Kemalizm'le hiç alâkası yok


Enver Paşa hakkındaki yazılarıma itirazlar gelmeye devam ediyor, ama tartışmayı uzatmaya niyetim yok.

Ne yapmaya çalıştığımı anlayan anladı.

"Enver Paşa olmasaydı..." gibi ifadelerdeki 'ironi'yi de anlayan anladı.

Konuyu şimdilik kapatıyorum.

Yalnız, kapatmadan evvel büyük bir yanlış anlamanın önüne geçmem gerekiyor:

"Enver Paşa Bizi Cihan Harbi'ne Sokmasaydı Biterdik!" başlıklı yazımda geçen "Maceracı diyorlar ya; Türkiye'nin temeli Enver Paşa'nın 'maceracılığı' ile atıldı" cümlesine ve yazının sonundaki alıntıda geçen "(Osmanlı Devleti) Anka kuşu gibi, Birinci Dünya Savaşı'nda, yeniden bir daha doğmak için intihar etti, kendisini ateşlerin içine fırlattı" sözüne dikkat çekerek, "Hakan Albayrak, Kemalist cumhuriyetin temelini Enver Paşa'nın attığını, Osmanlı'nın Kemalist bir cumhuriyet olarak yeniden doğduğunu ileri sürüyor" diyen arkadaşlar var.

Meramımı iyi anlatamadığımı kabul ediyorum; ama, söz konusu yazıda Enver Paşa'nın "maceracılığı" ile ilgili cümleden önce geçen "Bugün 'Türkiye' dediğimiz toprakların kurtuluşunu –Allah'ın inayetiyle- Enver Paşa'ya borçluyuz" cümlesine ve bu cümleden önce anlatılanlara biraz daha dikkatlice bakıldığında, meramım herhalde anlaşılacaktır.

Topraklardan bahsettim orada, rejimden değil...

'Coğrafi birim olarak Türkiye'yi kastettim...

'Bugün bu toprakların bir kısmı Ruslarda, Bulgarlarda, şunlarda, bunlarda olabilirdi' demek istedim...

Ve Enver Paşa'nın ağızlara sakız olmuş "maceracılığı"nın 'yeniden doğmak için Anka kuşu gibi kendini ateşe atmak' gibi görülmesi gerektiğini anlatmaya çalıştım...

Bunların Kemalizm'le, Kemalist cumhuriyetçilikle hiç alâkası yok.

"Hakan Albayrak, İsmet Özel'e mi özenmiş?" diye soran arkadaşlara da bu vesileyle cevap vereyim; İsmet Özel'in "Misak-ı Milli" hassasiyetiyle de alâkası yok bunların.

Özelde Kayseri'ye ve genelde Türkiye coğrafyasına elbette memleketim diyorum; ama daha genelde bütün İslam coğrafyasına "ülkemiz" dediğimi ve Müslümanları bölen suni sınırları lanetlediğimi beni tanıyan herkes bilir.

Her yazıda her şeyi silbaştan tekrar etmem mümkün değil; her bir yazımın, tekzip etmediğim / sahiplenmeye devam ettiğim diğer bütün yazılarımla birlikte düşünülmesini istirham ederim.

Öyle yapıldığında, "Osmanlı yeniden bir daha doğmak için intihar etti, kendisini ateşlerin içine fırlattı" sözünü zikrederken, "Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı'nın yeniden doğuşudur" gibi saçma sapan bir sonuca varmaya çalışmadığım da takdir edilecektir.

Enver Paşa'nın "yeniden doğmak"tan ne anladığını, 1920'li yılların başında Berlin'de neşredilmesine önayak olduğu Liva-yı İslam dergisinin sayfalarında açıkça görüyoruz: İslam Birliği'nin yeni şartlarda yeni bir şekilde kurulması... Ama, öncelikle, bu davayı omuzlayacak ve emperyalizmin ağındaki İslam dünyasına siyasi istinatgâh teşkil edecek bir 'kurtarılmış bölge'nin kurulması...

Türkiye şimdiye kadar böyle bir 'kurtarılmış bölge' olmadı, ama ileride olacak inşaallah.

Olmaya başladı bile.

Yukarıda 'Coğrafi birim olarak Türkiye' dedim, bir de 'Kemalizm meselesine rağmen İslam dünyasının birleştirici lider tasavvuru olarak Türkiye' var; Enver Paşa'nın hayal ettiği "yeniden doğuş" için gerekli potansiyel...

Bu potansiyel nihayet harekete geçiriliyor.

SAİD NURSİ VE CUMHURİYET

Bir açıklama daha:

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Cuma günü yayınlanan "Said-i Nursi'yi yanlış mı tanıyoruz?" başlıklı yazısında, Yeni Asya'nın ek olarak verdiği Said Nursi Dosyası'nı ele aldı.

O dosyada benim Mart ayı başlarında Yeni Asya'ya verdiğim mülakatın Bediüzzaman'la ilgili bölümü de kullanılmış.

Özkök, "Yeni Şafak yazarı Hakan Albayrak'ın yazısının girişindeki şu soru dikkatimi çekti: 'Cumhuriyeti, meşruiyeti, parlamenter sistemi savunduğu halde devlet Said-i Nursi'ye neden bu kadar tepkili?'" diyor, fakat o soru aslında bana değil Yeni Asya muhabiri H. Hüseyin Kemal'e ait.

Soruya benim verdiğim cevap ise şöyle:

"Tek parti dönemimdeki tepki her şeyden evvel din düşmanlığından kaynaklanıyordu. 'Din terakkiye manidir' diyerek imana savaş açan kadrolar, imanın ihyası için canla başla çalışan Said Nursi'ye elbette diş bileyeceklerdi. Çok partili dönemde ceberut laiklik biraz yumuşadı, din düşmanlığı irtifa kaybetti, ama Said Nursi'ye tepki sürdü. Said Nursi'nin cumhuriyetçi olması fayda etmedi zira ona düşman olanlar genellikle cumhursuz bir cumhuriyet istiyorlar ve fakat Said Nursi cumhuru temsil ediyor."

yenişafak

Bu yazı toplam 2037 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar