Bolton'dan Irak ve Lübnan yorumu

Bolton'dan Irak ve Lübnan yorumu

ABD Dışişleri Bakanlığı'nda silah kontrolünden sorumlu bakan yardımcısıyken, tartışmalı biçimde, Amerika'nın BM büyükelçiliğine getirilen John Bolton, kısa bir süre önce bu görevinden de ayrıldı.

John Bolton'dan Lübnan'daki Hizbullah İsrail savaşını ve Irak'ın işgali sonrasında gelinen süreci değerlendirmesini istedik.

BBC: Lübnan savaşının ilk iki haftasında Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere, derhal bir ateşkes çağrısı yapmaları için yoğun bir uluslararası baskı altında kalmıştı. Fakat her iki ülkenin yönetimi de, böyle bir çağrıda bulunmaya karşı kararlı bir direniş gösterdi.
Hizbullah ve Suriye'nin yanısıra, Fransa gibi bazı Batı ülkelerine ve bazı Birleşmiş Milletler yetkililerine göre, Washington ve Londra ateşkes sözcüğünün uluslararası belgelere ve BM karar tasarılarına girmesini engelliyordu, çünkü bu iki ülke de İsrail'e, Hizbullah'ı ciddi bir yenilgiye uğratması için fırsat verilmesinden yanaydı.
Bu eleştirilerde doğruluk payı var mı?

JOHN BOLTON: Bunda yanlış olan ne var? İsrail saldırıya uğramıştı ve buna tepki gösteriyordu. İsrail'in sürekli olarak Hizbullah'ın askeri tehdidi altında olduğu bir gerçek. Hizbullah saldırganlıkta bulunmuştu. İsrail kendini savunmak için tepki gösteriyordu.
Kendini savunmak düşmanın yenilgiye uğratılması anlamına geliyorsa, bence bu, hem uluslararası hukuk açısından meşru, hem de doğru bir politika. Amerika'nın o sıradaki tutumundan ve yaptıklarından gurur duyuyorum.

BBC: Birçoklarınca felaket olarak değerlendirilen Irak'a saldırı konusunda herhangi bir pişmanlık duyuyor musunuz?

JOHN BOLTON: Pişmanlık duyduğum bir şey yok. Ancak değerlendirilmesi gereken iki ayrı karar olduğu kanısındayım.
Birincisi, Saddam Hüseyin'i devirip devirmeme sorusu. Bence bu konudaki karar tümüyle doğrudur. Dahası kararın hayata geçiriliş tarzı da ders olarak okutabilecek türdendir.
İkinci soru ise Saddam'ın devrilmesi ardından yapılanlardır. Bu konuda, yaşananları da hesaba katarak, ülkenin yönetiminin Iraklılara devrinin daha önce yapılması gerektiğini söylemek mümkün.
Tabi şunu da belirtmem gerekir ki, Irak'ın barış içinde bir sivil topluma dayalı, üniter bir devlet olarak ayakta kalabileceği şüpheliydi. Ama nihayetinde bu, yanıtı Iraklılara bırakılması gereken bir soruydu.

BBC: 'Irak'ı Iraklılara bırakmak gerekirdi' diyorsunuz, peki, şimdi bunu yapıp Irak'tan ayrılmanın zamanı geldi mi sizce?

JOHN BOLTON: Bence, Irak'taki Amerikalı asker sayısını artırma kararı alırken Başkan Bush, Iraklılara barış içinde bir sivil toplumu isteyip istemediklerine karar verme fırsatı vermek istedi. Tek bir Irak mı istiyorlar, üçe bölünmüş bir Irak mı? Nasıl bir ülke istediklerine Iraklıların karar vermesi lazım; çünkü biz sonsuza dek orada kalamayız.
Başka halklar adına kararlar aldığınızda, o halkın siyasi olgunlaşma sürecine destek değil; köstek olursunuz.

BBC: Başkan Bush, Irak'ın işgalinin Ortadoğu'da yeni bir demokrasi dönemi açacağını vaat etmişti ama dört yıl sonra ortada çok farklı bir manzara var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

JOHN BOLTON: Amerika Birleşik Devletleri demokrasiyi özendirmeyecek de ne yapacaktı yani? Belki İngilizler monarşiyi pek sever ama Amerika'nın böyle bir şey önermesi söz konusu bile olamaz.
Ama ister demokrasi olsun ister başka bir şey, herhangi bir yönetim tarzının alacağı şekil o ülkenin halkına bağlıdır.
Biz Iraklılara bir fırsat verdik; bu fırsatı nasıl kullanacaklarını hep birlikte göreceğiz.

BBC