Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Acil gündem LGBTİ

İnanın bu harflerin açılımının ne olduğunu gerçekten bilmiyorum.

Anladığım kadarıyla muhalefet de, LGBTİ meselesinin toplum tarafından ne kadar önemsendiğini, ne kadar büyük bir tehlike olarak görüldüğünü anlayabilmiş değil. Konuyu “özgürlük” meselesi olarak görmenin yeterli olduğu yaklaşımının ne kadar yanlış olduğunu seçim sonuçlarını görünce daha iyi anlamış olmalılar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Zafer”den sonra Kısıklı Meydanında “CHP LGBT’ci mi?” diye sorduğunda, meydandan “Eveeeet” sesleri yükselince herhalde işin ne kadar önemli olduğunu anlamışlardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan herhalde toplum duyarlılığını dünya aleme ilan etmek amacıyla aynı soruyu HDP için, öteki muhalefet partileri için de sormayı ihmal etmedi. Evet, belli ki en azından 27 milyon küsur kişi, ülkede “LGBTİ” diye çok acil bir tehdit bulunduğuna inanıyor.

Aslında bu işin, biraz Lut Kavmi’nin helâki ile irtibatlandırılıp, ülke olarak helâk olma riski şeklinde algılandığı da dikkate alınması gereken bir husus.

O zaman, yeni yönetimin ekonomideki derin krizden de önce, LGBTİ işine çare bulması beklenmelidir.
Ancak sanırım sorunu tanımlamak kolay değil.

Bu konuda bir çalışma yapıldı mı bilmiyorum. Bazı stk’lar konu üzerinde hassasiyetle duruyorlar. İktidarın gündemine girmesinde de o stk’ların yoğun çabası oldu.

Acaba onların bir raporu var mı?

Mesela LGBTİ denilince nasıl bir “toplumsal tehdit”i anlamamız gerekiyor? Artık “Yakın tehlike” haline gelen bir topluluk mu söz konusu? Nasıl bir örgütle karşı karşıyayız? Ne yapıyor bunlar? Silahlı gruplar mı? Silahları yoksa tehdit oluş nitelikleri nedir? Benimsedikleri hayat tarzını topluma dayatma gibi bir planları mı var?

Bunların, cinsellik alanında toplumun genel kriterlerinden farklı bazı tercihlerde bulundukları biliniyor. Bu tercihlerin dînî olsun olmasın, genel ahlâk ilkeleriyle çeliştiği gibi bir yaygın kabul de söz konusu. Bu çevre hem dînî sınırlamaları, hem genel kabul diye nitelediğimiz yaklaşımları reddediyor, bunu biliyoruz.

Bu tercihi, kendileri aynı nitelikte olmasa bile, genel “özgürlük” çerçevesi içinde gören insanlar da var.

Bu noktada temel bir soru şu: Bu tercihi, hastalık olarak mı görmek gerekiyor, yoksa özgürce yapılacak bir cinsel tercih olarak mı?

Her bir değerlendirme, kişisel boyutta ele alındığında farklı, devlet boyutunda gündeme geldiğinde farklı kararları gerektiriyor.

Belli ki sayın Cumhurbaşkanı burada bir “sorun” bulunduğuna inandı.

Aslında “dini hassasiyetleri önemseyen bir kişi olarak” bu konudaki düşüncelerinin yeni olmadığını tahmin etmek de zor değil.

Acaba meselenin sorun niteliği kazandığına ne zaman ikna oldu? Ki, konuyu, en ağır biçimde muhalifleri suçlamak için seçim meydanlarına taşıma safhasına geldi.

Dînî camiaların da bu konuda duyarlı olduğunu biliyorum. Ama oralarda, bu insanlara karşı ne yapılacağı konusunda netleşmiş bir yaklaşım olduğuna dair bilgim yok. Yani yarın Cumhurbaşkanı Erdoğan din âlimlerine, mesela Diyanet’in Din İşleri Yüksek Kurulu’na, İlâhiyatlar’ın, Din Psikolojisi, Din Sosyolojisi, İslam Hukuku hocalarına, ya da farklı zeminlerde yetişmiş “Fetva veren” Hocalara sorsa ne cevap verirler bilmiyorum. Cumhurbaşkanı, seküler psikiyatrlara sorar mı o da meçhulümüz.

Onların vereceği cevabı, Cumhurbaşkanı Erdoğan sisteme nasıl entegre eder, onu da bilmiyorum.

Dedim ya, Erdoğan 21 yıldır ülkeyi yönetiyor. Bunun son 5 yılı tek başına belirleyici konumda olduğu bir yönetim tarzında.

LGBTİ’ye uyanış şu seçim öncesinde gerçekleşmiş olamaz.

Ne yapıldı 10 yıllar boyunca ve diyelim “LGBTİ âlemi” hangi kapasiteye ulaştı? Aile Bakanlığı ne yaptı bu arada? Gençlik ve Spor Bakanlığı ne yaptı? İçişleri Bakanlığı ne yaptı? Konu uyuşturucu ile mücadeleyi ilgilendiriyorsa, kim ilgilendi bu insanların bu alana kaymaları ile?

Konu herhalde, sayın Cumhurbaşkanı için şu veya bu muhalefet partisini “LGBTİci” diye yuhalatmaktan ibaret kalmamalı. Bundan 9 ay sonra mahalli seçimler olacak. Orada da meydanlarda partiler “LGBTİ” konusunu mu tartışacaklar? “Türkiye Yüzyılı” vizyonunda nasıl bir toplumsal doku hedefleniyor ve onun içinde LGBTİ’nin “kökü kazınacak”mı?

Benim bugüne kadar gördüğüm, bu LGBTİ camiası deyim yerinde ise “Belalı” bir kitle. İktidar cenahı onlarla şu veya bu şekilde bir kere de olsa konuşmayı deneyecek mi bilmiyorum. Yoksa üzerlerine tazyikli su fışkırtarak ya da polis kalkanını devreye sokarak mı hizaya getirilecekler?

Ben iktidarın öyle “Batı”dan gelen tepkileri falan önemseyeceğini zannetmiyorum.

Bu arada aklıma, o iş, seçim bitinceye kadardı, seçim meydanlarında söylenenler Muhalefeti sildi, Kısıklı Meydanı’nda söylenenler de toplumun gazını aldı, bitti, gibi bir düşünce de gelmiyor değil.

Cumhurbaşkanı’na çekinerek de olsa “Bunlara bulaşmasak” gibi bir uyarının yapılacağını tahmin edebiliyorum.

Bana göre ise bu tür sorunlar için daha daha daha geniş zihnî – ilmî çabalara ihtiyaç var.

Bu yazı toplam 262 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar