Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Konya'da 446., Ankara'da 525.,

 

İsraile Komşu Olmanın Bedeli Ağır (Konya İ.Ö.P 446 Hafta Basın Açıklaması)

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 446. kez toplandı. Platform adına basın açıklaması yapan Osman GÜREL, ''İsrail’e komşu olmanın bedeli istikrasızlık ve kargaşayla ödetilmektedir Mısır, Ürdün, Lübnan ve Suriye her biri ortak ve ayrı ayrı nice sorunlarla uğraşmakta İsrail’e komşu olmanın bedelini ağır bir şekilde ödemektedirler.'' dedi. İşgal rejiminin Kudüs İntifadası'nı sindirmek için, eylemcilerin ailelerini sürgün etmeyi planladığına değinen GÜREL ''...Bu yöntemle intifadayı durdura bileceğini düşünmekte hem de etnik yapıyı bozup bölgeyi tamamen Yahudileştirmek istemektedir. Mevcut şartlar altında yalnızlaştırılmış ve her türlü destekten mahrum Filistinli hareketler Siyonist rejim karşısında ellerindeki kıt imkanlarla direnişi sürdürmekte, intifada ateşini canlı tutmaya çalışmaktadırlar. Siyonist rejim ve yandaşları bölgenin istikrarsızlaşmasıyla isteklerine ulaşabileceklerini düşünseler de İslam ümmetinin basiretli evlatları ve direnişin kararlı çocukları onların bu oyunlarını bozacaktır.''dedi.

 

Açıklamanın Tam Metni:

 

Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla

Şeytan onlara (birçok) va'dde bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaadde bulunuyor.İşte onların barınağı cehennemdir. Ondan bir kaçış yolu bulamazlar. (Nisa 120,121)

 

      Sevgili dostlar değerli basın mensupları; 

      Terör örgütü işgalci Siyonist İsrail'in bölgede varlığının sağlama alınması ve devamının şartlarının oluşması için tüm vasıtalar meydana getirilmeye çalışılmaktadır. Çevresindeki ülkeler ya iç savaşlarla boğuşmakta ya mülteci sorunlarının getirdiği problemlerin içinde bocalamakta yada siyasal krizlerin çalkantılarıyla zayıf düşmektedir. İşgalci İsrail'in etrafı istikrarsızlaştırılmakta her birisi ayrı bir sorunla uğraştırılmaktadır.

      Arap baharı beklentilerinin, Arap hazanına dönmesiyle bölgede var olan mevcut sorunlar katmerlenmiş, içinden çıkılamaz bir hale gelmiştir. İsrail'e komşu olmanın bedeli istikrasızlık ve kargaşayla ödetilmektedir Mısır, Ürdün, Lübnan ve Suriye her biri ortak ve ayrı ayrı nice sorunlarla uğraşmakta İsrail'e komşu olmanın bedelini ağır bir şekilde ödemektedirler.

     Suriye iç savaş sarmalının tabii sonucu olarak boşaltılmakta, sayıları milyonları bulan insan, mülteci konumuna düşürülmekte hem diğer ülkelerde sorun haline getirilip o bölgeler istikrarsızlaştırılmakta, hem de Suriye’nin demografik yapısı bozulup ülke insan gücü olarak ta zayıflatılmaktadır.

    Siyonist İsrail, Kudüs İntifadası'nı durdura bilmek ve ya etkisini zayıflatabilmek için intifadaya katılan herkesin aileleriyle birlikte sürgün edilmesini kararlaştırdı.  İşgal rejiminin bu kararı Filistin topraklarından yeni sürgünler olacağını göstermektedir.  Böylelikle işgal rejimi hem kendisine yönelik tehdit olanların ailelerini sürerek tehdidini ortadan kaldıracak hem de onların topraklarını kamulaştırarak oralarda yeni Yahudi yerleşim alanları oluşturulacaktır. Bu yöntemle intifadayı durdurabileceğini düşünmekte hem de etnik yapıyı bozup bölgeyi tamamen Yahudileştirmek istemektedir.

    Mevcut şartlar altında yalnızlaştırılmış ve her türlü destekten mahrum Filistinli hareketler, Siyonist rejim karşısında ellerindeki kıt imkanlarla direnişi sürdürmekte, intifada ateşini canlı tutmaya çalışmaktadırlar. Siyonist rejim ve yandaşları bölgenin istikrarsızlaşmasıyla isteklerine ulaşabileceklerini düşünseler de İslam ümmetinin basiretli evlatları ve direnişin kararlı çocukları onların bu oyunlarını bozacaktır.

     İslam ümmetini yeniden kardeşlik bilinci ile vahdete, siyasi basiretle bir arada olmaya, Mümin firasetiyle düşmanın oyunlarını bozmaya davet ediyoruz.   

     Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 447. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 17 CEMAZİYELAHİR 1437 (26.03.2016)

İsraile Komşu Olmanın Bedeli Ağır (Konya İ.Ö.P 446 Hafta Basın Açıklaması)

"Son günlerde “Ensar Vakfı” üzerinden yürütülen İslami kesime yönelik bir karalama kampanyası ile karşı karşıyayız. "

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 525. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.
Son günlerde “Ensar Vakfı” üzerinden yürütülen İslami kesime yönelik bir karalama kampanyası ile karşı karşıyayız. Vakıf ve dernek gibi sivil toplum kuruluşları, gönüllülük esasına bağlı olarak faaliyet gösteren kurumlardır.

Bir vakıf kendisine gönüllü olmak için müracaatta bulunan şahıslarla karşılıklı güven ve iyi niyet çerçevesinde, maddi karşılık ve çıkar ilişkisi olmaksızın yazılı olmayan bir hayır akdi yapar. Vakıf çalışmalarında aktif görev alan bir gönüllünün bu hayır faaliyetlerini gerek kendi nefsi emellerine ve gerekse de şahsi çıkarlarına alet ederek kötüye kullanması asla ve kat-a vakfa mal edilemez.

Yapılan fiil hiçbir surette kabul edilemez. Failin en ağır cezaya çarptırılması vicdan sahibi herkesin en büyük beklentisidir. Verilecek cezanın büyüklüğü mağdurların mağduriyetlerini gidermeyecek olsa bile bir daha böyle elim olayların yaşanmaması açısından önemli ve caydırıcı olacaktır.

Diğer yandan bu çirkin olayı vesile kılarak siyasi hırsları ve dünyevi çıkarları adına İslami kurum ve kuruluşları hedef tahtasına oturtmak isteyen ahmaklar taifesine seslenerek diyoruz ki; Adeta bir vahiy gibi itibar ettiğinizi iddia ettiğiniz Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38. maddesinin 7. fıkrası ve yine 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı ikinci kısmı 20. maddesinde belirtilen “Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.” ilkesi gayet açık ve nettir. Niyetiniz her zaman olduğu gibi “ Üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir.” toplum nezdinde yine kendinizi açık ettiniz. Şunu aklınızdan asla çıkarmayın merkezinde insan olan ve insana hizmeti hakka hizmet olarak telakki eden cemaatler, İslami vakıf ve dernekler bu ülkenin ve toplumun temel değerleridir. İslam’ın insana vermiş olduğu sorumluluk gereği dün güçlü bir şekilde vardılar ve yarında bu toplumun içerisinde güçlü bir şekilde var olacaklar. Sizlerde İslam’a düşman olan atalarınız gibi kininizle beraber ölecek ve tarihin çöp sepeti içerisinde kaybolup gideceksiniz.

Bu olay vesilesi ile yetkili kurum ve kişilere seslenerek diyoruz ki; İşlenen suç ve verilen cezalar arasındaki dengesizlik, cezaları caydırıcı unsur olmaktan çıkarmış ve kişileri adeta suça teşvik eden unsurlar haline gelmiştir. Toplum bu konuda rahatlatıcı bir çözüm beklemektedir. Aksi halde “Yapanın yanına kar kalıyor” düşüncesi beraberinde ahlaki yozlaşmayı ve toplumsal kaosu getirmektedir. Suçla mücadele cürmün işlenmesine tehir edilmemeli, her türden suça teşvik edici unsurlarla da mücadele edilmelidir. Kaynağını kurutmaksızın sivri sineği öldürmek çözüm değil boşa enerji harcamaktır.

2. dünya savaşı sonrası Avrupa kıtasının gördüğü en yıkıcı savaş olan ve yüzbinlerce kişinin en acımasız yöntemlerle katledildiği Bosna-Hersek savaşı üzerinden tam 25 yıl geçti. Ancak geride kalan bunca yıla rağmen yaşanan soykırım ve insanlık dramı hafızalarımızda hâlâ tazeliğini koruyor. Özellikle Srebrenica katliamı, üzerinden yüzyıllar geçse dahi insanlık tarihine kara bir leke olarak kaydedilmiştir. 25 yıl sonra nihayet bu katliamların baş aktörlerinden olan “Bosna kasabı” lakaplı Radovan Karadzic’in yargılandığı davada karar açıklandı.

Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesince 8.000 müslümanın katledildiği Srebrenica katliamında soykırım suçu işlediği gerekçesiyle Karadziç’in 40 yıl mahkûmiyetine hükmedildi. Dağ fare doğurdu. Batılı efendiler verdikleri bu kararla o dönem taşeron olarak kullandıkları Bosna Kasabını bir nevi aklamış oldular. Katledilen yüz binleri yok sayıp sadece Srebrenica olayını ele alsak bile 8.000 insanın canına karşılık ceza olarak verilen 40 yıl gülünç bir rakamdır.

Bu dava ve mahkeme ancak bir göz boyamadan ibarettir ve adalet yerini maalesef yine bulmamıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesi bir tiyatrodan ibaret olduğunu vermiş olduğu bu kararla bir kere daha ortaya koymuştur. Dün Bosna’da, Çeçenistan’da, Afganistan’da bugün Suriye’de, Mısır’da, Irak’ta ve dünyanın dört bir köşesinde mazlumlar güçlünün hukukuna kurban edilmişlerdir.

Zalimler için yaşasın cehennem.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU