Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Hacı Efendiii...

Derin Gerçekler

5 yıldızlı Hac kaça patladı? Allah yolunda harcanan paranın hesabı mı sorulur? Allah indinde itibarda tasarruf olur mu? Patlasın patladığı kadar! Her sene Hacc'a gidenler var, hatta her sene birkaç kez Umre’ye giden de var. Mekke’ye Şeytan taşlamaya gidiyor, döndüğünde burada eski şeytanları ile sarmaş dolaş.

Bizim bir kısım zamane hacıları, günah çıkardan papazları solladı... Ye iç, eğlen, git Arabistan'a sildir defteri bu iş tamam, burada da arkandan dua okuyacak bir “efendi” bulduysak işin tamam, sana o efendinin nefesi yeter. Bir “püff” der cehennem ateşi söner, Bir bardak su ile cehennem ateşini söndürür!?. Zamane Hacılarının bazıları maalesef böyle oldu. ''Bak sen Efendi’yi görürsen, efendi de seni görür, onun Şefaat kontenjanından sorgusuz-sualsiz Cennete gidersin. Başın sıkışırsa “Medet efendim” dersin o mana aleminde seni görür ve işini halleder.(!?)'' Onlar bu dünyada işlerini gördükleri gibi öbür dünyada da halledeceklerini düşünüyorlar.
Onlar Allah’ı aldattıklarını sanıyorlar ama, aslında Şeytan onları aldatıyor. Sakınalım Şeytan sizi/bizi Allah’la aldatmasın!?. Birilerinin onlara “boşa zaman geçirdiklerini” söylemesi gerek. “Vay o namaz kılanların, Hacca gidenlerin, zekat verenlerin haline ki”, onları yetimin hakkını yerler, kamu malını zimmetlerine geçirirler, torpil yapar, rüşvet verirler, adaletin terazisini aşağıdan yukarıdan, yanlardan, müdahele ile çarpıtırlarsa vay ki vay onların haline. Onların günahını temizlemek o kadar kolay değil. Eğer içlerinde bir pişmanlık büyütmemişlerse Allah onlara tevbe de nasib etmez. Onlar Ebu Leheb’in akıbetini paylaşırlar. Onları yakacak ateş altlarındaki, üstlerindeki, etraflarındakini de yakar... Tevbe sadece dil ile olmaz. Ya da dilden kelimeler, kalbden gelmiyor ise, elleriniz temiz değilse, o eller yapılan ihanetin bedelini ödemeye hazır değilse, helalleşmek için uzatıldığında, hak sahibinin gönül rızası ile tuttuğu eller değilse, haram olan para, mal, mülk ve makam hala sırtında yükse, öyle hemen bir bağışlanma yok. Canı cehenneme onların!..

Kabe’yi siz hamam mı sandınız... Çalınan maldan zekat mı olur, sadaka mı olur. Şarapla abdest alınır mı? Haram para ile hayır mı yapılır. “Kem alat ile kemalat olmaz!”. İnsanlık için Tevbe’lerin kabul edilmeyeceği bir zaman olduğu gibi, o din ve ahlaktan bağımsız bir ömrün sonunda sekerat'ül mevt de de tevbe kabul edilmez. “Tevbe ederim günahlarımı silinir “diye, çaldıklarının bir kısmını harcayarak amal defterini sildirmeyi hesaplayanların hesablarının da karşılığı yoktur. O, Şeytanlarının onların kulaklarına fısıldadığı yalanlardır. Onların biriktirdikleri ve sırtlarında ahirete taşıyacakları mallar ve yalanlar, kan ve gözyaşlarının bir gün gelecek satın alacağı tek şey var o da kendi cehennemlerinde kendilerini yakacak odun ve yakıtlar olacak. Gelin para, mal, mülk, makam, şöhret gibi kendi ihtiraslarınız, zevkleriniz uğruna kendi cehenneminize odun taşımaktan vazgeçin.

Sadece Hacc'a gidenler mi, yok canım ama onların hali daha bir kötü. Onlar bir de Allah’ı kandırmaya çalışan Müslüman görünümlü münafıklar olduğu için onların hesabı daha şiddetli olacak... Hacc'a gitmese, insanları aldatmak için cami yaptıranlar, ya da namaz kılanların hali de öyle.
Yoksa, Münafıklar, Kafirler, fasıklar, müstekbirler, mürtefinler, yalancılar, zaniler, yetimleri görüp gözetmeyenler, dullar, yetimler, yolda kalanlar, yurtlarından çıkartılanlara sahip çıkmayanlar, katiller, zaniler, kumarbazlar, hırsızlar, işrete dalıp Hakkı unutanlar, hepsi aynı yolun yolcusudurlar. Zengin fakir farketmez. Ya da kadın erkek farketmez. Başı örtülü, açık, sakallı sakalsız farketmez, kadın-erkek, herkesin “misQale zerretin” ölçüsünde hayır ya da haksızlık yapmışsa karşılığını eksiksiz göreceği bir gün var. Allah (cc) herkesin yaptığını hakkıyla gören, duyan, bilendir. Hüküm sahibidir. Kapalı kapılar arkasında fısıldaşarak konuşulanları, akıldan ve kalplerden geçenleri bilen bir Allah var! Bu gerçeği inkar edenlerin, bilip hesaba katmayanların vay haline...

Hacı efendiii (!?), Orada Şeytan taşlayıp, dönüp burada sizi bekleyen Şeytan’larınızla buluştuğunuzda, siz orada kucaklaştığınız hacılarla ya da Şeytan (LA) taşlarken Allah’ı (cc) mı, yoksa Allah’ın (cc) dostlarını mı aldatıyordunuz. Aslında siz insanları aldatırken Şeytan (LA) da sizi aldatıyordu. Siz Şeytan (LA) taşlarken Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Hacer’in yaptığı gibi, o gün kendine gelen şeytanı taşladığı gibi, Nefsinize taht kuran, aklınızı çelen Şeytan’ı mı taşladınız, yoksa onlara gelen Şeytanı mı? Onlara gelen Şeytan orada sizi beklemiyor. Sizi memleketinizde bekliyor. Aslında bir gece öncesinden taş toplarken, kendi şeytanınızı taşlamak için kendi günahlarınızı düşünecektiniz. Sabaha kadar kendi günahlarınızın sebebi olan Şeytanları taşlamak için taşları avucunuzda tutacaktınız. Sahi, şimdi dönüp geldiniz, o “Taşların sırrı” neydi. Şimdi, o gün orada verdiğiniz sözleri hatırlayın. O günden bu güne dönüp geldiğinizde, o hurma, o Zemzem ve Çin malı tesbihlerden başka bir şey yoksa heybenizde, vay size. O Hurma, o zemzem, o tesbihler lanet eder size.

Bakın Hacc'a gidip dönüp hayatında hiçbir şey değişmeyen ve hayata, ilişkilerine kaldığı yerden devam ediyorsa vay onların haline. Eğer, Hakk'a doğru “köklü bir değişiklik” söz konusu ise hayatlarında müjdeler olsun onlara. Allah ömrünüzü bereketli kılsın. Allah sizlere hayırlı bir ömür ve hayırlı bir ölüm versin! Ailece Hacc'a gidenler, haydi masum yürekler bir “Kuyudaki Yusuf” olun, Hadi gençler anne babanız, amca dayı, hala, teyzeleriniz için rahmet vesilesi olun. Onları Cehennem çukurunun eşiğinden döndürün. Haydi hanımlar, beyler hanımınızı, beyinizi Hakk'a çağırın.
Unutmayın cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. Ameller niyetlere göre olsa da, vahyin aydınlığında biçimlenmemişse niyetler o Şeytanın bir aldatmasından başka bir şey değildir. Şeytan insanlara amellerini süsler ve güzel gösterir. Şeytan “artırılmış sanal gerçeklik ustası”dır. “DeepFake” ustasıdır. Onun için mü’minler günde 40 kez “YaRab, bize Hakkı Hak, batılı batıl göster ve Hak’da toplanmamızı nasib et” diye dua ederler. Dikkat edelim, o binbir surat, kimi zaman “ıslah edici” rolünü üslenen Şeytan bizi Allah’la, liderde, şeyhle, bilimle, siyaset ve zenginlikle, insanların değer verip itibar ettiği şeylerle aldatmasın. Rabbimiz bizi o taşlanmış Şeytan'ın hilelerine karşı uyarmadı mı? Hz. Havva “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vadeden” Şeytan'ı taşlamadı. Dünya hayatı bu aldanışın kefaretidir Ademoğullarına. Hz. Adem'de Şeytan’ın, zevcesini yanlışından dönmesi konusunda uyarmadı ve ona uydu. Hz. İbrahim, Hz. Hacer ve Hz. İsmail benzer vaadlerle gelen, hayat vadeden yalanlarına karşı onu taşladılar. Ve biz bugün hemen her besmelede onun bu aziz hatırasını anarız “Euzubillahimineşşeytanirraciym” derken. Hani kardeşlerim, bugün burada, hemen şimdi Şeytan taşlamaya başlayın. Şeytan’ın dostlarını kendinizden uzaklaştırın ve siz onlardan uzaklaşın. O zaman Haccınız mübarek olsun. Bugününüz yeniden doğum günü, bayramınız olsun. Yoksa gelecek günleriniz geçen günlerinizi aratacak. Ahiretiniz de bugünlerinizi aratacak. Günahlarınızın kefaretini aileniz, çocuklarınız, akrabalarınız, size karşı ses çıkartmayan amirleriniz, memurlarınız, halkınız, ülkeniz, herkes ödeyecek. “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım!”

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 374 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar