Kültür kervanı gönülleri fethediyor

Kültür kervanı gönülleri fethediyor

“Osmanlı’nın Kuruluş Devrinde Eskişehir” sempozyumu ilgi gördü.

Türkiye Yazarlar Birliği'nin 30. Yıl faaliyetleri unutulanları ve unutturulanları hatırlatma ve yaşayış haline getirme çabaları niteliğinde.

Sessizliğin ve pusunun hâkim olduğu bir vasatta düzenlenen bu faaliyetler milletimizin gür sesinin yükselmesine vesile olacaktır.

"Edirne'den Ardahan'a Kültür Kervanı"nın ilk durağı Edirne'den sonra sırasıyla Bolayır, Gelibolu ve Bursa'da bilgi şöleninin oturumları gerçekleştirilmiş ve Eskişehir'e geçilmiştir.

Bilgi şölenine Odunpazarı Belediyesi Başkanı Burhan Sakallı ile DSİ Bölge Müdürü Remzi Ertek'in yanında kültür kervanının aziz dostları iştirak etmişlerdir.

Kültür Kervanı Karacaşehir'i ziyaretle Eskişehir'deki faaliyetlerine başladı ve Odunpazarı'nın tarihi evlerini, restore edilen Atlı han Çarşısını ve tamiratı devam etmekte olan Mevlevihane'yi gezerek devam ettirdi.

Gezinin ardından kültür faaliyetinin son oturumunun yapılacağı Yunus Emre Kültür Sanat Merkezine geçildi.

Açılış konuşmasını TYB Vakfı Müdürü Ahmet Fidan yaptı. Fidan konuşmasına Türkiye Yazarlar Birliği'nin kuruluş amacı, tarihçesi, görevi ve vizyonu hakkında bilgiler vererek başladı. TYB'nin 1978 yılında farklı kesimlerden 14 yazar tarafından "Yazarlar Birliği" adı ile kurulduğunu, 1985 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile "Türkiye" ismini aldığını söyleyen Fidan, Danıştay'ın uygun görüşü ile "kamu yararına çalışan dernek" statüsü elde ettiğini ifade etti. Türkiye Yazarlar Birliği''nin hep ilkleri gerçekleştirdiğini ve diğer sivil toplum kuruluşlarına önderlik ettiğini belirten Fidan, birliğin gelenekselleşmiş faaliyetleri ve teşkilatlanması hususunda hakkında bilgiler verdi.

Hukuk ve Yargının Görevi Adaleti Gerçekleştirmektir
Ahmet Fidan'dan sonra kürsüye Türkiye Yazarlar Birliğinin kurucularından ve ilk başkanı olan Şeref Başkanı D.Mehmet Doğan davet edildi.
Doğan tarihin milletin hafızası olduğunu belirterek sözlerine başladı ve hafızasını kaybeden insan nasıl her şeyini kaybediyorsa tarihini kaybeden milletlerin de aynı şekilde dostunu düşmanını tanıyamayacağına vurgu yaptı.

Osmanlının kuruluşunun hak ve hukuk üzerine olduğunu ve kuruluş felsefesinde insanın yaşatılmasının esas kabul edildiğine vurgu yapan Doğan, Osmanlı Devletinin yerleştiği coğrafyada "Pax Ottomanica" yani "Osmanlı Barışı" tesis ettiğini söyledi.

"Bugün Osmanlı'nın terk ettiği her yerde sıkıntı vardır. Zira Osmanlının terk ettiği yerlerde kurulan yetmişe yakın devlette insanın merkeze alınmadığı görülmektedir. Hâlbuki Osmanlı adaleti temin etti. Adaletine ideolojiyi bulaştırmadı. Bugün ise yargının adalet tevziinden uzak olduğunu, ideolojik kalıplarla hareket edildiğini belirten doğan siyasi sınırlar belli olsa da kültürlerin sınırının belli olmadığına vurgu yaptı.

Doğan; konuşmasını Osmanlı'nın kuruluş yıllarında Eskişehir ve havalisinin önemine vurgu yaparak bitirdi.

"Osmanlı'nın Kuruluş Döneminde Eskişehir" Paneli
Açılış konuşmalarından sonra bilgi şöleninin batıdaki son durak oturumuna geçildi.

Oturum Başkanlığını Yrd. Doç. Dr. Selahattin Önder'in yaptığı oturumda sırasıyla Dr. Muharrem Bayar, Yrd. Doç. Dr. Haşim Şahin ve Yrd. Doç. Dr. Musa Şahin tebliğlerini sundu.

Oturum başkanı Selahattin Önder kısa konuşmasında ilk Osmanlı teşkilatlanmasının Eskişehir bölgesinde yapıldığını, ilk vergi(baç)nin alındığını, Türkmen aşiretlerinin buralara yerleştirildiğini ve bağımsızlığının sembolü olan hutbenin Karacaşehir'de okunduğunu belirti.

Oturumun ilk konuşmacısı Dr. Muharrem Bayar Osmanlı'nın kuruluşunda çok önemli yer tutan Karacaşehir kazasının kronolojik tarihi, coğrafi yapısı ve önemini geniş bir şekilde ortaya koydu. Tebliğde en çok dikkati çeken husus yerleşimin kalıcılığı için yapılan eserlerin ve imar faaliyetlerinin çokluğu oldu. Kısaca Osmanlı eserleriyle bu toprakları vatanlaştırdı.

İkinci tebliğ Yrd. Doç. Dr. Haşim Şahin tarafından sunuldu. Haşim Şahin'nin "Osmanlı'nın kuruluşunda Fakihlerin ve Dervişlerin Rolü" başlığını taşıyan tebliğinde dikkati çeken en önemli husus kuruluşta yer alan bütün zümrelerin iç içe olduğu olmuştur.

Dervişler, Abdallar ve Ahiler kuruluşun her aşamasında yer almış ve faaliyetlerini Fakihlerin görüşleri doğrultusunda gerçekleştirmişlerdir.
Kısaca Şahin'e göre Osmanlı'nın kuruluşunda Fakihlerin görüşlerine dayanan Ahilerin, Abdalların, Gazilerin ve dervişlerin manevi harcı vardır.
Bu tespit yerindedir. Bizi biz yapan değerlerin anlaşılması açısından çok önemlidir.

Son tebliği Yrd. Doç. Dr. Musa Şahin sundu. Tebliğinde Osmanlıda İnsan sevgisinin yoğunluğu üzerinde durdu. Kuruluş felsefesindeki "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın" ilkesine vurgu yaparak Yunus Emre'nin "aynı bedende bir can olma" anlayışına göndermede bulundu.

Bugünü inşa etmenin Osmanlıyı, Selçukluyu, Baburu bilmekte geçtiğini, mazisiz bir inşanın sosyolojik olarak mümkün olmadığını dile getirdi.

Tebliğin can alıcı noktası Osmanlı'nın bir erenler sofrası olduğu, alıcı değil verici bir kültür yapısına sahip olduğunun vurgulanmasıydı.

TYB "kültür otobüsü" 26 Mayıs Pazartesi günü Ankara'da mola verip doğu seferine başlamak üzere Eskişehir'den hareket etti.

Kısaca kültür kervanı gönülleri fethetmeye, unutturanları hatırlatmaya, pasları gidermeye ve puslu havayı gidermeye 30 Mayıs Cuma günü doğuya başlatacağı seferle devam edecek inşallah.

Veysi Erken / tyb.org