaşmak isterim, yaptığımız görüşmelerde MNLF ile ortak bir konsey kurma kararı aldık. Bu da mücadelemize güç katacak.

Mücadelenize halkın verdiği destek ne düzeyde?

Daha önce de belirttim, Moro halkı tamamen bizim yanımızda. 3 milyonun üzerinde aktif üyemiz var. Geçen sene Mindenao adasında 2 milyon insanı aşan bir gösteri organize ettik. Dünyanın pek çok yerinden gelen gözlemci ve gazeteci gördü bunu.

Örnek aldığınız bir bağımsızlık hareketi var mı?

Her toprağın, her halkın kendine has kültürü ve tarihi var. Bu bağlamda salt anlamda kendimize bir bağımsızlık hareketini örnek almak ne derece doğru olur? Tabii ki dünyanın çeşitli topraklarındaki bağımsızlık mücadelelerinden faydalanmak gerektiğine inanıyoruz. Fakat bizim için asıl model Hz. Muhammed'in (SAV) yürürlüğe koyduğu modeldir.

Filipinler devletine karşı mücadele veren Marksist örgütlerle aranızda bir sürtüşme var mı yada işbirliği yapıyor musunuz?

Filipinlerde hâlâ Hıristiyanlaştırılamamış yerli halk bulunuyor. Buradaki Marksist Leninist yapılanma bir şekilde onların hakları için mücadele ettiğini söylüyor. Fakat onların sahip çıktığı bölgeler bizim topraklarımızın dışında. Bu anlamda bizim birbirimizle mücadele etmemizin bir anlamı yok. Bu süreç boyunca birbirimize silah yöneltmedik. İki taraf da kendi inançları doğrultusunda işgalci Filipinler devletine karşı mücadele veriyor.

Bekir FUAT / Gerçek Hayat