Kerbela Kıyamının Hedefleri

Kerbela Kıyamının Hedefleri

İmam Hüseyin r.a münkiri engellemek, kötülük ve zulmü ortadan kaldırmak için kıyam etti.

Bütün peygamberler insanlık topluluğunu ıslah için gelmişlerdir ve onların tamamı bireyin toplum uğruna feda olması gerektiği aslıyla hareket ettiler. Birey ne kadar büyük ve değerli olursa olsun... Yeryüzündeki herşeyden daha değerli bir fert bile olsa; toplumun maslahatı icabeder ve bu maslahatla o ferdin varlığı çatışırsa o fert feda olmalıdır. Seyyiduşşuheda selamullahi aleyh de bu esasa dayanarak gidip kendisini, alilesini, yakınları ve en değerli arkadaşlarını feda etti... Toplumun ıslahı için birey feda olmalıdır diyerek... Toplum ıslah olmalıdır: "İnsanlar adaleti ayakta tutsunlar..."(27) Toplumda adalet oluşmalı, adelet gerçekleşmelidir.
*
İşte bunun içindir hz. Hüseyin'in şehadeti; ilahi adaletin ve Allah'ın evinin ayakta tutması, Allah'ın evinin muhafazası içindi.
*
Hz. Seyyiduşşuheda'nın hayatı, hz. Sahip r.a'ın hayatı, hz. Âdem'den bugüne değin gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin hayatı zulüm karşısında adalet devleti kurmak için geçmiştir.
*
Hz. Seyyiduşşuheda r.a kıyam ettikleri ilk günden itibaren bu gayeyi gütmedeydi, adaleti sağlamak istiyordu. "Görüyorsunuz ki marufla amel edilmemekte ve bilakis münker uygulanmaktadır bugün!" buyurmaktaydı(28) . Amacı marufu ikame ve münkeri ortadan kaldırmaktı. Bütün sapmalar münkerattan kaynaklanmaktadır. Doğru tevhidi çizgi dışında ne var ne yoksa hepsi münkerattandı. Bunlar ortadan kalkmalıdır. Hz. Seyyiduşşuheda'nın izleyicisi olan bizler onun nasıl yaşadığına bakmalıyız. O, münkeri engellemek, kötülük ve zulmü ortadan kaldırmak için kıyam etti; münker olan herşey ortadan kalkmalıdır dedi; zulüm düzeni de bu cümledendir; zulme dayalı iktidar yıkılmalıdır, dedi.
*
Seyyiduşşuheda selamullahi aleyh bütün ömrünü, bütün hayatını münkeri ortadan kaldırmaya, zulüm düzenini engellemeye ve yeryüzünde bozuk devlet ve düzenlerin oluşturduğu çarpıklık ve bozulmaları gidermeye adadı. Zulüm düzeninin ortadan kalkmasına çalıştı, marufu ikame ve ihya edip münkeri ortadan kaldırmaya çalıştı.
*
Seyyiduşşuheda selamullahi aleyh hadisenin böyle olacağını bile bile bütün haysiyetini, canını, çoluk çocuğunu, varını yoğunu ortaya koydu bu yolda. O hazretin Medine'den ayrılıp Mekke'ye doğru giderken ve Mekke'den -Kufe'ye doğru- hareket ederken yaptığı konuşmaları dinleyen birisi onun ne yapmakta olduğunun pekalâ farkında bulunduğunu görür. Öylesine hareket etmiş değildir; "hareket etmişken iktidarı da ele geçirme" gibi bir düşünce sözkonusu değildir. Esasen bizzat iktidar için gelmişti İmam; bu ise iftihardır elbette. Hz. Seyyiduşşuheda'nın iktidar için gelmediğini düşünenler yanılmaktadırlar. O ve yanındakiler devlet kurmak amacıyla geldiler; iktidar hz. Seyyiduşşuheda gibisinin elinde olmalıydı çünkü... Hz. Seyyiduşşuheda'nın şiası gibilerinin elinde olmalıydı çünkü.
*
Hz. Seyyiduşşuheda, islam dininin ortadan kaldırılmak üzere olduğunu gördü. Hz. Seyyiduşşuheda'nın Yezid (l.a) karşısında, Emir'el Mü'minin hz. Ali'nin Muaviye karşısında ve peygamberlerin zalim iktidarlarla zorbalar ve kafirler karşısında kıyam etmelerinin nedeni bir ülkeyi ele geçirmek değildi... Nitekim bütün kainat onların nazarında hiçtir. Onların inancı bu değildi ki; onlar yayılmacı değildi ki.
*
Hz. Seyyiduşşuheda'yı oraya çeken şey onun inancıydı, diniydi, okulu ve imanıydı. İnancı ve imanı uğruna herşeyini verdi; öldürüldü ve yendi; evet, düşmanı mağlup etti.
*
Hz. Seyyiduşşuheda Yezid'e karşı kıyam etti ve rivayette de geçtiği üzere Yezid'i tahtından devirmeye muvaffak olamama ihtimalinden de emindi kendisi, neticenin böyle olacağını biliyordu(29) . Buna rağmen, canı pahasına da olsa, zalim bir rejime karşı çıkabilmek için kıyam etti; ölü verdi, öldürdü ve kendisi de bu yolda öldürüldü.
*
O hazret islamın ve müslümanların geleceğini düşünüyordu. Onun mukaddes cihad ve fedakarlığı neticesinde gelecekte islamın insanlar arasında yayılması ve islamın siyasi ve sosyal düzeninin toplumumuzda tahakkuk bulup egemen olması için -Yezid'in zorba düzenine- muhalefette bulundu, mücadele etti, fedakarlıkta bulundu.
*
O -Seyyiduşşuheda r.a- mevcut bozuk durumun değişmesi, kendi ve yanındaki bir avuç adamın canı pahasına mevcut zalim iktidarın maskesini düşürüp gerçek yüzünü ortaya çıkararak bu zalim düzeni rüsvâ etmek için onunla çarpışması ve bu yolda öldürülmesi gerektiğini şer'i bir vazife olarak telakki etmedeydi kendisi için. Ülkesinin mukadderatına zalim bir iktidarın hakimiyet kurduğunu görünce ilahi vazifesini teşhis edebildi; ayaklanıp kıyam etmesi ve o zalim iktidara başkaldırması gerektiğini teşhis etti; ne olacaksa varsın olsun!.. Yanındaki bir avuç adamla iktidarın ordularına karşı koyamayacağı apaçık ortadaydı; ama bu bir görevdi -ve o, görevini yerine getirmeliydi-.
*
...Ne var ki, hz. Seyyiduşşuheda r.a için şer'i bir vazifeydi bu; orada kıyam etmesi ve bu milleti ıslah edebilmek için kanını vermesi gerekiyordu; Yezid'in sancağını yere yatırmalıydı o; nitekim bunu başardı da, islam için evlatlarını, oğullarını, nesi var nesi yoksa hepsini verdi...
*
İmam Hüseyin r.a askeri açıdan kayda değer bir güce sahip olmamasına rağmen kıyam etti. Eğer -neuzubillah- tembel birisi olsaydı o da yerinde oturup "kıyam etmek sırf benim şer'i vazifem değil ki!" diyebilirdi! Emevi sarayı hz. Seyyiduşşuheda'nın oturduğu yerden hiçbir şeye karışmayıp ses çıkarmamasına pek memnun olur ve muradına kolayca ermiş bulunurdu. Ama o, Müslim'i -Kufe'ye- gönderdi;(30) bu bozuk düzeni yıkıp yerine islam devleti kurma amacıyla halktan biat toplaması için... Yoksa; o da Medine'de oturduğu yerde otursa ve o melun -Yezid- gelip de biat istediğinde -neuzubillah- "pekalâ!" deseydi elbette ki -Emeviler- pek sevinir, hatta elini bile öperlerdi.
*
Seyyiduşşuheda islam için ölümün kucağına attı kendisini.
*
Şehidler serveri selamullahi aleyh bütün ashabını, bütün gençlerini, mal-mülk, nesi var nesi yoksa herşeyini; -gerçi malı mülkü de yoktu ki- bütün bunları Allah yolunda verdi ve islamı güçlendirip zulüme karşı çıkabilmek için kıyam etti; o günün şartlarına oranla bugünkü imparatorluklardan daha güçlü bir imparatorluğa baş kaldırdı.
*
Seyyiduşşuheda hazretleri de öldürüldü nitekim... Bir sevap kazanmış olmak için gitmedi ki o... Onun nazarında asıl önemli olan sevap kazanmak değildi; bu dini kurtarabilmek, islamı ilerletmek ve canlı tutabilmek için gitti o.
*
Hz. peygamber efendimiz -s.a.v- bazı savaşlarda yenilgi aldı; hz. Emir -Ali- de meselâ Muaviye'ye karşı savaşta yenik sayıldı.
Hz. Seyyiduşşuheda'yı öldürdüler ama onun öldürülüşü Allah'a itaatti; Allah içindi, bütün haysiyet O'nun içindi. Bu nedenle de yenilgi diye bir şey sözkonusu değildi onun öldürülüşünde; o itaat etmiş oldu, teslimiyetini gösterdi.

