Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Derin uykudan uyan

Derin Gerçekler

Pakistan’ın Akif’i İkbal öyle diyordu:
Bu ateşli feryatlar / Her tarafı kavurdu. / Uyan da gör ne haldedir cihan! / Her tarafta bir figan…/ Uyan derin uykudan, / Derin uykudan uyan!

Hadi bir de Orhan Veli’yi hatırlayalım:
Anlatamıyorum / Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda; / Dokunabilir misiniz, / Gözyaşlarıma, ellerinizle?”

Herşeyden önce ve hepsinden sonra ki ilk ve tek gerçek, son gerçek şu: İmtihan oluyoruz. Başkalarından değil yalnızca Allah'tan korkalım ve ona sığınalım. “Eğer Allah sana bir zarar verecek olsa, onu O’ndan başka hiç kimse önleyemez ve eğer sana bir iyilik nasip etse, bunu da O’ndan başka hiç kimse engelleyemez. Unutma ki, O’nun her şeye gücü yeter.” (Enam/17)

Akif ne diyor bu hususta:

(…)
Kurtulmaya azmetmeli baştan başa millet. /

Kafi mi değil, yoksa bu son ders-i felâket? - Son ders-i felâket neye mâl oldu? Düşünsen: /

Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden! - "Son-ders-i felâket" ne demektir? Şu demektir: /

Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir! - Zirâ, yeni bir sadmeye artık dayanılmaz; /

Zirâ, bu sefer uyku ölümdür: Uyanılmaz!”

“(…) Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık, /

Silkin de muhitindeki zulmetleri yak, yık!

- Bir baksana: gökler uyanık, yer uyanıktır; /

Dünyâ uyanıkken uyumak maskaralıktır!

- Eyvâh! Bu zilletlere sensin yine illet.. /

Ey derd-i cehâlet, sana düşmekte bu millet, -

Bir hâle getirdin ki, ne din kaldı, ne nâmûs! /

Ey sîne-i İslâm'a çöken kapkara kâbûs,

-Ey hasm-i hakîkî, seni öldürmeli evvel: /

Sensin bize düşmanları üstün çıkartan el! / Ey millet, uyan! Cehline kurban gidiyorsun!

- İslam'ı da "batsın!" diye tutmuş yediyorsun! /

Allah'tan utan! Bâri bırak dîni elinden. /

Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!

- Lâkin, ne demek bizleri Allah ile iskât? Allah'tan utanmak da olur, ilim ile.. Heyhât!”

Biraz cesur olalım, dik duralım, dik başlılık etmeden. “Hele o ruku olmadan eğilmez başlar” diyorduk hani, bu ne el etek öpmeler? Allah’ı bırakıp başka kurtarıcı aramalar da nereden çıktı?

Şiirle girelim dedim konuya. Keşke Poetika ile Politika arasında bir ittifak kurabilsek ama bu adamlarla ne mümkün. Hani Firavun2a bile güzel söz ve hikmetle hakkı anlatacaktık? Hani adil şahidler olacaktık?
Heyhat!
Akif “Ya Rab Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabahı?” der bir şirinde ve şu ayetle başlar:
''İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helâk eder misin, Allah’ım?“ (Arâf 155) ve şöyle devam eder 1913 de yazdığı şirinde:
“Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık; / Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık”
Akif’in sözlerini bugüne uyarlasak, İstanbul Sözleşmesi ve Lanzaroteyi de düşünüp, “uluslararası sisteme aldanıp, sözcülerine mi kandık” dermiydi yada Şabat’ı hatırlayıp “onların sözlerine mi kandık” mı derdi?
Asıl konumuza dönelim: Bu AI dedikleri Yapay zekâ ve yapay bilinç piyasayı, siyaseti, yasama, yürütme, yargı, sivil toplum, media, cemaat, herkesi yönetecek. Humanoid Hekim de olacak hakim de. Ameliyatı da bu robotlar yapabilir tek başına ve siborg doktorlarla birlikte. Aslında doktora ne gerek var zaten onun beynini de kendisi okumuyor mu. Telemedicine geçiş dönemi için düşünülebilir belki. Gezegenlerarası operasyonların gerçekleştirildiği bir dünyadan söz ediyoruz, tabi Tarık ve Şira bütün uzayı silip süpürmezse. Yerdeki trafolar patlayıp elektriksiz kalmazsak.

Otonom insanımsı robotlar acıkmaz, uyumaz, yemez içmez, enerjisini de ortamdan soğuruyor. İcabında farklı boyutları ve frekansları algılayan ve onlarla etkileşebilen bir yapıdan söz ediyoruz. Sahi insan mı bunları yönetecek, bunlar mı insanı yönetecek?

Genetik manipülasyon ile yeni hayvan, gıda ve bitki türlerinin üretilebilir, mevcutlar dönüştürülebilir, yeni karma türler de icat edilebilir. Bilgisayar ortamında üretilen sanal bitki ve organizmalar bio rezonans ile diğer canlılara aktarılabilir mi?
Yani birileri Yaratılışla ilgili fıtratı değiştirmek istiyor. Bu şeytanın bir gayesi idi. Nesneler arası iletişim yanında beyin ağı, beyinler arası İnternet (WBW); Global beyin ağı (GBW) gibi projeler deneyleniyor bugün. Sun’i yollarla yapay bağışıklık üzerinde çalışıyorlar. NeuraLinklerle beyinler arası iletişim yanında, beyni planlamayı da düşünüyorlar. Beyine kayıt ve beyinden silme de yapacaklar ve tabi BioHackerler, bu kanalda insan beynini de hackleyebilecekler. İnsan nesne haline gelince her şey mümkün. Hafızanın kaydı, nali üzerinden de çalışılıyor bu gün. Geni kopyaladıkları gibi beyni de kopyalayıp, arşivleyebilecekler. Adına Telekinezi, ded-kleri maddeler üzerinde düşünce gücüyle etki yapma deneyleri yeni değil.

ESP Zener Kartı ile “Duru görü Telepati” yöntemi ile beyinle arasında bağlantı olmadan, zaman ve mekan farkı da olmadan bilgileşim deneyleri 1960’lardan beri üzerinde çalışılan bir konu aslında. Quantum bilgisayar bunun teknolojiye uyarlanmış bir hali aslında. Bu deneyler aslında 1920 de Karl Zener tarafından başlanmış. 1930’larda Duke Üniversitesi’nin Parapsikoloji Laboratuvarı'nda Zener kartları üzerinde akademik çalışmalar yapılmış. Bu gün hipnoz yöntemi, Lucid Dream ve astral yolculuklarla çok daha ileri uygulamalar söz konusu.

Artırılmış sanal gerçeklik, Deep Fakeler. Sihir, büyü, illüzyon. Her şey birbirine karışıyor bu fütiristik dünyada. Yeni bir mitolojik çağa geçiş yapılıyor adeta. Uzay varlıkları dedikleri, cinler ve şeytanlarla birlikte. Maddeye, cana zamana müdahale eden Quantik bir dokunuşla boyut değiştirip zamanda ileri-geri yolculuğu hayal eden ve mekan farklılığını ortadan kaldıran yeni bir dünya inşa edilmeye çalışılıyor sanki. Geçmişte Hz. İsa'nın Lazarusa dokunuşu, İsra, Hızır’la yolculuk ya da Hz. Süleyman’ın Belkıs’ın tahtını getirmesini teknolojik olarak mümkün kılma çabasına şahitlik ediyoruz. Tayyi zaman, Tayyi Mekan ve “zaman içinde zaman yaratan bir Allah” inancı!

Cinlerin ve Şeytanların insanlara ve yapay zekaya hulul edeceği bir alem hayal edebiliyor musunuz?

Halogramik, dokunmatik, 3 boyutlu, renkli ekranlar artık hayal olmaktan çıktı. Bunu kent semalarında kitleşel görsel şovlara dönüştürmek de mümkün. Gökten sanal mehdi ve mesihi indirmeye kalkışmaları sürpriz olmamalı. Yapay zekalı bilgisayarlar sıfır personel ve teknik donanımda Tv yayını da yapabilir, çizgi film de. Resim, grafik tasarım, müzik de yapabilir, makale de yazabilir. Fala da bakabilir, kehanet de. Bu makinalar düşüncenizi de okumaya başladılar bile bugünden, hatta ekonomik, politik davranışlarınızı siz karar vermeden öngörebiliyorlar da. Haberiniz olsun, tıp, hukuk, iş yönetimi, media, sanat gibi daha aklınıza gelen bir çok konuda, insanların yaptığı işlerin %90’nı, daha doğru, daha hızlı, daha kaliteli, daha ekonomik bir şekilde yapabilecek bu yapay zekalar ve otonom bilgisayarlar. Nano Chiplerle çalışacak Quantum bilgisayar sistemlerinde bütün monitörler, bütün zaman, ana sisteme bağlı, o da insan beynine. Ve her şey kontrol altında. İnsan sistemi biyonik protezi olacak. Sizce insanoğlu böyle bir dünyaya ne kadar hazır?

Düşünsenize 3D Printerle, ev de yapabileceksiniz, et de. Arabanızı da yapacak Humanodiler, elbisenizi de dikecek, masaj da yapacak, kuaförlük de yapabilecek. GSM, GP ve RFİD sistemleri ile artık gizli bir şey yok. Yasalara bakarsanız, özel hayatın gizliliği var. Güleyim bari. Bu VR gözlükleri takıp, MetaVerse’den gerçek dünyadan bağımsız, öbür dünyaya yolculuk yapabileceksiniz. DeepFakeler, size gerçeklerden daha gerçek ve keyifli gelebilir. Ve siz bu sanal alemde gezinirken, Subliminal mesajlarla, BioHackerler tarafından beyniniz ele geçirilebilir.

Bakın “Tanrı Parçacığı” dedikleri Atom altı parçacıklar artık maddenin de, canlı hücrelerin de içine girip, fıtratı değiştirme planları için kullanılabilinebilir!
Ergonomi artık yaygın bir şekilde kullanılan bir kavram. Ergonomi; insanın fiziksel ve psikolojik özelliklerinden yola çıkarak insanın çevre ve makine ile ilişkisindeki uyumu ifade eden bir kavram.
Endropi, Kaosdaki, düzensizlik gibi, karmaşık gibi görünen kaotik düzeni ifade eden bir kavram. Sonuçta her şeyin atomdan evrene, canlı alemden cansıza, maddeden enerjiye her şeyin kendileri arasındaki mutlak uyum, ahenk ve ritmi ifade ediyor. 1 Dolar da bunu ifade eden bir slogan var: "Ordo ab chao" (Kaostan gizli düzen) diye ifade edilen.

3D baskı sistemleri, GPS ve RFID ile her şeyi takip edebilme imkânı; (VR); Tüm Dünya’nın, küresel tek dinli, tek dilli bir şehre dönüşmesi; Sanal varlıklar, kablosuz hayat... İnteraktif turizm, hareketli, yüzer sualtı ve yeraltı şehirleri; Kendini inşa edebilen ve onarabilen akıllı evler, büyük yapılar ve şehirler, antisismik binalar; Kimyasal elementlerin algoritmalarının çözümlenmesi ile diğerlerine kopyalanması veya dönüştürülmesi; Dikey gökdelen bahçeler ve çiftlikler, duvarların, tavanların ve tüm oda yüzeylerinin dijital ekranlara dönüştürülebilmesi, konuşan duvarlar, kendi kendini temizleyen masalar ve bulaşıklar, kişiselleştirilmiş ergonomi;

NEOM ve LİNE aslında böyle bir arayışın ürünü. Bu deneyi Medine ile Kudüs’ün, Mısır ile Suudi Arabistan ’ın arasında, Sina ile Ürdün arasındaki bir bölgede, arz-ı Mev’ud coğrafyasındaki bir yerde yapmaları ilginç. Bu sadece bilim, teknoloji, tecessüsle (Merak ile) açıklanacak bir durum değil.

Yeni dünyada her şey her şey ile ilişkili olacak, Her şey bir nesneye dönüştürülüyor. Holistik denilen “Bütünleşik bir yapı” söz konusu. Bunu beşeri hayatta, tıpta, mediada her yerde göreceğiz. Yok öyle radyo, gazete, dergi, kitap Homepage, sosyal media, hepsi iç içe ve birlikte

Size söylemek zorundayım Dijitalizm, Faşizmden eşeddir. İnsanlığa karşı Şeytani bir tuzaktır. Akıllı telefonlar, akıllı ev, akıllı otomobil tehdittir. Her şeyi yapay zeka ile ilişkilendirmek, Quantum bilgisayar, Nesneler arası iletişim intihardır. Akıllı Telefonuz katiliz olabilir. Cebinizdeki ajandır. Akıllı evler patlatılabilir. Zaten StarLinkler üzerinden Lazer ve RF silahları şehirler, ormanlar, sanayi tesisleri, evler, hedefteki her nesne tehdit altındadır.

Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Teknolojik anlamda adeta Yeni bir mitolojik çağa giriyoruz. Zaman, mekan, emek ve enerji zamanda yolculuk konusunda yeni arayışlar söz konusu. Otonom robotlarla emeğin bir maliyeti yok artık. Aslında bu projede insana ihtiyaç kalmıyor. İnsanoğlu bir şekilde kendi sonunu hazırlıyor. Bütün yetkileri yapay zeka ve robotlara devrediyorsunuz. Siz sistemin biyonik bir protezine dönüşüyorsunuz. Enerjinin de maliyeti yok, ortamda soğuracaksınız ya da füzyon enerjisi kullanacaksınız. Bilgi deseniz artık bilgi üreten bir yapay zeka söz konusu. Yazılım yapan robotlar hayatı yeniden programlayacaklar.

Bugünlük de bu kadar.

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 314 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar