Medyatörlerin ifadeleri... İtiraf mı, timsah gözyaşları mı?

Bun­dan 15 yıl ön­ce... Tür­ki­ye üze­rin­de "ka­ra bu­lut­lar"ın do­laş­tı­ğı, "zi­fi­ri ka­ran­lık"tan do­la­yı kim­se­nin önü­nü gö­re­me­di­ği, "zu­lüm"le­rin, "bas­kı"la­rın, "da­yat­ma"la­rın ve "ya­sa­dı­şı zor­ba­lık"la­rın ül­ke­nin her ya­nı­nı sar­dı­ğı gün­ler...


Öy­le ka­ran­lık gün­ler ki;

"Dağ­lar"da yol ke­sip, ge­lip-ge­çe­nin ne­si var, ne­si yok­sa gas­pe­den "eş­kı­ya" dö­ne­mi ka­pan­mış, onun ye­ri­ne "genç­le­rin is­tik­ba­li­ni gas­pe­den" ve dağ­lar­da "Kur'an kur­su avı"na çı­kan "kra­vat­lı eş­kı­ya" dö­ne­mi baş­la­mış­tı!..

O gün­ler;

"Ba­şör­tü­lü öğ­ren­ci­ler"in üni­ver­si­te­le­re alın­ma­dı­ğı, İmam Ha­tip li­se­si ve mes­lek li­se­si öğ­ren­ci­le­ri­nin de "kat­sa­yı ada­let­siz­li­ği" se­be­biy­le üni­ver­si­te­de oku­ya­ma­dı­ğı, bu ada­let­siz­li­ği pro­tes­to eden öğ­ren­ci­le­rin in­ce­cik bi­lek­le­ri­ne "ke­lep­çe" ta­kıl­dı­ğı ve yi­ne ay­nı öğ­ren­ci­le­rin, bi­rer "ke­di ve­ya kö­pek yav­ru­su" mu­ame­le­si­ne ma­ruz ka­lıp, bu­lun­duk­la­rı il­çe­ler­den ki­lo­met­re­ler­ce öte­de­ki baş­ka il­çe­le­re gö­tü­rü­lüp, ora­da bı­ra­kıl­dı­ğı, sırt­la­rın­da "so­pa"la­rın kı­rıl­dı­ğı gün­ler...

Ya iş adam­la­rı?..

"Ye­şil ser­ma­ye"ye men­sup iş ada­mı de­ni­le­rek "ge­ce­ya­rı­sı ope­ras­yon­la­rı" ile ya­tak­la­rın­dan kal­dı­rı­lan, "gö­zal­tı­na" alı­nan, "iş­ken­ce"le­re ma­ruz ka­lan ve son­ra da tu­tuk­la­nıp "zin­dan"la­ra atı­lan iş adam­la­rı... "Ke­bap­çı"la­rın ve hat­ta "ko­ko­reç­çi"le­rin bi­le "ir­ti­ca­cı" de­ni­le­rek "ka­ra lis­te"le­re alın­dı­ğı­nı za­ten bi­li­yor­su­nuz...

EN BÜ­YÜK İHA­NET!

Da­ha ni­ce ör­nek...

Bü­tün bun­lar, el­le­rin­de ve bel­le­rin­de "si­lah" bu­lu­nan, rüt­be­le­ri "ge­ne­ral" olan "bir kaç cun­ta­cı" ve o gün­ler­de "ter­mi­na­tör" gö­re­vi üst­len­miş "med­ya­tör"ler ta­ra­fın­dan ya­pı­lı­yor­du.

Cun­ta­cı ge­ne­ral­ler, "tas­ma"la­rı­nı el­le­rin­de tut­tuk­la­rı ga­ze­te­ci­le­re "Sal­dır Co!" em­ri­ni ve­ri­yor, on­lar da, ön­le­ri­ne atı­la­cak "ke­mik" ha­tı­rı­na sal­dı­rı­yor­lar­dı...

Uzun la­fın kı­sa­sı;

Cun­ta­cı­lar, med­ya­tör­ler ve yar­gıç­lar ta­ra­fın­dan; mil­le­te ve inanç­la­rı­na kar­şı, "top­ye­kün sa­vaş" yü­rü­tü­lü­yor­du.

Hiç kim­se ku­su­ra bak­ma­sın;

O sü­reç­te, hiç kim­se "ma­sum" de­ğil­di... En az "cun­ta­cı ge­ne­ral­ler" ka­dar "em­bed­det ga­ze­te­ci­ler" ile "bri­fing­li yar­gı" ve "STK'lar" da suç­lu­dur!..

Bu dört­lü, Tür­ki­ye'yi öy­le bir ka­ran­lı­ğa, öy­le bir ba­di­re­ye sü­rük­le­miş­tir ki; "sa­de­ce eko­no­mik za­rar"ın "300 mil­yar do­lar" ol­du­ğu tes­bit edil­miş­tir!..

He­le dü­şü­nün bu "300 mil­yar do­lar"la ne­ler ya­pı­lır­dı?.. O pa­ray­la; "okul"un­dan "has­ta­ne"si­ne, "yol"un­dan "fab­ri­ka"sı­na ka­dar, her şey ya­pı­lır­dı!..

Uçar­dı Tür­ki­ye, uçar­dı!..

Sa­de­ce bu açı­dan ba­kıl­sa bi­le, "28 Şu­bat Dar­be­si"nin, bu ül­ke­ye ya­pıl­mış "en bü­yük iha­net" ol­du­ğu ken­di­li­ğin­den or­ta­ya çı­kar... Ve ta­biî; "va­tan­se­ver" poz­la­rı­na bü­rü­nen ki­mi­le­ri­nin, na­sıl bi­rer "va­tan­sa­tar" ol­duk­la­rı da!..

Var mı ak­si­ni id­dia eden?..

KİM, Kİ­Mİ KIŞ­KIRT­TI?

Bi­li­yor­su­nuz, "Bin yıl sü­re­cek" de­ni­len o sü­reç­te; as­ker­ler "med­ya"yı, "yar­gı"yı ve TOBB, TİSK, TESK, DİSK, Türk-İş gi­bi ku­ru­luş­la­rı te­pe te­pe kul­lan­mış­lar­dı.

He­le med­ya!..

Ha­tır­la­yın o baş­lık­la­rı;

"Top­ye­kün sa­vaş!"

"Re­fah bu­na­lı­mı!"

"Pa­şa pa­şa im­za­la­dı!"

"Re­fah'a 3 uya­rı!"

"Ya uy, ya çe­kil!"

"Ge­re­kir­se si­lah bi­le kul­la­nı­rız!"

"La­ik­lik uya­rı­sı!"

"Ho­ca yi­ne ateş­le oy­nu­yor!"

Ve bu­gün "Baş­ba­kan" olan Tay­yip Er­do­ğan için atı­lan baş­lık­lar;

"Si­ya­si ha­ya­tı bit­ti!"

"Muh­tar bi­le ola­maz!"

Bu baş­lık­la­rın kim, ne­re­sin­dey­di?.. Bu baş­lık­la­rı "ge­ne­ral­ler" at­tı­rı­yor, son­ra da ge­re­ği­ni mi ya­pı­yor­lar­dı, yok­sa bu baş­lık­lar­la, ga­ze­te­ler as­ke­ri mi kış­kır­tı­yor­du?..

Ben­ce, her iki­si de!..

Hat­ta, her üçü de!..

Öy­le ya;

"Bri­fing­li yar­gı"yı da unut­ma­ya­lım!..

So­nuç­ta;

Re­fah Par­ti­si Ge­nel Baş­ka­nı mer­hum Nec­met­tin Er­ba­kan'ın, DYP ile kur­du­ğu "Re­fah­yol Ko­alis­yo­nu" yı­kıl­dı.

"Yı­kım mü­te­ah­hit­le­ri"nin ara­sın­da, el­bet­te "si­ya­si­ler" ve "İs­tan­bul ser­ma­ye­si" de var­dı... Bu ser­ma­ye men­sup­la­rın­dan bi­ri­nin, "DYP'nin al­tı­nı oy­mak" için ba­zı mil­let­ve­kil­le­ri­ni ayart­tı­ğı ve on­la­ra "20 tril­yon" ci­va­rın­da pa­ra da­ğıt­tı­ğı, o gün­ler­de çok ko­nu­şul­du...

Ben­ce; sırf "Ko­alis­yo­nu yık­mak" için DYP'den ay­rı­lan ve da­ha son­ra Hü­sa­met­tin Cin­do­ruk li­der­li­ğin­de­ki DTP'ye trans­fer olan mil­let­ve­kil­le­ri­nin "mal­var­lık­la­rı" da in­ce­len­me­li­dir!..

Uzun la­fın kı­sa­sı;

"İs­tan­bul-An­ka­ra or­tak ya­pı­mı ent­ri­ka­lar"la hü­kü­met da­ğıl­dı ve Tür­ki­ye "şe­ri­at teh­li­ke­si"(!)nden kur­tul­du!..

El­bet­te "la­ik­lik" de kur­tul­du!..

An­la­ya­ca­ğı­nız;

Yor­gan git­ti, kav­ga bit­ti!..

Ama, "300 mil­yar do­lar" da bu­har­la­şıp, bi­ri­le­ri­nin cep­le­ri­ne gir­di!..

İTİ­RAF MI, NU­MA­RA MI?

15 yıl son­ra bu­gün, iş­te o sü­reç ma­sa­ya ya­tı­rıl­dı... TBMM Muh­tı­ra­la­rı ve Dar­be­le­ri Araş­tır­ma Ko­mis­yo­nu, bir sü­re­dir "sü­reç­te rol oy­na­yan" ki­şi­ler­le ko­nu­şu­yor, on­la­rın "ta­nık"lı­ğı­na baş­vu­ru­yor.

O sü­reç­te "as­lan" ke­si­len­ler, bu­gün "süt dök­müş ke­di" uy­sal­lı­ğın­da ifa­de­ler ve­ri­yor­lar, "iti­raf"lar­da bu­lu­nup, "piş­man­lık"la­rı­nı di­le ge­ti­ri­yor­lar!..

Ön­ce­ki gün Er­tuğ­rul Öz­kök, Fa­tih Çe­kir­ge ve Meh­met Ali Bi­rand gi­bi isi­mle­ri din­le­yen Ko­mis­yon; dün de sü­re­cin med­ya pat­ron­la­rı olan Ay­dın Do­ğan, Dinç Bil­gin, Tur­gay Ci­ner, Meh­met Emin Ka­ra­meh­met ve Za­fer Mut­lu'yu din­le­di.

Hiç şüp­he yok ki;

Bu ga­ze­te­ci­ler ve med­ya pat­ron­la­rı, at­tık­la­rı ya­lan-yan­lış man­şet­ler ve de­zen­for­mas­yon içe­rik­li ya­zı­la­rıy­la 28 Şu­bat sü­re­cin­de as­ke­ri mü­da­ha­le­ye ze­min ha­zır­la­yıp, se­çim­le iş ba­şı­na gel­miş Re­fah­yol'a gö­rev­den el çek­ti­ril­me­si sü­re­cin­de ak­tif rol oy­na­mış­lar­dı.

Şim­di, Meh­met Ali Bi­rand gi­bi­ler iti­raf­ta bu­lu­nup, di­yor­lar ki;

"As­ker­le­ri med­ya ola­rak biz kış­kırt­tık. Kim­se bu­nun ak­si­ni söy­le­ye­mez. Ap­tal­ca bir şey yap­tık. Kim­se bi­ze "Dar­be­ye ze­min ha­zır­la­mak için man­şet­ler atın' de­me­di. De­me­si­ne de ge­rek yok­tu, çün­kü biz za­ten ha­zır­dık bu­na. Med­ya­sı, si­vil top­lum ör­güt­le­ri ve yük­sek bü­rok­ra­si, he­pi­miz o dö­nem suç iş­le­dik. Tek bir ki­şi "Ben suç iş­le­me­dim' di­ye­mez. Bu ve­ril­me­den alın­mış bir gö­rev­di as­lın­da. Ha­ta yap­tık, keş­ke yap­ma­say­dık."

Mı aca­ba?..

Bi­rand, bu "ha­ta"yı tek­rar ya­par mı, yap­maz mı bil­mem... Ama, adım gi­bi emi­nim ki; bu­gün "piş­man" ol­duk­la­rı­nı söy­le­yen ba­zı isim­ler, ya­rın "uy­gun ze­min" bu­lur­lar­sa, "ilk fır­sat­ta" yi­ne ha­re­ke­te ge­çer­ler ve "cun­ta­ya te­tik­çi­lik" ya­par­lar!..

Yap­maz­lar­sa na­mer­dim!..

Bak­ma­yın bu­gün "iti­raf"ta bu­lun­duk­la­rı­na, bak­ma­yın "Piş­ma­nım" de­dik­le­ri­ne, bun­la­rın ço­ğu "oy­na­mak­ta" ve "tim­sah göz­ya­şı" dök­mek­te­dir.

DİNÇ BİL­GİN SA­Mİ­Mİ Gİ­Bİ

İç­le­rin­de, el­bet­te "sa­mi­mi" olan­lar da var ama ço­ğu "mar­ta­val" oku­yor, "pa­ça­yı kur­ta­ra­bil­me"nin yol­la­rı­nı arı­yor!..

Öy­le ya;

Bu iş, sa­de­ce "ko­mis­yon­da ifa­de" ver­mek­le kal­ma­ya­cak... Bun­lar "ra­por" ha­li­ne ge­ti­ri­lip, "ta­ri­he not dü­şü­le­cek!"

Ta­biî, bu­nun­la da kal­ma­ya­cak... Sav­cı­lar, bu ra­por­la­ra ba­kıp, "so­ruş­tur­ma" baş­la­ta­bi­lir ve ba­zı "ta­nık"la­rı "sa­nık" san­dal­ye­si­ne otur­ta­bi­lir!..

Bir sü­re son­ra; "cun­ta­ya te­tik­çi­lik" ya­pan ba­zı ga­ze­te­ci­le­rin, te­tik­çi­li­ği­ni yap­tık­la­rı ge­ne­ral­le­rin ya­nı­na gön­de­ril­di­ği­ni du­yar­sa­nız, hiç şa­şır­ma­yın!..

Hiç şüp­he­niz ol­ma­sın ki; "üzün­tü" ve "piş­man­lık" ifa­de eden ba­zı ga­ze­te­ci­le­rin "asıl kor­ku­su" bu­dur!..

Si­ze bir şey söy­le­ye­yim mi;

Ko­mis­yon'a dün ifa­de ve­ren ga­ze­te pat­ron­la­rın­dan Dinç Bil­gin'in söy­le­dik­le­ri­ni "doğ­ru", tav­rı­nı da "sa­mi­mi" bul­dum.

Ne­den mi?..

Çün­kü Dinç Bil­gin, or­ta­da he­nüz fol yok, yu­mur­ta yok­ken çık­tı ek­ran­la­ra ve hem "ba­zı olay­la­rın iç yü­zü­nü" hem de "ha­ta­la­rı­nı" an­lat­tı.

As­lın­da, dün Ko­mis­yon'a ver­di­ği ifa­de ile, 5-6 yıl ön­ce te­le­viz­yon ek­ran­la­rın­da söy­le­dik­le­ri ay­nı şey­ler­dir.

Me­se­la, dün de­miş ki;

"28 Şu­bat'a gi­den gün­ler­de 4 ulu­sal ve bir ye­rel ga­ze­te, 40 ya­kın der­gi ve 2 ulu­sal te­le­viz­yon ka­na­lı­nın sa­hi­biy­dim... Ta­lih­siz bir ban­ka­cı­lık se­rü­ve­ni ya­şa­dım... 2001 yı­lın­da tu­tuk­lan­dım... 2000 yı­lın­dan son­ra bü­tün mal var­lı­ğı­mı kay­bet­tim...

28 Şu­bat dö­ne­mi­ne ge­li­nen gün­ler­de Tür­ki­ye'nin en bü­yük iki ba­sın ku­ru­lu­şun­dan bi­ri­nin pat­ro­nuy­dum... Bü­yük ser­ve­tim, her şe­yim var­dı... 28 Şu­bat son­ra­sın­da hiç­bir şe­yim kal­ma­dı.

O dö­ne­me gel­me­den ön­ce ba­sın­da ina­nıl­maz güç­lü bir re­ka­bet sü­rü­yor­du. Do­ğan ile be­nim gru­bum ara­sın­da pro­mos­yon sa­vaş­la­rı var­dı. Bu iş si­ya­si are­na­ya da si­ra­yet et­ti. Grup ola­rak DYP'ye des­tek ol­duk, Do­ğan Gru­bu da ANAP'a... Ba­sı­nın iş­le­vi o ta­rih­te bo­zul­ma­ya baş­la­dı. Bir ga­ze­te­nin da­ğı­tı­mı­nı yap­mak­tan vaz­geç­ti­ği­miz doğ­ru­dur; Ak­şam ga­ze­te­si... Bü­yük te­le­viz­yon pro­mos­yo­nu var­dı. Biz ma­li so­rum­lu­luk al­tın­da kal­ma­mak için al­ma­dık. Bu­nun si­ya­si yö­nü yok."

5 MİL­YON DO­LA­RA TRANS­FER!

Ko­mis­yon üye­le­ri­nin; "Med­ya pat­ro­nu ola­rak ban­ka iş­le­ri­ne ni­ye ve na­sıl gir­di­niz?.. Eti­bank'ta ge­ne­ral­le­re ni­ye gö­rev ver­di­niz?.. Med­ya gru­bu­nuz­da ça­lı­şan ga­ze­te­ci­ler, ni­ye yük­sek üc­ret­ler­le trans­fer ol­du­lar?.. Za­fer Mut­lu na­sıl ga­ze­te sa­hi­bi ol­du?" şek­lin­de­ki so­ru­la­rı­na, Dinç Bil­gin şöy­le ce­vap­lar ver­miş;

¥ "O dö­nem­de ban­ka­sı ol­ma­yan ga­ze­te pat­ro­nu yok­tu... 28 Şu­bat'ta ban­ka sa­hi­bi ol­ma­dım, on­dan çok son­ra­dır. İha­le­yi alan da ben de­ğil­dim. Gü­neş Ta­ner pek doğ­ru bil­gi ver­me­miş. Ben son­ra­dan iha­le­yi alan Ca­vit Çağ­lar'a, bü­yük ha­ta ya­pa­rak or­tak ol­dum. Ban­ka­sı­nın kö­tü du­rum­da ol­du­ğu ba­na söy­len­me­di."

¥ "Eti­bank'ta Vu­ral Be­ya­zıt var­dı, baş­ka ge­ne­ral­ler yok­tu. Ras­yo­nel, akıl­cı bir ge­rek­çe söy­le­ye­mem. Vu­ral Be­ya­zıt, rah­met­li Er­can Arık­lı'nın dos­tuy­du, onun tav­si­ye­siy­le yö­ne­ti­me al­dık. Za­ma­nın ru­hu o ta­rih­te fark­lıy­dı. Ha­tay­dı ba­na gö­re..."

¥ Fa­tih Çe­kir­ge'nin trans­fer üc­re­tin­de abar­tı var ama doğ­ru­dur... Kı­ya­sı­ya re­ka­bet ha­lin­dey­dik. Grup ola­rak bü­yü­müş­tük, bü­yük rek­lam ge­lir­le­ri­ne var­mış­tık. Bü­yük İs­tan­bul ser­ma­ye­si de bi­zim re­ka­be­ti­miz­den hoş­lan­mı­yor­du; "Otu­rup ko­nu­şun, kav­ga et­me­yin, us­lu ço­cuk olun' di­yor­lar­dı. Ben ya­ra­maz ço­cuk­tum. Man­şet­le­ri or­tak at­ma, ön­ce­den ha­zır­la­ma ol­ma­dı. Ama re­ka­be­ti dur­dur­duk. Fa­tih Çe­kir­ge An­ka­ra tem­sil­ci­miz­di; Uzan­lar ga­ze­te çı­ka­rın­ca ora­ya geç­mek is­te­di. Geç­me­me­si için mad­di im­kan sun­du­ğu­muz doğ­ru... Çe­kir­ge söy­le­ne­nin çok üs­tün­de bir ra­kam­la trans­fer ol­du... Be­nim duy­du­ğum 5 mil­yon do­lar­dı."

¥ "En bü­yük ta­lih­siz­li­ğim Eti­bank'tır. Bir ge­ce Ca­vit Çağ­lar be­ni ara­dı, ara­mız da o za­ma­na ka­dar iyi de­ğil­di, "Eti­bank'ı al­dım, or­tak ol­ma­nı is­ti­yo­rum' de­di. Ken­di­si­ne, "Be­nim uy­ku­mu ka­çır­ma' de­dim, son­ra o hi­ka­ye­yi unut­tum. Ga­ze­te­de söy­le­di­ğim­de "Aman pat­ron ya­pa­lım' de­di­ler. Bur­nu­mu­zu sok­tuk."

¥ "Ga­rip bir Tür­ki­ye ol­muş­tu... Özel­leş­tir­me­ler ya­pı­lı­yor­du, elekt­rik da­ğı­tı­mın­da Trak­ya bir med­ya gru­bu­na, Bur­sa bir baş­ka med­ya ku­ru­lu­şu­na ve­ri­li­yor­du, ka­mu kay­nak­la­rı böy­le ve­ri­li­yor­du. Med­ya ku­ru­luş­la­rı ka­mu iha­le­le­ri­ne gi­rip alı­yor­lar­dı..."

Bil­gin, "O dö­nem­de mad­di du­ru­mu en iyi olan siz­di­niz. Si­zi ba­sın­da­ki bir­lik­te­li­ğe iten kuv­vet ney­di?" so­ru­su­na da şöy­le ce­vap ver­miş: "Ko­mis­yo­nun araş­tır­dı­ğı kuv­vet o... So­rum­lu­lu­ğu baş­ka­sı­na ata­mam... Ra­hat et­mek, da­ha çok Av­ru­pa'ya git­mek, tek­ne­le­re bin­mek... Teh­dit­ler­den uzak kal­mak da var."

De­dim ya; Dinç Bil­gin'in ifa­de­le­ri, ba­na "sa­mi­mi" gel­di... Söy­le­dik­le­rin­de de "doğ­ru­luk" pa­yı yük­sek...

Ar­tık, Dinç Bil­gin de bi­li­yor ki;

"He­lal" ka­zan­ca "ha­ram" ka­rış­tı­rın­ca, onun "be­re­ke­ti" ol­mu­yor!..

Peki, Dinç Bil­gin, "ceketini alıp git­tiği" med­ya dün­yasına geri dön­se, "ay­nı hataları" tek­rar eder mi?..

İş­te ona kefil olamam!..

Diğer­lerine de olamayacağım gibi!..

Beş­li Çe­te!

Bu­gün 25-30 yaş­la­rın­da olan­lar ga­yet iyi bi­lir...

"28 Şu­bat Sü­re­ci"nde TOBB, TİSK, TESK, DİSK ve Türk-İş'ten olu­şan bir "Beş­li Çe­te" var­dı ve bun­lar Tür­ki­ye'nin uçu­ru­ma sü­rük­len­me­sin­de bü­yük rol oy­na­dı­lar.

Bu "Beş­li Çe­te", el­bet­te sa­de­ce "iş dün­ya­sı" ile de sı­nır­lı de­ğil­di... Cun­ta­cı ge­ne­ral­ler de "Beş­li Çe­te" oluş­tur­muş­lar­dı...

Ay­nı çe­te "yar­gı"da da var­dı, "med­ya"da da!..

Tür­ki­ye'nin is­ti­ka­me­ti­ni bu "çe­te"ler be­lir­li­yor, her ka­ra­rı on­lar ve­ri­yor­lar­dı... So­nun­da, Tür­ki­ye'yi du­va­ra tos­lat­tı­lar ve sa­de­ce eko­no­mi­de "300 mil­yar do­lar­lık za­rar"a yol aç­tı­lar...

Ne en­te­re­san de­ğil mi;

Tür­ki­ye'yi fe­la­ke­te sü­rük­le­yen na­sıl ki "Beş­li Çe­te"dir, dün­ya­yı fe­la­ke­te sü­rük­le­yen de "Beş­li Çe­te"dir iyi mi?..

Ama, bu "Beş­li Çe­te"yi oluş­tu­ran­lar, Tür­ki­ye'de­ki gi­bi "STK'lar" de­ğil, ABD, Rus­ya, Fran­sa, İn­gil­te­re ve Çin gi­bi "BM Gü­ven­lik Kon­se­yi"nin da­imi üye­le­ri!.. Ma­ale­sef dün­ya­nın gi­di­şa­tı­na da, bu "Beş­li Çe­te" ka­rar ve­ri­yor...

Ama, hiç­bir ka­rar­la­rı da doğ­ru ve adil de­ğil!..

Kor­ka­rım ki;

Tür­ki­ye'yi uçu­ru­ma gö­tü­ren "Beş­li Çe­te" gi­bi, "BM'nin Beş­li Çe­te'si" de dün­ya­yı fe­la­ke­te sürük­leyecek!..

yeni akit

Bu yazı toplam 845 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar