Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

25. Yıl

Dün, D8’in 25. Yılı kutlandı ve bu maksatla D8 TOBB işbirliğinde birtakım etkinlikler düzenlendi.

D8, 8 ülkeden oluşuyor. Güneş’in doğduğu yerden başlarsak; Endonezya, Malezya, Bangladeş, Pakistan, İran, Türkiye, Mısır ve Nijerya.

Bu 1.2 milyar nüfusa sahip ülkeler 3 kıtada bulunuyor.

Türkiye, Balkanlar ve Kafkaslarla, Türk dünyası ile birlikte 200 milyon nüfusa hitap ediyor, ekonomileri büyük ölçüde iç içe.

Bu kez batıdan başlarsak, Nijerya ve Mısır Afrika grubunda, Arap ve İslam ülkelerinin kalbinde iki ülke.

Türkiye Avrupa ve Asya’nın geçişinde.

İran Şii dünyasına hitap ediyor, aynı zamanda Türkiye’den sonra en büyük Türki devlet.

Hind grubunda Pakistan ve Bangladeş var. Dönem başkanlığı Bangladeş’te ve genel sekreter de Nijerya’da.

Hind grubu en büyük Müslüman topluluk. Hind kökenli Asyetik Müslüman nüfus 550 milyon.

Ardından Malezya ve Endonezya. Endonezya 300 milyon, ASEAN bölgesindeki Malay nüfusu 400 milyon. 8 ülkenin etki alanı içindeki nüfus 2.2 milyar. Yani dünya nüfusunun dörtte biri. 3 kıtadayız. Jeopolitik, jeostratejik, jeoteolojik, uygarlık tarihi itibarı ile eşsiz bir coğrafyada bulunuyoruz. Stratejik madenler, tarım ve hayvancılık potansiyeli açısından da eşsiz

Avrasya, ipek yolu, baharat yolu, bir kuşak bir yol, geçin bunları. D8 Bumerangı hiçbir ülke ile kıyaslanamayacak bir uygarlık aksını oluşturuyor. İşin kötü yanı biz bunun farkında değiliz.

Yeni genel sekreter iyi niyetli, bir şeyler yapmak isteyen biri. Rıfat Hisarcıklıoğlu da aslında hali hazır durumdaki fırsatlar konusunda güzel bir sunum yaptı. 25 yılda buraya geldik, bu bir mevcut potansiyelle kıyaslandığında hiçbir şey, ama eğer herkes üzerine düşeni yaparsa, çok kısa sürede bunun daha fazlasını yapabiliriz dedi.

Herkes umud verdi ama bir tutukluluk hali sözkonusu..

D8 Erbakan döneminde örgütlendi. Sonra sanki öksüz kaldı.

25 yılda, D8 genel sekreterliği, Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi ayrı ayrı kutlama yaptı.

AK Parti de aynı gelenekten geliyor, o genel sekreterliğin kutlamasına katıldı, o da parti olarak değil, siyasi ve bürokratik olarak.

Çok daha güçlü bir kutlama olabilirdi, belki bir hafta süren etkinlikler yapılabilirdi, ama işadamları bile, kişisel ya da örgütlü olarak gereken ilgiyi göstermediler.

Mesela bu 8 ülkenin bazılarının TBMM’de dostluk grubları da vardır. Hiçbiri de yoktu.

Barter konusunda forumda bir sunum yapıldı, Avrasya Barter modeli ile ilgili olarak, Himmed Karadağ tarafından. Daha önce D8 Bankası konuşulmuştu, Üniversitelerarası bir çalışma sözkonusu idi.

Mesela niye Erasmus gibi, bu 8 ülke arasında bir öğrenci, öğretim üyesi değişme programı olmasın. Neden bazı Üni.’lerde D8 araştırma enstitüleri kurulmasın, ülkeler arası çalışma grubları oluşturulmasın. Hukuk fakülteleri bu ülkelerin ticaret ve ortak yatırım mevzuatlarını birbirine uyumlu hale getirmesinler. Ortak yatırım alanları üzerinde akademik çalışmalar yapılmasın.

Bu işi işadamı, politikacı, bürokrat üçgeni içine sıkıştıramazsınız, akademi de, Media da, sanatsal faaliyetler de sisteme dahil edilmeli.

Bizim acil olarak bir beyin envanterine ihtiyacımız var. Hemen arkasından akademik envanter. Birçok Üni’nin, kendi alanlarında ortak geleceğimiz için akademik çalışmalar yapması gerek. Bu anlamda ciddi bir akademik envantere ihtiyacımız var.

İmkanlar, fırsatlar, riskler, engeller neler? Ciddi bir referans kütüphanesine ihtiyacımız var. Stratejik bir plana, yön-eylem planına ihtiyacımız var. Alınan kararların uygulamaları konusunda oryantasyon, senkranizasyon, optimizasyona ihtiyacımız var. İhtimal, maliyet ve risk analizi yapacak uzmanlara ihtiyacımız var, gelişmeler konusunda izleme, değerlendirme, derecelendirme, gözlem ve kontrol mekanizmalarına ihtiyacımız var.

Yoksa olmuyor. Çeyrek asır geçiyor, hâlâ işin başındayız. Güzel konuşmalar yapılıyor, ama konuşulan şeyler orada kalıyor. Konuşulan şeyler, konuşulduğu yerde kalmamalı.

Oluyor gibi görünen şeylerin çoğu da geçmişte “dostlar alışverişte görsün” kabilinden işlerdi. Atanan kişiler ise ise “elleri ayakları boş kalmıyordu ama sonuçta neticelenen, tuttukları fazla bir iş de olmadığı” gelinen noktadan belli oluyor. Bugün yeni bir genel sekreterle “yeniden Bismillah “ diyoruz.

Mesela neden bizim de Netflix gibi, 8 ülke arasında, bir YouTube benzeri networkumuz olmasın, otomatik tercüme programları ile geçmişten bugüne Rd-Tv, programları, özel ve kamu sektörünün ses ve görüntü kayıtlarına erişim sağlanmasın, karşılıklı sanatsal faaliyetler, ödüller, yarışmalar, ortak yapımlar gerçekleştirilmesin. 8 ülke ortak bir film yapsalar, maliyet 8’e bölünür, karşılık 8 kat artar. Niye bu bereketten mahrumuz!

Barter konusu ayrı öncelikli bir konu, D8 Bankası da.. Bu ülkelerin kendi paraları ile ticaret yapabilmeleri için bir de Takas Bank gerekecek. Belki ortak bir AltCoin de üretilebilir. Ortak bir kredi kartı, sigorta şirketi de örgütlenebilir.

AliBaba” gibi 8 ülke arasında neden bir perakende zinciri kurulmasın. Her alanda her seviyede ilişki kurulabilir aslında. Bunun için bu ülkeler arasında bir “Kültürel diplomasi” dedikleri çalışma gerek. Mesela politikacılar, bürokratlar, işadamlarından önce bunların hanımları, sanatçılar ve onların çocukları 8 ülkeyi birlikte dolaşsalar, 8 ülke bunlara ev sahipliği yapsa. Birer haftalık turlar. Sadece gezi değil, mini fuar, sinema haftası, müzik ve halkoyunları gösterisi, resim sergileri, karşılıklı o ülkelerin şiir, hikaye ve romanları yayınlansa, imza günleri ve söyleşiler olsa, belli restoranlarda o ülkelerin mutfakları sunulsa… Bakın kadınları ve gençleri de bu işe, bu sürece dahil etmek gerek. Bunu cinsiyetçilik açısından söylemiyorum. Ama bu ailede, dedenin, ninenin, anne-babanın, kız oğlan, ailemizin meselesi olması gerek. Herkesin elini taşın altına koyması gerek.

Bu çalışmaların çoğu büyük yatırımlar gerektirmiyor, hatta büyük kazanımlara, en azından başlangıçta bazı işler için kıt kaynaklarla sistem aktif hale getirilebilir. Çoğu gelir getirici projeler.

Özellikle bugün milyar dolarla ifade edilen bilişim şirketlerin çoğu aslında merdiven altında doğdu. Başarabiliriz. Gençlere bir heyecan, bir umut vermek gerek.

Ben size AVRASYA’dan değil, ASYAFRİKAVRUPA’dan söz ediyorum.

Bakın biz Bumerang’ın tepe ülkesiyiz. Avrupa’da tekiz, Afrika’da 2, Asya’da 5’iz.

Sahi neden BUMERANG’ı bu 8 ülke bir spor dalı olarak dünyaya tanıtmıyor!. Niye D8 yıllık işadamları, politikacılar, akademisyen, entelektüeller, media ve akademisyenlerin katılımı ile yapılacak toplantısı, bir Bumerang zirvesi olarak Davos kadar ya da Bilderberg kadar ses getirmiyor.

Biz, alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz. D8 kutsal coğrafyayı kalbinde taşır. Unutmayalım, sadece yaptıklarımızdan değil, yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan da hesaba çekileceğiz.

Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 353 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar