Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bugün günlerden Cuma

Bugün günlerden Cuma. Bugün arefe . Yeni gün gün batımında başlıyor bizim için Yani bizim geleneğimizde günün ilk namazı Sabah namazı değil, Akşam namazıdır.

Ve bugün 28 Şubat. “Postmodern bir darbe”nin yıl dönümü. 28 yıl olmuş. Acıları hala taze.

Her Ramazan’da Şeytan boş durmaz, nefsine hakim olduğu birilerini kışkırtır ve genelde İslam’a ve Müslümanlara bir saldırı olur. Her Hac mevsiminde de öyle. Mesela her Hac mevsimi başlayınca Suriye’de Kolera çıkardı. Eskiden havadan Hacca gidiş yoktu, Denizden hala yok. Osmanlı zamanında Hicaza giden Demiryolu vardı şimdi o da yok. “Sürre alayları” da düzenlenmiyor artık. Niye Motorsikletle, Otobüsle, Otomobille Bisikletle, Ata Hacca, Umreye gidilmesin ki! Eskiden Otobüsle gidilirdi. Bana kalırsa Gemiyle daha faydalı olabilir. Gemi’de Hac ve umreye hazırlık için bir çok program yapılabilir.

Bu kafayla (akılsızlıkla) olmuyor. Bizim Laikçiliğimiz, Suudi’lerin rejim endişesi ve Vehhabiciliği, güzegahtaki ülkelerin rejim endişesi buna mani.

Aktarmalı bir Hac ve Umre yolculuğu nasıl olur mesela bugün için. İstanbul’dan, Rize’den, Edirne’den yola çıkan birileri Hatay-Urfa’yı ziyaret edip, Halep, Şam üzerinden vahiy coğrafyasını gezerek, Kudüs ziyaretini yapıp, Ürdün üzerinden Medine-i Münevvere ve Mekke-i Mükerreme’ye gitmesinler. Hatta vakti olanlar, Tur-i Sina ve Mısıra da bir gidip gelebilirler. İsteyen Bağdat’ı, Necef’i de ziyaret eder. Tek bir araçla değil, aktarmalı turlar çok daha ekonomik olabilir.

Bu arada Kur’anı lafız ve mana olarak okuyup, daha ayrıntılı öğrenmemiz gereken yerde Tefsirlere bakmamız gerek. Daha ayrıntı gerekiyorsa, Esbab-ı Nuzul’üne bakmak gerekir. Aslında Hadis kitabı, Siyer, Akaid, Kelam, Peygamberler Tarihinin elimiz altında olması iyi olur. Bir de Fıkıh kitabı tabi. Bunların da yanında ayrıca Usulü Tefsir, Usulu Hadis ve Usulü fıkıh olmalı.

Ramazan ayı dua ayıdır. Ayet “Dualarınız olmasaydı ne işe yarardınız ki” der. Dua’ya tevbe istiğfarla başlamak gerek. Cebinizde rüşvet parası, ya da haksız bir kazanç varken, evin haram, iş yerin haram, araban, elbisen harama batmışken duanın bir karşılığı olmaz. Allah cahil ve zalim bir kişi ya da topluluğa hidayet nasib etmez.

Ramazan geliyor, Allah’ın “iklim fitnesi”nden bizi kurtarması için dua edelim.. Bu fitne ve diğer fitnelere destek olanlardan uzak olalım. Yoksa onları yakacak ateş bize de dokunur. Onlar o yasayı geçirseler de biz onlara karşı yapmamız gerekeni yapıp, söylememiz gerekeni söyler ve ödememiz gereken bir bedel, kefaret varsa onu ödedikten sonra, yolun sonunda mahzun olanlardan olmayacağız. Eğer Hz. İbrahim’in ayak izinde yürüyenlerden olursak, Ateş bizi yakmaz. Hz. Musa’nın ayak izinde yürürsek, deniz bizi boğmaz, Hızır yoldaşımız olur. Ebabil kuşları yadıma koşar. Hz. Süleyman’nın ayak izlerinde yürürsek uzaklar yakın olur, Rüzgarlar bize yardıma koşar. Müslüman Cinler ve Melekler yardıma gelir. Eğer Hz. Haacer, Hz. İsmail gibi olursak suyu arayan kişi değil, suyun aradığı kişi oluruz.

Dua edelim de, eğer tevbe edip dönmeyeceklerse, darbeciler, darbecileri alkışlayanlar, onlarla birlikte haşrolsunlar. CoVID, mRNA belasını başımıza bela edenler, İklim fitnesini başımıza bela etmek isteyenler Tedros Adhanom Ghebreyesus, Bill Gates, Klaus Schwab, Yuval Noah Harari ile birlikte haşrolsunlar. Biz öyle dua etmesek de zaten öyle olacak da, Hubbu lillah, Buğzu lillah doğrultusunda biz yerimizi belirleyelim diye söylüyorum bunları. Yoksa Allah (cc) herkesin ne yaptığını biliyor, görüyor, kapalı kapılar arkasında konuşulanlardan, şifreli haberleşmelerden öte, akıllarından, kalplerinden geçenleri de biliyor. Bu kural hepimiz için geçerli. Rüşvet alan ve veren, kamu malına el uzatan, ihaleye fesat karıştıran, çalan-çırpan, çöken kim varsa İlahi adalet divanına cürm-ü meşhud olarak, çıkartılacaklar. Dilleri, elleri, ayakları, gözleri, kulakları aleyhlerine şahidlik yapacak! Kul Hakkı, Kamu malı bağlamında “Yetim Hakkı” söz konusu olunca, herkes yaptığının karşılığı tam olarak görecek ve onlar için kimse şefaatçı da olmayacak. Yiyenler, yemeye devam etsinler bakalım. Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorlarsa, bu ne casaret, herkes’den ve herşey’den korkanlar nasıl oluyor da Allah’ın gazabından korkmuyorlar!. iman etmiyorlarsa, görecekler o gün ne olacağını ve son pişmanlık da fayda vermeyecek!

Emir verenler, emir alanlar, rüşvet verenler ve alanlar, bunlara yardım edenler. Bu işleri görüp susanlar. Denetim yapmayanlar, denetim yapıp gerçeği gizleyenler. Mahkemelerde adaletin terazisi doğru tutmayanlar, yalancı şahidlik yapanlar, gerçeği gizlemeye çalışan savcılar, avukatlar, bilirkişiler o gün sizi göreceğiz.

Allahtan korkun. Gelin Ramazan’ın ruhaniyetine sığının ve tevbe edin. Çaldıklarınızı sahiplerine iade edin ve helallik isteyin.

Bugün Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Merkür‘ün de olduğu yedi gezegen birden gökyüzünde dünyadan çıplak gözle bakınca yanyana dizilmiş gibi görünecek.

Bugünle ilgili bir diğer tevafuk ise Cemreler. Cemre’lerin birincisi 19-20 Şubat’ta havaya düştü. 2.si 26-27 Şubat’ta, yani dün suya düştü. 3. Cemre de 5-6 Mart’ta toprağa düşecek. Cemreler aslında bahar’ın habercisi. Toprak canlanır, bitkilerin gövdesine su yürür. Nisan’la ağaçlar çiçek açar.

Hicri aylardan “Şaban” ayına, Miladi takvime göre “Şubat” ayına veda ediyoruz. İbranice ve SüryaniceŞabat”, asıl olarak Aramiceden geliyor. Yahudiler bu ismi Cumartesi günü için kullanıyorlar. Girmekte olan Mart ise, Mars / Martius’dan geliyor. Biz Hicri takvimle, insanın aklı ile vijdanını barıştıran, insanı insanla barıştıran, insanı tabiatla, fıtratla barıştıran, sonuçta Allah’la barıştıran bir aya girerken, ötekiler vahşi pagan savaş tanrısına adanan bir ay’a giriyorlar. Mart bu anlamda “savaş tanrısına adanan gün” anlamına geliyor. Onu da yarın daha ayrıntılı bir şekilde anlatalım. Selam ve dua ile.

mirathaber

Bu yazı toplam 345 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar