Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Farklı bir ‘Heykel’ üzerine

Önce, son terör saldırısıyla ilgili bir-kaç söz: Ankara’nın kalbinde, üstelik de askerî kurumların yoğun olduğu bir yerde, 17 Şubat akşamı, mesaî saati bitiminde askerî personeli taşıyan servis otobüslerinin arasına arabasını süren bir kişinin büyük bir hedefi seçtiği açık...

Bu gibi saldırılar karşısında elbette karamsarlık ve kontrolsüz tepkiler vermemek şarttır; ama hemen, ‘Mutlaka yakalayacağız, cezalandıracağız’ gibi nutuklar atılmasının, onyıllardır her terör saldırısından sonra duyulan klişe sözlerden olduğu için, hiçbir inandırıcılığının olmadığı da unutulmamalıdır.

***

Bu gibi saldırılara tek kişi de karar verebilir, bir örgüt de...

Nerede, ne zaman, hangi silahla ve nasıl vuracağı tahmin edilemeyen çete savaşı mantığıyla tezgâhlanan bu gibi saldırılara, devletlerin, düzenli ordularının karşı koyması neredeyse imkansızdır. Karga kurdu öldüremez ama kurt da kargayı yakalayamaz.

Kanla yoğrulmak, âdetâ tarihin kaçınılmaz bir kaderi gibi olan bu coğrafyaların halklarının bu acı kaderinden biraz biraz ülkemiz de nasibini almaya başlayınca dehşete kapılmak, bu bölgede hele de son yüz yıldır yaşananları görmemek, bilmemek ve anlamamak olur. Bu facia hele de son yüzyıldır hep yaşanıyor bu bölgede..

***

Ama unutulmamalıdır ki, öldürmeyen yara bünyeyi güçlendirir.

Bu anlayış içinde, bu son saldırıda hayatını kaybeden mazlumlara rahmetler, geride kalanlarına sabırlar diliyorum.  

Mısırlı tipik bir laik kişi

Mısır’ın ve Arap dünyasının en ünlü laik yazarlardan Hasaneyn Heykel’in 92 yaşında vefat ettiği açıklandı, 18 Şubat günü..

Özellikle 1950-70’ler arasındaki 20 yıl boyunca, sadece ünlü yarı-resmî El’Ehram gazetesinin başyazarı olarak değil, Cemâl Abdunnâsır’ın Enformasyon Bakanı olarak da dünya çapında isim olan Heykel, bizdeki Falih Rıfkı’nın Mısır’daki izdüşümü olarak gösterilebilir.

***

Mısır’ın ve genelde Arap toplumlarının başındaki rejimlerin dış ve iç siyasetini anlamak isteyenler için Heykel, makaleleri ve hâtıralarıyla bilinmesi gereken bir sembol isimdir.

Heykel’in hele de Haziran-1967’de cereyan eden ve ‘6 Gün Savaşı’ olarak isimlendirilen Mısır, Suriye ve Ürdün ordularının sionist İsrail rejimi karşısında ağır bir yenilgi aldıkları ve yüzbinden fazla insanla birlikte, Batı Şeria, Sina Yarımadası ve Kudüs’ün doğusunun da kaybedilmesiyle neticelenen o büyük facia içindeki canlı şahitlikleri ve gözlemleri yürek burkar.  

***

En ilgi çekici hatıralarından birini özetle aktaralım:

Bir gün, Kahire’de Nâsır’la bir lüks otelin terasından aşağıdaki Nil’i seyretmektedirler.

Nâsır uzunca bir sessizlikten sonra birden sorar:

- Heykel! Allah’a inanıyor musun?

- Bu hususta aynen zât-ı âliniz gibi düşünüyorum reis cenabları..

- Ama ölümden sonrası ne olacak?

- Bu konuda da aynen sizin gibi düşünüyorum efendim!

Sadece bu muhavere bile, müslüman coğrafyalarındaki okumuş sınıflara ârız olan bir kalb hastalığını yansıtmıyor mu? Böylesine şüpheler içinde olan yönetici kadrolardan ülkelerinin hayrına ne beklenebilir?

***

Bu konuşmaya rağmen, ilginçtir, Heykel, hâtırâtında, Kahire dışında bulunduğu sırada, kendisine ‘Reis cenablarının ağır bir durumda olduğunu’ bildirdiklerinde durumu tahmin eder ve hemen Nâsır’ın bulunduğu hastaneye doğru giderken; bir taraftan da Mısır radyo-televizyonuna, ‘normal yayın akışını kesip, derhal Kur’an okunmaya başlanması’nı emreder.

Halk da son derece önemli bir gelişme olduğunu böylece anlar. Ancak kendisinin anlattığı kadarıyla, inanç konusunda Nâsır’la birlikte böyle tereddütler içinde olan bir kişinin, halkı ve iktidarlarını da koruyabilmek için hemen Kur’an’a sarılmaları, ilginç bir laik kurnazlığının tezahüründen başka nedir ki?

Nâsır’ın yerine geçen Enver Sedat’la bozuşan ve bir ara hapse atılan Heykel, daha sonra, -5 Ekim 1981 günü bir askerî merasim sırasında teğmen Khaalid İslambulî eliyle öldürülen- Sedat’ın ‘Müslüman Kardeşler’e karşı sert tavrını da hararetle destekleyip alkışlamıştı.

 

stargazete

Bu yazı toplam 905 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar