Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ahir zaman fitnesi

Gelişmelere bakıyorum da, kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz sanki. Sürecin hızı artıyor, kriz derinleşiyor ve yayılıyor. İçeriden ve dışarıdan birileri, Rubingiller, FETÖgiller yangına körükle gidiyor. Bu piyasada kimin eli kimin cebinde belli değil. Kim dost, kim düşman, bugün durum ne, yarın durum nasıl olur, belli olmaz. Süreç uzadıkça, tehdit ve şantajlar artacak, kriz yayıldıkça birileri kendilerini aklamak için ortaklarını suçlamaya başlayacak. Bu böyle gitmez. Şundan ya da bundan yana olmak değil, HAK’tan yana taraf olmak gerek. 

Adil şahidler olmak gerek. 

Yoksa işimiz zor. Bu işler böyle giderse, gelecek günler, geçen günleri aratabilir, Allah korusun.

Gelelim asıl meseleye: Bugün, Ahir zaman fitnelerinden birkaçını birden yaşıyoruz. CoVID belası benim için de bugün tartışılan konudan daha dehşetli bir fitne. Aile ve gençliğimizi kaybediyoruz. Bu da çok büyük bir fitne. Elbette uyuşturucu ve yolsuzluklar, rüşvet ve torpil de.. Bugün, ölenin niye öldüğü, öldürenin niye öldürdüğünü bilmediği, dağdaki çobanların ovalarda göğe yükselen binalar diktiği, zenginlerin sofrasındaki artıkların ve israfın, açları doyuracak kadar çok olduğu halde, bir kısmının obezleşip aşırı beslemeden ölürken, bir kısmının acından öldüğü bir dünyada yaşıyoruz. 

Bakıyorum da, herkes insafsızca bir birini suçluyor ve kendi nefsini aklıyor. Suçluların da hakları ve haklı oldukları yanlar vardır. Suçsuz gözükenlerin de gizledikleri suçları olabilir. Rabbim bana Hakkı Hak, Batılı batıl göster, Hakkı savunanlardan kıl.

Ben ki, kendi nefsimin bile kefili değilken, kimse benden kendi nefsinin kefili olmamı beklemesin. Rabbim beni nefsimle baş başa bırakmasın. Nefsimin ve onun yol arkadaşı olan Şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.

Kınayanların kınamalarına aldırmadan yoluma devam edeceğim. Bir kişi ya da topluluğa olan öfkem, dilerim, benim onların o hakkını savunmama ve aynı kişilerin haksızlıklarına karşı çıkma onurundan mahrum bırakmaz. Yoksa din gününde kaybedenlerden olurum. 

Bu süreçte, tartışan taraflar bakıyorum da Allah’ın her şeyi görüp bildiğini ve din gününü sanki pek hesaba katmıyorlar. Birçok kişi kendi yanlışlarını gizleyip, ötekilerin aleyhine olan şeylerin doğruluğuna ve yanlışlığına bakmadan saldırıyor.

Süreçle ilgili her iki taraftan, birbirlerine küfreden ve kendi yandaşlarını aklamaya çalışırken, din, ahlak ve hukuk adına hiçbir sınır tanımıyorlar ve birçok kişi kendi sırtlarında kendi cehennemlerine odun taşıyor. 

 

Kul hakkı, yalan söz ve şahidlikle kendilerini helake attıklarını görmüyorlar. 

Oysa feraset sahibi herkes birçok şey hakkında, sınırlı da olsa bilgi ve kanaat sahibidir. 

Yarab bizi Hak’tan yana taraf kıl.

Unutmayalım ki, hiç kimse dünyada olup-biten şeyleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Bizler Hakkın ve Halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacağız. Haksızlıklar karşısında susanlardan değil!

Dikkat! 

Her topluluk layık olduğu gibi idare olunacak ve biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden Allah da bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Haksızlıklar karşısında susanlardan olmayın, zalimlerden yana olmayın, sonra ateş size de dokunur.

Fitne sınırları aştığında, Allah onları birbirinin başına musallat eder. Böylece onları cezalandırır ve zelil eder. Zaten kimilerini kimilerinin başına bela ediyor ki, yeryüzünü fesada vermesinler, mazlum insanlara daha fazla zarar vermesinler diye.

 

Ahir zaman fitnesi dedik ya, o günlere doğru zor bir zamandan geçiyoruz. Bolca tevbe edelim. Hepimiz imtihan oluyoruz. Yapıp yapmadıklarımızdan, söyleyip söylemediklerimizden hesaba çekileceğimiz bir gün var. Bu dünyada yapıp yapmadıklarımızla ya kendi cennetimize sırtımıza tuğla, ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun taşıyacağız. Her “ıslah ediciyiz” diyen “ıslah edici” değildir. 

Bozguncular da “biz ıslah ediciyiz” diye ortalığa çıkarlar.

Suçluların çoğu suçlarını inkar ederler. Adil şahidler olmak istiyorsak, Hak’tan yana taraf olalım. Adil şahidler olalım. Yoksa hüsran yakamıza yapışır.

Bütün bu olanlar bir gün geçecek. Bunlar bir imtihan bizim için. Allah’tan başka ezeli ve ebedi olan hiçbir şey yok! 

Gün gelecek Allah o birilerinin gizlediklerini bir şekilde ortaya çıkaracak ve onlara hak ettikleri cezayı verecek. 

Umudsuzluk haramdır. Kazananlardan olmak istiyorsak, HAK’tan yana taraf olalım. 

Fatiha’da günde 40 defa tekrarladığımız şey bu. Dilimizle söylediğinizi kalbimizle tasdik edelim ve icraata dönüştürelim.”İnni küntü minezzalimiyn” dememekte inat eden ve “bana güven gerisini merak etme sen” diyenlere inanmayın.

Şimdi asıl görev Adalet Bakanına düşüyor. Bakan “iman eden” biri. Bilir ki, sadece yaptıklarında değil, yapması gerekenleri yapmadığı için de hesaba çekileceği bir gün var. En büyük sorumluluk bugün ona aid. Hak yolda yürüdüğü sürece Allah yardımcısı olacaktır.

Bu kriz bir fitnenin sonlandırılması için fırsata dönüştürülürse ne ala.. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe.

Bugün, Ahir zaman fitnelerinden birkaçını birden yaşıyoruz. CoVID belası benim için de bugün tartışılan konudan daha dehşetli bir fitne. 

Aile ve gençliğimizi kaybediyoruz. 

Bu da çok büyük bir fitne. Elbette uyuşturucu ve yolsuzluklar, rüşvet ve torpil de öyle. Böyle bir zamanda biz sözü dinleyelim doğrusuna tabi olalım, yanlışına karşı çıkalım. İşe bakalım doğrusuna destek verelim, yanlışına karşı koyalım. (Zümer 18), “Emri bil Maruf, nehyi anil münker” yapalım (Âl-i İmrân 104. Tevbe Suresi 112. Hûd 116) 

Unutmayalım; kazanılan savaşların hainleri, kaybedilmiş savaşların kahramanları da vardır.

Fitneye sebeb olan haram işlere bulaşıp yollarına devam etmek isteyenlerle, bu ateşi tutuşturanlara Allah lanet etsin. 

Fitne ateşine odun taşıyanlara Allah lanet etsin. 

Gerçeği örtenlere, toplumu perişan eden haram işlere alet olup, yalanlarla hakikatı gizlemeye çalışanlara, onlara alkış dağıtanlara, onları eleştirenleri eleştirenlere Allah lanet etsin. 

Esselamü menittebeal Huda! 

Dua ile.

Bu yazı toplam 609 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar