Mevdudi'nin Vefat Yıl Dönümü

Mevdudi'nin Vefat Yıl Dönümü

Vefatının 42.’inci yıl dönümünde Mevdudi

Mevdudi'ye İftira İfşa OlduMevdudi'ye İftira İfşa Oldu

42yıl önce 22 Eylül 1979 tarihinde vefat eden Pakistanlı büyük alim ve düşünür Ebul Ala El-Mevdudi, çağdaş İslami düşüncenin en önemli isimlerinden biri olup, yazdığı eserlerde kendisinden sonraki kuşak ve nesillere güzel bir kültür mirası bıraktı.

Daha 15 yaşında hayatını İslam’a adayan, 75 yıllık hayatını İslam dinine hizmetle geçiren Mevdudi, bir hareket ve öncü konumunda, bir alim olma münasebetiyle hayatı Müslümanlar için rol model oldu.

Pakistanlı müfessir, ilim, fikir ve mücadele adamı Seyyid Ebu'l Ala Mevdudi, 1941 yılında Hindistan, Pakistan, Keşmir ve Bangladeş'te İslam'ın yayılması için çalışmalar yapan Cemaat-i İslami'yi kurmuştu.

Hükümetin İslâmî olmayan uygulamalarına yönelik eleştirileri sebebiyle Mevdudi, defalarca tutuklandı ve bir defasında idama mahkûm edilmişti. İslam dünyasından gelen yoğun baskılar karşısında cezası ömür boyu hapse çevrilen Mevdudi, 3 yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakılmıştı.

Mevdudi, fıkıh, ekonomi, siyaset, tarih, siyer, sosyoloji, kültür tarihi ve Kur'an ilimleriyle ilgili önemli eserler yazdı ve bu eserleri bir çok dile çevrilerek bir İslam kültür külliyatını sonraki nesillere miras bıraktı. Mevdudi, 22 Eylül 1979'da Amerika'da tedavi gördüğü Buffalo Hastahanesinde vefat etti.

Mevdudi, 25 Eylül 1903 yılında Pakistan'ın Haydarabad Dekran Bölgesi'nin Evrengabad kasabasında doğdu. Babası Delhi’nin saygın eşrafından Avukat Seyyid Ahmed Hasan’dır. Annesi Rukiye Begüm'ün ise Orta Asya’dan Hindistan’a göç eden Türk asıllı bir ailenin kızı olduğu söylenir. Hint Yarımadası'nın büyük âlim yetiştiren ailelerinden birine mensup olan Mevdudi'nin babası, çocuğunu İngiliz eğitim ve kültüründen uzak özel bir eğitimle yetiştirdi. Özel öğretmenlerden aldığı derslerle yetişen ve şekillenen Mevdudi, iyi derecede İngilizce, Arapça ve Farsça biliyordu.

“17 yaşında El Camiat Gazetesi'nin yazı işleri müdürü oldu”

Hz. Hüseyin’in soyundan geldiği için Seyyid Ebû’l-A’lâ olarak anıldı. Babasının vefatı üzerine 1920'de ailenin sorumluluğu omuzlarına yüklenerek çalışma hayatına atıldı ve 17 yaşında iken Hindistan Müslümanlarının büyük ilgi ile izlediği El Camiat Gazetesi'nin Yazı İşleri Müdürü oldu. Ardından Tercüman'ul Kur'an adıyla bir gazete çıkarmaya başladı. 1920’li yıllarda Hindistan Hilafet Hareketi’ne katılan Mevdudi, yazılarında çoğunlukla Müslümanların içinde bulunduğu kötü durumu ele aldı. O yıllarda meydana gelen Hindu-Müslüman çatışmaları onun fikir hayatında derin izler bıraktı. Mevdudi ilk eseri olan İslam’da Cihad’ı yazdı.

“Cemaat-i İslamiyye'yi kurdu”

1941 yılında Cemaat-i İslamiyye'yi kurdu ve 1976 yılına kadar bu teşkilatın rehberliğini sürdürdü. Bu teşkilatı kurmasının asıl amacı Pakistan için bir İslami hareket oluşturmak ve bütün Hint Müslümanlarını birleştirmekti.

Mevdudi, kendisiyle benzer düşünceleri paylaşan âlim, aydın ve düşünürlerle 25 Ağustos 1941’de Lahor’da Cemaat-i İslamiyye teşkilatını kurdu. Hükümetin politikalarını eleştirmesi ve teşkilatın görüşlerini ülke çapında bir kampanyaya dönüştürmesi sonucunda Mevdudi ve teşkilatın önde gelenleri, 1948’de tutuklandı. 1950’de serbest bırakılan Mevdudi, farklı görüşlerdeki İslami grupları bir araya toplayarak ortaya koyulan İslâm devletinin ilkeleri hususunda anlaşmaya varmalarını sağladı.

“Ölüm cezasına çarptırıldı”

Pencap’ta 1953’te düzenlenen Kadıyanilik karşıtı gösterilerine etkisi olduğu gerekçesiyle askeri mahkeme tarafından ölüm cezasına çarptırıldı. Halktan ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelen baskılar sonucu, 26 aylık hapis hayatından sonra 1955’de Yüksek Mahkemenin kararıyla Mevdudi serbest bırakıldı.

Af taleplerine karşı “Zalimlerden ve münafıklardan af dilemekten Allah’a sığınırım”

İslami Anayasa isteyen mücadele adamı Mevdudi bir kez daha tutuklanarak hapse atılarak idam ile yargılandı. Kendisine af talebinde bulunan yargıçlara, “Zalimlerden ve münafıklardan af dilemekten Allah’a sığınırım. Böyle bir zilleti kabul etmektense ölümü tercih ederim. Eğer Allah benim hayatımı kendi yoluna feda etmemi dilemişse, bu ilahi iradeye canı gönülden boyun eğerim. Ama böyle bir iradesi yok ise kimse bana bir zarar veremez” sözlerini gururla haykırarak af talebini reddetti.

"Kur'an'da Dört Terim" başlıklı eseri, İslam dünyasında büyük yankı uyandırdı. Mısırlı müfessir, fikir ve dava adamı Şehid Seyyid Kutub'un Mevdûdi'nin bu kitabını okuduktan sonra "Fizilalil Kur'ân" adlı tefsirini yeniden gözden geçirdiği de belirtiliyor.

“22 Eylül 1979’da Amerika’da vefat etti”

Mevdudi, 1972’de sağlık durumunun kötüye gitmesi nedeniyle cemaatin liderliğini Miyan Tufeyl Muhammed’e bıraktı. Tedavi görmek maksadıyla Mayıs 1979’da oğlunun doktor olarak çalıştığı Amerika Birleşik Devletleri’ne giden Mevdudi, bir dizi ameliyatın ardından 22 Eylül 1979’da vefat etti. Naaşı Pakistan’a götürülerek bir milyondan fazla insanın katıldığı cenaze namazının ardından, Lahor’daki uzun süre ikamet ettiği evinin bahçesine gömüldü.

Bazı Eserleri

Mevdudi, İslam’ın dünya görüşünü anlattığı 60’dan fazla kitap yazdı. Bazı eserleri şöyle: Tefhim ul-Kur’an, İslam Hukuku ve Anayasası, , İslami Hareketin Ahlaki Esasları, Modern Çağda İslami Meseleler, icab, Hukuk-ül-zevceyn, Faiz, Tenkihat, Hilafetten Monarşiye, İslam’ın anlaşılmasına doğru, İslam Davetçilerine, İşte Davamız İslami Kavramlar, İslam'ın Temelleri, Kur’an'a Göre Dört Terim.

Eserlerinin hemen hemen hepsi; Arapça, İngilizce, Almanca, Farsça, Türkçe, Bengali, Hint, Malaya, Tomli, Endenozya ve daha birçok dille çevrilmiş ve o dillerde konuşan Müslümanlarda derin tesirler bırakmıştır.

Mevdudi'nin derslerle dolu hikmetli sözleri:

İnsanın edindiği putların en önemlisi, kendi nefsidir.

Ey gençler! Size nasihatim gelecek asrı İslam asrı kılmanızdır. Çünkü Batı medeniyeti çöküşün eşiğindedir. Komünizm de Kapitalizm de peyderpey çökecektir. Bu çöküşlerden sonra dünyada bir boşluk meydana gelecektir. Bu boşluğu da İslam'dan başka bir güç dolduramayacaktır.

Gerçek başarı, Allah katında isminizin münafık yerine mü'min, asi yerine müslim ve vefasız yerine vefakâr olarak yazılmasıdır.

Ey gençler! Doğru inkilab Hz. Peygamber döneminde olmuştur ve gelecekte yine bu yolu izleyenlerin eliyle olacaktır.

İnsanın edindiği putların en önemlisi, bizzat insanın kendi nefsidir.

İslam'ı tatbik etmek ile adaleti tesis etmek aynı şeydir.

Allah size atalarınızın ne yaptığını değil kendinizin ne yaptığını soracaktır.

Batı'nın İslam ülkeleri üzerinde uyguladığı en büyük cinayet ve zulüm, bizi mecbur tuttukları modern eğitim düzenidir.

İsminiz kayıtlara Müslüman geçti diye sevinmeyin.
Allah’ın kayıtlarında nerede yer aldığınızı düşünün!

Müslüman olmak bütün otoriteleri reddedip sadece Allah'ın otoritesini kabul etmektir.

Müslümanlar, iyi yetişmemiş Müslümanlardan kâfirlerden gördüğü zarar kadar, belki daha fazla zarar görmüştür.

Sizler ister dövüşün, isterseniz dövüşmeyin, dünyanın kendisi sizinle savaştadır. (Osman İçli - İLKHA)