Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Milletimiz bu kez kendi kalbi değerleriyle kazandı

Önce bir küçük hatırlama..

27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi’nden sonra, ünlü Amerikan dergisi Time’da, o darbeyi anlatmak için seçilen ilginç bir fotoğraf vardı. 

Tankların namluları Sultanahmed Camii’ne çevrilmişti.

Aradan 55-56 yıl geçti.

Bu ülkede, o günlerden bu yana, başarıya ulaşmış ve ulaşamamış yığınla askerî ayaklanmalar görüldü. Bunlardan 5 kadarı başarıya ulaştı, açıklanan 5 tanesi de yenilgiyle sonuçlandı. ‘(9 Subay 1957 başarısız darbe teşebbüsü), 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi, (Harbokulu Komutanı Alb. Tal’at Aydemir’in başarısız 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 darbe teşebbüsleri; 9 Şubat 1971’de yine başarısız bir diğer darbe teşebbüsü), 12 Mart 1971 Askerî Darbesi, 12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi, 28 Şubat 1997 Askerî Darbesi, (27 Nisan 2007 başarısız darbe teşebbüsü, ve 15 Temmuz 2016 başarısız darbe teşebbüsü..)

Bu darbelerin her birisi, Milleti kurtarmak ve kardeşliği yeniden tesis etmek iddiasıyla tezgâhlanmıştı. ‘Kurtarıcımız’ da daima ordu ve kurtuluş reçetesindeki yazılan ilaç da hep, resmî ideolojinin malûm sakızı olurdu. ‘Atatürkçülük’ idi, ya da kemalizm ve laiklik!

Sahnelenen her darbe de, en başta, Müslüman halk kitlelerini daha bir kendi kabuğu içine çekilmeye, sinmeye zorluyordu. Yani, Time dergisinin 27 Mayıs’tan sonraki bir fotoğrafla özetlediği bir sosyo-politik tablo..

Ve 27 Mayıs’ın da, daha sonraki bütün askerî darbelerin de B. Amerika’nın bilgisi dahilinde gerçekleştiği, belge istemeyecek kadar açıktı. Görünen köy kılavuz istemiyordu.

***

Açıktır ki, başarıyla sonuçlanan darbelerin failleri ‘kahraman’ olarak anılırlar ve -geçmişte hep öyle- anıldılar; başarısız kalanların failleri ise, ‘hain’..  Darbelerin kaderi bu.. Ve buna teşebbüs edenler de bu sonucu baştan bilirler.

Ama daha da ilginç olanı şu ki, Türkiye’de başarılan her darbenin ardından,  Amerikan başkanlarına verilen,  ‘Bizim çocuklar başardı..’  raporları ayyuka çıkar ve darbeciler efendilerine lâyık işler yapmış olmanın gurunu taşırlardı.

***

Buna rağmen, her darbeden sonra, ülkemizde de Amerikan yönetim mekanizmasının başında bulunanlar kadar sevinen bir sosyal kesim olurdu.

27 Mayıs’tan sonra ve hele de 10 yıllık başbakanlığı sırasındaki parlak hizmetleri dolayısiyle halkımızın kendisine sevgi beslediği Adnan Menderes ve ‘Bakan’ları idâm ve yüzlerce milletvekili de hapis cezalarına çarptırılıp, idâmlar infaz edildiğinde, o darbenin alkışçısı olan kemalist-laik çevreler ve onların halk içindeki (CHP’li) uzantıları ülkenin hemen her yerleşim biriminde davullu-zurnalı kutlamalar yapıyorlardı. Halkın büyük bir kesimi ise kan ağlıyordu.

Bu tablo, daha sonraki darbelerde o çapta tekrarlanmadıysa da, kemalist-laik ve askerci çevreler, 1923’lerde kurulan yeni ve dayatmacı sosyal düzenin temelleri korunduğu için, yine de şiddetli tepki gösterilmesi önünde bir dalgakıran rolü görüyorlardı.

***

15 Temmuz Darbe Teşebbüsü’nde ise darbeciler halktaki uyanışı hissetmiş olsalar gerek ki, önceki darbelerde görülmeyen bir şiddet ve barbarlıkla, en temel kurum ve merkezleri bombardıman ederek işe koyuldular ve halkı çaresiz bırakmayı denediler. Ama Müslüman halk kitleleri o savaş uçaklarına ve tanklara karşı, çelik iradeli ve inançlı bir lider’in arkasında saf tutarak, milyonların hançerelerinden yükselen ‘Allah’u Ekber’ler ve minarelerden yükselen ezân ve salâlarla karşılık verdiler ve o çağdaş barbarları, zillet çukuruna yuvarladılar.

Halbuki onlar,  kahraman olarak sosyal arenaya fırlayıp milleti bir daha ‘kurtardıklarını’ ilan etmeyi ve Washington’daki patronlarına, ‘Bizim çocuklar yine başardılar..’ dedirtmeyi hayal ediyorlardı. Şimdi ise, o efendiler, ‘Birlikte çalıştığımız yüzlerce general hapsedildi!’ diye hayıflanıyorlar.

Darbeciler şimdi, hıyanet ettikleri millet karşısında değil, efendileri ve onların hizmetindeki Pennsylvania Şeyhi karşısında bir utanç yaşıyorlar; başarısızlık utancı.. 

stargazete

Bu yazı toplam 712 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar