Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 551., Konya'da 447., Ankara'da 526.,

Sakarya 551. Hafta: Amerika-İsrail ekseni ile yakınlaşmaya hayır!

Sakarya'daki 551. hafta basın açıklamasında, Amerika'daki nükleer güvenlik zirvesi ve bu zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Türkiye heyetinin gerçekleştirdiği müzakereler gündem edildi.

 

Sakarya'daki 551. hafta basın açıklamasında, Amerika'daki nükleer güvenlik zirvesi ve bu zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Türkiye heyetinin gerçekleştirdiği müzakereler gündem edildi.
 
Diriliş Saati Dergisi adına Muhammed Emin Duman'ın okuduğu basın açıklamasında "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın özellikle Obama ve Siyonist Yahudi lobisi ile görüşmesini sağlamak için ciddi çabaların sarfedildiğini basından öğreniyoruz. Yani Amerika ve İsrail ile ilişkileri tamir etmek adına olağanüstü bir gayretin gösterildiğini gözlemliyoruz. Bu girişimler Türkiye'nin Amerika-İsrail eksenine daha yakın olması bağlamında çok vahimdir" denilerek, "Amerika-İsrail ekseni ile yakınlaşmaya hayır" mesajı verildi.
 
Açıklamanın tam metni şu şekilde:
 
551. Hafta Basın Açıklaması
 
AMERİKA-İSRAİL EKSENİ İLE YAKINLAŞMAYA HAYIR!
 
Amerika'da nükleer güvenlik zirvesi gerçekleştirildi.
 
Bu zirve ile bir kez daha nükleer silah sahibi ülkeler nükleer güce sahip olmayan ülkelere ayar verdiler. Nükleer gücün caydırıcılık etkisinin ve yetkisinin sadece kendilerinde olmasını isteyen ABD'nin başını çektiği emperyal ülkeler, diğer ülkelerin bu gücü elde edememesi doğrultusunda bir dizi müzakereye öncülük ettiler. 
 
Traji-komik bir durumla karşı karşıyayız. Amerika'da, İngiltere'de, Fransa'da, Çin'de, Rusya'da, İsrail'de nükleer silah bulunabilir ama Pakistan'da, Türkiye'de, İran'da nükleer silah bulunamaz. Efendilerin adaleti ve merhameti var, dolayısıyla bu güce sahip olabilirler; ancak kölelerin adaleti ve merhametine güven olmaz, dolayısıyla bu güce sahip olmamalılar!!! Ne kadar insani bir açıklama değil mi?
 
Biz yaşadığımız dünyadaki bütün kitle imha silahlarının yok edilmesini, bu silahları yapanların ve satanların ağır cezalara çarptırılmasını öngören bir dünya düzeni düşlüyoruz. Elbette nükleer silahlara, biyolojik silahlara, kimyasal silahlara karşıyız. Ancak kitle imha silahlarının bazı ülkelerde var olmasını meşru gören, diğer ülkelere de bu hakkı vermek istemeyen bu zalim dünya düzenine öncelikle karşı durmak durumundayız. Adil bir dünya düzeni kurulmadığı sürece, emperyal güçlerin manipülasyonlarının gündemleştiği bu ve benzeri güvenlik zirvelerini zırva olarak görüyor ve lanetliyoruz.
Türkiye yetkililerinin bu zirve sırasında gerçekleştirdikleri müzakereleri irdelemenin önemli olduğunu düşünüyoruz. 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın özellikle Obama ve Siyonist Yahudi lobisi ile görüşmesini sağlamak için ciddi çabaların sarfedildiğini basından öğreniyoruz. Yani Amerika ve İsrail ile ilişkileri tamir etmek adına olağanüstü bir gayretin gösterildiğini gözlemliyoruz.
 
Bu girişimler Türkiye'nin Amerika-İsrail eksenine daha yakın olması bağlamında çok vahimdir.
 
Evet, Türkiye Amerika'nın mimarlığını yaptığı Suriye operasyonunda bataklığa batmıştır. Müttefikim dediği Amerika bile onu yalnız bırakmıştır.  Suriye yüzünden bütün komşuları ile arası açılmış, uğrundaki bütün fedakarlığına rağmen Amerika'ya da yaranamamıştır.
 
Amerika ile son dönemdeki çelişkileri nedeniyle Amerika'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümete ayar çeken operasyonlara imza attığı iddiasını hiç yabana atılır bulmuyoruz.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve heyetinin Amerika ve İsrail ile buzları eritmek bağlamında gösterdikleri üstün gayret; Cumhurbaşkanı ve hükümetin de son dönemde ülkemizde gerçekleştirilen kanlı eylemlerin arkasında Amerika ve İsrail istihbaratlarının bulunduğu şeklinde verilere sahip olduğuna işaret ediyor.
 
Türkiye'nin Amerika ve İsrail'e yakınlaşması tüm İslam coğrafyası için ihanettir. Elleri milyonlarca mazlumun kanına bulaşmış bu ülkelerle iyi geçinmek adına Allah'ın karşısına dikilmenin vebali çok büyük olacaktır.
 
Türkiye'nin yapması gereken şey komşuları ile arasını düzeltmektir. Türkiye Suriye politikasını gözden geçirmeli; Rusya, İran, Irak ve Suriye ile barış içinde yaşayacağı yeni bir sayfa açmalıdır. Komşularımızla barışı sağlayabilirsek ülkemizde de barışı sağlayabiliriz.
 
Şeytan ile oturup kalkmak bir süre sonra onun güdümüne girmek demektir. Büyük Şeytan Amerika ile aynı kulvarda yer almak, onun bütün günahlarına ortak olmak anlamına geleceği gibi, aynı zamanda bu ülkeyi tamamen ona bağımlı kılmak anlamına da gelecektir.
 
Türkiye, İslam coğrafyasında Allah'ın rızası doğrultusunda oyun kurucu bir rol üstlenmelidir. Amerika'ya piyon olmak bu ülkeye yakışmamaktadır. Adaleti ve izzeti temsil eden bir Türkiye tüm ümmetin beklentisidir.
Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi
 

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 447. kez Kayalıpark Meydanı'nda toplandı. Platform adına basına açıklamalarda bulunan Uğur MUTLU,  ''Mutat olduğu üzere cumhurbaşkanı resmi görüşmelerden önce Amerika'daki düşünce kuruluşlarıyla buluştu. Onlara birer konuşma yaptı. Düşünce kuruluşları diye takdim edilen örgütlenmelerin içerisinde İsrail lobisi olarak faaliyet gösteren kuruluşlar olması dikkat çekicidir. Bu görüşmelerde Türkiye ve Ortadoğu siyasetinin pek çok ana konusu bir yana bırakılarak, özellikle İsrail’le ilişkilerin düzeltilmesine yönelik açıklamalar, konuşmaları daha titiz bir şekilde takip etmemizi gerektirmektedir.'' dedi. Açıklamasına İsra Suresi 1. ayeti okuyarak başlayan MUTLU, '' Cumhurbaşkanı İslam ümmetine büyük bir müjde vererek başkenti doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması gerektiğini ve yapılan çalışmaların hızlandırılması gerektiğini ifade etmiştir.  Lutfetmişler büyük bir müjde gibi görünen bu cümle İsrail’in varlığını kabullenen ve Kudüs’ün batısını israile vermeyi onaylayan bir ihanet cümleciğidir.'' dedi. Kudüs'ün müslümanların toprağı olduğunu hatırlatan MUTLU, ''Kuran-ı Kerim'le sabittir. Mescid-i Aksa'nın etrafı (havli) nın doğu ve batı diye bölünmesi asla caiz değildir. Siyonist İsrail’in varlığının devamını sağlayacak en büyük proje Kudüs’ün ikiye bölünmesi projesidir.'' dedi.

Açıklamanın Tam Metni:

Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla

Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (İsra Suresi 1. Ayet)

      Sevgili dostlar değerli basın mensupları; 

          Siyasetin dili, normal insanların dili gibi değildir. Normal konuşmalarda 'ne denildiğine' bakılır siyasetin dilinde ise 'ne denilmek istenildiğine...' Maksada, sonuçlarının nereye kadar ulaşacağına dikkat etmek gerekir. Siyasetçinin sözlerinde birden çok hedef olur; bunlardan birisi halkların anlamasının istenildiği şeydir, ikincisi de muhatabının anlamasını istediği şeydir. Hatta bazen esas maksat üçüncü kimseler olurda mesaj esasta onlara gönderilmektedir.

          Cumhurbaşkanının Amerika görüşmeleri, Türk siyasetinin istikrarını ve istikrarının hangi değerler üzerine kurulu olduğunu bir kez daha gösterdi. Mutat olduğu üzere, cumhurbaşkanı resmi görüşmelerden önce Amerika'daki düşünce kuruluşlarıyla buluştu. Onlara birer konuşma yaptı.

         Düşünce kuruluşları diye takdim edilen örgütlenmelerin içerisinde İsrail lobisi olarak faaliyet gösteren kuruluşlar olması dikkat çekicidir. Bu görüşmelerde Türkiye ve Ortadoğu siyasetinin pek çok ana konusu bir yana bırakılarak, özellikle İsrail’e ilişkilerin düzeltilmesine yönelik açıklamalar, konuşmaları daha titiz bir şekilde takip etmemizi gerektirmektedir.

      Konuşmaların ana noktasını oluşturanın 'İslam toprakları üzerinde ki çatışmaların bitirilmesine yönelik kararlar' olması beklenirken ve 'bu coğrafyada ki kanser tümörü İsrail’in varlığının tartışmaya açılması hatta yok edilmesinin talebi' gerekirken; siyonist İsrail’in varlığını ve devamlılığını talep eden ve koruma altına alan ifadelerin kullanılması gerçekten çok önemlidir.

     Cumhurbaşkanı İslam ümmetine büyük bir müjde vererek başkenti doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması gerektiğini ve yapılan çalışmaların hızlandırılması gerektiğini ifade etmiştir.  Lutfetmişler! Büyük bir müjde gibi görünen bu cümle, İsrail’in varlığını kabullenen ve Kudüs’ün batısını İsrail'e vermeyi onaylayan bir ihanet cümleciğidir.

    Kudüs, doğusuyla-batısıyla Müslümanların toprağıdır. Onun çevresinin kutsallığı Kuran-ı Kerim'le sabittir. Mescidi aksanın etrafı (havli) nın doğu ve batı diye bölünmesi asla caiz değildir. Siyonist İsrail’in varlığının devamını sağlayacak en büyük proje Kudüs’ün ikiye bölünmesi projesidir.

    Özgür Filistin devleti umutlarıyla Kudüs’ün batısının Siyonist İsrail’e başkent olarak verilmesi, ancak kirletilmiş akıllar tarafından kabul edilebilir.

     Hiçbir şekilde, hiçbir kimsenin, İslam topraklarını özelde de Kudüs-ü Şerif'in bir bölümünü Siyonist Yahudi’ye peşkeş çekmeye hakkı yoktur.

      Şu biline ki: Kudüs’ü Şerif hiç kimsenin siyasi hesaplarının bir parçası olmayacaktır.   Müslümanlar canları ve kanları pahasına Mescid-i Aksa'yı ve Kudüs-ü Şerif'i koruyacaklardır.

     Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 448. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 24 CEMAZİYELAHİR 1437 (02.04.2016)

Cumhurbaşkanından Ümmete Büyük Müjde

"Bizler bilelim ki, ne sadece Irak’ta 2 milyon kişinin katili ABD ve Batı ülkelerinden, ne de Çeçenistan’da taş üstünde taş bırakmayan Müslümanların ezeli düşmanı Rusya’dan hayır gelir. Bunlardan adalet ve insaf beklemek büyük bir yanılgıdır."

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
02 NİSAN 2016 TARİHLİ 526. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Değerli misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.

Günümüzde artık net bir şekilde ortaya çıkmıştır ki, kendilerini dünyanın hem efendisi, hem de jandarması olarak gören; fakat en büyük zulüm işkence ve katliamların öncülüğünü yapan başta ABD olmak üzere Siyonist İsrail, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa gibi devletler işgal ettikleri ülkelere Eşitlik, İnsan Hakları, Hürriyet vs. getireceğiz diye müdahale etmiş, oralarda en büyük hukuksuzlukları sergilemişlerdir. Tıpkı Yüce Rabbimiz’in Kerim olan kitabında Bakara Sûresi’nin 11-12. Ayetlerinde; “Bunlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz!’ derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değilleridir” buyurduğu gibi, ıslah etmek adına en büyük fesadı, zulmü ve katliamları işlemektedirler.

İşte, bu katliamların işlendiği beldelerden birisi olan ve 15 Mart 2011’de Dera kentinde duvarlara yazı yazan çocukların işkence edilmesiyle başlatılan direniş üzerine o günden bu yana Baas rejimi kendi halkını tanklarla, toplarla, uçaklarla, varil ve misket bombalarıyla katliama tabi tutmuş, hâlâ da bu katliamlar devam etmektedir. Ve bu noktada tüm İslâm coğrafyasında örnekleri görüldüğü gibi, Müslüman katliamlarını ABD ve Batı ülkeleri hep desteklemiş, mazlumların kanlarında hep onların eli olmuştur.

Suriye’deki katliamlarda ise Rusya, Çin ve İran zalim Esed’e destek veren aktörler olarak tarihe birer kara leke olarak geçecekleridir. Yıllardır devam eden, her gün onlarca masum insanın katledildiği olayları, Esed’den sonra Müslümanların iktidara geleceği korkusu ile sadece seyretmekle yetinen ABD ve Batı’nın, basit bahanelerle Mali’de, Somali’de, Orta Afrika’da hiç vakit geçirmeden harekete geçmiş olduklarını görüyoruz. Bu, onların ne denli iki yüzlü olduklarını ortaya koymaktadır.

Ve bizler bilelim ki, ne sadece Irak’ta 2 milyon kişinin katili ABD ve Batı ülkelerinden, ne de Çeçenistan’da taş üstünde taş bırakmayan Müslümanların ezeli düşmanı Rusya’dan hayır gelir. Bunlardan adalet ve insaf beklemek büyük bir yanılgıdır. Bizim beklentimiz Müslümanların uyanması, bir araya gelmesi, birbirlerine sahip çıkmalarıdır. Yine bizim beklentilerimiz İslâmî hassasiyetleri olan kurum, kuruluş, dernek ve vakıflarla uluslar arası İslâmî teşkilatlar bir araya gelsin, ciddi projeler üretsinler.

“Ben Müslümanım” diyen her izzet sahibi mü’minin Müslüman kardeşine sahip çıkmak ve onlara tüm imkânlarını seferber ederek yardımlarına koşmak gibi bir sorumluluğu vardır. Onun için gelin bu zulmü el birliği ile durduralım. Katliamların son bulması için tüm imkânları kullanalım. Ve yegâne müracaatgâhımız olan Yüce Rabbimiz’den niyaz ediyoruz. “Ya Rab! Müslümanları düştükleri bu zor durumlardan kurtar! Müslümanlar üzerinde kirli emellerini gerçekleştirmek için tuzak kuranları kahreyle, hilelerini başlarına geçir. Müslümanlara birlik ve beraberlik ver. Ezilen, hor görülen, yerinden yurdundan edilen mustazaflara yardımlarını gönder. Müslümanlara zaferler ihsan eyle Ya Rabbi!”

Diğer yandan, yayılmacı zihniyet ile Filistin topraklarının %82’sini işgal ederek, işgale başladığı 1976 yılından bu yana 30 Mart’ı Toprak Bayramı ilan eden Siyonist İsrail’i de buradan tel’in ediyor, yıllarca Filistinli kardeşlerimizin üzerine misket bombaları yağdırarak, katliamlar yaparak onları yok etmek isteyen bu zalimleri de Allah’a havale ediyor, bir an önce bu sapkınlıklarından ve azgınlıklarından vaz geçmeye davet ediyoruz.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU