Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Kim bu Yahudiler?

Ahir zaman”a, yani “Tarihin sonu”na yaklaşırken, yeryüzüne lanet yağmaya devam ediyor. Pedefolik, Satanist, Siyonist, Trans Humanizmci, Global Reset taifesi, insanlığı tehdit etmeye devam ediyor. Alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberinin ümmeti ise, bütün bu olup bitenler karşısında büyük ölçüde sessiz. Hatta uluslararası sistemle uygun adın gidiyor. Oysa Allah (cc) bizim ellerimizle bu zalimleri cezalandırıp, mazlumlara yardım etmek istemektedir. Müslümanları uyandırmak için Allah (cc) Siyonistlere mühlet verdi. Onlar Gazze’ye saldırdılar, şimdi de gözlerini Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya diktiler. İslam dünyasını tehdit ediyorlar, İnsanlığa karşı kıyamet savaşını başlatmak istiyorlar. Allah (cc) onlar eli ile kendi ipini bırakanları cezalandırıyor bu şekilde. Bu fitne kemale erince, Allah, (cc) geride kalan muvahhidler eliyle bu Siyonistleri helak edecek.

Trump ne diyordu geçen gün: “Eskiden Siyonizm’i, Yahudileri eleştirenler siyaseten bitirilirdi, şimdi bunları savunanlar bitiriliyor” diyor. Bugün İsraili yönetenler, ya da dünya Yahudi lobisi, İsrail’den daha fazlasını, dünyayı istiyorlar. Siyonizmin gayesi bir devlet sahibi olmaktı, bugünkü Pedefolik Satanistler dünyayı istiyorlar. Ve kendilerini artık bir Tanrıya değil, Şeytana nisbet ediyorlar.

Eğer öyle olmasaydı, Hz. Davud’un öldürdüğü Goliath (Calud) adını Çanakkaledeki İngiliz donanmasının komuta gemisine isim olarak verirler mi idi? Bunlar İns’in Şeytanına dönüşmüş bir topluluk. Lilith’in çocukları bunlar, kendi kaynaklarına göre. Bunlar, Goliath’ı öldüren Davud aleyhisselamı peygamber olarak kabul etmezler. Süleyman Mabedini sahipleniyor gibi görünürler ama Hz. Süleymanı da peygamber kabul etmezler. Sanki orayı ele geçirirlerse Süleyman Mabedini ihya etmek değil, Moloch’a adamak isterler. Hz. Süleyman mabedi inşa ederken bukağılı şeytanları ve cinleri kullanmıştı ya, onu bunlar büyücü kabul ediyorlar. Buzağıya tapmaları ondan. Bugün Mabedi yeniden inşa ederken aynı Şeytanları yardıma çağırıyorlar. Bugün birçok Musevi Siyonizm’e de karşı, İsrail devletine de. Bugün gelinen noktada bunları “Şeytanın çocukları” diye tanımlayan Hz. İsa’ya inandığı söyleyen Hristiyanların çoğu da kendi peşlerine takıp bugünlere geldiler. Ve bugün artık, İseviler de uyanmaya başladılar. Şunu da buraya not edelim: Yahudi soyu başlangıçta babadan geçtiği halde, Talmud döneminde, yani çok geç dönemde (MÖ 2.YY- MS 5.YY) anneden geçmeye başladı.

Allah (cc) cahillere ve zalimlere yardım etmeyecek, onların işlerini sarp dağlara sardıracak ve üstlerine pislik yağdıracak. O günleri yaşıyoruz. Ve kimse bu gazabın sebebi olarak kendi nefsini, Lider’inin, Örgütü’nün, Şeyh’inin nefsini sorgulamıyor. “Biz zalimlerden olduk” demiyor. Tövbe istiğfar etmiyor. Aksine kimi eskiden yediklerini gizleme, saklama derdine düşmüş, neyi nereye kaçıracağının telaşı içinde, kimi, bu işler patlamadan daha ne kadar çalıp-çırpacak, malı götürebilecekse, onun telaşında.

Sahi bu kıyamet fitnesinin çıban başı lanetli topluluk kim? Hikâye, Şeytan’ın Galu bela zamanında Elestü Bezmi’nde, Allah (cc)nin Şeytanın İnsana boyun eğmesine ilişkin emrine karşı çıkması ile başlıyor. İnsan, Cinlerin hüküm sürdüğü dünyanın yeni hakimleri olacaktı, onların mülk edindikleri dünyadaki tasarrufları sınırlandırılıyor idi. Bu onlara çok ağır gelmişti. Cinler günaha dalmışlardı, insanlar dalmayacaklar mı idi. Şeytanbizi ateşten yarattın, insanları topraktan, bizim hamurumuz onların hamurundan daha üstünken biz niye onlara boyun eğelim” diyordu ve ekliyordu: Cinler sapıttılar, tamam da insanlar da sapıtacak, bana mühlet ver, onların neler yapacaklarını kendilerine göstereyim” dedi. Şeytan daha Cennet’te iken Hz. Havva’ya musallat oldu. Onların bir an evvel Cennet’ten çıkartılması gerekiyordu. Dünyada Şeytan İnsanları daha kolay bir şekilde sapıtabilecekti.

Yahudiler, Hz. Havva’dan değil, yasak meyveyi yediren’in “Lilith” diye biri olduğunu iddia ederler. Onlara göre, Hz. Havva, Hz. Adem’in dünyaya döndükten sonraki 2. zevcesidir. Lilith, dünya dönüşü, Hz. Adem’den ayrılır, Sina’da Şeytan’la buluşur. Daha sonra Kabil, kardeşi Habil’i öldürüp kaçınca Lilith’in yanına gider. Onlar orada Şeytan, ins’in ve cin’nin şeytanları ile yeni bir aile oluştururlar. Gelelim Hz. Nuh’a, “Nuhi Yasalar” konusuna. Biliyorsunuz, Hz. Nuh zamanına gelindiğinde, Gemiye binenler dışında kalan bütün insanlar suda boğuldular. Bu Siyonistlere göre, (Haşa) Tanrı aslında, İnsanlığın soyunu Nuh tufanı ile bitirmek istemişti. Ama Şeytan (Haşa) Enok’un kitabında söz edilen “gökten düşen melekler”in yardımı ile Hz. Nuh’la birlikte onun ailesinden küçük bir topluluğu kurtardı. Hz. Ademle başlayan risalet zincirinde Hz. Şid, Hz. İdris (Enok)’in ardından Hz. Nuh gelir. Hz. Nuh’un 3 oğlu vardır. Adları, Ham, Sam, Yafes.. Hz. Nuh’un zevcesi ve oğlu gemiye binmemiştir. Ham Afro-Arabların atası kabul edilir. Sam bugün Yahudi olarak anılanların atası sayılır, Yafes ise, Hint, Avrupa, Amerika halkları ile Türklerin atası sayılır. Aslında ister Hz. Ademe gidin, ister Hz. Nuh’a, ya da Hz. İbrahim’e gidin, tek bir ırka indirgenen bir dini ya da etnik topluluk yoktur, olamaz. (Not: Burada aktarılan bilgilerden Kur’an-ı Kerim ve Resulullah tarafından teyid edilmeyen bilgileri ihtiyadla karşılamak gerekir.)

Hz. Adem’le Hz. Nuh arasındaki üst soy şu şekildedir: Nuh b. Lemek, b. Mettu Şelah, b. Ahnuh (Enok, yani İdris Aleyhisselâm), b. Yerd, b. Mehlâil, b. Kayn, b. Enuş, b. Şis, b. Âdem Aleyhisselâm. Sam’ın oğulları, (Arfakşad, Şelah, Hz.Hud /Eber, Peleg, Reu, Serug, Nahor, Azer/Terah, Hz.İbrahim). Sâmi ırk Ortadoğu denilen bölgedeki halkı temsil eder. Ham’ın oğulları: Kuş, Mizraim/Mısır, Put, Kenan. Kuş’un soyu, Sudan ve Etiyopya halkı ile Mizrayim, Mısır halkı ilişkilendirilir. Kenan, Filistinlilerle. Ham soyu, Kenan diyarı ile ilişkilendirilir ki bu kavim o bölgede, Hz. İbrahimin hicretinden sonra Hz. İbrahim ile birlikte yaşamışlardır. Hâm oğulları Afrika, Yâfes: Kuzey/Doğu halklarını temsil eder. Yafes’in oğulları: Gomer (Kafkas ve Balkan halkları), Magog (Yecüc-Mecüc’ün Magog oğullarından olduğu ileri sürülür. Maday (Medler), Hazar gölü havzasındaki asyetik halklar), Yavan (İyonya/Balkanlar, Kafkasya, Ege ve Doğu Akdeniz halkları), Tubal, Meshek, Tiras inmsanlığın Kuzey kollarını temsil eder. Batılılar Yecüc Mecüc / Gog Magog’un Yafes oğullardan geldiği inancını taşırlar. İbn Kesîr’in “el-Bidâye ve'n-Nihâye”sinde de bu konuya değinilir ve "Ye'cûc ve Me'cûc’ün Yafes oğulları soyundan olduğu aktarılır. Batıdan gelen modern yorumlarda da bölgede yaşayan "barbar" kavimlerle bağdaştırılır. Hatta Roma İskitlerle akraba topluluklar gibi anlatılır.

Hz. İbrahim soyunun İsrailoğulları ile ilişkisini, geçtiğimiz Cuma günü Mirat Haber’de yazdım, oradan bakabilirsiniz. (https://www.mirathaber.com/merhaba-yeni-ay/) Bazı kaynaklarda Hz. İbrahim’in Ketura isimli 3. Bir zevcesi olduğu ve onun daha sonra çocuklarını alıp Hindistan’a doğru gittiği ve Brahmanizmin bu şekilde doğduğu rivayetleri vardır. Benzer bir rivayet Hz. İsa için de geçerlidir. Hz. İsa’nın son günlerde Keşmire gittiği ve orada yaşadığı da söylenir. Hatta “Keşmir İncili” diye bir kitaptan söz ediyor. Ancak bu rivayetler İslami kaynaklarda teyid edilmez. Kitab’da, Resulullah’ın sözlerinde de bu yönde bir teyid yoktur. Mesela Japonların dini olan Şintoizm, İmparatorlarını “Kutsal ruhun temsilcisi” sayar ve O kutsal Ruh’un Güneş’ten yansıyarak dünyayı aydınlattığına ve ısıttığına inanırlar. Bu inanç da aslında, bu coğrafyadaki Sabii İnancının bir devamıdır.

Bazı kaynaklarda “Zulkarneyn” olarak zikredilen Pers kıralı “Büyük Kiros”un yaklaşık MÖ 600-530’lu yıllarda yaşadığı rivayet edilir. 1.Babil sürgünü MÖ 597’de Kral Yehoyakin (Buhtunnasr / Nebukadnezar) döneminde oldu. 2. Sürgün’de Kudüs ve Süleyman mabedi yıkıldı. MÖ 538’de Pers Kralı Kiros'un Babil'i fethetmesi ve Yahudilerin Kudüs'e dönmesine izin vermesiyle sona erdi. Esaret süresi yaklaşık 50-70 yıl olarak kabul edilir “Yeremya’ın kehaneti”ne göre 70 yıl olarak belirtilir.) O dönemde bazı Museviler, Kudüs’e dönmek yerine İran’da kaldı, bazıları Hazar boyundan Kuzeye doğru gittiler.

Yahudilerden bazıları, o zaman Tevratı yeniden toplayıp kitap haline getiren Üzeyir aleyhisselama, (Haşa) “Allah’ın oğlu” dediler. Hristiyanların Hz. İsa’ya “Allah’ın oğlu” demeleri de, bu “kutsal aile” kavramından geliyor. Yahudiler peygamberlerine ihanet eden, hatta onu katleden, onlara iftiralar eden bir topluluk. Yahudiler Hz. İsa ve Hz. Zekeriya’yı, daha bir çok peygamberi kabul etmezler. Hz. Ademden başlayarak İslam kaynaklarında kısmen ya da tam olarak peygamber kabul edilen isimleri yazının sonundaki NOT bölümünde görebilirsiniz.

Katolikliği kuran da, Teslis’i, Çarmıha gerilme iddiasını ortaya atan da bu İseviler aleyhine Romalılara ajanlık yapan, gerçek adı Saul olan Tarsuslu Yahudidir. Daha sonra Petrus adını almıştır. Hz. İsa şeriatında domuz ve şarap haram olduğu halde, onu helal eden, tevhid inancını reddeden, Daha önce put kabul edilen İkonaların mabede girmesini sağlayan yolu açan da haşa Allaha evlat isnat eden de bu Tarsus’lu Saul’dür. Aslında Hz. İsa’dan 50 yıl sonra ilan ettiği İsevilik Anadolu’daki Pagan kültürü, Mısır, İonia, Kafkas, Babil, mitoloji ile sentezlenmiş yeni bir inanç biçimidir.

Yahudiler, bir yandan da gökten düşen melekler inancı ile, ezoterik başka gizli bir dine de sahiptiler. Onlara göre Kur’an-ı Kerimde Calud olarak isimlendirilen Tanrı Kıral, “Nefilim” ya da “gökten düşen melek”lerden biri, belki de sonuncusu olarak tanımlanan Goliath da aslında insin Şeytanlaşmış hali idi. Bugün Moloch ayinleri, Satanist, Siyonist Pedefolikler, aslında Tevhid inancından çok uzaklaşmış bir topluluktur. İncil’de yazdığı gibi bunlar Şeytana tapıyorlar. Bu Şeytan’a tapanlar, Siyonistlerden daha tehlikelidir. Siyonizm Yahudilerin yurt edinme davasıdır. Bu arada Siyonistler, Masonluk, Tapınakçılık, gibi yapıları Süleyman mabedi ile ilişkilendirirken aslında aynı zamanda Mabedin inşasında çalıştırılan “Bukağılı şeytanlar” ile de ezoterik bağlar kurarlar. Moloch’a tapınanlar ise dünyayı istiyorlar. Ve İnsanlığın nüfusunu onda bire indirmek istiyorlar. Bu arada, Karay ve Hazara’ya da kısaca değinelim. Karaylar Talmud’u reddeder. Doğrudan Tevrat’ı okuyarak oradan yola çıkarak işlerini ve ibadetlerini düzenlerler. “Karaim” kelimesi bu anlamda “Okuyucular” anlamına bir kelimedir. Karaylar'ın ataları olan Hazar Türkleri, Tengricilik'ten (Gök Tanrı inancı) Museviliği'ne geçişi 740'lı yıllarda başlatmıştır. Hazar Kağanı Bulan, 761 civarında üç din (İslam, Hristiyanlık ve Musevilik) arasında bir tartışma sonucunda Museviliği seçmiş ve bu, yönetici kesimde hızla yayılmıştır. 10. yüzyıla gelindiğinde ise Musevilik, Hazarların resmi dini haline gelmiştir. Bu mezhep, 8. YY Anan ben David tarafından kuruldu. 10.YY’da Hazar Kağanlığı'nın yıkılmasından sonra, bunlar Kırım ve Doğu Avrupa'ya yayıldılar. Selam ve dua ile.

NOT: Kaynak:Asım Köksal/Peygamberler tarihi): Peygamberlerin gerçek sayasını bilmiyoruz ama kur’an-ı Kerimde 25 peygamberin adı geçer, bunlar: (Hepsine salat ve selam olsun) 1. Âdem, 2. Şid, 3. İdris, 4. Nuh, 5. Hud, 6. Sâlih, 7. İbrahim, 8. İsmail, 9. İshak, 10. 7. Lut, 11. Ya'kub, 12. Yusuf, 13. Eyyub, 14. Zülkifl, 15. Şuayb, 16. Musa, 17.Harun, 18. Hızır,19. Yuşa, 20. Kâlib b. Yüfena, 21.Hızkıl, 22. İlyas, 23. Elyesa, 24.Yunus, 25.Şemuyel, 26. Davud, 27.Süleyman, 28. Lukman, 29. Şa’ya, 30. İrmiya, 31. Danyal, 32. Üzeyir, 33. Zulkarneyn, 34. Zekeriya, 35. Yahya, 36. İsa, 37. Muhammed (a.s). Bu arada Yahudiler, Hz. Davud ve Hz. Süleyman, Hz. Zekeriya ve Hz. İsa’yı da peygamber kabul etmezler bu arada. Onlara göre, Hz. Davud ve Hz. Süleyman, iki dindar kıraldır. Bu arada Kur’an-ı Kerimde sadece 25 peygamberin adının geçtiğini belirtelim. Onlar da Âdem, İdrîs, Nuh, Hûd, Sâlih, İbrahim, Lût, İsmail, İshak, Yakub, Yusuf, Eyüp, Şuayb, Musa, Harun, Zülkifl, Davud, Süleyman, İlyas, Elyesa, Yûnus, Zekeriya, Yahya, İsa ve Muhammed (sav, hazeratı).

Bu yazı toplam 298 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar