Cephe Arkadaşları Şehid Muğniye'yi Anlatıyor

Cephe Arkadaşları Şehid Muğniye'yi Anlatıyor

Siyonist İsrail rejimine tarihin en ağır yenilgilerini yaşatan Hizbullah'ın efsanevi komutanı İmad Muğniye'nin cephe arkadaşlarının dilinden Şehid Muğniye...

"Hizbullah'ın cihadi anlamda ikinci adamı olmasına rağmen hiçbir zaman Hizbullah'ın siyasi birimlerinde yükselmeyi hedeflememişti. Rehberlik Şurası'nın bile üyesi değildi. Seyyid Hasan Nasrallah,  Şura seçimlerinde aday olması için uzun süredir ısrar ediyordu, o da sonunda bu teklifi kabul etmek zorunda kaldı. Ama içinden bunu istemiyordu ve bu makama ulaşmak için de hiç gayret göstermemişti. Oylamanın sonunda Nasrallah'tan sonra en çok oyu alan o oldu."

 

 

 

"Hem her yerdeydi hem de hiçbir yerde. Ele gelmeyen bir balık gibiydi. İstediği yere de, kendisini tanımalarına fırsat vermeden girebilmeyi başarırdı. Fransızca, Farsça ve İngilizce'yi çok iyi bilir ve konuşurdu. Bazen önemli toplantılara mütercim kılığında girer ve tarafların görüşlerini öğrenirdi; bu işin altından o kadar güzel kalkardı ki toplantıda bulunan hiç kimse onun aslında çevirmen değil Hizbullah'ın beyni İmad Muğniye olduğunu anlamazdı. Hatta bazen karşı tarafın görüşlerinin yanlış olduğunu teşhis ettiğinde bunu ıslah ederek çevirirdi. Bu şekilde, istihbarat alanında her zaman düşmandan bir adım önde olmuştur.

 

Her konuda güçlü delillere dayanan üstün fikirleri vardı, Menar TV'nin film yapımcılığında bile. Kendi görüşünün diğerleriyle farklı olduğu zamanlarda da fikrini ortaya koyarken bunu öyle bir şekilde yapardı ki muhatabı Hacı Rıdvan'ın kendisine karşı çıktığını hissetmez, bununla birlikte kendi hatasını da anlardı."

 

 

 

"Ehl-i Beyt'e çok üst düzey bir muhabbet beslerdi, bütün işlerde onlara tevessül ederdi. Bu durum çok büyük bir maneviyat ve irfana ulaşmasını sağlamıştı, öyle ki en tehlikeli operasyonlarda bile çok sükunet ve dinginliğini kaybetmezdi

 

İran'a her gittiğinde İmam Rıza ve Hz. Masume'nin nurani kabirlerini ziyaret ederdi."

 

                       """".

 

"Siyonist rejimin casus uyduları ve MK insansız uçakları Beyrut'un göklerini 24 saat tararlar. Böylece her çeşit faaliyet ve yer değiştirmeyi tarassut altında tutmayı amaçlamaktalar.

 

Hacı Rıdvan Hizbullah'ın gizli evlerinin ve mekanlarının deşifre olmaması için şehir içinde, aynı anda pek çok arabanın sürekli olarak evden eve, parktan parka hareket halinde olması emrini vermişti. Bu mekanlar ya boştu ya da Hizbullah ile bir ilgileri bulunmuyordu. Ben de kendisiyle birlikte defalarca evine gitmiş olmama rağmen, hiçbir zaman bu mekanın nerde olduğunu anlayamamıştım, çünkü her seferinde farklı bir yolu takip ederdi ve yolda da birkaç araba değiştirirdi."

 

 

 

"Hacı İmad Hizbullah'ın iki büyük tarihi zaferinin -2000 yılında Lübnan'dan geri çekilmelerinin ve 2006 savaşının- komutanıydı. Eğitim verirken temel prensiplerinin düşmana azami kayıp verdirirken asgari kuvvet kaybı olduğunu söylerdi.

 

2000 yılında İsrail'in firar ettikleri gecede  –Beyrut'taki emniyet şeridini bile boşaltmışlardı- süratle sınıra doğru geri çekildikleri esnada Hizbullah'ın rehberlik şurası sonraki adımlarının ne olacağını belirlemek için bir oturum düzenlemişti. Şehid İmad Muğniye bu toplantıda İsrail'i daha da zelil etmek için onları takip etmemiz ve son ana kadar Lübnan'ı rahatça terk etmelerine engel olmamız gerektiği yönünde fikir beyan etti."

 

           

 

"Bu sefer telaşlarının karşılığını alacaklarına ve İmad Muğniye'yi bulduklarına emindiler; hem de Katar'ın başkenti Doha'da, bir Pakistan gemisinde. Fars Körfezi'nde bulunan Amerikan 5. Filosu'nun en uzman birimleri, birkaç gemi, hücum botu ve komandolarla Muğniye'nin gemisine yıldırım baskını düzenlemek ve onu canlı olarak yakalamak emrini almışlardı.

 

Operasyon son dakikalarda iptal edildi. Zira Muğniye en küçük bir iz bile bırakmadan deniz turunu terk etmişti."

 

 

"33 gün savaşına birkaç ay kala onunla bazı celselere katılıyordum. Bu celselerin birinin ardından  bana "gel sana yan odada sana önemli şeyler göstereceğim" dedi. Doğrusu inanmak zordu gerçekten. Siyonist rejimle gerçekleşecek olan olası savaş için topladığı teçhizat ve çizdiği planlar tasvirin ötesindeydi. O bu planlarında, Vietnam ve Cezayirli gerillaların tecrübelerinden tutun Filistinlilere kadar herkesten istifade etmişti.

 

Sonunda 33 gün savaşı gelip çattı ama Hizbullah eskisinden de daha güçlü olarak çıktı bu işten. Hacı İmad savaş sırasında düşmanın telsiz konuşmalarını dinlemeyi başarmıştı, ama onlar aynı şeyi yapamadılar. İsraillilerin içine nüfuz edebilmişti ama Hizbullah hakkında en küçük bir bilgi bile dışarı sızmamıştı."

 

        

 

 

"Muğniye'ye suikast düzenlemek için çok uğraşmışlardı. Mossad, 1994 yılında Ahmed Hallak adlı birinin vesilesiyle İmad Muğniye'nin kardeşi Fuad'a ulaştı. Hallak, kendisini önemli bir tüccar olarak gösteriyor ve Hizbullah'a nakdi yardımda bulunmak istediğini söylüyordu. Mossad'ın amacı, Hallak ve Hacı İmad arasında görüşme yapılmasını sağlamaktı. Güney Beyrut'ta bir bölgede buluşma kararı alınmıştı. İmad Muğniye durumdan şüphelenmiş ve tam buluşma günü haber vermeden görüşmeyi iptal etmişti. Kardeşi Fuad ise bu durumdan habersiz olarak toplantıya gitti ve daha önce yerleştirilen bombanın infilak etmesi sonucunda bazı halktan kimselerle birlikte şehadet mertebesine ulaştı.

 

İmad elbette dökülen bu masum kanlarının intikamını almakta gecikmeyecekti. Ahmed Hallak'ı Güney Lübnan'da, Mossad'ın koruma çemberinin dışına çekip Beyrut'a sürükledi ve orada da idam hükmünü infaz ederek İsrail'e indirmiş olduğu büyük darbelere bir yenisini daha eklemiş oldu."

 

 

"Seyyid Hasan Nasrallah'ın ve diğer komutanların da yer aldığı bir celsede katılımcıların toplu resimlerini çekmek istemiştim. Ben fotoğraf makinesini hazırlarken biri  – o sıralar Muğniye'yi tanımıyordum- , sen iyi çekemezsin, iyi bilmiyorsun gibi değişik bahanelerle makineyi elimden almıştı. O gün birkaç fotoğraf çekmeye muvaffak oldum ama o hiçbirinde yer almamıştı.

 

Şehid olduğunda kendisini tanıdım.  CIA'yi yıllarca peşinde koşturmuş olmasına rağmen ellerinde sadece, 24 yaşındayken çektirdiği bir fotoğrafın bulunmasının sırrını da anlamış oldum."

      

 

"İmam Humeyni'ye aşkla bağlıydı ve kendisini İmam'ın emirlerine itaat etmekle yükümlü görüyordu. Bu amaçla da İmam'ın fikirlerinden daha rahat istifade edebilmesini sağlayacağı için Farsça öğrenmeyi çok istiyordu.

 

İslam İnkılabı gerçekleştiğinde, Beyrut'taki İran elçiliğinden İmam'ın konuşmalarının Farsçalarını ve Arapça tercümelerini almaya başlamıştı ve onları o kadar çok okurdu ki 6 ay sonra Farsça'yı rahatlıkla mütalaa edebilir hale gelmişti, kısa bir süre sonra da bu dili konuşmaya başladı."

 

        

 

"Hayat dolu idi. Kendi ekibinin arasından kurduğu futbol takımı rakiplerini yendiğinde mutlulukla galibiyetlerinden söz ederdi, futbolu çok severdi, hem de çok"

 

         """..

 

"Son dönemlerinde istihbarat, emniyet ve askeri alanlara şamil olan, Hizbullah'ın cihadi birim muavinliği görevini bizzat yetiştirdiği komutanlara bırakmış, kendisi de program çizme faaliyetlerinde görev almaya başlamıştı. Şurası kesin ki onun terbiyesi altında yetişen kadro, onca değerli tecrübeden doğan ideallerden de faydalandıktan sonra Muğniye'den daha güçlü olmazlarsa bile en az onun kadar olacaklardır. Kendi kuvvetlerine verdiği gerilla eğitimi gerçekten de çok zor idi ve bu eğitimin başarıyla üstesinden gelmek çok az kişiye nasip oluyordu."

 

 

"Müstehaplar konusunda çok titizdi. İmam Hüseyin ve Hz. Rukeyye'ye muhabbeti çok fazlaydı, Suriye'ye her gidişinde Hz. Rukeyye'nin kabrini ziyaret ederdi kesinlikle.

 

Sonunda ödülünü de İmam Hüseyin'in bu üç yaşındaki kızından aldığı feyizle elde etmiş oldu. Şehadet gecesinde Hz. Rukeyye'yi ziyaret etmiş ve matem meclisine katılmıştı. O gece, Hz. Rukeyye'nin şehadet gecesiydi."

 

 

"Pek çok Batı ülkesinin istihbarat servisleri sabah akşam peşindeydiler. Dünyanın pek çok bölgesinde de müteaddit defa kendisine suikast düzenlemiş olmalarına rağmen hiçbirinde başarılı olamamışlardı. Son saldırı ise Şam'ın Kefersuse mıntıkasında gerçekleşti. Bu sefer hepsi oradaydı; Amerikalılar, Avrupalılar, Mossad ve hatta Araplar bile gelmişlerdi. Arabaya Avrupa ülkelerinden birinde CIA'nin nezaretinde patlayıcı yerleştirilmiş, sonra da Suriye'ye nakledilmişti. Arap ülkeleri toplantının yapılacağı yeri ifşa etmişler, Mossad'a da bombayı patlatmak düşmüştü...

 

Hacı İmad otomobiline binmeden az önce arabasının arkasında park etmiş olan bir araçtan şüphelenmişti ama artık çok geçti."

 

Ayende news adlı sitede yayınlanan bu hatırat, Kemal Saral tarafından çevrildi. İSRA HABER