Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta (FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta (FOTO)

Ankara'da 603., Sakarya'da 630.,

"Irak’ın Kuzeyinde yapılan referendum, bölgede yaşanan katliamların önüne geçerek yeni bir gündem oluşturdu."

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
7 EKİM 2017 TARİHLİ 603.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Es Selamünaleyküm; Değerli katılımcılar! Türkiye’de ve dünyanın neresinde olursa olsun din, inanç, düşünce, ifade özgürlüğü, baskı, engellemeler, insanlığa yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı MÜSLÜMANCA tavır koyma amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 603. Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz.

#Suriye’de savaş en şedit haliyle devam ediyor. #Arakan’da katliamdan kaçabilenler Bangladeş’e kaçtı, geride kalanların akıbeti belirsiz. #Irak’da özellikle sünni kesimde katliamlar devam ediyor ve Irak yönetimi Haşbi Şadi milisleri eliyle yaptığı bu katliamlara bölgede yaşanan Kürdistan referandum krıziyle meşruiyet kazandırma peşinde.

#Filistin yine İşgal altında ve siyonist İsrail çetesi adım adım yeni yerleşim yerleri kurma peşinde. Mısır’da zindanlarda şehid edilen İhvan liderleri ve devamlı işkence altında tutulan binlerce Müslüman ile Müslüman Coğrafya yeni bir haftayı yine zulümle yine baskıyla geçirdi.

Irak’ın Kuzeyinde yapılan referendum, bölgede yaşanan katliamların önüne geçerek yeni bir gündem oluşturdu.

#Suriye İdlip’de hergün çoluk çocuk demeden katledilen masumlar, #Halep’de yaşanan vahşi infazlar, #Musul ve Irakın belli şehirlerinde Daeş ile mücadele adı altında yapılan ve soykırıma varan katliamları gündemimizden düşürdü adeta.

#Amerika’nın bundan 20 yıl önce açıkça dile getirdiği “Ortadoğu’da yirmi ülkenin sınırları ve rejimleri değiştirilecek” söylemi ve bu değişimden pay kapma yarışına giren Avrupa ülkeleriyle birlikte #Rusya’nın Müslüman Coğrafyaya saldırması, yirmi yıl sonunda milyonlarca Masum insanın katledilmesine, topraklarının işgal şehirlerin viran edilmesiyle bugünkü duruma gelindi.

Yeniden dizayn edilmek istenen Müslüman topraklarında herşeyden önce birliğimizi bozdular, kardeşi kardeşe düşman yaptılar şimdi de parça parça istedikleri gibi oynuyorlar ümmet ile.

Ülkemizde ise bir yandan terör örgütleri eliyle diğer yandan ekonomik ve siyasi olarak uluslararası emperyal kuşatmayı kırma çabasında. Fakat , bu saldırılara aksiyoner bir şekilde tavır alamayıp reaksiyoner hamlelerin getirdiği sıkıntıyı yaşıyoruz. Bu bizi hadiselerin peşinde sürüklüyor.

Bütün bu yaşananları “insan olma ve insan kalma memuriyeti içinde” inancımıza uygun bir şekilde göğüslememiz gerektiğini unutturabiliyor. Rahmetli Aliya’nın dediği gibi “Kitaba uymak ve mücadelemizi inancımıza uygun bir şekilde gerçekleştirmek zorundayız”
“İçe doğru olurken dışa doğru oldurmak” düsturunca bir yandan fert olarak iç alem nizamımızı tesis etmek, diğer yandan da cemiyet hayatımızı düzeltme memuriyetini bir arada sürdürmeye dönük sistemli adımlardan mesulüz.

Bir diğer konu ise geçen hafta #İHH genel merkezinde bir çok Sivil Toplum Kuruluşunun desteğiyle “UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE” için yapılan basın açıklaması ve hazırlanan rapora dikkat çekmek istiyoruz.

Nesillerin ahlaki olarak zehirlenmesi bir ülkenin geleceğini yok etmek için yeterlidir.

Uyuşturucu gibi zararlı maddeler ise gençlerin bünyesini hem fiziki hem de ruhen çökerten çok tehlikeli maddelerdir. Özellikle son yıllarda neredeyse ilköğretim okullarının önünde bile satıldığını duyuduğumuz uyuşturucu ile mücadelede devlet ve millet olarak etkin bir şekilde mücadele etmenin geleceğimiz olan gençleri korumak için hayati olduğunu vurgulamak isteriz.

