Abdurrahman Dilipak
İSRAİL BİZİM NEYİMİZ OLUR?
Soruyorlar: Mehmetçik Gazze’ye gidecek mi?
Niye gitsinler ki, gerek kalmadı. Abbas’ın uşakları o konuda gerekeni yapar. Bize gerek yok yani. İsrail’in. maşa varken elini ateşe uzatmasına gerek kalmayacak. Gitsek ne olacak, Mehmetçik namlusunu kimi yönlendirecek, İsrail’e mi, Gazzeli’lere mi? Tekrar söylüyorum. Bu planda ne Hamas var ve ne de İzzeddin Kassam tuğayları, İslami Cihad da yok. Onları planlarına göre, önce tesbit edip, yakalayıp, ya infaz edecekler, ya tutuklayıp cezalandıracaklar ya da tehcir edecekler, bir daha geri gelmemek üzere.
Bu arada İsrail ateşkesi ihlal etti. Üç şehidimiz var, kimseden ses çıkmıyor. Ayrrıca hala Refah sınır kapısı açıklaması ve insani yardım girişi çok sınırlı, ayrıca tırlar aranacak diye insanni yardımlar etrafa saçılıyor. ABD Gazzeye silahlarınızı bırakın, yoksa gelir, zorla bıraktırırım mesajı veriyor. İsrail, İsrailli ölülerin iadesi gecikti diye, her türlü engellemeyi yapmaya devam ediyor.
Orası bu gidişle artık, ya “AbbasLand” olur, ya da “Trump Peace City”. Bakarsınız Trump 2026’da almayı ümid ettiği Nobel ödülünü de Gazze’ye bağışlar ve oraya bir Nobel Müzesi kurar, “Barış ödülü” alanlar için.. Onların bal mumu heykelleri de sergilenir. Ödül almalarına sebeb olarak Barış hikayeleri de anlatılırlar. Gazze’nin yeni adını belki ilk teklif etmek isteyen kişi Pakistan başbakanı olmak isteyebilir. Tabi “Gazze Barışı”na (!?) giden yolda, “Trump Barışı”(!?) için çalışan 8 kişinin adı da kazınmalı Mermer bloklara.. Gazze barışına giden süreç de kısaca grafiklerle anlatılabilir. Bu vesile ile Mavi Marmara, Sumud gibi Provakatif eylemlerin barış sürecini nasıl sabote ettiği de (!?) anlatılabilir.
Bu anıtın hemen yanı başına bir “Chabat havrası” yapmak gerek bir de “Kushner/Dahlan 6 Göz ofisi”, Aynı külliye içinde bir de “Dinler arası diyalog merkezi” ve “ İbrahimi Buluşma evi” açmak gerek. Bu kompleksin ihalesini bize verirler mi acaba! Şimdiden bunu Kushner’e söylemek gerek.
Madem binden fazla tutuklu geri gönderildi, adamların çoğu ağır işkenceden geçirilmiş son güne kadar. Bunların uzun süreli bakıma, tedaviye ihtiyacı olacak? Onları Türkiye’ye getirsek mi acaba. Tabi onların ailelerini de. Zaten bu gidişle Gazze’liler’in “gönüllü tehciri”ne (!?) gelecek sıra, bu şekilde şimdiden bir kapı açılmış olur. Yani tehcir konusunda “onam alacaklar, bizden CoVİD günlerinde uyguladıkları gibi. Kushner’in 6 Arab ülkesinden bu iş için aldığı fondan Türkiye için ciddi bir kaynak aktarılabilir. İsrail de Filistin de bunların geri gelmesini istemiyor. İntikam almak isteyebilirler ya da diğer Filistinliler için anlatacakları kışkırtıcı etki yapabilir. Şarm el Şeyh misafirleri oradan ayrılırken, Ürdün tarafında, Lut gölü sahillerinden elde edilen maske çamurundan almayı unutmasınlar.
Liderler zirvesi koşuşturmacası içinde unutmuş olabilirsiniz. Sekreterlerinize söyleyin onlar halleder. Tabi Lut gölü çamuru, bebek kanından üretilen Adrenokrom (Adrenochrome) gibi bir şey değil bu?
Lut Gölü Maske Çamurunun genel adı Dead Sea Mud (Ölü Deniz Çamuru) veya Lut Gölü Çamuru. “Pelloid” olarak da bilinir. Faydaları say say bitmez: Cildi yumuşatır, pürüzsüzleştirir, kırışıklıkları azaltır, akne ve egzama gibi sorunlara iyi gelir. Toksinleri atar, nemlendirir ve yeniler. Kas ağrılarını hafifletir, eklem iltihaplarını azaltır, su kaybını önler, kötü ağız kokusunu giderir. Biyolojik sülfür içerir, bu da antimikrobiyal etki sağlar. Bakın o kadar politikacının, böyle iki yüzlü bir projede rol kapmaya çalışması insanı yorar. Vijdanınızı ne kadar baskılarsanız baskılayın, şuuraltınız sizi rahat bırakmaz.
Ama bu arada Gazze’li çocukların kanları ve gözyaşları üzerinden harika bir PR çalışması oldu. Gazze’li çocukların kanı da demek ki, maske ve makyaj malzemesi olarak iyi işe yarıyormuş. O Nihai bildiriyi kim hazırladı öyle. Sakın o konuda kendi halkınıza teahhüdlerde bulunmaya kalkmayın, yanınızda Trump yok..
Sahi, Allah’ın daveti konusunda bu kadar gaflette iken, ağırdan alırken, Satanist, Pedefolik, Siyonist, Tanrıyı kıyamete zorlamaktan söz eden bir adamın daveti ile nasıl da öyle gittiniz Şarm el Şeyh’e.
Biliyor musunuz, o tatil köyünün arkasındaki dağ Tur-u Sina dağı. Hani Hz. Musa’nın Rabbi ile buluştuğu yer. O 40 gün dağda kalırken kavmi altın buzağıya tapmaya başlamıştı da o puta tapanlar Lanetlendiler. İşte onların soyu bugün İsraili yönetiyorlar. “Dostumuz Trump”da onlardan. ve onlar o gün Lanetlendiler de 10 günlük yolu 40 yılda zor geçtiler. Hz. Musa’nın “Dinle ey İsrail” diye azarladığı toplulukların zihniyet ikizi bunlar!( Dinle ey İsrail için bakınız: Tesniye 28:15-68, itaatsizlik durumunda gelecek cezaları, ağır tehditleri içerir).
Sahi sizler, o “Şarm el Şeyh cemamaati” , Hz. İbrahim Hz. Musa, Lut kavmi konusunda ne düşünüyorsunuz. Yönettiğiniz insanlar, biliyorsunuz değil mi, Allah’a ve ahiret gününe, gayb’e, Kader’e, rızg’a ve ecel’e, meleklere, kitaplara ve bütün peygamberlere iman ediyorlar. Sahi orada konuşurken bunlar hiç mi aklınıza gelmedi. Hz. “Ömer emannamesi” hiç mi aklınıza gelmedi. Merak ettim, aranızda namaz kılan kaç kişi idi? Sisi namazlı, karısı da başı örtülüymüş, onu biliyorum. Eğer iş sadece namaz kılmak ve kadınların baş örtüsü ise, Sisi’de onlar var! Ama bunların ifade ettiği anlam yok onun hayatında.. Onda sorun yok!?
Amaaan yine sayfa doldu, oysa ben daha neler yazacaktım: İBB oy birliği ile Gazze’yi kardeş şehir ilan etmiş (Bade harabul Gazze) Antalya’da Batyam1997 de kardeş şehir olmuş, Mart 2024 de bitirilmiş. Adan’a “Asdod” ile 1990-2023’de kardeş şehir, o da şimdi değil. Kadıköy “Holon” 2000-2024 arası kardeş şehir. İzmir “Haifa” 1990’dan beri hala devam ediyor. Edirne “Eilat” da 2000 beri devam. Marmaris “Herzliya” devam ediyor, Bursa’da henüz netlik yok. İçişleri Bakanlığı, geçmişte bu illerde bu kapsamda neler yapılmış, kimler gelip-gitmiş, aracılık etmiş, sponsorluk yapmış, araştırmalı. TBMM de dostluk grublarında durum ne derseniz; 2000’lerdeki İsrail Dostluk grubu ilk CHP’li Gökhan Durgun tarafından kurulmuş kimilerine göre. Diğer dostluk grublarında durum ne derseniz, Türkiye-Azerbaycan dostluk grubu 180-200 arası uyası var. Türkiye-Pakistan 150-170 arası, Türkiye-Filistin 140-160 kişi.. İsrail ortaklığındaki şirketlerden bazıları ise şöyle: ZİM İsrail merkezli Türkiye Lojistik Acenteleri, Türbraş (Koç Holding) Petrol rafinerisi işbirliği, Sabancı Hollding Enerji alımı, Sanko Tekstil ve Çimento, (Filistin üzerinden tedarik), Aşkale çimento/Beyaz Çimento, Limak inşaat çimento (3. Ülkeler üzerinden), OYAK Çimento Beyaz çimento ihracatı (İsrail’in en büyük tedarikçisi); Votorantim ile ortak, İtalya/İsrail Leonardo+BAYKAR
(Ticaret/Sanayi Odaları)TOBB ve DEİK üzerinden İsrail’le ilişkiler pasif olarak devam ediyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği 1996 anlaşması devam ediyor. Dış İlişkiler Ekonomi Kurulu DEİK, İsrail Türkiye Ticaret Odası devam ediyor. Türkiye’den Yahudi ödülü alan eski politikacılar ve bürokratlar: Namık Kemal Yolga, Selahattin Ülkümen, Necdet Kent, Bedii Arbel, Mehmet Kemal Öke, 500. Yıl Vakfı. Erdoğan’ın ödülü vekaleten aldığı ve iade edildiği açıklandı.
Şarm el Şeyh cemaatına sormak gerek aslında Hiç birinizi aklına gelmedi mi ki, Gazze toprak davası için direnmiyordu. Eylemin adı “Aksa Tufanı” idi. Onlar Kudüs ve Mescid-i Aksa davası güdüyor. İzzeddin Kassamın davası din davası idi. “Abbas’a kukla bir devlet armağan edilmesi” için direnmiyorlardı! Neden hiç kimse bunlardan söz etmedi tek kelime ile de olsa. Allah müstehakınızı versin!. Esselamü menittebaül hüda ve dua ile.
mirathaber