Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Antalya’da hangi konuda uzlaştılar?

Antalya’daki zirveye Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba’nın yanında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun katılımı ile başladı bitti. Taraflar bir daha buluşmak, ama uzlaşmamak konusunda anlaştılar.

Bu söz Araplar için söylenir.

Hani “23 ülke var, din, dil, tarih, kültür, gelenek, coğrafya da bir ama neden birlik olamazlar?” sorusunun cevabı şöyledir:

Araplar bir defa ittifak yaptılar, o da bir daha ittifak yapmamak üzere! Adına diplomasi forumu mu dersiniz, zirve mi dersiniz, Antalya zirvesi mi, 3’lü zirve mi dersiniz ne derseniz deyin, sonuç, “6 ay bir güz gittik, bir de dönüp arkamıza baktık ki, bir arpa boyu bile yol almamışız.” Yani dağ fare doğurdu ve zaten bunun böyle olacağı belli idi. Dostlar alışverişte görsün kabilinden bir iş.

Tahran, Yalta, Postdam gibi bir şey değil bu. Belarus’ta olmadı, Antalya’da deneyim, orada da olmadı, sıradaki ülke. İnsani boyutta bir geçici ateşkes için bile bir sonuç yok.

Ama yine görüşecekler. Bu arada ilginç gelişmeler oluyor. Biliyorsunuz sosyal medyada küfür, ‘uygunsuz içerik’ yasaktı, ama Rusya’ya karşı artık serbest.

Facebook “Putin ve Rus askerlerine yönelik nefret söylemlerini serbest bıraktı. Tabii Siyonistler ve LGBT hâlâ koruma altında.

Aynı şekilde DSÖ kararları, aşı, PCR, maske konusu da öyle.

Bu arada müjdeler olsun, Omicron’dan sonra yeni bir varyant haberi gelmeyince aşılar ve ilaçlar elde kalmıştı, yeni haber geldi:

“Eski adı Covid-19 olan, yeni adı ile SARS Cov-2’nin yeni varyantı Deltacron ABD ve Avrupa’da en az 17 kişide görülmüş.”

Yeni varyantın adı güzelmiş!? Delta, Yunan alfabesinin 4. harfi. Aynı zamanda ırmakların birkaç kanaldan denize ulaşması ile de delta oluşuyor. Cron eki ise, bilişim’de “bir görevi ilerleyen bir zamanda tekrarlamak için kullanılan bir programa verilen ad”dır. Kafa karıştırıcı bir isim. “Nano tüp”, “grafen” tartışmaları ile birlikte düşünüldüğünde can sıkıcı.. Pandomiye dönüşen pandemi lobisi için bu iyi bir oyun.

Bu arada malum lobinin Ukrayna’da vurulan 30 biokimya, patoloji, biyolojik silah laboratuvarından sızan bulaşıcı mikroplar konusunda kimseden bir ses çıkmaması ilginç. Ben, Wuhan’ın yerini bu kez Ukrayna mı alacak derken Deltacron haberi geldi. Wuhan’da bir hayvan pazarı, bir yarasa vardı, bu kez bakalım hangi kuşun gagasıyla bize gelecek bu mikrop. Ukrayna üzerinden uçup buraya gelen göçmen kuşlar varsa yakın takibe almak gerek. Bakarsınız bir kuş uçarken pisler, o pisliğin üzerine düştüğü otu bir inek yer, o ineğin etini de birileri yer ve hastalık böyle de bulaşabilir. Uydurun, nasıl olsa buna inanacak bir yığın insan var. Baksanıza, maske kalktı deniyor, birileri yine de maskesini yüzünden çıkaramıyor!?

Neyse iyisiniz, 40 gemi ayçiçek yağı ve buğday geliyor? Ama merak ettim niye 40 gemi, bunların tonajı ne? Bunları kim alıyor, fiyatı ne? Ne zaman geliyor? Hani Rusların kredi kartları çalışmıyor artık ya, bu buğday ve ayçiçek yağının parasını Ziraat Bankasına yatıracağız, Türkiye’deki Ruslar ödemelerini bu kartlarla bu hesaptan yapacaklar, sonra da Türkiye ile Rusya mahsuplaşacak mı?

Haberiniz olmuştur, Amerikan zincir marketleri ve ünlü marketler, dükkanlarını kapatıp Rusya’dan ayrılıyorlar. Ya hu, bu Ukrayna krizi bugünün sorunu değil. Bu proje, 2014’den beri gündemde. ABD de geçen yıl geldi ve bu operasyon için, Girit’ten Ege ile Adriyatik arasından Baltık denize kadar olan koridoru işgal etti. Hedef belli idi, Karadeniz’in işgali.

Ukrayna bu anlamda bir başlangıç olacaktı ve NATO’nun sınırları, Ukrayna, Gürcistan ve Ermenistan’ın da katılımı ile Hazar denizinden Kafkaslara kadar ulaşacaktı. Türkiye’nin Ukrayna ile ilişkisi ayçiçeği ve buğday ithalatı ve turizmden ibaret değil. Ukrayna, bölgede 2. İsrail olarak dizayn edilmeye çalışılan bir ülke. Bir şovmenin Cumhurbaşkanı yapılması da siyaset sahnesinde halkı oyalayacak bir şovmene ihtiyaç vardı.

Sahi, bayram değil, seyran değil, İsrail Cumhurbaşkanı elinde zeytin dalı ile niye geldi. “One minute”den “Well Come”.. Epey zaman geçmiş anlaşılan. İslam ülkeleri başhahamlarının Beştepe’deki duaları boşa gitmemiş! Ermenistan Cumhurbaşkanının Türkiye aşkı da ilginç gelmiyor mu? Moskof mezalimi, Yunan mezalimi, Ermeni mezalimi derken iş bu noktada da dönüp dolaşıp geldi, ABD ve AB’li ülkelerde stratejik ortak ve eski dostluklara.

McKinsey, ya da Kuşner/Dahlan senaryosu olmadı ise, birileri yeni bir senaryo mu kaleme alıyor.

Dünya Ekonomi Forumu yani Davos lobisine dikkat. Aslında Great Reset’in oryantasyon merkezi, sekreteryası bu forum tarafından yapılıyor. Geçiş dönemi stratejik işbirliği içinde yer alan liderler arasında Merkel de var, Putin de, hatta Erdoğan da sık sık “uluslararası çevreler” ile işbirliğine atıf yapıyor. DSÖ, iklim konularında, 5G ve Starlink, aşı, PCR, maske, HES kodu, akıllı şehirler ve evler, Neura Link, yapay et, grafen konusunda Türkiye’nin adının hep ilk sıralarda telaffuz ediliyor olması boşuna değil.

Ama görülüyor ki, kendi içlerinde bir uyum yok. Daha önce liderlik, yöntem ve nihai hedef konusunda anlaşamıyorlardı, şimdi, para, sınır, rejim ve iktidar yapılarının olmadığı bir dünya için “çöp insanların tasfiyesi” ile paylaşımın nasıl olacağı konusunda anlaşamıyorlar. Her BİREY’e bir Performans Pass verecekler. Bunların toplamı ile kamu kaynaklarının toplamı o ülkenin Perfomans Pass’ını oluşturacak. O ülkenin ne kadar para kullanacağını merkezi sistem belirleyecek bu verilere göre.

Bu yapıda sürücüye, okula, doktora, askere, polise gerek yok. Yani MEB, Silahlı Kuvvetler, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, istihbarat, güvenlik güçleri de olmayacak.

Herkese Chip taktıktan sonra, Avatarlar ve Humanoidler bu işleri görecek. Beyne kayıt yapılınca ne gerek var okullara, mediaya, STK’ya. Seçim de yok. Bu insancıklardan nasıl kurtulacaklar, geri kalanların hiyerarşi ve statüsü ne olacak? Ekonomik ve Know How olarak ABD önde, toprak olarak Rusya, nüfus olarak Çin ve Hindistan. İnsanlardan kurtulduktan sonra işler kolay olacak da, kim, kimi, nasıl tasfiye edecek?

Bizim bilgiçler de pandemi sürecinde de olduğu gibi celladına aşık, celladının bıçağını bileyleyen zavallı rolünde. Z kuşağı diye kendi kendilerine övünüyor kimi, kimi sazan gibi Meta Verse tam çalışmadan girmeye çalışıyor, kimi “akıllı ev, akıllı araba, akıllı şehir” deyince o akıllıların kendine hizmet edeceğini sanıyor, oysa o yapay zeka, o akılsızların hakkından gelecek.

Sistemin işine gelmeyen, yük oluşturan “çöp insanlar” resetlenecek ve sonra da birileri çöp kutusunu da boşaltacak. Bu temel sorun çözülmeden Ukrayna krizi ya da diğer hiçbir kriz çözülmez.

Birileri orada krizi çözmek için değil, kontrollü ve sürdürülebilir olması için var.

Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 574 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar