Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Akıllanmayacak mıyız?

Övünme ve dövünmeye gelince mangalda kül bırakmıyoruz, sınır tanımıyoruz da, “akletme”ye gelince kimseden ses çıkmıyor neredeyse. Gelecekle ilgili vaadlere gelince, hayal satmak hoşumuza gidiyor. İnsanlar da o hayale ne kadar aç ise, onlara güveniveriyor ve o işin önünü sonunu hiç düşünmüyor ve hayal tacirlerin peşine takılıveriyor.

Bugüne kadar Cennet hayali ile, Cehennem vadisine kadar geldik. Önümüzdeki gerçek şu: Evet dünyayı cehenneme çevirebilirler, hem de TEK TIK’la, tabi ki, biz Allahın ipini bırakıp, onların peşine takılacak olursak ve Allah (cc) de bizim ipimizi bırakırsa!

Fransa, İspanya, Portekiz’de ülkeleri bir gecede karanlığa gömen bir teknoloji var artık. Bizde de bunun için Dijital dönüşüm ofisi vardı. 5G, akıllı şehirler, akıllı evler, akıllı işyerleri, sanayi siteleri, kampüsler, akıllı otomobiller, akıllı telefonlar, hepsi birer bombaya dönüştürülebilir.

Bir tek Süleymaniye’yi yapmak için, önce bir Sinan, bir de Süleyman gerekli. Sonra da bir 7 yıla ihtiyaç var, 3000 kişinin çalışacağı. Bu sadece dünyanın küçücük bir köşesinin imarı için gerekli. Ama Süleymaniye’yi yıkmak için, iki geri zekalı, bir kazma bir kürek yeterli idi, ama artık ona da gerek yok, TEK TIK yeter. Caminin büyük kubbesinin altında 300 kandil var. Her birini tek tek yakmak ve söndürmek gerekiyordu. Bu gün bütün bir mahallenin, şehrin ya da ülkelerin elektriklerini kesmek mümkün. “Algı mühendisi, zamane büyücüleri”nin algı yönetimleri ile sürüleştirdikleri kitleler Cennet hayali ile kendi rehberler ve iktidarları eliyle kendi cehennemlerine odun taşıyorlar sanki!

Akıllı (!?) cep telefonlarınız BioHacker’lerin elinde sahibini öldürecek bir silaha dönüşebilir. BioRezonans yöntemi ile herşey mümkün. Kısırlaştırıcı etki, kadınlarda sakat doğum, hatta sizi saldırgan da yapabilirler, mesela mutluluk hormonu salgılatabilecekleri gibi, ostrejen salgılayarak afrodizyak etkisi oluşturarak saldırgan hale de getirebilirler. Zaten bizim farkında olmadığımız onlarca sensörle herşeyimizi izliyorlar. Cebimizde tehlikeli bir ajan taşıyoruz. Tepemizdeki Starlink’ler üzerinden laser’le yanıcı olan herşeyi yakabilirler. RF ile tüm elektronik sistemleri kilitleyip, çalışamaz hale getirebilirler. Akıllı trafolar, ev ve işyerlerinizdeki akıllı santraller, sabit ve otonom sistemler üzerinden yapamayacakları şey yok. Akıllı evinizde, siz yatarken ya da evde olmadığınız zaman, akıllı kombinizin çakmağını kapatıp, gazını açıp, sonra çakmağını uzaktan kaçarak evinizi de yakabilirler, apartmanınızı da başınıza yıkabilirler.

Akıllı arabalarınızı, o elektirikli, elektronik araçların sizin katiliniz olabileceğini hiç düşündünüz mü? Bu araçları nasıl kapalı otoparka, evlerin kapalı park alanlarına alabiliyorlar ki. Bir su baskınında, ya da Hacker saldırısı ile, teknik bir arıza sonucu bu araçlar patlatılabilir.

Chemitrail ile tepemizden kimyasal zehir yağdırıyorlar. Yakında arı, uğur böceği, kelebek kalmayabilir. Daha sonra onların başına gelen bizim de başımıza gelecek. Bu şekilde hava , su toprak zehirleniyor. Göller, barajlar hepsi zehirleniyor. Sebzeler, meyveler, çiçekler de öyle, Tarım zehirleri yetmiyormuş gibi, birileri başımızdan pislik yağdırıyor. O da yetmiyormuş gibi, bir RF bombardumanına tabi tutuluyoruz. Evinizdeki Wifi cihazları bir silaha dönüştürülebilir. 5G röleleri de öyle. Sokaklar sadece kameralarla donatılmıyor, her taraf role.. Hepsi insanın beyin dalgalarını da etkiliyor, sağlığını da. Radyo aktif kirlenme kimsenin umurunda değil. SIFIR ATIK’mış, heryer kimyasal atıkla, radyoaktif kirle dolu. Bunların dönüştürecek KENEVİR ise büyük ölçüde yasak. Adeta, Nasreddin hocanın dediği gibi “Taşları toprağa bağlamışlar, köpekleri ise sokağa salmışlar”.

Korkarım, Fransa, İspanya, Portekiz’i karanlıkta bırakanlar, bir güneş patlaması olsa da bir yerleri daha karanlıkta bıraksak diye fırsat kolluyorlardı. Yaz gelince zaten bir yerleri, ormanları, sanayi sitelerini, Limanları filan patlatıp yakmayı denemeleri sürpriz olmaz.. Bu yeni yapay zeka, Nano Chip ile üretilmiş Kuantum bilgisayarlarla, artık hackerlere gerek olmadan, isterlerse tek kişiye, ya da isterlerse dünyadaki milyonlarca kişiye , ülkelere, tanımlanmış hedeflere bir anda saldırılar gerçekleştirebilirler. Olmayan şeyleri var gibi gösterip, olan şeyleri gözden saklayabilirler. Kalifornia’daki yangınları hatırlayın, New Jersey’deki havada uçan cisimleri hatırlayın. Artırılmış sanal gerçeklik destekli halogramik görüntülerle her şey mümkün. Bu teknoloji ile gökten Mesihi de indirebilirler, savaşlar da çıkartabilirler. Hayali uçaklar bir ülkeye saldırıp bomba yağdırabilirler.. Hedeflenen yerlerde gerçekten patlamalar olabilir, yangınlar çıkabilir. Fırtınalar oluşturup, yağmurları silah gibi kullanarak bir şehri sele de verebilirler. Siber savaş çok farklı geliyor. Biyolojik savaş zaten ilaç ve gıdalar üzerinden insan neslini tehdit etmeye devam ediyor. Kimyasal silah da öyle.. Tek tehlike Nükleer silahlar değil. Bu konularda uyanış emareleri yok değil, ama çok zayıf. İklim yasasının geri çekilmesi önemli, ama 5G’yi geçtiler 6G ile devam ediyorlar. Akıllı şehirler, akıllı evler, akıllı otomobiller, akıllı telefonlar, Nesnelerarası iletişim, hepsi bütün hızı ile hayatımıza giriyor.

Bir sabah uyandığımızda siber kölelere dönüştürülmüş zombiler de olabiliriz, siber köleler de. Hedefleri belli, 500 Milyon insan yeter dünya nüfusu onlara göre, Öldürülmesi gereken 7,5 milyar insan var. Bunlar, onların gözünde “çöp insan”. SIFIR ATIK ile bu çöp insanların kompoza dönüştürülmesi gerek. Bu zalimler, insanlar kendi kendilerini öldürsün diye “Ötenazi yasası / intihar yasası” bile çıkarttılar. Toplumsal cinsiyet programı adı altında cinsiyetsiz toplumda aileyi ve doğurganlığı bitirmeye çalışıyorlar. Erkekler ve kadınlar ilaç, gıda, spor, RF, BioRezonans yöntemleri ile kısırlaştırılıyor. Kadınların çalışma hayatına yönlendirilmesi de aynı senaryonun bir başka yönü. Yaşam tarzı diye empoze ettikleri her şey çocuksuz topluma yönelik ve bu süreçte dünya nüfusu gerileme trendine girdi. Ama hala büyük bir nüfus kırımına sebeb olacak bir savaş gündemlerinde. Yeni ve çok büyük bir salgın da öyle. Hele zaten kafamıza bir Chip taksalar, zaten o zaman işleri oldukça kolay olacak.

Iklım yasasının geri çekilmesinden sonra GlobalReset komplosuna karşı çıkanlar Chemtrails konusunda örgütlenmelerini sürdürüyorlar. Artık gayeye yönelik platformlar yanında siyasi partiler de var. En son “Chemtrails’e HAYIR Platformu” kuruldu ve 18 Mayıs 2025’de Ankara’da “Chemtrails ve Dünya İklim savaşları” konulu sempezyumu var. İnşallah ben de o toplantıya katılacağım ve bir konuşma yapacağım. Tabi başka çok değerli konuşmacılar da olacak. “Chemtrails Araştırma Platformu”nun X adresi şöyle: @capturkiye2025

İklim yasasının TBMM’den geri çekilmesi fazla bir anlam ifade etmiyor. Türkiye Paris şartını 22 Nisan 2016’da imzaladı. 6 Ekim 2021’de TBMM’de kabul edildi ve 11 Ekim 2021’de de Resmi gazete’de yayınlandı. İklim yasa tasarısı 2022 başında taslak olarak hazırlanmakla kalmadı, yasa beklenmeden Stratejik eylem planına dayalı genelge, tamimlerle ilgili bakanlıklarda fiilen uygulanmaya başladı. Yani bugün yasa tasarısı geri çekilmiş olsa da, hukuksuz bir şekilde bu sözleşme fiilen içeride uygulanıyor. Hatta yasa da yönetmelik de olmadan uygulanınca, soran da yok denetleyen de. Unutmayalım ki, Allah (cc) cahil ve zalim bir topluluğa hidayet etmez. Haksızlıklar karşısında susanlara da! Bu durumda ne zaman akıllanacağız bilmiyorum. CoVID günlerinde her gün ölüm istatistikleri yayınlayanlar, Güney’de deprem oldu, depremin üzerinden bu kadar zaman geçti, kaç ölü, kaç yaralı, kaç engelli, kaç kayıp var, onu da bilmiyoruz. CoVID ölümleri artarak devam ediyor, sakat kalanlar var, ama o konuda da kimse bir açıklama yapma gereği bile duymuyor. Muhalefette oralı değil. Yurttaş da yargıya da gitmiyor. Gitse bir sonuç çıkmayacağını biliyor. Enflasyon rakamları ayrı, emekli maaşları ayrı, devletin kendi tayin ettiği ücretler ve cezalarda uygulanan oran farklı. Kimsenin umurunda değil sanki. Chemtraisl’i, kim, ne için, hangi yasaya dayanarak uyguluyor o da belli değil. “GREVIO’yu kapattık” diyorlar, UN WOMAN’a daha fazla yetki ve koruma verip yola devam ediyorlar. Bize dönüp “İstanbul sözleşmesinden çekildik” diyorlar, öbür tarafa dönüp, “sorun yok, sözleşmenin tüm hükümeti, ilgili yasada mevcut” diyorlar. Zaten Lanzarote’yi ağzına alan yok!

Cehennem vadisi”nin önündeyiz, ya bir çırpınışla, “bizi aldatan din ve devlet büyükleri, servet sahipleri ve ilimlerini kendi çıkarları için basamak yapanlar”ın peşini bırakıp, “Allah’ın ipi”ne tutunacak, Vahy’in aydınlattığı yoldan ilerleyecek “Cennetüzümera’ya / Cennete yükseleceğiz”. Ya da “Cehennemüzzümera / cehennemin dibi”ni boylayacağız. Gelecek günler geçen günleri aratacak!.

Unutmayalım dine girişte ilk kelime “LA”, yani “HAYIR”! 2. Kelime “İLAHE” yani “yasa/ Hüküm koyucu”,. Allahtan başka, O’nun hükmüne karşı hüküm koyanlara HAYIR diyemiyorsanız, bu dünyada da ahirette de işiniz zor! Din ve devlet büyüklerini, daha doğrusu Allahtan başka hiçbir şeyi, hiçbir kimseyi İlah ve Rab edinmeyelim ve Şeytan sizi / bizi Allah’la ya da itibar atfettiğimiz hiçbir şeyle aldatmasın. Esselamü menittebeal Hüda! Dua ile..

mirathaber

NOT:

19-25 Haziran 2021 “The Economist” dergisinin kapağı

-4 Mayıs 2017 “Uykusuz” dergisi kapağı

Bu konuda 18 Eylül 2021‘de yazdığım bir makale ile ilgili bir haber:https://t24.com.tr/haber/dilipak-time-kapak-yaparsa-wifi-silah-olabiliyor-ben-rf-bombasi-dersem-uykusuz-a-kapak-konusu-oluyorum,979645 Bu haberdeki linkten yazının tamamına erişebilirsiniz.

Ayrıca 4.2.2025 tarihli şu yazıma da bakabilirsiniz: https://www.habervakti.com/neuralink-starlink-mrna

Bu yazı toplam 239 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar