Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 518., Ankara'da 495., Konya'da 414.,

SAKARYA 518. hafta: Parlementer Siyaset Toplumsal Yararı Gözetmiyor!

 

Parlementer Siyaset Toplumsal Yararı Gözetmiyor!

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 518. hafta açıklamasında “Siyaset çözüm adresi olmaktan ve toplumun yararına yönetme amacından uzaklaşmaktadır” dedi

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 518. hafta açıklamasını Sakarya Dayanışma Derneği’nden Şafak Yeşil okudu. Platform adına yapılan açıklamada AK Parti ve CHP arasındaki koalisyon görüşmelerinin neticesiz kalmasını “İki yıldır üst üste yaşanan seçimlerle yorulan halk, bu son çözümsüzlük manzarasıyla birlikte ciddi bir moral yıkım yaşamaktadır.” şeklinde değerlendirildi. “Siyaset halka tamamen yabancılaşmış, bir çözüm adresi olmaktan süratle uzaklaşmaktadır. Şu gerçek unutulmuştur ki seçim; parlementer siyasetin esasını değil yöntemini belirler.” denilen açıklamada, “Son yıllarda bu tamamen gözardı edilmiş, siyasetin; toplumu,  yine toplumun yararına yönetmesi asli amaç olmaktan çıkmıştır. Kendisini siyasetin üzerinde vasi kabul edenlerin, seçim sistemini salt bir teknik mesele düzeyinde algılamaları son derece aldatıcıdır.” eleştirisi yapıldı.

 

Basın açıklamasının devamında “Seçim sonrası siyasetin ortaya koyduğu manzara halkın küçümsendiğini, sonuçların sadece birer rakam olarak görüldüğünü göstermiştir. “Biz iktidara olana kadar hiç bir seçim geçerli değildir” tavrında olanlar halkın siyaset yapmak için sadece seçimlere mahkum olduğunu düşünmesinler. Ülke 20 sene öncesinin ülkesi değildir ve halkta güncel siyasetin ve devletin daha ilerisinde bir noktadadır. Halk yapılmaya çalışılan şeylerin farkındadır ve oyunu doğru okuyamayan siyasete sandık dışında da varlığını hissettirmeye muktedirdir. Halk kendisini ciddiye almayan herkese belki son bir ders daha verecek, ama ne olursa olsun Türkiye bir daha eskisi gibi olmayacaktır. Ülke ciddi bir kriz yaşanmaktadır ve “vekiller” bunu işin altından kalkamayacaklarsa “asıllar”ın olaya el koymalarının vakti gelmiş demektir.” denildi.

 

SAÖP 518. Hafta basın açıklaması

 

AKP ile CHP arasında devam eden koalisyon görüşmelerinin neticesiz kalmasıyla başa dönülmüş oldu.

İki yıldır üstüste yaşanan seçimlerle yorulan halk, bu son çözümsüzlük manzarasıyla birlikte ciddi bir moral yıkım yaşamaktadır.

Siyaset halka tamamen yabancılaşmış, bir çözüm adresi olmaktan süratle uzaklaşmaktadır.

Şu gerçek unutulmuştur ki Seçim; parlementer siyasetin esasını değil yöntemini  belirler. Son yıllarda bu tamamen gözardı edilmiş, siyasetin; toplumu,  yine toplumun yararına yönetmesi asli amaç olmaktan çıkmıştır.

Kendisini siyasetin üzerinde vasi kabul edenlerin, seçim sistemini salt bir teknik mesele düzeyinde algılamaları son derece aldatıcıdır.

Toplumsal olayları, yaptırdıkları anketlerle günü gününe ölçebileceğini düşünenler, bu veriler üzerinden toplum mühendisliğine soyunanlar birikmekte olan öfkeyi doğru okuyamamaktadırlar.

İktidarı bir görev değil bir nimet olarak görenler bunu kaybetmemek için her yola tevessül edebileceklerini göstermiş durumdalar maalesef.

Her asker, polis cenazesiyle birlikte oy oranlarının artıp artmadığını hesap eden bu kafanın ülke insanlarına bir hayır getirmesi mümkün değildir.

Son haftalarda devletin 90’lı yılları hatırlatan uygulamaları, zaten kırılgan olan toplumsal dokuyu geri dönüşü olmayacak bir noktaya taşıma tehlikesi taşımaktadır.

Seçim sonrası siyasetin ortaya koyduğu manzara Halkın küçümsendiğini , sonuçların sadece birer rakam olarak görüldüğünü göstermiştir. “Biz iktidara olana kadar hiç bir seçim geçerli değildir” tavrında olanlar halkın siyaset yapmak için sadece seçimlere mahkum olduğunu düşünmesinler.

Ülke 20 sene öncesinin ülkesi değildir ve halkta güncel siyasetin ve devletin daha ilerisinde bir noktadadır.

Halk yapılmaya çalışılan şeylerin farkındadır ve oyunu doğru okuyamayan siyasete sandık dışında da varlığını hissettirmeye muktedirdir.

Halk kendisini ciddiye almayan herkese belki son bir ders daha verecek , ama ne olursa olsun Türkiye bir daha eskisi gibi olmayacaktır.

Gelinen noktada, parlemento dışındaki siyasi partilerin, sendikaların , odaların, derneklerin,  daha doğrusu tüm sivil toplumun talep ve itirazlarını siyaset yapanlara daha anlaşılır bir şekilde iletmeleri, bunun için de sandığa mahkum olmadıklarını gösterecek; kararlı ve örgütlü eylemlilikleri yükseltmeleri gerekmektedir.

Ülke ciddi bir kriz yaşanmaktadır ve “vekiller” bunu işin altından kalkamayacaklarsa “asıllar”ın olaya el koymalarının vakti gelmiş demektir.

SAÖP Adına Sakarya Dayanışma Derneği

"PKK’nın bölge halkından haraç aldığı, uyuşturucu ticareti yaptığı, Ermenistan ve İran’la Türkiye düşmanlığı noktasında yaptığı işbirliği, PYD’nin katil Esed’le yaptığı anlaşmalar, her fırsatta ortaya konulmalıdır. "

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN

15 AĞUSTOS 2015 TARİHLİ 495. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Değerli misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.

Kısa adı PKK olan Kürdistan Komünist Partisi adlı terör örgütünün otuz yılı aşkın bir geçmişi vardır. Tek parti döneminin ırkçı politikaları ve dindar kimliği dolayısıyla Kürt halkı, Cumhuriyet dönemi boyunca devamlı horlanmış ve çeşitli haksızlıklara uğramıştır. Bu durum çeşitli isyanlara ve muhalif örgütlerin oluşmasına yol açmıştır. Son olarak 12 Eylül yönetiminin Kürtçe konuşmayı da yasaklaması zulmün tuzu biberi olmuştur. İşte bu ortamda ortaya çıkan PKK Marksist bir ideolojiyi benimsemesi, yöneticilerinin çoğunun Laik-Kemalist bir eğitimle yetişmiş olması yüzünden dindar Kürt halkı tarafından pek de itibar görmemişti. Ancak 12 Eylül yönetimince Diyarbakır Cezaevi’nde uygulanan insanlık dışı işkenceler devlete karşı kin dolu bir kitlenin ortaya çıkmasına sebep oldu. Diyarbakır Cezaevi’nden tahliye olanların bir çoğu dağa çıkarak PKK’nın silahlı gücünü oluşturdu. O dönemde bölgede oluşmuş PKK dışında birçok muhalif Kürt örgütü de bulunuyordu. Hatta diğer Kürt örgütlerini tasfiye ederek Kürt muhalefetini kontrol altına almak için devletin PKK hareketine yardım ettiği de çok konuşuluyordu. Gerçekten de PKK hareketi önce diğer muhalif Kürt örgütlerine savaş açarak onları sindirdi veya yok etti. Böylece PKK’nın bölgede fiilen hakim tek muhalif güç haline gelmesi sağlandı.

1990’lardaki Olağanüstü Hal uygulamaları, JİTEM, 17 bin faili meçhul cinayet ve zulümler bölge halkını adeta PKK’nın kucağına itti. Yani PKK halkın içinden çıkmış bir Kürt yapılanması olmayıp aksine, devletin yanlış politikaları bölge halkını PKK’ya mecbur bırakmıştır. Özetlemeye çalıştığımız bu süreç zarfında PKK Kürt halkının hiçbir derdine çare olmaya çalışmamış, aksine bölgede hesapları olan Emperyalist güçlerin taşeronu olarak çalışır hale gelmiştir. Mesela; Kürt halkının en çok zulüm gördüğü tek parti iktidarının temsilcisi CHP ile, 12 Eylül yönetimi ile, 17 bin faili meçhul cinayetin sorumluları ile, 28 Şubat yönetimi ile, PKK’nın siyasi ayağı olduğu iddia edilen HDP’nin hiçbir problemi olmamıştır. Aksine on iki yıllık iktidarları döneminde bir çok açılımlarla problemi çözmeye çalışan, Kürtçe yasağını kaldıran, Kürtçe televizyon kanalları kurduran, eğitim kurumları açılmasının önünü açan ve bölgeye birçok yatırım yapan AK Parti iktidarı HDP’nin en büyük düşmanı olmuştur. Geçenlerde NUÇE TV’ye konuşan Duran Kalkan orduya seslenerek; “AK Parti’nin orduyu kullanmasına müsaade etmemesini” söylüyor. Yani AK Parti iktidarına karşı ordu ile ittifak arayışına giriyor.

Bizler Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak Çözüm Süreci boyunca; PKK’nın Kürt halkının temsilcisi olmadığını, bölgede hesabı olan birçok Emperyalist gücün taşeronu olduğunu, dolayısıyla Çözüm Süreci’nde muhatap alınmaması gerektiğini birçok defa belirttik. Bugün gelinen nokta haklılığımızı teyit etmektedir. Bundan sonra yapılacak olan şey; devlet arşivlerindeki belgelerle PKK’nın nasıl ortaya çıktığı, kimlerle işbirliği içinde olduğu halka anlatılmalıdır. PKK’nın bölge halkından haraç aldığı, uyuşturucu ticareti yaptığı, Ermenistan ve İran’la Türkiye düşmanlığı noktasında yaptığı işbirliği, PYD’nin katil Esed’le yaptığı anlaşmalar, her fırsatta ortaya konulmalıdır. Bölgede can, mal güvenliği sağlanmalı, bölge PKK’nın zulmüne terk edilmemelidir.

Öte yandan IŞİD ile mücadele amacıyla İncirlik Üssü’nün ABD kullanımına açılması soncu tartışmalar devam ediyor. Resmi açıklamalarda geçen “IŞİD ve diğer terörist guruplar” ifadesi kafaları karıştırıyor. Bir İngiliz projesi olduğu artık ortaya çıkmış olan IŞİD bahanesi ile Suriye’deki bütün muhalif guruplar “terörist” kapsamına mı alınıyor? Hükümeti bu konuda dikkatli davranmaya çağırıyoruz.

Son olarak, 2013 yılı 14 Ağustos’unda Mısır’da Sisi darbesini protesto için Rabia Meydanı’na toplandıkları sırada, toplantıyı silahla dağıtmaya kalkan polisin açtığı ateş sonucu şehit olan 700’den fazla Müslüman’ı anmadan geçemeyeceğiz. Şehitlerimize Allah (cc)’dan rahmet diliyoruz.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 414. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

            Rahman, Rahim, Allah’ın Adıyla

Ey İnsanlar! Sizin taşkınlığınız, sırf kendi aleyhinizedir. (Bununla) sadece dünya hayatının yararını elde edersiniz. Sonunda dönüşünüz bizedir. (Biz de) bütün yaptıklarınızı size haber vereceğiz. (Yunus Suresi 23.Ayet)

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Büyük Ortadoğu Projesi uzun yıllar bir hayal ve son yıllarda bir proje iken, şimdi gerçekliği konuşulmakta. Milyonların ölümü, yurtlarını terk edip evsiz kalması ve iç savaşlara sebep olan bu proje bugün gerçek olmakta. Amerika’nın, Irak’ı işgali ile başlayan bu proje, bugün son hedeflerine varmakta.

Amerikalı yetkililer Irak’ta meydana gelen sorunların ancak Irak’ın üçe bölünmesi ile mümkün olacağını söylemektedirler. Irak üçe bölünecek, üç ayrı bölgede üç ayrı hükümet kurulacak. Yeni ihtilaf sebepleri üretilmiş olacak. Sonu gelmez çatışma sebepleri ortaya çıkartılıp, mevcut çatışma hali, üç ayrı devlet üzerinden devam edecek.

Amerikalılar açıkça bunu dillendirmekte, böl-parçala-yönet taktiğini bir kez daha hayata geçirmekteler. Irak’ın bu bölünmüşlüğünden sonra sıra nerede? Çatışma hali korunan bir bölünmüş Suriye’de mi? Libya’nın hali zaten ortada…

Hal böyle iken, Amerikan projeleri bir bir gerçekleştirilirken; insanların bir kısmının büyük düşmanlar üretmesine, bu düşmanlarla gelecek savaşları hesaplamasına ve bunlar için çağrıda bulunmasına şaşmamak gerekir. Amerika’ya düşmanlık edecek halleri yok ya. Amerika’yı ve onun projelerini reddedecek halleri yok ya. Nede olsa en yakın dost ve müttefikleri Amerika.

Vietnam’dan Kamboçya’ya, Kore’den Afganistan’a, Irak’tan Suriye’ye milyonlarca sivilin katili Amerika yaptığı her sivil katliamından sonra ‘’Yanlışlık oldu. Teknik hatalardan meydana geldi.’’ yalanları ile halkları avuturken Suriye’nin Atme bölgesinde gerçekleştirdiği sivil katliamında özür dilemek, yanlışlıkla oldu demek ihtiyacı bile hissetmedi. Ne de olsa artık kimse onun hakkında Büyük Şeytan demiyor. Onu makul ve her yaptığında mazur görüyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bu konuda yaptığı açıklamada sadece bu katliamı yapan uçakların Türkiye’deki hiçbir üsten kalkmadığını belirtmekle yetindi. Katliamlar, sivil öldürmeleri, Amerika ve müttefiklerinden başkası yaparsa kötüdür. Tel’in edilir, hakkında en sert ifadeler kullanılır. Faillerinin cezalandırılacağı söylenip tüm dünya bunlara karşı mücadeleye davet edilir. Söz konusu Amerika olunca iç kamuoyuna bir mesaj yollanarak ‘’Bizim üslerimizden kalkmadı uçaklar. Biz bu katliamda üslerimizi kullandırmadık.’’ demekle yetinilir.

Yok bir de kullandırsaydınız. Ayıp oluyor size söyleyecek sözümüz mü var. (!) Siz nasıl Amerika’nın her yaptığını makul görüyorsanız, ülkemizde sizin her yaptığınızdan bir fayda uman bir doğruluk bulan büyük bir kitle var. Hadi yine iyisiniz.

Bu talihsiz açıklama kendi içerisinde büyük sıkıntılar gizlemekte değil midir? Yani Atme’yi bombalayan uçaklar, sizin izninizle Türkiye’den kalkmadılar; öyleyse bunda bir suç yok mu demek istiyorsunuz? Biz Türkiye’den kalkmasına müsaade etmedik diyerek bu katliamın bilgisinin sizde önceden bulunduğunu mu ima ediyorsunuz. Dilediğiniz açıklamayı yapın. Size kimsenin diyeceği hiçbir şey yok…(!)

Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 415. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

      KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

30 Şevval 1436  (15.08.2015)