"Kanın Kılıca Galip Geldiği Ay"

"Kanın Kılıca Galip Geldiği Ay"

Kerbela günü Yezid'in askerleri, Hz. Hüseyin(r.a) ve arkadaşlarının kesik başlarını mızraklarının uçlarında taşırken, karanlıklar içerisinde kalanların yollarını aydınlatacak nurdan...

Mazlumların Seyidi, yani efendisi ve özgürlükçülerin önderi olan İmama Hüseyin'i –r.a- anma meclisleri, akıl ordusunun cehaleti, adaletin zulmü, emanetin hıyaneti ve İslam hükümetinin tağut hükümetine galebe çalış meclisleridir. Bu meclisler ne kadar sık ve görkemli yapılırsa Aşura'nın kanlı bayrakları mazlumun zalimden intikam alacağı günün gelip çatacağının bir alameti olarak daha da yükseklere asılacaktır. (İmam Humeyni)


Şehadet, şehide vurulurken ne Hz. Hamza'nın cüssesine, ne Hz. Ömer'in heybetine, ne Hz. Osman'ın malına ne de Hz. Ali'nin pazısına bakmıştır. Hatta ilk şehidinde Hz. Sümeyye'nin(r.anh) olmasındaki hikmet ve mesajlarından biride; bu işin kadınlığa ve erkekliğe bakmamasıdır. O halde şehadetin vurulduğu nokta; tevhidi bilinç ile birlikte tevhidi bir yaşantı üzere tevhidi bir direnç göstererek tevhidi bir nizamın var olması ya da korunması adına durulan noktadır. Bu duruş noktası bazen Hz. Sümeyye'nin tükürüğünde, bazen Uhud'da Hz. Hamza'nın ciğerinde, bazen de Kerbela'da Hz. Hüseyin'in susuzluktan çatlamış dudaklarında beliriverir. Tevhidi bilinç ve direnç göstermeden ham şehadet hayalleri ile avunmak nefsanî bir aldanmadır. Hz. Sümeyye'nin tükürüğündeki tevhidi lezzeti tatmayan, Hz. Hamza'nın ciğerinden damlayan kandan tevhidi gıdasını alamayan, Hz. Hüseyin'in susuzluktan kurumuş su kırbasından tevhidi susamışlığı kana kana içmeyen ya da Hz. Ebu Hanefi'nin saltanata karşı dik duruş öğretisinin önüne hikmet ve siyaset rahlesini sermeyen birisi nasıl olurda şehadet gibi ulvî bir makamı kendisine vurgun edecektir? Tevhidi bilinç sokağının tevhidi direnç binasında İslam şehidlerine hal komşuluğu yapmayan kişinin Ukba'da cennet komşuluğunu hayal etmesi gecekondu tapusuyla boğaz yalısına sahip çıkmaya kalkışmasına benzeyecektir.(İbrahim Küçük)


Kerbela günü Yezid'in askerleri, Hz. Hüseyin(r.a) ve arkadaşlarının kesik başlarını mızraklarının uçlarında taşırken, karanlıklar içerisinde kalanların yollarını aydınlatacak nurdan birer meşale taşıdıklarının farkında değillerdi. (İMAM AZAM EBU HANİFE)

Hazret, ısrarla şunu anlatmak istiyordu: "Sizler, beni davet ettiniz. Ben de, davetinize icabet ettim. Allah'ın dini ayaklar altına alınıyor dediniz, O'nun dinini korumak için Medine'yi terk edip bu topraklara geldim, o halde insanlara Hüseyn'i davet ettiğinizi, sonra da toplanıp onu Kerbela'da şehid ettiğinizi nasıl izah edeceksiniz?" Evet, bunlar Kerbela hadisesinde vuku bulan öğretici noktalardan sadece birkaçı... Müslümanlar, Hüseyn'in dostları, taraftarları ve bu yolun aşıkları bilmelidirler ki, mücadele yaşamın kaçınılmaz bir parçasıdır. Aynı zamanda, tembellik ve inzivadan kurtulmalı, yeryüzünde tek bir insan bile yaşamaya devam ettiği müddetçe, kavganın da beraberinde devam edeceğini idrak etmelidirler. Bilsinler ki, kavgaların en güzeli, hakk lehinde, batıl aleyhine olanıdır. Kavga, hakk düşüncesini canlı tutabilmek ve hakkın kanunlarını icra edebilmek içindir. Mücadelenin kendisine mahsus bir sünneti ve kanunu vardır: kavgalarında muvaffak olmak isteyenler açık ve müşahhas bir hedef peşinde olmalıdırlar. Aynı zamanda bu hedef, insanlara sunulmaya layık ve itimat edilir olmalıdır. Ayrıca kendileri direnç sahibi sağlam iradeli fedakar ve hedefleri uğrunda canlarını verebilecek insanlar olmalıdırlar. Bütün bunlarla birlikte, mücadelelerinde doğru yöntemler seçmelidirler. O zaman Allah onlara yardım edecektir. (Ayetullah Dr. Şehid Behişti)