Açıklamayı yapan STK’ların da belirttiği gibi bu konuda sivil toplum olarak yapılmaı gereken her görevde taşın altına elimizi koymaya da hazırız.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

Görüntünün olası içeriği: 7 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava

Sakarya 630. hafta: Ortadoğu, cehennemi bir uçurumun eşiğinde!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 630. hafta basın açıklamasında, Ortadoğu’daki bölgesel gidişatın, büyük acılara yol açacak tehlikeler taşıdığına dikkat çektiği açıklamada “Bizi biz yapacak değerleri diriltmek, bizi kardeş kılacak siyasetleri kurmak varken; kendimizi, kendi elimizle ateşe atmak niye?” dedi

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 630. hafta basın açıklamasında, Ortadoğu’daki bölgesel gidişatın, büyük acılara yol açacak tehlikeler taşıdığına dikkat çektiği açıklamada “Bizi biz yapacak değerleri diriltmek, bizi kardeş kılacak siyasetleri kurmak varken;kendimizi, kendi elimizle ateşe atmak niye?” dedi.

13. yılında cumartesi eylemlerine devam eden Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 630. hafta basın açıklamasında, “Bugün, geldiğimiz noktada ne yol kaldı, ne yolda bir işaret. İnsanlık; cehennemi bir uçuruma doğru hızla yuvarlanıyor ve farkında değil. İnsanlık, istikametini kaybetmiş vaziyette; her geçen gün kendi kendini biraz daha helak ediyor. Özellikle coğrafyamız Ortadoğu, siyasi, iktisadi ve kültürel yapılarıyla, çatışmalarıyla ve krizleriyle bölge halklarını ezdikçe eziyor ve bu pek kimsenin umurunda değil. Ortadoğu bir barış masası değil; silah pazarı, can pazarı. Ortadoğu bir esenlik coğrafyası değil; savaş sahası, çatışma alanı.” eleştirisinde bulunarak, Ortadoğu’daki bölgesel gidişatı değerlendirdi. Açıklamada, asıl sorunun içeride olduğu belirtilerek; “Şüphesiz bölgesel sorunlarımızda Batı müdahaleciliğin payı büyük. Siyonist işgalin, Amerikan ve Rus politikalarının etkisi de öyle. Lakin asıl yüzleşmemiz gereken kendi yöntemlerimizdir, yönetimlerimizdir. Barış, adalet ve hakkaniyet temelinde kurulmayan iktidar yapılarımızdır. Asıl sorun içeridedir. Bizi yokuluşa sürükleyen, cehennemi bir uçurumun kenarına getiren hastalık; bölge halklarını kardeş kılmak yerine birbirine kırdırmaya çalışan egemenlik anlayışlarıdır.” denildi.

 

Irak’ta, IKBY tarafından gerçekleştirilen referandum süreci ve sonrasındaki gelişmelere dikkat çekilen açıklamada, konuyla ilgili şu değerlendirme yapıldı: “Burada defalarca, bölgemizdeki yöneticileri defalarca diyalog kurmaya davet ettik; her türlü sorunumuzun çözümü için siyasi çözüm mekanizmaları geliştirmelerini istedik. Nihayet, onca zaman sonra Türkiye, İran ve Irak ilk kez birlikte politika geliştirmeye başladı. Gelin görün ki, o da, bir çözümün parçası olmak için değil; sorunlarımıza daha büyük sorunlar eklemek için!..

Şurası iyi anlaşılmalıdır ki; bölgede çatışma üzerine kurulan her senaryo; hep birlikte kaybetmemiz demektir. Savaş sanayisinin kazananı, her hal ve şartta küresel patronlardır; dünya sisteminin hâkim güçleridir. Onların kazancı, halkın canından can gitmesi pahasınadır. Böyle bir düzende, zenginlerin vergi borçları silinirken; çalışanlar, esnaflar, emekliler, köylüler, kamu bütçesi altında ezildikçe ezilir. O halde bu gidişat niye? Bizi biz yapacak değerleri diriltmek, bizi kardeş kılacak siyasetleri kurmak, bizi bu topraklarda özgür kılacak şartları sağlamak varken; kendimizi, kendi elimizle ateşe atmak niye?” Açıklama, Ali İmran Suresi’nin “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” uyarısının yapıldığı 103. ayet mealiyle son buldu.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 630. Hafta Basın Açıklaması

“Bugün insanlık, cehennemi bir uçurumun kenarında duruyor. Başının üzerinde asılı duran yokoluş tehdidi yüzünden değil. Çünkü bu tehdit, hastalığın kendisi değil, onun belirtisidir. İnsanlığın uçurumun kenarında bulunması, hayatın normal şekilde gelişmesini sağlıklı bir biçimde ilerlemesini sağlayacak “değerler” açısından iflas etmiş olması yüzündendir.” diyordu Seyyid Kutup, Yoldaki İşaretler kitabının ilk sayfalarında. 

Bugün, geldiğimiz noktada ne yol kaldı, ne yolda bir işaret. İnsanlık; cehennemi bir uçuruma doğru hızla yuvarlanıyor ve farkında değil. İnsanlık, istikametini kaybetmiş vaziyette; her geçen gün kendi kendini biraz daha helak ediyor. Özellikle coğrafyamız Ortadoğu, siyasi, iktisadi ve kültürel yapılarıyla, çatışmalarıyla ve krizleriyle bölge halklarını ezdikçe eziyor ve bu pek kimsenin umurunda değil. Ortadoğu bir barış masası değil; silah pazarı, can pazarı. Ortadoğu bir esenlik coğrafyası değil; savaş sahası, çatışma alanı.

Şüphesiz bölgesel sorunlarımızda Batı müdahaleciliğin payı büyük. Siyonist işgalin, Amerikan ve Rus politikalarının etkisi de öyle. Irak ve Suriye’de sadece son on yılda yaşadıklarımız dahi dehşet verici değil mi? Lakin asıl yüzleşmemiz gereken kendi yöntemlerimizdir, yönetimlerimizdir. Barış, adalet ve hakkaniyet temelinde kurulmayan iktidar yapılarımızdır. 

Asıl sorun içeridedir. Bizi yokuluşa sürükleyen, cehennemi bir uçurumun kenarına getiren hastalık; bölge halklarını kardeş kılmak yerine birbirine kırdırmaya çalışan egemenlik anlayışlarıdır. Kimlikleri, dilleri, inançları, mezhepleri lafa gelince “zenginlik” deyip; icraata gelince bastıran, yok sayan ve onun varlığını ortaya koyma hakkını dahi tanımayan politikalardır. Komploya gerek yok, kof propagandalara da öyle. Biz bize yetiyoruz zaten, öyle ki; neredeyse dış müdahaleye bile gerek yok! Irak’ta Kürt halkının siyasi statüsüyle ilgili yaptığı referandum sürecinde yaşanan gelişmeler yeterince ibret verici değil mi? 

Burada defalarca, bölgemizdeki yöneticileri defalarca diyalog kurmaya davet ettik; her türlü sorunumuzun çözümü için siyasi çözüm mekanizmaları geliştirmelerini istedik. Bölgesel sorunların Washington’da, Moskova’da, Brüksel’de değil; Ankara’da, İstanbul’da, Bağdat’ta, Tahran’da, Şam’da, Halep’te, Erbil’de çözüleceğini ısrarla vurguladık. Ve nihayet, onca zaman sonra Türkiye, İran ve Irak ilk kez birlikte politika geliştirmeye başladı. Gelin görün ki, o da, bir çözümün parçası olmak için değil; sorunlarımıza daha büyük sorunlar eklemek için! Ortadoğu’yu barışa, esenliğe götürmek için değil; tepemizde uçuşan akbabaların iştahını daha da kabartmak için! 

Şurası iyi anlaşılmalıdır ki; bölgede çatışma üzerine kurulan her senaryo; hep birlikte kaybetmemiz demektir. Savaş sanayisinin kazananı her hal ve şartta küresel patronlardır; dünya sisteminin hâkim güçleridir. Onların kazancı, halkın canından can gitmesi pahasınadır. Böyle bir düzende, zenginlerin vergi borçları silinirken; çalışanlar, esnaflar, emekliler, köylüler, kamu bütçesi altında ezildikçe ezilir. Lakin sürekli artan vergilerle, zamlarla oluşan hiçbir bütçe; yine de savaş sanayinin küresel efendilerine yetmez. Halk ne kadar aç kalırsa kalsın; o egemenlerin aç gözlülüğünü doyuramaz! O halde bu gidişat niye? O halde cehennem ateşini körükleyecek fitnelere benzinle koşmak niye? Bizi biz yapacak değerleri diriltmek, bizi kardeş kılacak siyasetleri kurmak, bizi bu topraklarda özgür kılacak şartları sağlamak varken; kendimizi, kendi elimizle ateşe atmak niye? Gelin, bu gidişata hep birlikte “dur” diyelim; yarın çok daha geç olmadan!

Açıklamamızı, Ali İmran Suresi, 103. Ayet mealiyle tamamlıyoruz:

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu