Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

adım adım...

Kıyamet’e açılan son kapı, Dabbetül Arz, Yecüc-Mecüc ve Emanet sandığı’nın bulunması. Bu 3 alamet Kur’an-ı Kerim’de zikredilir. Zaten bu 3 alamet ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra, hakikat ortaya çıktıktan sonra dine giriş bitecek. Müslümanların üzerindeki baskı giderek artarken, Mü’minlerin sayısı büyük ölçüde azalacak. O gün. İmanı kalbde tutmanın, ateşi elde tutmaktan daha zor olduğu bir zamanda, mü’minler, bir sabah vakti bu dünyadan göçecekler ve geri kalanlar insanlık tarihinin en dehşet verici günlerini yaşayacaklar. Ölmek isteyecekler ölemeyeceklerde. Sonunda onlar da ölecek ve cehennemi gördüklerinde, dünyaya geri dönmek isteyecekler ama dönemeyecekler.

Kıyamete ilişkin en ayrıntılı bilgiler, İslam toplumunda var. Bununla birlikte, Hristiyan alemi açısından “Yuhanna Vahyi”nde bu konuda ayrıntılı bilgiler vardır. Yahudiler açısından ise Hz. Nuh öncesi dönemden İdris aleyhisselama atfedilen “Enok’un kitabı”referans olarak alınır.. Ve tabi Tasavvuf kaynaklarında, geleceğe ilişkin çok ayrıntılı bilgiler aktarılır. Batıda ya da Yahudiler arasında ise bu anlamda “Tarihin sonu”na ilişkin Kehanetler önemli bir yer tutar. İslam toplumunda Kehanet haram olduğu için “İstihraç”tan söz edilir.

Bundan sonrası Hadislerde geçer. Bu hadislerin çoğu tartışmalıdır. Mehdi konusu Şia’da iman konusudur. İşler bu noktaya gelmeden önceki sürece ilişkin büyük hadiseler olarak Mesih, Mehdi, Deccal, Melheme-i Kübra (Kıyamet savaşı)’ndan söz ediliyor.

Müslümanlarla birlikte Mesih’i Hristiyanlar ve Museviler de bekliyor. Ama Mesih’e yüklenen söz ve eylemler farklı.

Hristiyan dünyasında Evengelikler, Mesihin dönüşünü hızlandırmak, erkene almak için “Tanrıyı kıyamete zorlamak” isterler. “Kaostan çıkacak bir düzen”den söz ederler.

Burada hemen şunu ifade edelim ki, Hz. Muhammed (sav) “alemlere rahmet olarak gönderilen” ahir zaman peygamberidir. Bizler “ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz” Bizim, “alemlere rahmet” vesilesi olacak olan işler yapmamız ve projeler ortaya koymamız gerekir.

Kıyametin Büyük Alametlerinin zuhuru sürecinde büyük bir fitne yaşanacak. Yalancı Mehdiler, Yalancı Mesih’ler, Şii Mehdi – Sünni Mehdi gibi büyük kavgalara sebeb olacak bir çok hadise yaşayacağız. Müslümanların Mehdi beklentisi ikiye ayrılır. Şia gayıp mehdiyi bekler, Sünniler, görevlendirilecek bir Mehdiyi. Hristiyanlar “çarmıha gerilip göğe çekilen, teslis inancı çerçevesinde, daha önce Rab ve İsa şeklinde yeryüzüne inen Mesih’i, Müslümanlar çarmıha gerilmeden göğe çekilen Mesih’i beklerken, Yahudiler ilk kez gelecek olan “Meşiah” dedikleri kendilerine gelecek özel bir Mesih’i beklerler..

Mehdi’nin çıkışı “Adaleti sağlayacak, zulmü ortadan kaldıracak” dense de öncesinde büyük fitneler yaşanacak. Deccal Sahte Mesih ya da Sahte Mehdi rolü de oynayabilir. Mesihin gökten inmesi artırılmış sanal gerçeklikle, halogramik olarak, ses, ışık, şimşekler, bulut hareketleri ile bir tepeye inebilir. Oradan gökten inen şahıs aşağıya inip insanlarla konuşabilir, onlara şifa verebilir. Herkese adı ile hitap edebilir ve her dili konuşabilir, herkesin geçmişini bilebilir. Bunu insanımsı bir robotla da yapabilirler, birini klonlayıp kafasına Chip takım, insanların arasına katabilirler. Sahte Mesih, Deccal diye bir alim ve zahid şahsı da öldürebilir.

Zaten daha önce salgın hastalıklar, Yemenden çıkacak bir ateşin dünyaya yayılması aceba bir savaşın yayılması olabilir mi, ya da orman yangınları gibi, alçak irtifa uyduları (StarLink) üzerinden Lazerle çıkartılacak bir yangın olabilir mi? Bunu RF üzerinden de yapabilirler. Meteor yağmurları ile de böyle bir afet yaşanabilir. “Duhan” denilen tüm dünyayı kaplayacak bir duman tabakasının zuhuru. (Kusûf): 3 büyük yerin çökmesi: Biri doğu’da, biri batı’da, biri Arap Yarımadası’nda. Deprem, Meteor yağmuru, yer çökmesi, suların yükselmesi, çöllerden su çıkması, vadilerin çöle dönmesi, çekirge sürülerinin ekinleri talan etmesi, büyük savaşların ardından Güneşin batıdan doğması, kimilerine göre “tövbenin kabul edilmeyeceği zamanın başlangıcı” olarak kabul edilir. Bu bizim bildiğimiz güneş olmayabilir. Güneş Sisteminin dışından gelip, binlerce yıllık bir peryodla güneş sisteminden geçip, dönüp geri gidecek olan iki yıldız kümesinden söz edilir. Kur’an-ı Kerimde bunlardan “Tarık” ve “Şira” olarak da söz edilir. Mitolojide Sirius, Marduk, Niburi gibi isimlerle de anılır. Bu yıldızlar Güneş’ten daha büyük ve Güneşin hareketine göre batıdan doğup doğudan batacaklar. Tarık “Pulsarlar şeklinde Darbeler vurarak” geliyor, Şira çekerek geliyor. Biri depremleri tetikleyecek, hava olaylarını etkileyecek, şimşekler çakacak, diğer volkanları patlatacak. Zaten Manyetik kutupdaki 46 derecelik eğim ve artı ve eksi kutupların yer değiştirmesi, Allah bilir, kozmik anlamda değişim sürecinin başlangıcı olacak. Fay hatları ve plakalar yeniden şekillenecek ve buna bağlı olarak kuşların, balıkların göç yolları, hava, su, toprak hareketleri de değişecek. Adeta yeni bir mitolojik çağa gireceğiz.

Bazı kaynaklarda Kabe, Medine ve Mescid-i Aksa’da bir yıkımdan söz edilir. Horsan bölgesinde bir takım hadiselerden, Kara bayraklıların Fergana üzerinden gelecekleri söylenir. Yine bazı kaynaklarda Yecüc Mecüc koridorunun Kaf dağlarından başladığı ileri sürülür. İstanbul, Şam, Turan, Bağdat ve Arz-ı Mev’ud coğrafyasına, Amik Ovasına, Fırat nehrine, Ege’deki 7 kilise bölgesine atıflar yapılır.

Küçük alametler’e Kıyametin uzak habercileri’ne gelince, mesela insanların eşyalarla ve hayvanlarla konuşmalarından söz edilir. Burada “Nesnelerarası İletişim“ den söz ediliyor olabilir mi? Gökdelenler’den söz edilir mesela. Bu konu bir hadisi şerif’te şöyle ifade edilir: “Çıplak ayaklı çobanlar yüksek binalar dikmekte yarışacak.” Ahlaki yozlaşma artar. Gıda ve diğer alanlarda Fıtrata müdahelelerde bulunulur deniyor. Bu CoVID, İklim, Geni oynanan gıdalar, sağlık, gıda ve hayatın her alanında yaşanmaktan olan fıtrata müdaheleler bu çerçevede değerlendirilebilir mi? Ayrıca, kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzemesi, Kadınların erkeklere rakip olması, neslin tereddisi, doğurganlığın azalması, sakat doğumların artması ve kadın sayısının erkeklerden çok daha fazla olması,

Dini ve toplumsal yozlaşma anlamında edep ve hayanın ortadan kalkması, Lut kavmini hatırlatan ahlaksızlıkların artması, sihir-büyü olaylarındaki artış, Zina, Fuhuş, uyuşturucu, kumar ve içkinin yaygınlaşması, Riba’nın, emeksiz ve risksiz, para ile para kazanılmasının meşru sayılması, adaletin zaafa uğraması, rüşvetin ve torpilin artması, İnsanların söz verip sözlerinde durmamaları, zekatı vermemeleri, camilere gitmemesi ve namazın terk edilmesi, Kur’an’ın manasını bilmeden ve emirleri uygulamadan sadece teganni ile ses ve süs için veya törenlerde okunması, Emanete hıyanet edilmesi, Belam’lar, Karun’lar, Nemrut’lar, Firavun’ların artması, “Ebu Cehiller”in alim kabul edilmesi, İnsanların Laikleşerek, sekülerleşerek, din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinerek, dünya mal, makam ve parasına tamah edilmesi, İlmin kaldırılması, âlimlerin azalması, Terör, savaş ve cinayetlerin çoğalması Ehliyet ve liyakata itibar edilmemesi ve başkanlıkların ehil olmayanlara verilmesi. Zenginliğin artması ama adaletsiz paylaşılması, kazanırken ve harcarken helal’e-haram’a dikkat edilmemesi, Toplumda hırsızlık, kıskançlık, fitne, anarşi ve kargaşanın çoğalması, Zamanın, paranın, malın bereketinin kalkması, değersiz, kaba, ahlaksız insanların yükselmesi.. Daha bir çok alametten sözetmek mümkün.

Kıyametle ilgili hadislerden birisi şu anda Gazzede yaşananlar çerçevesinde gerçekleşiyor. “Vehn” Hadisi’ni duymuş olmalısınız. Ümmetin zaafa uğraması ve dünya malı, makamına sevgisinden dolayı başlarına gelecek felaketi haber veren bir hadisten söz ediyoruz. Resulullah, “gün gelecek (güç ve servet sahibi) milletler size karşı ittifak edecekler” der ve Müslümanların onlara karşı acziyet içinde olacaklarını söyler. Sahabe sorar: “Sayımız az mı olacak?” Resulullah (s.a.v) “Hayır, bilakis çok olacaksınız ama selin önündeki köpük gibi olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizden korkuyu çıkaracak ve sizin kalbinize ‘veh’n’ yerleştirecek.” Sorulur: “Vehn nedir ya Resulallah?” “Dünya sevgisi ve ölüm korkusudur.” (Ebu Davud, Melahim, 5) Bu hadise göre: Sayıca çok olunacak ama etkisiz hale gelinecek. Dünya sevgisi ve ölüm korkusu, ümmeti kıyamet öncesi savunmasız kılacak. İşte bugün İslam dünyasının Gazze karşısında aciziyeti apaçık ortada. Kıyamet alametinin vesilesi olan. Güç ve iktidar sahiplerine veyl olsun!

Kur’an-ı Kerim’de kıyamet günü “Yevmü’l-Kıyâme”, “Yevmü’d-Dîn”, “Es-Sâʿa” gibi isimlerle anılır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: Ansızın kopacak: “Kıyamet ancak ansızın size gelecektir.” (A’raf, 187) Hiçbir canlı bundan kaçamaz: “O gün hiçbir dost, dostunun halini sormaz…” (Abese, 34-37) Amellerin tartılacağı gün: “O gün tartı haktır. Kimin sevapları ağır gelirse, işte onlar kurtulanlardır.” (Araf, 8) Dağların yürütüleceği, göklerin yarılacağı bir yıkım: “O gün gök yarılacak, dağlar yürütülecek.” (Hakka, 13-16)

İzin verirseniz yarın yine aynı konuya devam edelim derim. Bu sefer de İsevilik ve Musevilik açısından konuyu ele alayım istiyorum. Selam ve dua ile.

mirathaber

Bu yazı toplam 359 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar