İmam Rıza'yı Tanıyor muyuz?(VİDEO)

İmam Rıza'yı Tanıyor muyuz?(VİDEO)

Yaşadıkları dönemde ümmet'in istikamet'ten şaşmamaları için bedenlerini meşale yapan peygamber varisi ulema'dan bir örnek

İmam Rıza çoculuk dönemini babasının terbiyesi altında geçirdi ve 45 yıl Harun Reşid'in zalim hükümeti altında yaşadı 35 yaşında iken babası İmam Kazım (a.s) şehid oldu ve 10 yıl İmamet dönemi Harun zamanında geçti.
30/10/2009 - 14:01
Bilgiler:
Adı :Ali
Künyesi:Hasan
Lakabı:Rıza
Baba adı : Musa
Anne adı: Necme
Doğum yeri: Medine
Doğum tarihi: 11 Skate 148 hk.
Peygamber'e (s.a.a) olan yakınlığı: Torunu
Şehadet yılı :Sefer ayının sonu 203
Şehadet yeri : Tus (İran)
Şehadet sebebi : Abbasi Halifelerinden Memun'un İmam'ı zehirlemesi

Çocukluk dönemi
İmam Rıza çoculuk dönemini babasının terbiyesi altında geçirdi ve 45 yıl Harun Reşid'in zalim hükümeti altında yaşadı 35 yaşında iken babası İmam Kazım (a.s) şehid oldu ve 10 yıl İmamet dönemi Harun zamanında geçti. Harun'un ölümünden sonra oğulları Emin ile Memun arasında saltanat mücadelesi başladı. Bu mücadeleyi Memun kazandı ve sözde hilafet tahtına oturdu. Şia ve Ehlibeyt dostlarının peşpeşe kıyamları Memun'u İmam Rıza'yı veliaht etme fikrine düşürdü.


İmamet dönemi
İmam Rıza (a.s), Müslümanlara hakim olan siyasi ortamı göz önünde bulundurarak işin evvelinde yani Harun zamanında kendi imametini alenen açıklamadı; fakat Şia ve dostlarıyla ilişkileri vardı. Ama bir kaç yıl geçtikten sonra Harun Raşid'in hükümeti, çeşitli grupların ayaklanmasıyla zayıf bir duruma düştü. İmam Rıza (a.s) bu fırsattan yararlanarak kendi imametini Medine şehrinde aleni etti; itikadî ve içtimaî meselelerde halkın sorunlarını gidermeye başladı. İmam (a.s)'ın kendisi şöyle buyuruyor: "Ben Medine'de idim, bir katıra binip o şehrin sokaklarında dolaşıyordum; o şehrin halkı ve diğer kimseler, ihtiyaçlarını benden istiyorlardı, ben de onların ihtiyaçlarını gidermeğe çalışıyordum. ve mektuplarım şehirlerde geçerliydi."


Diğer bir sözünde de şöyle buyuruyor:
"Ben ceddim Resulullah (s.a.a)'ın hareminde oturuyordum, bir gurup alim de orada dini meseleler hakkında konuşuyorlardı, onlardan biri bir meselede aciz kalınca hepsi bana yöneliyor, sorularını benden soruyorlardı, ben de cevaplarını veriyordum."
Memun sözde hilafet tahtına oturunca kendinden önceki halifelerin sorunları ile karşılaştı. O da Ehlibeyt taraftarı olan şia ve ehlibeyt dostu guruplardı. Bu zamana kadar Abbasi oğulları halifelerinin siyaseti, İmamlara karşı baskı ve kanlı bir siyaset izlemekti. Gittikçe de bu baskı fazlalaşıyordu. Bazen Şiiler ve ehlibeyt dostları kıyam edip kanlı savaşlar meydana getiriyorlardı ve bunlar sözde hilafet kuruluşunu zor duruma düşürüyordu. Ehl-i Beyt'ten olan Şia İmamları ve rehberleri kıyam edenlerle işbirliği kurup onlara katılmadılarsa da toplumun çoğunluğunu oluşturan Şii ve ehlibeyt dostu halk, İmamlar'a, itaati farz bilip, onları Peygamber'in gerçek halifeleri olarak tanıyorlardı. Kisra ve Kayser saraylarını andıran ve bir takım fasit kişiler tarafından yönetilen hilafet idaresini de İslama ve kendi imamlarına yakışır bilmiyorlardı. Bu ortamın devam etmesi sözde hilafet için büyük tehlike sayılıyor ve onu şiddetle tehdit ediyordu.


Me'mun, önceki sözde halifelerin yetmiş yıllık sorunları çözemediği eski siyasetlerini bırakıp yeni bir siyasetle bu kıyamları yatıştırmayı düşündü. Yeni siyaset, İmam Rıza'ya veliahtlığı vererek tüm zorluklarını halletmeye çalışmasıydı. Çünkü İmam sözde hilafette yer alınca artık kıyam etmezlerdi. Diğer taraftan Şia ve ehlibeyt dostları kendi imamını da, kirli ve pis bildikleri kişiler tarafından yönetilen sözde hilafet idaresine bulaşmış görseler, onlar hakkında sahip oldukları manevi inançlarını yitirir ve mezhebi kuruluşları parçalanır ve böylelikle hilafet tehlikeden kurtulmuş olurdu.
Bu maksatlara ulaşıldıktan sonra da, İmam'ı yok etmekte hiçbir sakınca olmazdı. Me'mun bu maksatlarını gerçekleştirebilmek için İmam'ı Medine'den Merv'e getirtti. İmam'ı huzuruna çağırıp ilk olarak sözde hilafeti, daha sonra veliahtlığını İmam'a önerdi. Hazret mazeret getirerek kabul etmedi. Fakat İmam'ı çeşitli yollarla tehdit ederek zorla kabul ettirdiler. İmam (a.s) memleket işlerine, atama ve azletme olaylarına karışmamak şartıyla veliahtlığı kabul etti.


Şehadet
Bu vakıa Hicretin 200. yılında meydana geldi. Fakat çok geçmeden Memun, ehlibeyt'e olan ilginin hızla ilerlemesinden, İmam'a karşı sevgilerin çoğalmasından, milletin hatta kendi ordusundan ve devlet adamlarından bile İmam'a yönelmelerinden bu siyasetin de yanlış olduğunu anladı ve çare aramaya koyuldu. Çareyi İmam'ı zehirleyerek şehit etmekte buldu.
İmam (a.s), şehit olduktan sonra İran'ın şimdi Meşhed denilen Tus şehrinde defnedildi.

 

Diğer taraftan kendi dönemlerinde sözde hilafetlerinin garantide olması için herşeyi mubah gören sözde halifeler, makamlarının tehlikeye düşmemesi için ilmi münazaralara(!) çok önem verirlerdi, velevki halkın zararına bile olsa. Bu sayede insanlar bu karışıklıklarla uğraşırken kendisi de sözde hilafetinin keyfini sürecektir.

Farklı bir düşünce olarak kendine rakip olarak gördükleri şahısların toplumdaki karizmalarını sarsmak ve kendi sözde hilafetlerini meşrulaştırmak adına yapılan entrikalar da yok değildir.

Misal; İmam Rıza'ya sözde hilafet teklif edilmiştir, aynı zamanda zamanın bilginleri ile tartışmalar düzenlenerek İmam'ın toplumdaki karizması sarsılmaya çalışılmıştır, ama istenilen hedefe ulaşılamamıştır.

İşte o tartışmalar'dan bir sahne;