Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Geliyor gelmekte olan!

Derin gerçekler

Bu zalimler topluluğunu Allah kahretsin” diyorsunuz ya, dualarınız kabul oldu. Kahır yakın. Nasıl bir Gazab’la imtihan olunacağını yakında göreceksiniz.

Sanırım Allah (cc) onlara biraz daha mühlet verdi.
Çünkü azgınlıkta, vahşette, şehvette sınır tanımıyorlar, yiyorlar doymuyorlar.
Bu “Kan içiciler” topluluğu, akıbetlerine doğru yokuş aşağı koşar gibi gidiyorlar. Cehennem onlara hasret.
Ama bir sorun var. Onları yakacak olan ateş, onlar karşısında sessiz kalan ve onlara yardım edenleri de yakacak. Sünnetullah böyle.
Hud Suresi 113: ''Ey iman edenler! Kim olursa olsun zulüm ve haksızlık yapan kimselere asla güvenip bel bağlamayın; onlara, duygu ve düşünce plânında kesinlikle meyletmeyin; yoksa cehennem ateşi size de dokunur! Çünkü onlara ilgi duymak ve sevgi beslemek, yaptıkları kötülükleri onaylamak anlamına gelir. Unutmayın ki, sizin Allah’tan başka hiçbir yardımcınız, hiçbir dostunuz yoktur; öyleyse kendinize başka bir dost aramayın, aksi hâlde ilâhî yardımdan yoksun kalırsınız!''

Allah (cc) bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak, mazlumlara yardım etmek ister.
Eğer zalimlerden korkar, sessiz kalır, ya da menfaat için onlara yaklaşırsanız, siz de onlardan olursunuz. Allah’ın yardımını bekleyenlerin; Allah’ın ipine tutunmaları gerekir. Servet, güç ve iktidar sahiplerini, din ve devlet büyüklerini, Allah’tan başka birilerini İlah ve Rab edinmemeleri gerekir.

Kitapta ne deniyordu: “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım!” Evet sessiz kalan dilsiz Şeytanlardan olursanız, Şeytan azabta olması gerekir.

Onların yalanlarına nasıl da kanıverdiniz. Onlar “ıslah edicileriz” diye geliyorlar, ellerinde aşı ile, ellerinde 5G ile, tepenizden pislik yağdırıyorlar sesiniz çıkmıyor. İklim yalanlarına ne çabuk kanıveriyorsunuz? İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir.

Biz bu anlamda kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden Allah (cc) bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirivermeyecek. İtiraf edelim, cahillerden, zalimlerden olduk. Dünyaya çok fazla tamah ediyoruz. Kadere, Rızka, Ecele iman etmiyoruz sanki. Kendi nefislerimizi ve peşinden gittiklerimizin nefislerini ne kadar da yüceltiyoruz.

Dünyada olup-biten hadiseler, kişiler karşısında adil şahitlerden miyiz?
Sadece yaptıklarımızdan değil, yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan da hesaba çekilecektik hani, peki yaptıklarımız ve ihmallerimizden dolayı tevbe istiğfar ediyor muyuz?

Allah’ın bize emrettiği konularda, Allah'tan yardım istiyoruz da, yapmamız gereken işi bırakıp, İsrail oğullarının gazaba uğramalarına sebep olan olayda olduğu gibi, “Ey Musa sen ve Rabbin yetersiniz, bize bu külfeti niye yüklüyorsun ki!” diyen sapkınlar gibi, arzu ettiğiniz şeyleri gerçekleştirmesi için, dua eder gibi yapıp Allah’a yapması gereken şeyleri söylüyorsunuz!

Allah’ın gazabı yaklaştıkça yaklaşıyor. Ama o Gazap sadece düşmanlarımızı değil, düşmanlarımızla işbirliği yapanları, onlar karşısında sessiz kalan herkesi de vuracak. O gazab geldiğinde, belli bir coğrafyayı ve belli bir ırkı ya da zamanı kapsamaz. İslam ülkelerinde Trump’un, Netenyahu’nun, Epstein’in zihniyet ikizleri yok mu? Hepsinin boynunda haç ya da 6 köşeli yıldız yok, bazılarının kafasında sarık da vardır bunların.

Kendi memleketimizin haline bakın. Aile, gençlik ne halde. Uyuşturucu, Kumar, Fuhuş artık her yerde. Çeteleşme mahalle seviyesine kadar indi. İflaslar başladı. Hele bu bütçeden sonra vergi üstüne vergi, zam üstüne zam, böyle giderse ne olacağını görürsünüz. İflaslar inşaat sektörünü vurmaya başladı. İnşaat sektörü ev tekstili, beyaz eşya, mobilya, elektronik, daha bir çok sektörü doğrudan etkileyen bir sektör. İnşaattaki kriz bankaları da vurur.

Sattığınız malın parasını alamıyorsanız, alacağınızı alamayınca borcunuzu ödemiyorsanız, banka faizi, döviz, altın her gün borcunuzu artırıyorsa ne yapacaksınız? Alacaklılar, borçlular yarın mahkemelik olacak, işler çıkmaza girince tahsilat çetelerinin ortağı tefeciler devreye girecek. Bir adım sonra işe Mafya el koyacak. Adalet çözüm üretmiyorsa, kişiler “ihkak-ı Hak” yoluna başvuracak.

İflas eden Tüccar vergi ödeyemez. Sonuçta bu krizin ucu Maliyeye dayanır. Hazine’ye dayanır. Karşılıksız para basarsanız, herkesin cebinden para çalmış olursunuz. Bu Faiz dediğiniz Riba’dan da beter bir iktisadi fitne vesilesidir. Bu iş hırsızlıktır. Altın paranın ayarı ile oynamak, gramı ile oynamak gibi bir dolandırıcılıktır. Haksız vergi Gasb’dır. Yapabiliyorsanız israfı önleyin, Haksız edinilen mal, makam ve paraya el koyun. Tabi önce yargılayın, sonra el koyun. Sizden olanı görmezden gelip, ötekinin üzerine saldırırsanız bu adil bir şey değildir. Zulüm adaletin yokluğudur. Allah (cc) zalimlere yardım etmez, onların işlerini sarp dağlara sardırır, üstlerine pislik yağdırır.

Eğer yarınınızı kurtarmak istiyorsanız, itiraf edin: “İnni kültü minezzalimiyn” deyin. Kim olursanız olun, bu kural herkes için geçerlidir.
2. Adım, hak sahibinin hakkını verin, haksız edinimi sahibine iade edin.
3. Adım Tevbe istiğfar edin. Ondan sonra yerlerde sürünen adaleti ayağa kaldırın! Çünkü Adalet mülkün temelidir. Bu temele zarar vermeyin, o yapı çökerse, onun altında o yapıyı çökertenler de kalır. Ve yapının temelinden kötü sesler geliyor. Yani sahip olduğumuz bir şeyin temelinde adalet yoksa orada gazab vesilesi olan zulüm ve gasb vardır demektir. Bu kural her yerde, her zaman, herkes için geçerlidir. Bu kurallar yaratanın yaratılana vahyettiği kurallardır.

Kurtuluşa erenlerden olmak için, zalimleri dost, veli, müttefik edinmekten vazgeçin ve onlara karşı direnin. O zaman Allah’ın yardımı size ulaşacak. Siz kurtuluşa erenlerden olacaksınız, Allah da onları sizlerin elleri ile cezalandırmış olacak.

Haksızlıklar karşısında susmayacağız. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olacağız. Zalim babamızda olsa, kendi tarikat şeyhimiz, partilimiz de olsa, mazlum düşmanımız da olsa, var mısınız?

Ayet öyle demedi mi: Bir kavme olan düşmanlığınız sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin diye. Düşman yerine Rakibiniz de olabilir bu. Sizden olmayan, hatta size düşman olan birinin bile Hakkını ve hukukunu korumakla emrolunmadık mı biz. Yoksa o kınayıp durduğumuz Siyonistlerden ne farkımız kalır.

Öyle aziz millet, aziz devlet yok. İnsan topluluğunun olduğu yerde, her zaman haksızlık, zulüm olabilir. Hz. Osman’ı ya da Hz. Ali’yi, Hz. Hasan-Hüseyin’i şehid edenler kimlerdi?. Hz. Zekeriya’yı kim şehid etti. Çoğunlukla ve güçle övünenler, ataları ile övünenler “Tekasür” suresine baksınlar.
Övünmek için atalarının mefahirlerine sığınanlar şunu bilsinler ki, herkes için ancak yaptığının karşılığı vardır. Kimsenin lideri, örgütü ve şeyhi, peygamberlerden daha fazla yetkilerle donatılmış değildir. Göklerin ordularının komutası ya da göklerin hazinelerinin anahtarı kimsenin elinde değildir. Unutmayın iki günü eş olan aldanmıştır. İki günü eş olmayan mefahire sığınmaz.

Bakın, zamanı ve mekanı yaratan Allah (cc) ezeli ve ebedi bilgisi ile, olanları ve olacak olanları biliyor. Hayır da, şer de olsa her şey onun bilgisi ve iradesi içindedir. Biz kendimizi değiştirmeden, O bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. O bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecek. O servet ve iktidarı, halklar ve ülkeler arasında bu şekilde evirir-çevirir. O her şeyin bilgisine sahip olduğu gibi, hüküm sahibidir de.

Biz dua ederken “zalimleri kahret” derken, biz nerede duruyoruz, ona da bir bakalım lütfen.
Kendi nefsimizi, peşinden gittiklerimizin nefislerini bir gözden geçirelim bakalım ne göreceğiz. Gelen bela dua ile istenen bir bela olmasın sakın..

“Asr’a yemin olsun ki, insanlar hüsrandadır. İman edenler, amel-i salih olanlar, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna”.
Zalimler içinse yaşasın cehennem.
Nefsini kınayanlara, yaşadığı zamana, mekana, olaylara adil şahidlik edip, Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olanlara selam olsun.

Dua ile...

Bu yazı toplam 209 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar