İslâm’da Yetim ve Hukuku

İslâm’da Yetim ve Hukuku

Ümmet-i Muhammed’in şerefli bireyleri, ehl-i iman yoldaşları yetim deyince, öksüz deyince ilk akıllarına gelen sevgili Peygamberleri’nin (s.a.v) yetim ve öksüz oluşudur.

Dine iman edip, dosdoğru olan ehl-i imanın nezdinde yetimin tartı- şılmaz şekilde bir değeri ve kıymeti vardır. Dünya ve Ahiret’in düzenleyicisi ilâhi nizam, ahlâkî ve hukuksal olarak yetimin haklarını, yetime karşı bireysel ve toplumsal sorumluluklarımızı kalın ve keskin çizgiler- le belirlemiştir. (Şükürler olsun)
Allah Teâlâ Kur’an’da “Şanım hakkı için muhakkak ki size Rasullulah’da pek güzel bir örnek vardır. Allah’a ve son güne ümit besler olup da Allah’ı çok zikreden kimseler için.” (Ahzab 21) buyuruyor. Ra- sulullah (s.a.v) bizlere her anlamda güzel bir örnek, ideal bir önderdir. Hz. Peygamberin (s.a.v) tüm insanlığa örnek olabilmesi için sanki Peygamberin (s.a.v) tüm ömrü bizlere örnek olması adına Dava-i İslâm’a, insanlığa kurban edilmişcesine, vakfedilmişçesine muazzam bir deniz feneri gibi aydınlatıcıdır. Sert dalgalara, fırtınalara bir başına direnip her ne pahasına olursa olsun yol göstermiştir. Bunun içindir ki ortalama bir insan kaderinden daha öte bir şekildeki kaderi ile de bizlere örnektir. Bir insanın başına ne gelir ve o başa gelenle nasıl ayakta kalınır, nasıl onur ve izzet korunur, nasıl ahlâklıca yaşanılır sorularının tamamının cevabını Rasulullah’da (s.a.v) buluruz. Öksüzlük, yetimlik, kendisinden yaşça büyük bir hanımla evlilik ve yaşça küçük bir hanımla evlilik, hayırlı bir damat, iyi bir kayınpeder, harika bir dost ve arkadaş, yiğit bir savaş gazisi, öngörülü komutan, evde temizlik yapan, hamur yoğuran bir eş... Dilediğimiz kadar yazalım, hangi insanî rolü ele alırsak alalım insan olarak da İslâm olarak da en hayırlı, en güzel O’dur (s.a.v). Bu- nun içindir ki insanlık da Müslümanlar da Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) haklarını ödeyemez. Örnek ve kılavuz olmaklık adına kâinata vakfedilmiş, bu vakfedişte sefanın değil cefanın örnekliği olunuş, say- gıdeğerlilik adına tek başına yeter de artar niteliktedir.
Öyle ki; bugün en serkeş, en düşkün insana, “Mahrem hayatını, ev hâlini bir yıl boyunca kayıt altına alacağız.” dense kimse buna razı olmaz. Oysa bizlerin, insanlığın İslâmca yaşaması, insanca var olması için sırf örneklik ve hukuksal zemin oluşabilmesi için Hz. Muhammed’in (s.a.v) tüm hayatı kayıt altındadır. Nasıl uyur, nasıl kalkar, nasıl gusül abdesti alır ve birçok özel bilgi açık kütüphane şeklindedir. İslâmca yaşamayan kişinin sırf bu vefasızlık sebebi ile dahi Ahiret’te yakasına yapışılsa kişi mahcubiyetinden yüzünü yerden kaldıramayacaktır.
Ümmet-i Muhammed’in şerefli bireyleri, ehl-i iman yoldaşları bu- nun içindir ki yetim deyince, öksüz deyince ilk akıllarına gelen sevgili Peygamberleri’nin (s.a.v) yetim ve öksüz oluşudur. Evet! Peygamber (s.a.v) yetimdir, öksüzdür. Yetimin hâlini annesizliğin, babasızlığın ne demek olduğunu en iyi idrak eden insandır. Bir bayram günü baba eli öpememeyi, anne kokusu alamamayı çok iyi bilir. Akşam eve gele- meyen babayı, gece yatağında yanağından bir buse ile uyku bahçesine uğurlamaya gelemeyen anneyi Rasulullah (s.a.v) çok iyi bilirdi. Güzel bir terbiye ve ahlâklı bir büyütme ile, şefkat ve merhamet görerek büyü- tülen yetimin ne denli güçlü, asil bir karakter olabileceğini Rasulullah (s.a.v) çok iyi bilirdi ve bizlere de bunu hayatı ile bildirdi.
İşte Peygamber’in (s.a.v) gerek döneminde yaşayan gerekse sonradan yaşayan ehli iman, dine sadık ümmetin fertleri yetimi Allah’ın ve Peygamber’in (s.a.v) emaneti olarak görür ve gözetir. Çünkü ye- timlerin vekili Hz. Peygamber’dir (s.a.v). Peygamber’in ve Ashâb’ının (Allah onlardan razı olsun) Ahiret’e irtihalinden sonra yetim kalmış Ümmet yetimliği idrak edip, Peygamber vârisi ulemâ ile teskin olur- ken, yetime sahip çıkmayı, nasıl sahip çıkılacağını, gözetmeyi, yetimin başının nasıl okşanacağını da vâris ulemâdan tedris eder. Bu tedrisat ile gayr-i müslim yetimlerine dahi sahip çıkmıştır, çıkacaktır İnşaallah. Yetim hakları ve terbiyesi ile ilgili İslâm Hukuku’ndaki bilgileri buraya aktarmamız hacimsel olarak mümkün değildir. Ancak ehli imanın hukuksal olarak yetime düşkünlüğünü, üzerine neden bu kadar titredi- ğini, ahlâk erdemiyetinin kaynaklarının ne olduğunu kısmen de beyan etme adına yetimlerle ilgili ayet ve hadislerden bazılarını aktaracağız. Aktaracağımız ayet ve hadislerdeki yetim hassasiyeti ehli imana öğüt, ehli kezzaba (yalancı) utanç vesilesidir. Selâm olsun Ehl-i İman’a, veyl olsun dini yalanlayanlara...
Yetim Ayetleri’nden Misaller
“Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: «Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yol oğluna (yolda kalmışa) dır. Hayır, olarak her ne yaparsanız, Allah onu kuşkusuz bilir.»” (Bakara 215)
“Hem dünya (konusun) da, hem Ahiret (konusunda). Ve sana yetimleri sorarlar. De ki: «Onları ıslah etmek (yararlı kılmak) hayırlı- dır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozgun (fesad) çıkaranı ıslah ediciden bilir (ayırdeder). Eğer Allah dileseydi size güçlük çıkarırdı. Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.»” (Bakara 220)
“Yetimlere mallarını verin ve murdar olana karşı temiz olanı de- ğiştirmeyin. Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir suçtur.” (Nisa 2)
“Gerçek şu ki, yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş yemiş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir.” (Nisa 10)
“Allah’a ibadet edin ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin mâlik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” (Nisa 36)
“Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah’ın ahdine de vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.” (En’am 152)
“Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması dışında- yetimin malına yaklaşmayın. Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur.” (İsra 34)
“Ya da açlık gününde doyurmaktır”
“Yakınlığı olan bir yetimi”
“Veya sürünen bir yoksulu.” (Beled 14-16)
“Bir yetim iken, seni bulup da barındırmadı mı?” (Duha 6) “Öyleyse, sakın yetimi üzüp kahretme.” (Duha 9)
Allahu Ekber! Ne muazzam tembih ve tehditler. Ahirete inanan, dine inanan bir mü’min bu ayetleri okuduğunda yetime iyilik ve hayırdan başka ne yapabilir ki? Ey yalancılar veyl olsun yalancılığınızdan utanın! Yalanladığınız hayır ve hasenattan başka nedir ki?
Yetim Hadisleri’ne Misaller
Sehl b. Sa’d (radıyallahu anh) anlatıyor: “Rasulullah (aleyhis- salâtu vesselâm) buyurdu ki: ‘Ben ve yetime bakan kimse cennette şöyleyiz’ Orta parmağı ile şehadet parmağını yanyana getirip ara- larını açıp kapayarak işaret etti.” (Buhari)
İbni Abbâs anlatıyor: “Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu- yurdu ki: ‘Kim Müslümanlar arasından bir yetim alarak yiyecek ve içeceğine dâhil ederse, affedilmez bir günah (şirk) işlememişse, Allah onu mutlaka cennete koyacaktır.’ ” (Tirmizi)
Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Rasulullah (aleyhis- salâtu vesselâm) buyurdular ki: ‘Allahım! Ben şu iki zayıfın hak-kının çiğnenmesinden cidden sakındırırım: Yetim ve kadın.’ ” (İbni
Mâce)
Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Rasulullah (aleyhis- salâtu vesselâm) buyurdular ki: ‘Müslümanlar içinde en hayırlı ev kendisine iyilik yapılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar içinde en kötü ev de kendisine kötülük yapılan bir yetimin bulunduğu evdir.’ ” (İbni Mâce)
İbni Abbâs (radıyallahu anh) anlatıyor: “Rasulullah (aleyhis- salâtu vesselâm) buyurdular ki: ‘Kim üç yetimi yetiştirir, nafakasını temin ederse, sanki ömrü boyu geceleri Namaz kılmış, gündüzleri oruç tutmuş ve sabahtan akşama yalın kılıç Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap alır. Keza, ben ve o, şu iki kardeş (parmak) gibi cennette kardeş oluruz.’ buyurdu şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yapıştırdı.” (İbni Mâce)
Hiç şüphesiz yetimler ile ilgili daha birçok hadis-i şerif ve fıkhî hükümler yığınladır. Öyle hassasça bir konu olarak ele alınır ki, misalen; çocukların başını okşamak, sevgi göstermek Rasulullah’ın (s.a.v) sünnetidir. Bu sünnetin icrasında ulemâ şu detaya dikkat çeker; “Eğer çocuğun babası varsa, önden arkaya doğru başı okşanır, yok eğer çocuk yetimse, arkadan öne doğru kucaklarcasına başı okşanır, zira yeti- min şefkate ihtiyacı vardır.” der. Yetime karşı bu denli hassas olan bir Din’in mensubları Din’i yalanlayanlar ile mutlak ayrışacak ve ahlâkî erdemde insanlık sınırlarında var olacaktır.

Nuhbe yayınlarından çıkan “Namaz Okumaları” isimli eserden iktibas edilmiştir.

Kaynak:Haber Kaynağı