Dipnotlar

Andolsun ki biz peygamberlerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki, Allah kendisine ve peygamberlerine gayb ile kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz, Allah büyük kudret sahibidir, üstün olandır." (Hadid Suresi, 25.)
(28) Ukbet-e bin Ebi'l İyzar nakleder: "Hz. Hüseyin -r.a Ziyhasm denilen yerde ayağa kalkıp Allah'a hamd-u senadan sonra şöyle dedi: Onları görüyorsunuz işte... Dünya gerçekten değişti; iyi tarafları hızla geçip gitmede. Bir kabın dibinde kalan az bir su ve kötü bir otlağa benzer zilletli bir hayattan başka şey değil geriye kalan... Hakka uyulmadığını, batılın engellenmediğini görmüyor musunuz? Mü'min haklı olarak Rabbine kavuşmayı bu çirkin hayata tercih edecektir elbet. Bu nedenledir ki ben bu durumda ölümü mutluluk ve zalimlerle birlikte yaşamayı ise zillet ve alçaklıktan başka şey olarak görmüyorum." Bkz. Tuhef'il Ukul, s:249.
(29) Allah Teala tarafından peygamberlere bildirilen ahbarda ve hz. Resulullah'la -s.a.v- masum imamların buyruklarında hz. İmam Hüseyin'in r.a şehid olacağına değinilmiştir. Nitekim bu cümleden olmak üzere bizzat İmam'ın Haşimoğulları'na yazdığı mektupta geçen şu tabirler meseleyi olanca netliğiyle ortaya koymaktadır: "Bismillahirrahmanirrahim. Ebu Talib oğlu Ali'nin oğlu Hüseyin'den Haşimoğulları'na: Biliniz ki, bana katılan şehid olacak, katılmayıp yüz çevirense zafere ulaşamayacaktır. Vesselam." Bkz. İlelihuf Alâ Katl'il Tuhuf, s: 69.
(30) İmam Hüseyin r.a bilge, sesur ve ileri görüşlü birisi olan amcaoğlu Müslim bin Akil'i Kufe halkından biat almak üzere bu şehre gönderdi. Müslim Kufe'de İmam Hüseyin'e r.a 18 bini aşan biat toplayarak bir mektupta, Kufelilerin inkılaba hazır olup kendisini beklediğini ve hemen Kufe'ye doğru hareket etmesinin uygun olacağını bildirdi. Bu sırada, Yezid tarafından Kufe'ye ve acem Irak'ına veli tayin edilen Übeydullah b. Ziyad'ın Kufe'ye girmesiyle birlikte Kufeliler biatlerini bozarak Müslim'i yanlız bıraktılar. Bu fırsatı kaçırmayan İbn-i Ziyad halkı İmam Hüseyin'e r.a biatten caydırarak Müslim'i öldürttü. Akiloğlu Müslim'in -r.a- şehadeti hicretin 60. yılı Zilhicce'sinin 9'una rastlar (mil: 680). / İsmail Bendiderya-Şaduman Eroğlu/ Devam edecek..

 

 

 

fha