Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

CHP'nin muhalefet olabilme çabası

Meclis'teki direniş netice vermiyor.

Anayasa Mahkemesi başvuruları, mahkemenin yeni yapısı sebebiyle muhalefete katkı sağlamıyor.
Cumhurbaşkanı deseniz, orada Sezer yok.

Tandoğan, sokağı harekete geçirme planının bir parçası.

Onun için herkes, daha duyar duymaz, Cumhuriyet mitingleri ile bağlantı kuruverdi.

Muhtemelen planı yapanlar, Cumhuriyet mitingi konusunu değerlendirmiş, artıları eksileri hesaba katmış, sonunda 'Bunu yapalım'a gelmişlerdir.

"Bunu yapalım" demişlerdir, çünkü başkaca etkin muhalefet yolu kalmadığına hükmetmişlerdir.

Bir de şu: CHP'nin vitrinde gözüken bir ismi var: Muharrem İnce o. Belki ona Emine Ülker Tarhan'ı da ilave etmek lazım. Her iki isim, militan hüviyetle arzı endam etmeyi seviyor. Bu tavrın kendilerine yakıştığını düşünüyor olmalılar. Muhtemel ki, Kılıçdaroğlu'na da bu iki isim, militanca bir tavrı empoze etmektedirler.

"Artık sövmeliyiz"

Kılıçdaroğlu'nun üslubunda her geçen gün daha çok "Muharrem İnceleşme" gözleniyor. Bu bir kuyruğa takılma olayı mı, yoksa oturup hep birlikte "Artık sövmeliyiz" kararına mı varılmıştır, bilmiyorum ama CHP muhalefetinin gittikçe daha çok küfür edebiyatına dönüştüğü bir gerçek.

Efendiliği ile tanınan CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi'nin bile, komisyon toplantısında, Başkan Nabi Avcı'ya seloteyp teknesi fırlatır hale gelmesi "vahşileşme" dozunun sirayet kabiliyeti açısından ilginç değil mi?

Kılıçdaroğlu'nun Tandoğan dili, ne kötü bir dildir. Otur, küfür olabilecek tüm kelime ve deyimleri bul, sonra ondan bir konuşma metni çıkar. "Münafık" öyle mi, "kindar" öyle mi, "Hitler, Nazi" öyle mi? Bunlar konuşma mı Allah aşkına? Bunların neresinde eğitim var?

Bunların neresinin ayağı yere basıyor, neresinde bir mesaj bulunuyor, neresinde muhalefet var? Belli ki Tandoğan meydanına doluşturulmuş bir kitlenin yüreğinde var farz edilen bir 'Tayyip düşmanlığı'na ma'kes olunmak istenmiş.

Diyorum ben, Kılıçdaroğlu'nun Tandoğan'daki konuşmasını dinleyip de, önceden Tayyip düşmanı olmayan bir tek kişi, "Yaaa, bu Kılıçdaroğlu bayağı önemli şeyler söylüyor" diye düşünmüş olabilir mi? Hiç sanmıyorum.

Bu konuşma olsa olsa, mevcudun tahkimini sağlamış olabilir. Rahşan şu bu... Hepsi de bu. O da yüzde 20'lerdir. Sonra? Sonrası boş!

Sözcü'de yazar olsaydı

CHP'nin muhalefet üslubunda Cumhuriyet mitingi arayışına yeniden dönersek...

Doğrusu, Cumhuriyet mitinglerinde bir dinamizm mevcuttu.

Ancak bu dinamizmin, halkın ne kadarını etkilediği önemli bir, hangi saiklerle o heyecan dozunun yakalandığı önemli iki ve Cumhuriyet mitinglerine, halkın geriye kalanının nasıl anlam verdiği önemli üç.

Hemen şunu söyleyelim ki, Cumhuriyet mitingleri, 28 Şubat'la iç içe bir hadiseydi. Dolayısıyla sırf o niteliği ile sakatlık arz etmekteydi.

İkincisi, Cumhuriyet mitingleri, laik eksenli vurgusuyla, muhafazakâr-dindar halk kesimleriyle duygu karşıtlığını peşinen göze almış bir olaydı. Kılıçdaroğlu CHP'si, din, dindarlık, din eğitim konusunda, klasik CHP'den farklılaşmaya çalışıyor.

Oysa Tandoğan'a yansıyan toplumsal görüntü, pek bu farkı dikkate almış gözükmüyor. Maalesef CHP'nin topladığı kitleler, hâlâ laikçi vurgu ile heyecanlanıyorlar. Bu da, Kılıçdaroğlu'nun fark ettirmeye çalıştığı "Dine saygı" çizgisini yok edecek ölçüde gölgeliyor.

Ben Kılıçdaroğlu'na baktığımda derin bir boşluk görüyorum. Bir köşe yazarı olsa, belki Sözcü'de idare edebilirdi ama Türkiye için ana muhalefet lideri olmak o kadar ucuz değil.

Bügün

Bu yazı toplam 850 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar