İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Hasta adamlar!

Suriye, Arap Birliği'nin gözlemci teklifini kabul etti. Krizin çözüleceği anlamına gelmiyor bu ve bir süre sonra sulandırılacak. Şam, zamana oynarken Arap Birliği süreci olgunlaştırmaya çalışıyor. Suriye'nin füze tatbikatı ve ordu ile isyancı askerler arasındaki çatışmaların yoğunlaşması aslında daha büyük senaryo için tarafların son hazırlıkları yaptığına işaret ediyor.

Rusya'nın Katar'la diplomatik ilişkilerinin seviyesini düşürmesi, Avrupa Birliği'nin Suriye'ye petrol eksenli bakışı, yine AB'nin Belucistan sorununu gündeme getirmesi ve bu bölgedeki doğalgaz kaynaklarına göz dikmesi, Suriye'nin Türkiye ile ticareti neredeyse durdurması, İran'ın en önemli füze üslerinden birinde meydana gelen patlamadan sonra bu ülkeye baskıların sistemli biçimde artırılması, Pakistan-ABD ilişkilerinin hiç olmadığı kadar gerginleşmesi ve benzer bir çok konu önümüzde duruyor ve her biri bugünkü yazının konusu olabilirdi.

Ancak, bölgeden biraz uzağa gidip, daha geniş bir coğrafyayı etkileyecek yeni bir duruma bakma fikri baskın çıktı. Avrupa Birliği'nin gerilemesi ve Latin Amerika Birliği'nin yükselmesi gibi...

Öteden beri, küresel ekonomik krizin aslında söylendiği gibi finansal kriz olmadığı, sistemik kriz olduğu, ekonomik sonuçları kadar siyasal ve toplumsal sonuçları olacağı üzerinde durduk. Krizin küresel güç kaymalarını hızlandıracağını, dünyanın ağırlık merkezini değiştireceğini, jeopolitik çözülmelere yol açacağını, ülkelerin pozisyonlarını değiştireceğini, ittifakları çatlatıp düşmanları biraraya getireceğini tartıştık.

Öyle de oluyor... Hemen her gün, bu süreci güçlendiren gelişmelere tanık oluyoruz. Yeryüzünün ekseni değişiyor. Dünyanın ezici çoğunluğuna kibirle bakanların acizliklerini görüyoruz. Omuz omuza dünyaya şekil vermeye çalışanların kriz zamanı birbirlerine bile tahammül edemediklerini farkediyoruz. Amerika, "arka bahçesi" Latin Amerika'yı kaybediyor. Otuz üç Latin ülkesi, kendi aralarında yeni bir birlik inşa ediyor. İnsan haklarından bölgesel entegrasyona, esaslı kararlar alıyor, "büyük ağabey" ABD'yi bölge dışına itmeye çalışıyor.

Bunlar olurken, 21. Yüzyıl'a dönük en büyük model olan Avrupa Birliği dağılıyor. Fransa-Almanya ekseni, kara Avrupası merkezli yeni, çekirdek oluşuma doğru gidiyor. Birlik için angarya gördükleri ülkeleri birlik dışına iteceklerinin işaretlerini veriyor. Güney ve Kuzey ülkeleri muhtemelen "Süper Avrupa" içinde yer bulamayacak.

Türkiye'nin belirli fırsatlarla dile getirdiği; "Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi dondururuz" açıklamasının çıkış noktası burası olsa gerek. New York Times gazetesi, Türkiye'nin AB amacından vazgeçmeyi düşündüğünü yazarken aslında sadece Türkiye'ye değil, küresel ölçekli çözülmeye bakarak bir okuma yaptığı belli.

ABD'nin çözülmesi, çekirdek birliğin oluşturulması, Türkiye gibi yükselen güçler etrafında yeni odaklaşmaların olması kuvvetle muhtemel ve bu, erken söylenmiş bir söz değil.

Belli başlı merkezler, "jeopolitik çözülme"nin birkaç yıl içinde belirgin sonuçlar doğuracağına, güç haritasını değiştireceğine inanıyor. Öyleyse; ekonomik, siyasi ve askeri hegemonyanın parçalandığına, ABD'nin daha da içe kapandığına, Avrupa Birliği projesinin belki de çöktüğüne beklenenden kısa süre içinde tanık olacağız.

Jeopolitik çözülmenin Birleşik Avrupa düşüncesini nasıl sarsacağına dair ihtimallerle ilgili daha önce de burada notlar aktarmıştık. "Birleşik Avrupa"nın, "Parçalanan Avrupa"ya veya bölgesel birlikteliklere doğru gittiğini söyleyenler, yeni Avrupa'yı şöyle açıklıyorlardı:

Alman bölgesi: Almanya, Avusturya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Hırvatistan, İsviçre, Slovenya, Slovakya..

Kuzey Bölgesi: İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, İzlanda, Estonya, Litvanya ve Latviya... Bu Baltık ülkelerinin Rusya tehdidine karşı en yakın müttefiki Almanya olacak..

Doğu Avrupa ülkeleri: Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan... Kendi içinde bölgesel bir yakınlaşmaya gidebilir...

Akdeniz ülkeleri: İtalya, İspanya, Yunanistan, Portekiz, Kıbrıs Rum Kesimi ve Malta.. Bugün bu ülkelerin hepsi derin ekonomik sarsıntı içinde ve hızla iflasa sürükleniyor.

Biz artık yeni Avrupa'ya; "Hasta Adamlar kıtası" diyoruz. Yüz yıl önce "Hasta Adam" bizdik... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dediği gibi; "Belki bir süre sonra bu millet Avrupa Birliği'ne hayır diyecek." Sanırım o vakit yaklaştı. Öyleyse, AB'den başka çıkış yolu görmeyenlerin kendilerine yeni bir yol bulması lazım...

yenişafak

Bu yazı toplam 1155 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar