Kavramlar Serisi -30-BESMELE

Kavramlar Serisi -30-BESMELE

Yusuf Kerimoğlu'nun "Kelimeler Ve Kavramlar" İsimli Eserinden Alınmıştır.

Kur'ân-ı Kerîm'in ilk nâzil olan âyet-i kerimesi "Yaratan Rabb'inin adıyla (besmele çekerek) oku!.."(1) mealinde olup emir sıgasıyla inzâl buyurulmuştur. Bu emir sadece Peygamber Efendimize değil, bütün mü'minleredir. Çünkü usûl-i tefsirde kaidelerden birisi de: "Sebebin hususî olması, hükmün umumî olmasına mâni değildir"(2) cümlesiyle ifade olunmuştur. Mü'minler meşrû (şer'i, mübah) bir işe başlarken "Besmele-Hamdele ve Salvele" getirmeyi ihmal etmezler. Çünkü bilirler ki, bu usûle riayet edilmeden başlanan herhangi bir işte, mutlaka bereketsizlik ortaya çıkar.(3) Kur'ân-ı Kerim okurken, hayvan keserken, abdest alırken, namaz kılarken ve av ile meşgul olurken besmeleyi ihmal etmezler. Kaldı ki hayvan keserken, ava silah atarken ve ava köpeği salarken besmele çekmenin kat'i delille (nassla) sabit olduğunun şuurundadırlar.(4) Aksi davranışın, yani besmeleyi kasten terk etmenin; elde ettikleri eti haram kılacağını bilirler (5)

Kur'ân-ı Kerîm'de; Fir'avn kıssası haber verilirken, sihirbazların "Kaalû bi'izzeti Fir'avne" (Fir'avn'ın izzeti için) diyerek asalarını yere bıraktıkları beyan edilir (6) Bilindiği gibi Fir'avn kelimesi "RA ilâhının oğlu" anlamına gelen bir terkiptir. Fir'avn, Mısır ı "RA" ilâhı adına yönetirdi. Tabii bu, bugünkü çağdaş ideolojilerden farklı bir tutum değildi. Dikkat edilirse; sosyalist ülkelerin yöneticileri, başta Karl Marx olmak üzere, Lenin ve diğer teorisyenler adına sistemi sürdürürler. Kapitalizm'de de durum bundan farklı değildir. Genel olarak her ülkede, iktidar durumunda olan ideoloji, aynı metodlarla ayakta tutulur. Her işe başlarken, o ideolojinin kurucusunun adını anmak zarurettir. Dolayısıyle, Fir'avna bağlı olan sihirbazların kıssasında, bu hususun beyan edilmesi, sürekliliğinin bir belgesidir.

Rahmân: Besmelede geçen Rahmân ve Rahîm kelimeleri kökte "rahmet"e dayanır. Rahmân kelimesi cumhura göre sıfat-ı müşebbehedir. Bazıları "fağlan" vezninden mübalağalı ism-i fail olduğunu söylemişlerdir. Rahmân, Rahîm'den bir harf ziyadedir. Halbuki rahmin sığası itibariyle mübalağalı ismi faildir. Rahmân, ondan fazlaya delalet eder. Zira Rahmaniyet; mü'min ve kâfir, herkese şâmildir. Bütün yarattıklarına rızk ve nimet verme durumunu izah eder. Rahimiyet ise yalnız mü'minlere mahsustur.(7) Dolayısıyla "dünyada mü'min ve kâfir ayırdetmeksizin herkesi rızıklandıran ve âhirette yalnız mü'minlere acıyan, Allahû Teâla (cc)'nın adıyla başlarım" demek, oldukça önemli bir vakıadır. Nitekim, cünüp bir kimsenin (zikri niyet etmeksizin) besmele çekmesi haramdır. Zira besmele Kur'ân-ı Kerim'den bir âyettir (8) Ayrıca haram liaynihi olan (domuz eti, şarap vs.) bir maddenin yenilmesi ve içilmesi halinde, kasden besmele çeken kimsenin küfrüne fetva verilmiştir.(9) Dolayısıyla mü'minler besmelenin şuuruna erdikleri gün, yeryüzünde hiçbir tâğûtî iktidar güçlerini muhafaza edemez. Çünkü besmeleyi duyan şeytan ve tâğût; çılgına döner, mahvolur.

KAYNAKLAR

(1) Kur'ân-ı Kerim, Alâk sûresi: 1, (Geniş bilgi için bkz.: Mecmuat'u't-Tefasir, İst.1320, Mt. Amire baskısından tıpkıbasım Çağrı Yay. 1979 c. VI, sh. 539 (Kadı Beyzâvi ve Haazin bölümü)

(2) Celâlüddin Abdurrahman İbn-i Ebû Behir es-Suyuti, el-İtkan fi ûlumû'l Kur'ân, Kahire,1951, c. I, sh. 29.

(3) Ebû Abdullah b. Yezid b. Mace, Sünen-û İbn-i Mace; İst.1401, Çağrı Yay. c. I, sh. 610 Had. No:1894.

(4) Molla Hüsrev, Dürerû'l Hükkam fi Şerhû Gureru'l Ahkâm, İst.1307, c. I, sh. 278. Ayrıca, Ebu Bekir el Cessas, el-Ahkâmu'l-Kur'ân, Beyrut 1335 c. I, sh. 8.

(5) İmam-ı Merginani, el-Hidaye, Kahire, 1965, c. IV, sh. 63, Molla Hüsrev, a.g.e., c. I, sh. 278 (Not: İmam-ı Şafii'ye göre haram olmaz. İmam-ı Malik'e göre haram olur.)

(6) Kur'ân-ı Kerîm, Şuara Sûresi: 44. (Geniş bilgi için bkz.: İbn-i Kesir, Tefsirü'l Kur'ân'il Azim, Beyrut:1969, Daru'l Ma'rife Yay. c. III, sh. 334).

(7) İbn-i Abidin, Reddü'l Muhtar Ale'd Dürrü'l Muhtar. (Mukaddime bölümü).

(8) Abdurrahman el-Ceziri, Kitahû'l Fıkh Ale'l Mezahibi'l Erbaa, Mısır 1970, c. I, sh. 47. Ayrıca, İmam-ı Kurtubi, el-Camiü’l Ahkâmû'I Kur'ân, Kahire: 1976, c. XVII, sh. 225-226.

(9) Şeyh Nizamüddin ve bir heyet, Feteva-ı Hindiyye, Beyrut: 1400, c. II, sh. 73. (Ayrıca haram li aynihi olan bir yiyeceği veya içeceği kullandıktan sonra, haram olduğunu bilerek ve kasden elhamdülillah diyen kimsenin de küfre gireceği beyan edilmiştir. Çünkü istihza ve istihfaf, delalet-i subuti kat'i bir hükümde cereyan ederse, tıpkı inkâr gibidir.)

Kaynak:Haber Kaynağı