28 Şubat sonrası Medine Bircan zulmü

28 Şubat sonrası Medine Bircan zulmü

Medine Bircan, rahim ve mesane kanseri tedavisi gören 71 yaşındaki bir 'teyze' idi...

Böbrek yetmezliğinden de mustaripti ve günlerden bir gün, diyaliz makinesine bağlanması gerekti; fakat İstanbul Üniversitesi Emekli Sandığı'nın verdiği sağlık karnesindeki başörtülü fotoğrafı kabul etmedi. Çünkü İstanbul Ünv. Personel Dairesi Başkanlığı 10.05 2002 tarihinde, sağlık karnesi alacak üniversite personeli 'yakınlarına' başı açık fotoğraf verme zorunluluğu getirmişti. Medine Bircan'dan da sağlık kurulu raporu ve diğer işlemlerin tamamlanabilmesi için başı açık fotoğraf istendi. Fakat Medine Bircan'ın saçı yoktu. Malum kanser tedavisi, yaşı genç olan insanlarda bile saç dökülmesine neden oluyordu. Üstelik 71 yaşındaki bu ağır hasta kadın, ayağa kalkıp yürüyecek ve fotoğrafçıya gidecek halde de değildi. Bircan'ın oğlu, kabul edilmeyen fotoğraf ile birlikte fotoğrafçıya giderek annesinin resmine photoshopla saç ekletti. Medine Bircan, 71 yaş çizgilerine gürül gürül eşlik eden kes-yapıştır saç telleri sayesinde sağlık karnesi almaya hak kazandı. Ancak yeni sağlık karnesinin çıktığı gün yaşamını yitirdi.

Ölümün gazetelere yansıması nedeniyle üniversite, personel yakınlarına uyguladığı söz konusu yasağı kaldırdı. Ancak bu durum başörtüsü yasaklarının en keyfi, en dramatik, en absürt ve en ürkütücü boyutunun Medine Bircan hikayesinde tecessüm ettiği gerçeğini değiştirmiyor.

Sorumlular hakkında suç duyurusu

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde sağlık karnesindeki fotoğrafı başörtülü olduğu için tedavi edilmeyen 71 yaşındaki Medine Bircan'ın hayatını kaybetmesi üzerine yakınları, İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu ve yadımcısı Prof. Dr. Nur Serter hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardı.

İstanbul Adliyesi'ne saat 10.30'da gelen Bircan'ın yakınları ve avukatları, başörtüsü taktıkları gerekçesiyle adliyeye alınmak istenmedi. Bir süre adliye girişinde bekletilen başörtülüler daha sonra Avukat Gülden Sönmez aracılığıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na, Sağlık Bakanı Osman Durmuş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardı.

Adliye önünde basın açıklaması yapan Avukat Gülden Sönmez, "İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'ne böbrek yetmezliği ve kanser tedavisi için başvuruda bulunan Medine Bircan'dan açık resim istenmiş ve tedavisi engellenmiştir." ifadelerini kullanmıştı.

Genelgenin ilk kurbanı

Hastaların tedavi için sağlık karnelerinde ve sağlık raporlarında başı açık fotoğraf istenmesiyle ilgili İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'nün yayınladığı genelgenin ilk kurbanı 71 yaşındaki Medine Bircan'dı. Oğul Mustafa Bircan o dönemde şu açıklamayı yapmıştı; "Hastane hastane gezerken 71 yaşındaki annemi kaybettim. Bu tür saçma uygulamalar yüzünden dilerim başkalarının da canı yanmaz." Mustafa Bircan, rahim ve mesane kanseri tedavisi gören ve aynı zamanda böbrek yetmezliğinden diyaliz makinesine bağlanması gereken annesi Medine Bircan'la birlikte ölümünden bir hafta önce Çanakkale'den İstanbul'a gelmişti. İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bölümü'ne kaldırılan Bircan, sağlık raporunda başı açık fotoğraf olmadığı gerekçesiyle geri çevrildi.

Hastanede görevli 3 profesör tarafından Bircan'a "Sağlık Bakanlığı'ndan bir genelge geldi. Raporu verebilmemiz için annenin saçlarının açık olması şart." açıklaması yapıldı. Annesinin kansere karşı gördüğü kemoterapi tedavisi sonucunda saçlarının döküldüğünü ve bu şekilde fotoğraf çektirmek istemediğini anlatan Mustafa Bircan'a profesörler bu kez "Annen saçını açmıyorsa git perukla fotoğraf çektir." demişti. Mustafa Bircan, annesine peruklu fotoğraf çektirmeleri gerektiğini söyledi. Anne Medine Bircan, peruk takmak istemediğini belirterek "Bu şekilde asla fotoğraf çektiremem. Ölsem daha iyi. Beni bırak, ben ölmek istiyorum." cevabını verdi.

İnsanların yaşama hakkı ortadan kaldırıldı

Mustafa Bircan, annesi Medine Bircan'a haber vermeden bir fotoğrafını bilgisayarda taratarak baş kısmına fotomontajla saç ekletti. Ancak yeni fotoğrafı bekleyemeden anne Medine Bircan hayata veda etti. Annesini kaybeden Mustafa Bircan, ölüm kalım mücadelesi verirken bu işlerle uğraşmak zorunda kaldıklarını söylemiş, başı açık fotoğraf istenmesi yüzünden sağlık raporunu alamadığı için ilaçlara 600 milyon para harcadığını belirtmişti. Bircan başörtülü hastanın tedavisinin reddini öngören genelge ile insanların yaşama hakkının ortadan kaldırıldığını ifade etmişti.