Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Kimse o anneye vurmasın!

Kimse o anneye vurmasın!

 

 

Oyaralıdır. O taa yüreğinden yaralıdır. İçimden, "sizin vicdanınız var mı?" diye bütün kulakları sağır edecek bir çığlıkla haykırmak geliyor.

Hâlâ yasak koyuyorsunuz, hâlâ yasağın sürmesini istiyorsunuz, hâlâ yasağı sürdürmek için akla hayale gelmez fesatlar çeviriyorsunuz. Bunlar bu ülkenin çocukları, bunlar sadece eğitim görmek istiyor. Sadece akıllarını geliştirmek, ruhlarını yüceltmek, ülkeye daha iyi katkıda bulunacak araçlar edinmek, sadece daha iyi insan olmak istiyorlar. Onlardan birisini "suçüstü" yapıp, onun şahsında tamamını linç etmek istiyorsunuz.

Sizin derdiniz ne Atatürk, ne Humeyni, ne bağımsızlık, ne milli mücadele, ne vatan, tüm bunlar, sizin, karşınızdaki bir anneyi çamura bulamak için kullandığınız malzemeler. Bütün bunlar sadece maskeleriniz. Sadece toplumu dövmek için ellerinize taktığınız boks eldivenleri, ötekiler, genç kızlar, İHL'li çocuklar da "Vurun ulan vurun ben kolay ölmem!" diyen insancıklar...

Zaten hep böyle yaptığınız için tüm sembolleri aşındırdınız. Evet, o bir anne. Bir "Başörtüsüne özgürlük" eyleminde hamile olduğu ikiz bebeklerinden birini kaybeden, bir damlacık özgürlük uğruna binlerce benzeri gibi ülkesini terk etmek zorunda bırakılan, sonra çocuklarım kimlik erozyonuna uğramasın diye yeniden (İran'a değil) yurduna dönen ve hâlâ medya canavarları tarafından peşi bırakılmayan bir anne. Medya postalları altında çiğnenmek istenen bir genç anne o.

"Humeyni'yi seviyor, Atatürk'ü sevmiyor!" Hımm! Ne müthiş denklem değli mi? Ne kolay yenir bu memlekette insanlar? Rahmetli arkadaşım Mehmet Ali Taşçı'nın hikayelerinde bir "Adamyer Fikri" tiplemesi vardı. Bizim medyamız, "Adam-yer Fikri"lerle dolu. İşte sana bir anne, ye aslanım Fatih Altaylı onu! Humeyni dedirt, Atatürk dedirt, İngilizler dedirt... Sen konuşturmayı becerirsin. Böyle "Andıçlama" zamanlarında sana büyük ihtiyaç var. Bu kızlar Avusturya'da, ya da Çin'de ne arıyorlar?

Türkiye'de özgürlük var da, hava olsun diye mi gittiler oralara? Avrupalı bir parlamenter, bir CHP'liden, ya da Avrupalı bir üniversite yöneticisi, bizim profesörlerimizden daha özgürlük yanlısı çıktıysa, suç, eğitim için o özgürlük alanlarına açılanlarda mı, yoksa Türkiye üniversitelerini bir cehennem ortamına çevirenlerde mi? Siz kimden "ODTÜ rektörü de özgürlüklerden yana" diye bir açıklama bekleyebilirsiniz ki...

Bay rektörün elinde başörtülü kızların ihraç fermanı sallanıp duruyor. O rektör diyor ki: -Bizim başörtülü kızlarımız üniversite kapısına gelir, ya başlarını açarlar ya da peruk takarlar! Bunu söylerken hiç rahatsızlık duymuyor. Bir tv kanalına görüş bildirirken sordum: -Sayın Ural Akbulut, derse girdiği amfide, karşısında başlarında peruk bulunan 100 öğrenci görse ne hisseder? Sistem adına, bu katı başörtüsü karşıtlığı adına içinde bir utanç damarı kabarmaz mı?

Kaç gündür, TV kanalları, AYM'nin kararı vesilesiyle, üniversite kapısında başörtülü kız öğrencilerin görüntülerini veriyor. Kimi yüzünü kameralardan kaçırarak başörtüsünü çıkarıyor, kimi peruk takıyor...

Her gün bu böyle! Ben diyorum ki, insanlık damarı ölmemiş olanlar, utanır bu görüntülerden, biraz daha insanlıkları diri ise içleri yanar... Taraf Gazetesi'nin arka sayfasında bir bölüm var. İnsanlara sorular soruyorlar. "En sevdiğiniz, en sevmediğiniz, vs..." gibi sorular. Sorulardan birisi de "En çok kullandığınız küfür.." şeklinde...

Ben bu görüntüleri izleyen insanların içinden, bu zulmü uygulayanlara karşı nasıl bir söz geçtiğini doğrusu merak ediyorum. Kimse vurmasın bu anneye! O ne Fadime Şahin, ne Müslim Gündüz. Belki Fatih Altaylı'nın provokasyonu 28 Şubat iklimini amaçlıyor ama, ben o genç hanımların sözlerini, yaşadıklarını görmezden gelerek değerlendirmenin hiç de sağlıklı olmayacağını düşünüyorum. Şunu açıkça ilan ediyorum:

-Kimse Atatürk'ün adını kullanarak, Cumhuriyet diyerek, laiklik diyerek, AYM diyerek kimseye zulüm etmesin! Bu, bazı kirli odaklar adına sembollerin harcanmasından başka bir şey değildir. Şunu da söyleyeyim: İnançlarını özgürce yaşama adına bir eylemde bulunurken karnında taşıdığı ikiz bebeğinden birini kaybeden, okulundan atılan, eğitim için hicreti göze alan bir anneyi tutacak zincir henüz üretilmemiştir. Hey dostlar, "Adam-yer Fikri"lere insan eti taşımak onurlu bir iş değildir

 

 

bugün

Bu yazı toplam 1436 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar